X

Travmanın etkileri: Bizi öldürmeyen şey güçlendirir mi?

Dünyaca ünlü Alman filozof Nietzsche’nin “Bizi öldürmeyen şey, güçlendirir.” sözü öylesine benimsenmiş ki evrensel olarak doğru olduğu adeta sorgulanmadan kabul edilmiş. Ancak, yeni yapılan bilimsel çalışmalara göre bu söz, aslında hiç de gerçeği yansıtmıyor ve doğru bildiğimiz yanlışlar arasında yerini alıyor. Araştırmacılara göre, geçmişte yaşanan stresli, zorlayıcı, yıkıcı deneyimler, gelecekteki travmalara karşı direnç oluşturmuyor; aksine bu stresörler, gelecekteki olası travmalara karşı daha duyarlı hale gelmemize neden oluyor ve zihin-ruh sağlığımızı tehdit ediyor.

Travmalarınızın sizi güçlü kıldığına inanıyor veya inanmak istiyorsanız, bir daha durup düşünmenizde ve bakış açışınızı biraz daha genişletmenizde fayda var. Çünkü bu konuda yapılmış pek çok araştırma bizi öldürmeyen şeyin bizi güçlendirmediğini kanıtlıyorPeki, ne yapıyor? Cevap aslında tahmin edebileceğiniz gibi; bizi zayıflatıyor. Bakalım, farklı araştırmalar bu konuda neler söylüyor…

Travmanın etkileri üzerine bilimsel araştırmalar

Natural Hazards’da yayınlanan bir araştırma insanların yaşamlarını adeta kökünden değiştirebilecek büyüklükte doğal afetler yaşamalarının sonucunda zihinsel yetilerinin gerilediğini gösteriyor. Bu tür felaketlere (sel, kuraklık, şiddetli kış mevsimi, kasırga vb.) maruz kalmanın kümülatif etkileri incelendiğinde ise daha öncesinde benzer durumları deneyimleyen insanların zaman içerisinde ruh sağlığı puanlarının ortalamanın altına düştüğü görülüyor. Aynı araştırma, ayrıca travmatik olayların çoğu durumda insanları bir sonraki olası travmaya karşı daha savunmasız hale getirdiğini de ortaya çıkarıyor.

2020’de yapılan benzer bir başka çalışma, Şili’de kaydedilen en güçlü altıncı depremden önce ve sonra insanların deneyimlerine odaklanıyor ve daha önce herhangi bir şekilde travma yaşayan (işsizlik, kayıp, yas vb.) kişilerin ruh sağlığı bozukluklarıyla karşılaşma oranlarının daha yüksek olduğu sonucu ortaya çıkıyor.

Öte yandan, Brown’s School of Public Health’de epidemiyoloji profesörü olan Stephen Buka’nın yürüttüğü bir araştırma da finansal sıkıntılar, iş kayıpları, istikrarsızlık gibi çeşitli yaşamsal stres kaynaklarına daha önceden maruz kalan kişilerin, Covid 19 pandemisinin ardından daha ciddi akıl sağlığı sorunları ile karşılaşma riski içerisinde olduklarına dikkat çekiyor.

2012’de yılındaki bir başka araştırmaya göre ise yoksulluk, istismar, ihmal gibi olumsuz çocukluk deneyimleriyle erken yaşlarda travmanın etkisi altına giren kişiler, ileriki yaşlarında beynin öğrenme ve hafıza ile ilgili bölümlerinde hacim kaybı ile karşılaşıyorlar. Aynı zamanda karar verme yetileri de zarar görüyor ve depresyon, şizofreni, bipolar bozukluk gibi rahatsızlıklara sahip olma riskleri de artıyor.

Diğer bir deyişle geçmiş travmalar –ister bireysel ister toplumsal olsun– kişileri yalnızca bir sonraki olası travmaya karşı savunmasız hale getirmekle kalmıyor, zihinsel sağlığın bozulma olasılığını da artırıyor. Peki, durum böyle iken ve pek çok bilimsel çalışma ‘bizi öldürmeyen şeyin bizi güçlendirmek yerine zayıflattığını’ ortaya çıkarıyorken aksine inanış nereden geliyor? Neden bizi öldürmeyen şeyin güçlendirdiğini düşünüyoruz, neden buna inanmak istiyoruz?

Pscyhology Today terapist yazarlarından Noam Schpancer’a göre bunun nedeni acımızı rasyonelleştirerek hafifletmeye çalışmamız. Zihnimizde acımızı mantıklı bir açıklamaya oturtarak onu inançlarımızda bütünleştirmeye çalışıyoruz. Ancak Schanper, zorluklardan sonra daha güçlüysek bunun zorluklardan dolayı değil, zorluklara “rağmen” olduğunu söylüyor ve ekliyor: “Bizi öldürmeyen şey aslında zayıflatır.” Benzer bir şekilde yünlü yazar Virgie Townsend de bu durumu şu şekilde açıklıyor: “Zorluklarımızın fazladan anlam taşıdığına, boşuna olmadığına inanmak insan doğasında var. Acı çekmek istenmeyen bir şey olsa da, büyümemize yardımcı olması gerekiyor. Acımızın bir anlam ifade etmesini, bir şekilde eğitici olmasını istiyoruz.”

Oysa ki Noam Schpancer’ın belirttiği gibi: “Travma ve zorluk bir iz bıraktığında, bu genellikle deri altında bir çürüktür.” Bizler, büyümek, gelişmek, güçlenmek için acılara, zorluklara değil; şefkate, desteğe, sevgiye, çalışmaya ihtiyacımız olduğunu fark etmeli ve öldürmeyen şeyin, güçlendirmediğini de unutmamalıyız.

Kaynak: psychcentral, psychologytoday, theswaddle

İlginizi çekebilir: Toplumsal travma, kayıp ve yas süreci gibi zorlayıcı zamanlarda nasıl odaklanabiliriz?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale