X

Tüm “normal” olmayı reddedenlere: Bu dünya sizinle çok güzel

“Oyunun kurallarını yeniden belirleyen en yetenekli insanlar, “normal” olanlar değildir.”

-Richard Branson

Diğerleri gibi olmamız beklenir, neden diye sorgulamadığımız noktaya kadar bu beklenti o derece yüksektir ki, bazen küçücük yaşımızda altında ezilir kalırız. Hemen kendi hayatımdan örneklerle başlayacağım bir kız çocuğu olarak başarılı ilkokul karnesi beklenir, sonra bir abla olarak kardeşime sahip çıkmam beklentisi vardır, ve sonra iyi dereceler ile ortaokul ve liseyi bitirmem, tabi ki bu arada yetişkin bir kadın olurken hareketlerime ve ilişkilerime de dikkat etmem beklenir. Daha sonra iyi bir üniversiteden iyi bir derece ile mezun olmam ve iş bulmam beklenir. Kendi ayaklarım üzerinde durabilecek bir kadın olmuşumdur, bu sırada uzun dönemli bir ilişkim vardır ve tabi ki evlenmem beklenir. Her ne olursa olsun bu evlilikte mutlu olmam ve artık kaderimin çizildiği yönde, yani tüm toplumumuzun kabul ettiği üzere “evlendin artık tek eş ile hayatına devam edeceksin, üzülsen de kırılsan da bu değişmeyecek” beklentisi… Tabi ki hayat bu noktada artık “müdahale” edecektir. Çünkü “normal” olmadığımı ve olamayacağımı da çoktan görmüştür…

Şimdi gelin yine toplumun o “normal” tanımına uymayan, benim anormalliklerimden bahsedelim… Artık tek başına olan bir kadın olmuştum değil mi hem de sadece 27 yaşımda… Ne beklenir hemen yeniden evlenmem gerçeği. Peki siz ben gibi aldatılmış olsaydınız sevgili toplum değil 3 yıl belki 5 yıl buna cesaret edemezdiniz… Ki sevgili toplumun kabul edeceği şekilde yani beklentilere tam olarak uyumlu “normal” tanımları çerçevesinde yeni bir ilişkiye başlayabilmem işte ancak 3 yıl sonunda olabilmişti. Sizce ben “normal” miydim? Bu sırada dünyayı tek başıma dolaştım, peki “kadın başıma” hiç düşünmeden Arjantin’e gitmek normal midir? Yine ‘’kadın başınıza’’ bu da yetmiyormuş gibi Şili ve Uruguay’ ı da dolaşmak normal midir? Benim yaşımda olanlar “evli, çocuklu” ve “eş sahibi”lerdir değil mi? İşte “normal” olan budur…

Hadi bu kadar “normal olmayan” durumu anladık, biraz daha tuz biber ekelim. Bu tek başına olan kadın şimdi bu yeni ilişkide evlilik teklifi de aldı hemen evlenmelidir değil mi? Çünkü korkuları olamaz, çünkü kendi “hayat” sebebini bu hayata “evlenmek ve çocuk sahibi olmak”tan çok daha yüksek bir amaç için gelmiş olabileceğini yani “normal” olarak yapıştırılmış çizilmiş sınırlandırılmış olan her şeyden “daha büyük” bir amacı olabileceğini düşünmemiştir değil mi?

İşte bu yüzden “anormal” olmaya devam ederek hayır demiştir ve uzaklaşmıştır, bu amacı aramak için ve dünyayı dolaşmaya devam etmiştir… Halen aynı arayışı devam etse de bu kelimeler belki onu bambaşka bir hikaye ile buluşturacaktır. Belki gizliden gizliye ihtiyacı olan onlarca çocuğun “annesidir” zaten, ama işte o “normal” gözler bunu anlayamazlar, neden diye soracak olursanız “normali” görmek isterler, çünkü gerçekten kalpte olmasa da “şekilsel” olarak yanında duracak bir adam olmalıdır değil mi? “Normal”dir bunu kaldırmak, “kalp ile sorgulamamak”. Ne gereği vardır, daha fazlası olabileceğini düşünmeye, aşk nedir ki? “Normal değildir” bir kere…

Bu yüzden ben her gün deliler ile karşılaşmaya bakarım, “normal” olmayanı seçenleri ararım. Aynı kendimce yapmaya çalıştığım gibi, çokça duyarım “senin yerinde X olsa şöyle yapardı, “kadın” dediğin böyle yapmaz” veya “sen deli misin bu teklifi kabul etmiyorsun?” gibi… Ben hayatımızın bu “normal”in dışına çıktığımız anlarda yön bulduğuna inanıyorum. Çünkü asıl cesaret ve dürüstlük o “normal” olmayanda vardır, çünkü o bir arayış ve sorgulama içerir. Çoğu “normal” dediğimizin sormaya cesaret edemedikleri vardır, neden buradayımı sorgularsınız örneğin, sadece bir “eş, iki çocuk” gibi kavramlar mı hayatımı ifade edecektir diye tekrar tekrar sorarsınız kendinize… Ya bu dünya dersiniz çok daha büyük bir anlama sahipse, ya ihtiyacı olan insanlar var ise sizin emeklerinize, ya “anlam” dediğimiz kocaman boşluk o “eş ve iki çocuk” ile dolmuyorsa ve yıllar geçtikçe hatta daha da büyüyorsa…

Tabi ki normal olanları gerçek evlilikleri güzel bebeklerimizi aile olmayı saadeti yine bu güzel yuvada bulabilmeyi yargılamıyoruz. Burada normal olmak ile belirlediğimiz sorgulamadan sadece toplumun isteğine göre hareket etmek ve aslında bunun dışında tercihlerimiz için normal olmayan olarak nitelendiriliyor olmak… Peki sizce Mimar Sinan “normal” olsaydı ve 50 yaşından sonra “mimar olabilir miyim?” diye normal normal sorgulasaydı bugün ben bu yazımı Selimiye Camii gibi sırrı hala çözülememiş bir eserin yanı başından yazabiliyor olur muydum? Veya Barbaros Hayrettin “normal” kalsaydı ve keşfetme azmini bastırsaydı bugün o parmağımızı koyarak kıtaları gösterdiğimiz haritalara nasıl ulaşabilirdik, onun zamanındakiler dünyanın muhteşemliği karşısında nasıl mest olmadan yaşamış olacak ve bu yaşamları ne kadar “normal” olacaktı bir düşünün… İşte Muhammed Ali “normal” olsaydı ve “yapamıyorum” dediği noktada bıraksaydı, bugün “imkansız diye bir şey yoktur” sözünü biliyor olacak mıydık? Etrafında kimse daha önce başarmadı diye yeni bir hedef koyma “deliliğini” gösteremeyecek bir atlet olsanız ne kadar “normal” olurdunuz ve hayatınızın “anlamı” nasıl olurdu?

İşte bu yüzden normal olanı kabul edin fakat hayatınızda “normal olmayan” güzelliklere kucak açmanızı diliyorum, hem de en büyük kabul ile. Kim ne düşünür kim ne der nasıl olur yapabilir miyim başarabilir miyim görebilir miyim demeden sadece “normal olmayan” olanı “seçebilmek” cesaretini göstermenizi diliyorum… Çünkü “normal olmayan” hayatı size getirecek olandır, hayat yanıbaşınızda, görmeye gönüllü müsünüz?

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale