Vücudumuzda kendi hücrelerimizden 10 kat daha fazla bakteriyel hücre yaşar. Çoğu zararsız olan bu canlılar sindirime ve bağışıklığa yardımcı olan yararlı türleri de aralarında bulundurur. Ancak bakteriler arasında küçük rahatsızlıklardan ciddi salgınlara kadar birçok zararlı enfeksiyona neden olabilen zararlı canlıların da mevcut olduğunu biliyoruz.
Antibiyotikler
Bakteriyel enfeksiyonla mücadele için tasarlanan ilaçlar olan antibiyotikler kimyasallardan sentezlenebiliyor veya küf gibi şeylerin içinde doğal olarak oluşabiliyor. Antibiyotikler gerekli müdahalelerde bulunarak insan hücrelerine zarar vermeden bakterileri öldürebiliyor veya etkisiz hale getirebiliyor. Bu sayede, 20. yüzyılda antibiyotiklerin yaygınlaşmasıyla birlikte, daha önceleri tehlikeli olan birçok hastalık, kolayca tedavi edilebilir hale geldi. Ancak günümüzde, antibiyotikler güçlü etkilerini kaybediyorlar. Bunun nedenini oluşturan sorunu ise, antibiyotiklerde değil, onların savaştığı bakterilerde aramak gerekiyor.
Tüm organizmalar gibi bakteriler de zaman zaman rastgele mutasyonlar geçiriyorlar. Bu mutasyonların çoğu herhangi bir etkiye yol açmazken, arada organizmalara hayatta kalma avantajı sağlayan mutasyonlar da gerçekleşiyor. Bir bakteri içinse söz konusu mutasyon, onu antibiyotiklere karşı dirençli kılan bir mutasyon şekli oluyor. Dirençli olmayan bakteriler yok olurken, dirençliler hayatta kalıp gelişiyor ve onlar için daha çok boşluk ve kaynak kalmış oluyor. Üstelik bu bakteriler yalnızca mutasyona uğramış, yani hayatta kalmayı başarabilen genlerini aktarıyorlar. Dolayısıyla bakteriler arasında bir çeşit süper tür oluşuyor.
İlginizi çekebilir: Doğal antibiyotik olan tarçını neden, nasıl ve ne zaman tüketmeliyiz?
Peki, bu süper türlerin kontrolü ele geçirmesine ne kadar kaldı?
Aslına bakarsanız bu, bazı bakteri türleri için gerçekleşti bile. Bazı deri enfeksiyonları, zatürre ve kan zehirlenmesi gibi hastalıklar, artık penisilin ve diğer bazı antibiyotiklere karşı dirençli. Bu nedenle bilim insanları her geçen gün bakterilerden bir adım daha önce olmak için çalışmalarına devam ediyor. Son yıllarda yeni antibiyotiklerin gelişimi yavaşlamış olsa da, Dünya Sağlık Örgütü, yeni tedaviler geliştirmeyi önceliklendirdi. Bakteriyofaj terapi ve enfeksiyon engelleyici aşı gibi çözümler bunlardan bazıları.
En önemlisi ise, kendiliğinden iyileşebilecek durumda olan küçük enfeksiyon gibi vakalarda aşırı ve gereksiz antibiyotik kullanımını kısıtlamak. Dolayısıyla uzman kontrolünde olmadan asla antibiyotik kullanmamak gerekiyor.
Antibiyotik direnci, hepimizi ilgilendiren önemli bir konu. Aşağıdaki videoda bu konuyla ilgili daha fazla bilgiye ulaşabilirsiniz:
İlginizi çekebilir: Daha güçlü bağışıklık için tüketilmesi gereken 5 besin
Kaynak
TedEd