Tükenmişlik sendromu ile nasıl başa çıkılır?
Eskiden sadece çok yorulmak vardı, artık tükenmişlik sendromu var. Tükenmişlik sendromu fiziksel olarak yorulmanın ya da şiddetli baş ağrılarının ötesinde bir durum olarak tanımlanıyor. Duygusal anlamda çökme, başarısızlık hissi ve strese bağlı olarak, çeşitli kişilik bozukluklarına yol açabiliyor.
Kapasitesinin üzerinde işleri, kaldırabileceğinden uzun süre yapan insanlarda sıkça görülen bu durumu bir sonuç değil, bir alarm sinyali olarak gören uzmanlar var. Örneğin klinik depresyonun ya da kaygı bozukluğunun başlangıcını bildiren bir sinyal… Kimi psikologlar içinse tükenmişlik sendromu ele alınması gereken rahatsızlığın ta kendisi ve büyük ölçüde kronik strese bağlı. Ne yazık ki insan, uzun süreli strese dayanabilmek üzere evrimleşmiş değil – en azından şimdilik.
İnsan vücudu, ani ve kısa süreli stres artırıcı durumlara tepki vermeye programlı. Karşımıza çıkan bir ayıdan kaçmak gibi, nöroendokrin sistemin tehlikeyi sezdiği anda kortizol ve diğer stres hormonlarını salgılatarak “kaç ya da savaş” yanıtı vermesiyle hayatımızı kurtarabiliyoruz. Stresi yaratan durum ortadan kalktığında ise vücudumuzda her şey normal seviyesine dönüyor.
İnsanoğlu bunca “ayıya” hazır değil
“Oysa modern dünyada karşımıza ayılar çıkmaya devam ediyor” diyor Teksaslı bir klinik psikolog, “Sonunda biz kortizol hormonunu tüketene dek.” Belki fiziksel bir tehlike altında değiliz; ancak akşam gelen mesajla sabaha hazırlamak zorunda olduğumuz sunum da bizim hayatımızın ayılarından, yani stres faktörlerinden biri. Yapmak zorunda olduğumuz için kendimizi gergin hissettiğimiz diğer tüm şeyler gibi.
Peki, kortizolu tüketmenin sonuçları neler? Uzun süreli kronik stres sonucu azalan kortizol, vücutta enflamasyona neden olarak pek çok sorun doğurabiliyor. Serotonin ve dopamin gibi “mutluluk hormonları” da bu süreçte azalıyor ve kişi, stres altında giderek daha mutsuz oluyor. Bu da doğru düşünme sürecini etkileyerek hafıza, odaklanma ve yaratıcılık gibi özellikleri sekteye uğratıyor. Tükenmişlik sendromunun fiziksel olarak en sık rastlanan belirtileri ise aşırı yorgunluk, karın ağrısı ve dikkatsizliğe bağlı verimsizlik. Aynı süre içinde yaptığınız işin azalması, örneğin.
Depresyon ve tükenmişlik sendromu aynı şey olmamakla beraber, bu konuda eğitim almamış kişilerce karıştırılması çok olası. Her türlü psikolojik rahatsızlık gibi tükenmişlik sendromunun da tanısını koymak ve bu durumdaki kişiye yardım etmek için bir uzmana görünmek öneriliyor. Ancak bunu yapacak durumunuz yoksa, kısa vadede kendinizi gözlemleyerek depresyon belirtileri mi, yoksa tükenmişlik belirtileri mi gösterdiğinizi bulabilirsiniz.
Tükenmişlik sendromu bir durum iken, depresyon bir hastalıktır. Evden uzakta olmak sizi strese sokuyorsa, evde olduğunuzda kendinizi iyi hissedersiniz. Şayet işinizden ötürü tükenmişlik yaşıyorsanız, e-postalarınızı bile yanıtlamadığınız bir haftalık bir tatil deşarj olmanızı sağlayabilir. Oysa depresyondaki bir kişi için bu tarz hızlı duygu dönüşümleri pek mümkün değildir.
İş – özel yaşam dengesini gözeterek, ara verdiğimiz zamanlarda gerçekten hoşumuza giden şeyleri yaparak ve yanında mutlu olduğumuz kişilerle zaman geçirerek, stres seviyemizi azaltabilir ve tükenmişlik sendromunun bizim semte uğramasını engelleyebiliriz. Kendimizden beklentilerimizi makul seviyelere çekmek ya da “bu işi bugün yapamayacağım” diyebilmek de stresi azaltmakta yardımcı olacaktır.
İlginizi çekebilir: İçsel bir psikolojik deneyim: Tükenmişlik sendromunun kökleri
Kaynaklar:
Greatist
Psikolojik