X

Tüm renkleri görebilmek için: Hayatın her alanına kalpten denge getirme sanatı

Bu ara hayatımda neyi çözsem, sonucunda aynı yere varıyorum: Denge ve dengenin önemi…

Ben, bu yaşıma kadar hep uçlarda yaşayan bir insan oldum. Kendimi bildim bileli ya siyahtım ya da beyaz, ya birini canımı verecek kadar çok severdim ya nefret ederdim, ya bir yemeği her gün yiyebilirdim ya hiç yemezdim, ya bir arkadaşımla her gün konuşurdum ya da hiç konuşmazdım. Bu örneklerin say say sonu gelmez… Her şeyim aşırıydı. Tepkilerim de buna dahil; ya sevinçten ağlayacak kadar, çığlıklar atacak kadar mutlu olurdum ya da o dipsiz mutsuzluk halimi bir ben bilirim bir Allah.

Sürekli ama sürekli her konuda, her histe inişli çıkışlı bir hayat düşünsenize…

Böyle bir hayat kimi yorar tabii en çok? Hemen söyleyeyim. Beni. Yorduğum yine kendimdim… Sürekli ama sürekli her konuda, her histe inişli çıkışlı bir hayat düşünsenize… Şu an yazarken bile hissinden boğuldum! Ama iyi idare etmişim 32 yıldır… Azimliymişim.

Yoga ve meditasyon bu uçlarımı kırmakta bana yardımcı oldu tabii ki. Daha esnedim kesinlikle, daha yumuşadım. Ve iki senedir süren çalışmalarım sonucunda geldim “denge” konusuna. İnanın bana kendi adıma daha henüz merhabalaştığım bir kavram. 2018 ile beraber niyetim hayatıma kalpten denge getirmeyi öğrenip son nefesime kadar bu öğretiyi hayatıma kolaylıkla, rahatlıkla yaymak.

Ezgi demişti bir keresinde: “Bazen uçlarda gezmek gerekir ki dengeyi bulasın.” Benim hayatımda da işleyiş bu yönde oluyor sanırım. Örneğin erkek arkadaşlarına tutunan bir tiptim ben. Erkek arkadaşım varsa hayatımdaki diğer bütün mevzular buharlaşıyordu. Daha sonra bir erkeğe tutunmamak ne demekmiş onu anlamaya başladım yavaş yavaş son ilişkimin bitişiyle. “Oh ne güzelmiş böylesi, özgürleşmek böyle bir şeymiş!” dedim. İşime odaklıyım o dönem. Ders verdikçe artıyor, deli gibi kendimle ilgileniyorum. Nasıl mutluyum! “Kendimi buldum her şeyden bağımsız” diyorum.

İlla tutunacak bir şeyler arıyoruz ya biz insanoğlu olarak… İsimleri farklı olsa da hikayeler aynı oluyor…

“Erkeklere bağlı, bağımlı olmamak çok güzel bir hismiş” dedim bu dönemde günlerden birinde Ezgi’yle telefonda muhabbet ederken. “Aynısı iş, kariyer için de geçerli tabii.” diye bana verdiği karşılıkla, hayatımın en kıymetli hatırlatmalarından bir tanesini yaptı bana o an. Farkında olmadan diğer uca kayıyormuşum bu defa da az daha. Erkek değil de kariyer, işe tutunmaya çalışıyormuşum az daha. İlla tutunacak bir şeyler arıyoruz ya biz insanoğlu olarak… İsimleri farklı olsa da hikayeler aynı oluyor…

Fark etmek önemli… Bir durumu fark ettiğin an bir daha eskiye dönemezsin. O bilgi, farkındalık artık işlemiştir tüm hücrelerine. Bir daha eskiye dönmek istesen de artık çok kolay değildir. İşlerime devam ettim yoğunca yine bu konuşmanın ardından. Ama nispeten daha bilerek; ama nispeten daha farkında olarak neyin, neden olduğunu…

Fakat bir süre sonra yine bir şeylerden tatmin olmamaya başladım. Yanlış bir şeyler vardı bir yerlerde. Evet, bir zamandır böyle yoğun olsun işlerim diye dua etmiştim ama bir şeyler oturmuyordu. Kafamı toplayamıyordum yoğunluktan. Olduğum yeri, durduğum yeri, gitmek istediğim yönü görecek vaktim yoktu. Derken çok kalpten istedim ki herhalde; çeşitli sebeplerle derslerim normal seviyeye indi. Durabildim. Bakabildim kendime. Ve anladım. Beni tatmin etmeyen şey beslenememekti. Dersler verip duruyordum harikaydı fakat bir dengesizlik oluşmuştu yine orada. Alma-verme dengesi bozulmuştu. Ruhumu besleyecek, farklı şeylerle büyültecek vakit yaratmamışım.

Hayat, griler üzerinde dans etmekmiş; hem de kendi dilediğin tonlarındaki grilerinde.

Böylece görmüş oldum iki ucu da yine. Anlamış oldum beni nelerin rahatsız edip etmediğini, nelere ihtiyacım olup olmadığını. İhtiyacım olan dengeydi bu hayatta. Hem dersler verip hem de dilediğimce farklı yerlerde olmak, farklı insanlarla tanışmaktı. Ne bir tanesi, ne de diğeriydi. Seçmem de gerekmiyordu. Cem Yılmaz’ın şovunda da dediği gibi, tam: “Little little into the middle!” olayı aslında!

Hayat, denge hayatında olduğunda daha coşkuyla, rahatça akıyormuş. Hayat uçlarda sıkışıp boğuluyormuş. Hayat ne siyahlardan ne de beyazlardan ibaretmiş. Hayat, griler üzerinde dans etmekmiş; hem de kendi dilediğin tonlarındaki grilerinde. Sevgiyle…

 

İlginizi çekebilir: Kaptanın marifeti deniz durgunken anlaşılmazmış

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale