X

Tüm kapıları açmanın sırrı: Şefkat dilini benimsemek

Bir önceki yazımda okumakta olduğum Marshall B. Rosenberg’in Şiddetsiz İletişim kitabında ilgimi en çok çeken yerleri sizlerle paylaşacağıma söz vermiştim.

Bu yazımda kitabın başına gideceğiz sizlerle beraber. Aslında bir başka bölümü dile getirme niyetim vardı ancak, bugün çok sevdiğim bir arkadaşımın yakınlarda yaşadığı bir olayı dinleyince şefkat dilini öğrenmenin aile hayatımıza, günlük yaşamımıza ve dahası bize nasıl da büyük katkılar sağlayabileceğini bir kez daha gördüm. Sevgili arkadaşımın yaşadığı örnek, aile arasındaki minik bir konunun yanlış sözcüklerin seçilmesiyle nasıl kalp kırıklığına neden olabildiğini açıklıyordu. Ve bana göre, şefkat dili ile gerçekleşmiş olsaydı o diyaloglar, gerilim olmadan tatlılıkla sorun çözülecekti.

Peki hangimiz günlük hayatta buna benzer bir olay yaşamıyoruz ki? Ben çoğu zaman kapıdan adımımı atar atmaz stres bulutunun içine kendimi bıraktığımı hissediyorum. Trafikte şerit ihlali yaparak kırmızı ışıkta bir adım öne çıkma gayretinden tutun da, market kasasında kuyruk beklerken sıranızı kapma telaşına, komşunun asansörü daha evin kapısından çıkmadan çağırması ve kapı kapanana kadar asansörün de bekletilmesi gibi hakkınızı ve zamanınızı gasp eden bir çok empatiden yoksun davranışa maruz kalıyoruz. Hepsine öfke ile karşılık vermek, bu duruma maruz bırakanlarla tartışmak da bir seçim elbet ama bize ne kazandırır? Sadece, içimizdeki stres düzeyini artırarak, evimize, işimize veya her nereye gideceksek daha mutsuz, daha huzursuz gitmemizi sağlar.

Peki, tüm bunların önüne geçebilir miyiz sizce? Keşke bir çaresi olsa da cevap evet olsa; ama maalesef hayır! O halde, nasıl bir yöntem izlemek bizim iletişim dilimizi yumuşatır? Nasıl bir tavır hayata, insanlara, yaşadığımız olumsuz olaylara daha rahat bakmamızı sağlar?

İşte şiddetsiz iletişim burada bize ışık olur. Çünkü; “şiddetsiz iletişim, zorlayıcı şartlar altında bile insanca davranma yeteneğimizi güçlendirecek dil ve iletişim becerileri üzerine kuruludur”. Şiddetsiz iletişim, kendimizi ifade etme ve başkalarını dinleme biçimimizi yeni bir çerçeveye oturtmamız için bize rehberlik eder. Bu yöntemle sözlerimiz, alışkanlık haline gelmiş ve otomatikleşmiş tepkiler olmaktan çıkıp, ne algıladığımızın, ne hissettiğimizin ve ne istediğimizin farkında olma temeline dayalı bilinçli tepkilere dönüşür. Kendimizi dürüstçe ve açıklıkla ifade etmemizin yolu açılırken aynı zamanda başkalarına saygı ve empatiyle yaklaşırız”. (syf: 19)

Buraya kadar Şiddetsiz İletişimin, yukarıda saymaya çalıştığım, günlük hayattaki bizi rahatsız eden durumlarla nasıl başa çıkacağımız konusuna bir nebze açıklık getirdiğini düşünmekteyim.

Bana en iyi gelen kısım da, “şiddetsiz iletişimi kendimizin ve karşımızdakinin derinlerindeki ihtiyaçları duymak için kullandığımızda ilişkilerimizi yepyeni bir ışıkla algılamaya başlamamız” noktası oldu.

Şiddetsiz iletişimin dört temel ögesi

  • Gözlem
  • Duygu
  • İhtiyaçlar
  • İstek/ rica 

“Sürece, ya önce kendimizi bu dört ögeyi içerecek şekilde ifade ederek ya da diğer insanlardan bu dört ögeyi empati yoluyla alarak başlayabiliriz.” (syf: 23)

Peki, buraya kadar geldiğimize göre, “Şimdi nasıl uygulayacağız?” soruları da gelmeye başlamıştır zihnimize, değil mi?

Öncelikle, öğrenmekte olduğumuz bu dilin sevgi ve şefkat dili olduğunu, karşımızdakini tüm varlığımızla ve samimiyetle dinlemeyi, saygıyı ve empatiyi beslediğini unutmayalım. Bir durum karşısında, empatik olabilmeyi alışkanlık edinip, olayların bizlerde yarattığı duygu durumunu da dile getirme fırsatı verdiğini de şükranla kutlayalım.

Bir örnekle durumu derinleştirmek gerekirse, bir anne oğluna yukarıda saydığımız üç ögeyi şu şekilde ifade edebilir: “ Felix, sehpanın altında iki, televizyonun yanında da üç çift kirli çorap gördüğüm zaman rahatsız oluyorum çünkü ortak kullandığımız alanlarda daha çok düzene ihtiyacım var”.

Buraya kadar, annenin ilk 3 ögeyi dile getirdiğini duyuyoruz. Şimdi dördüncü öge istek/rica ile cümlesine devam ederse; “Çoraplarını kendi odana veya çamaşır makinesine koysan olur mu?” (syf: 22)

Bu dördüncü öge, hayatımıza olumlu katkıda bulunmak ya da hayatı bizim için daha güzel kılmak için ne istediğimizi ortaya koyar. Yazımı okuyan sevgili anneler, pek çoğunuz bu ve buna benzer durumlarla karşı karşıya kalmış ve nasıl bir yöntemle çocuğunuzun daha katılımcı bir yaklaşım benimsemesi gerektiğini defalarca kez düşünmüşsünüz, hatta belki bazen çaresiz bile hissetmiş olabilirsiniz.

Yukarıdaki, örnek ışığında belki yeni bir dil benimseyerek hoşumuza gitmeyen bir davranış karşısında tutumumuzu, Şiddetsiz iletişimin dört temel ögesi ile yeniden gözden geçirip dile getirebiliriz. Ne dersiniz, sizce de denemeye değmez mi?
İlham olması dileğimle…

İlginizi çekebilir: Teşekkür etmek: Gerçek bir teşekkür cümlesi nasıl kurulmalıdır?

Pınar Tümkaya: Selamlar, ben Pınar Tümkaya. 1984 senesinde sevimli bir Akdeniz kenti olan İskenderun’da doğdum. Çukurova Üniversitesi İktisat Bölümünden 2007 senesinde mezun olmadan hemen önce hep hayalini kurduğum İK alanında İşe Alım Uzmanı olarak çalışmaya başladım. Ama maalesef, kısa bir süre sonra rüzgar beni Mersin’e getirdi. Şuanda Mersin’de, uluslararası bir şirkette Finansal Kontrolör olarak görev almaktayım. Kendimi bildim bileli sıkıntımı, derdimi en çok yazarak anlatmayı sevdim. Ancak, yazar olmak hiç hayalim olmadı. Hayalim her zaman, insanlarla etkileşimde olarak, onların sorunlarına destek ve çözüm ortağı olmak oldu. Her ne kadar çalışmakta olduğum alan insanlardan çok rakamlarla ilgili olsa da kişisel gelişim aşkım hiç bitmedi. Geçtiğimiz Mart ayında bunu artık daha profesyonel bir hale getirmem gerektiğine karar vererek House of Human’dan Profesyonel Yaşam Koçluğu programını tamamlayarak Yaşam Koçu oldum. Bu platform sayesinde yaşayıp aştığım, her tökezlediğimde kendimce ürettiğim çarelerin başka insanların da çözümü olmasına vesile olmak, yazılarımla sesimi duyurabilmek en büyük mutluluğum olacaktır.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale