“Kahvaltı” dedik, “ofis partisi” dedik ama bir türlü buluşamadık. Uplifers’da aktif yaşamdan dem vuran live up yazarları olarak günlük hayatımızda da o kadar aktifiz ki zaman yaratamadık, birlikteliğin tadını çıkaramadık.
Geçtiğimiz hafta nihayet bir fırsat yakaladık ve attık kendimizi ormana. “11 de buluşalım” dediler, şaşırdım. Normal şartlarda benim koşmak için ormana gidip dönmem, hatta arada bir de kahvaltı edip eve varmam o saati buluyordu ama azınlıkta kalınca böyle boyun eğiyor işte insan. 🙂 Çaresizlik fena…
İtiraf ediyorum: Bir gece önce yağmur yağması ve her yerin çamur içinde kalmasını dileyen kişi bendim. Böylece yeni cicilerimizi (ayakkabı ve montlarımızı) layığıyla kullanma fırsatını yakalayabilecektik. Waterproof (suya dayanıklı) özelliğini taşıyan bir ayakkabıyı kuru havada giymek kadar sıkıcı bir şey olamaz.
Sabaha doğru gelen sağanak yağmur benim yatakta pis pis sırıtmamın sebebiydi elbette. Hazırlanıp çıktım ve kızlarla buluştum. Üstümüzde sıcacık tutacağından emin olduğumuz montlar, ayaklarımızda çamura meydan okuyacak ayakkabılarımızla ormana doğru yola çıktık. Soğuk mu, su mu o da ne?
Eğer biraz kafanızı dinlemek, ciğerlerinizi oksijenle doldurmak isterseniz, şu aralar mutlaka Belgrad Ormanı’na gitmelisiniz. Sonbaharın canlı resmi orası; yeşilin, sarının, turuncunun ve kahverenginin her tonu mevcut.
Uzun uzun yürümeyi planladığımız için önce Beril bize ısınma yaptırdı. Arada Gözde‘nin de önerileriyle hem çalıştık hem de eğlendik.
Ormanda insanlar yürüsünler diye yapılmış güzel bir pist mevcut ama bize aksiyon lazımdı ve parkurdan çıkıp, içlere doğru daldık.
Montlarımızın içindeki kaz tüyleri sayesinde uçup uçamayacağımızı test ettik önce, sonra sıra zor koşullarda ayakkabı tabanının ne kadar tutunabileceğini denemeye geldi. Bendeniz ilk gördüğüm ağaca tırmanıp testin başarıyla tamamlanmasını sağladım. Sınıfı geçmişti ayakkabılar.
Ormanda hava sıcaklığı şehir sıcaklığından daha düşük olur, ama montlarımızın gelişmiş teknolojileri nedeniyle hiç üşümedik. Peki, aktivite yaparken bu kadar sıcak tutan mont terletmedi mi diye sorarsanız, montlarımızda bulunan nefes alma teknolojisi sayesinde herhangi bir rahatsızlık hissetmedik. Yürümeye devam ettik. Mantar bulduk, çamura bulandık ve tekrar parkura dönerek turu tamamladık.
Yemeğe giderken çok zor bir doğa mücadelesinden çıkmışçasına çamur içindeydik. Oldum olası sevmişimdir çamura bulanmayı, suya girip çıkmayı. Ara sıra siz de yapmalısınız. İnanın ne stres kalacak ne de kaygı.
Bu kadar uzun süre su ile temas edince ayakkabılarımın su almış olabileceğini düşünmüştüm, fakat eve geldiğimde en ufak bir ıslaklık olmadığını gördüm. Ayakkabılarımızda bulunan su geçirmezlik teknolojisi de bizden tam not aldı.
Huzurlu günler…
Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.
Fotoğraflar: Gözde Mimiko Türkkan
Montlar: Columbia TurboDown
Ayakkabılar: Columbia Outdry