X

Travma sonrası stres bozukluğu ve ‘içimizdeki bahar’a ufak bir not

Yaşamın içinde her bir günü geride bırakırken kendimizi ne kadar yeni ne kadar aynı şeylerin içinde bulduğumuzu düşünüyorum. Birbirini tekrar eden günlerde neyi farklı yapabilirdim diye sürekli soruyorum kendime. Sanırım benim için Ikigai değişimi yaşamak ve geliştirici bir deneyime maruz kalmak. Büyüdüğümü hissettiriyor bu bana. İçinden geçtiğim son bir ayda ilk kez bekleyip yeni bir deneyim aramadan durdum. Bunu bilinç düzeyinde mi yaptım bilmiyorum ama hemen harekete geçmek yerine gerçek bilgiyi alarak doğru desteği zamanla verebileceğimi hissettim. Pek çok planım vardı, boş verdim. Başvurmak istediğim birkaç program vardı, vazgeçtim. Durdum, baktım, dinledim. Yıllardır sürekli hayat temposuna kapılmışken durmak çok da kolay olmadı hele ki kalp ağrısı çekiyorken. O kadar çok ve ağır, üzücü ve hayal kırıklığı yaşadığım durumu üst üste görünce üstelik bedeli çok ağır ödenince harekete geçme motivasyonum kayboldu ve bunu da bir süre sonra kendimi suçlamaya başladığımda fark ettim. Çevreme bunu hissettirmemek için elimden geleni yapsam da kendimle baş başa olan zamanlarım oldukça zorlu idi.

Hayatımda sanırım ilk kez deneyimlediğim şeydi bu: Travma Sonrası Stres Bozukluğuydu (TSSB). Birçok kişide takiben Genel Uyum Sendromu da gözlenebilen, stres yaratan unsurlarla baş edememe halinde vücudun parasempatik ve sempatik sinir sistemi başta olmak üzere farklı bölgelerinin zarar görebileceğini, hatta bazı dokuların işlevini yitirebileceği bu durumun bir noktasında farkına varmış olmam ile iyileşme süreci başladı. Geçmiş dönemde yaşadıysam da farkına varmadığım, aslında insan hayatında bir dönemde yaşaması olası ve tahmini olarak %40 civarında kalıcı etki bırakan TSSB’nin bendeki belirtileri; gece uyanıp elimin telefona gitmesi, yorgunluk, kolayca irkilmek, sürekli yaşanan kötü olayları hatırlamak, hatta her yerde bu olay üzerine düşünmek, umutsuzluk, benzer şeyleri yaşadığımda kimsenin bana yardım edemeyeceğini hissetmek gibi farklı farklı şeyler idi.

Bir ayın sonunda tekrar yeni bir şeyler yapmaya, yeniden yazmaya, sosyalleşmeye heves etmemle bazı şeyler değişmeye başladı. Fakat bedenin de durduğu, zihnin uyuştuğu, somatik anlamda güçsüzleştiğim bu sürecin üstesinden gelmem gerekiyor diyerek bazı rutinlere dönebilmem çok zor oldu. Özellikle herkesin bir mücadele içinde destek vermek için canla başla koştuğu bu süreçte hiçbir şey yapmıyor olmayı kabullenemedim, sonra bir zorladım ama aksiyona geçemedim. Bir yandan bekleyen işler ve sorumluluklar varken çok da duygularımı dinlememeye başladım. Kırılma noktası yardım istemeye alışık değilken yardım istemeye cesaret etmemle oldu.

Sanıyorum bu durumun en önemli içgüdüsel hissi normale dönmek diye bir şeye kendimi zorunlu hissetmek, bana ilham veren insanların hepsinin de söylediği bir şey var ki normale dönmeyi beklememek gerek. Hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ama yenilenen değişen bu düzende tekrar güç toplayıp daha iyisini geliştirebiliriz, daha fazlasını yapabiliriz, yaralarımızı ve yaralarını sarabiliriz. O kadar çok fırsat ve imkan bir arada ki bunları düşününce umudum tekrar yeşerdi. İlk anda kime nasıl yardım edeceğini bilmiyorken son zamanlarda yardım için adresleyebileceğim pek çok yer var. Benzer durumu yaşayan çokça kişinin deneyimini de dinledim ve bu zamanlardan çıkmak nasıl mümkün kendi özetimi sizlerle paylaşmak istedim. Öncelikle gerçekten birlik olmanın temeli bir komüniteye dahil olmaktan geçiyor. Yalnız kalmayı çok seven biri bile bu dönemde birileriyle olmanın kendisine iyi geldiğini söylüyor. Birliktelik için size iyi gelen insanların yanında olun, omzuna yaslanın veya sarılın. Çok iyi geleceğine eminim. Kendi içinizde kaynaklarınızda neler var bunlara bir bakın, herkesin fayda sağlayabileceği alan çok başka. Kendi iç sesinizin size söylediği ilk yerden işe koyulun. Belki bu birini telefonla arayıp paylaşımda bulunmak belki de birilerini harekete geçirip bir proje geliştirmek. Herkesin kendi kaynağı içinde yapabilecekleri var. Belki küçük bir gruba dahil olup birbirinize şifa dağıtabilirsiniz. En büyük şansımız bu dönemde her şey çok daha fazla erişilebilir hale geldi, hiç bilmediğimiz gruplarla dahi çalışabileceğimiz fırsatlar var. Umut veren şiirlere tutunabilirsiniz. Baharı müjdeleyen, umudu besleyen içimize işleyen şiirler var mesela. Beni tutunduran şiir Turgut Uyar’dan:

Bana bir şey söyle, ilkbahar gibi.
Çiçek aç mesela veya yağ rahmet olarak içime veya gökkuşağı ol sar ruhumu.
Bir şey söyle, sözü aşsın, öze değsin.
Bir şey söyle, “yanındayım” mesela.

İçimizde bir yerlerde hepimizin tekrar hayata dönmesini sağlayacak şeyler mevcut, bizde olmayanı da başkasından isteyebiliriz. Bu bahar hiç bir şey normal olmayacak biliyorum ama bu bahar yardım etmeye, başkalarına umut olmaya ve harekete geçmeye ilham olsun dilerim.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık potansiyelimiz ve gelişimi odağa almak ile başarabildiklerimiz üzerine

Didem Sümer Tiryaki: Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji lisans eğitimi ardından Galatasaray Üniversitesi'nde işletme yüksek lisansını tamamladı. Yaklaşık 10 senedir özel sektörde İnsan Kaynakları alanında çalışıyor. Kadın Girişimciler Derneği'nin Geleceğin Kadın Liderleri programından 2013 yılında mezun oldu. Kagider ve Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği'nde öğrenci veya yeni mezun kadınlara mentorluk yaptı. BÜMED'in yürüttüğü Next-Gen programında mentorluk çalışmalarına devam ediyor. Deneyimsel oyun terapisi eğitimleri ardından supervizyonlarını tamamladı ve Oyun Terapisi Uygulayıcısı oldu, son iki senedir gönüllü olarak 2-11 yaş arası çocukları destekliyor. Öğrenmeyi, gezerek/okuyarak veya deneyimlerek yeni bilgiler keşfetmeyi, bu öğrenme ve keşiflerinden insan doğasına dair çıkarımlar yapmayı ve bunları yazmayı seviyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale