X

Travma sadece psikolojik değil, fizikseldir: Bütün ve tam olduğumuzda travma iyileşir

Travmatize olmuş çoğu kişi zorlandığı şeyleri şöyle dile getirir:

Korkmadığım tek bir şey bile yok. Sabahları yataktan kalkmaya korkuyorum. Evimden dışarı çıkıp yürümeye korkuyorum. Ölümden fazlasıyla korkuyorum… Bir gün öleceğimden değil, bir kaç dakika sonra öleceğimden korkuyorum. Öfkeden korkuyorum… Hem kendi öfkemden, hem de başkalarının öfkesinden korkuyorum; ortada bir öfke yokken bile bundan korkuyorum. Reddedilmekten veya terk edilmekten korkuyorum. Başarıdan ve başarısızlıktan korkuyorum. Göğsümde ağrı hissediyorum, ayrıca her gün kollarımın ve bacaklarımın karıncalandığını ve uyuştuğunu da hissediyorum. Neredeyse her gün ağrılar çekiyorum. Yaşamımın çoğu gerçekten acı içinde geçiyor. Artık dayanamayacağımı hissediyorum. Baş ağrılarım var. Sürekli sinirliyim. Nefes daralması, taşikardi, amaçsızlık ve panik bana sıkıntı veriyor. Sürekli üşüyorum ve ağzım kuruyor. Yutkunmakta güçlük çekiyorum. Enerjim ve motivasyonum yok ve yaptığım bir işi bitirdiğimde tatmin duygusu yaşamıyorum. Bunalıyorum, kafam karışık, zihin bulanıklığı yaşıyorum ve her zaman çaresiz ve umutsuzum. Kontrol edemediğim öfke patlamalarım ve depresyonum var.” (Levine, 1997)

Travmatik yaşantılar maalesef hayatımızın bir gerçeği. Ama bu travmanın normal ve olağan bir şey olduğu anlamına gelmiyor. Maalesef travmaların çoğu -hatta hemen hepsi- insan kaynaklı. Deprem gibi bir doğal afet bile insan ihmali yüzünden doğal bir travma olmaktan çıkıyor. Tüm bunlar travmanın doğal sonucu olan öfkeye yol açsa da, travmanın kadere dönüşmek zorunda olmadığını bilmek biraz olsun rahatlatıyor. Evet, travma kaderimiz olmak zorunda değil. Elbette ki travmayı çözmenin en garanti yolu, travmatik olayın hiç yaşanmamasını sağlamak. Ancak bu oldukça geniş çaplı bir tedbir olduğundan ve halihazırda yeterince travma yaşadığımızdan, ben bu yazımda travma iyileşmesini anlamak için öncelikle travmanın nasıl işlediğini açıklamaya çalışacağım.

Travmatik yaşantılar keşke hiç yaşanmasa dediğimiz türden deneyimler. Ancak dönüştürüldüğü takdirde oldukça faydalı olduğunu söyleyebilirim. Travmayı iyileştirmek için öncelikle travmanın nasıl meydana geldiğini anlamak gerekiyor. Nasıl oluştuğunu anladığımızda ve travmanın çözülmesini engelleyen mekanizmaları teşhis ettiğimizde, organizmanın kendi kendini iyileştirmek için hangi yollara başvurduğunu da kavramaya başlar­ız.

Travma gibi baş etme kapasitemizin çok üzerinde bir tehditle karşılaştığımızda hem zihnimiz hem de bedenimiz birtakım tepkiler veriyor, bu nedenle travma sadece psikolojik değil, aynı zamanda fizyolojik. Bu tepkiler aslında doğadaki sürüngenler ve diğer memeliler ile ortak olan tepkiler. Büyük bir tehditle karşılaştıklarında sürüngenler ve memeliler şu üç ana tepkiyi veriyor: Savaş, kaç veya don. Savaş veya kaç tepkilerini belki daha önce bir yerlerden duymuşsunuzdur ama donma tepkisini duymamış olma ihtimaliniz yüksek. İşte insan travmasının gizemini çözmek istiyorsak anlamamız gereken tek ve en önemli tepkinin de donma tepkisi olduğunu söyleyebilirim.

Donma tepkisi hayatta kalmak için son çare. Ölümle burun buruna gelinen bir anda, yapacak hiçbir şey yoksa kontrolü bedenimiz devralıyor, işte bu nedenle travma fizyolojiktir diyoruz. Kurtulmanın imkansız olduğunu algıladığımız bir durumla yüz yüze geldiğimizde ya da bizi aşan bir tehditle karşılaştığımızda insanlar ve hayvanlar olarak ortak tepki olan hareketsizlik (donma) tepkisini veriyoruz. Donma tepkisi bilinç düzeyinde kontrol edilemiyor. İstem dışı bu tepkiye beynimizin en ilkel ve içgüdüsel bölümü karar veriyor. Beynimiz sadece ilkel beyinden ibaret değil. İnsan beyni birbirini tamamlayan üç bölümden oluşuyor: İlkel ve içgüdüsel olan sürüngen beyin, duyguları ve limbik sistemi kontrol eden memeli beyni ve mantıksal düşünen, insana özgü beyin olan neokorteks.

Eğer hayatın devamını tehdit eden bir durum algılandığında (travma) doğadaki hayvanlarla benzer tepki veriyorsak, doğadaki hayvanların travmadan kaçmak için nasıl davrandığını incelemek bize bir fikir verebilir. Bunun için hızla vahşi kediden kaçan bir antilopun ölü takliti yapmasını yani donmasını düşünelim. Can havliyle av olmaktan kaçan antilopun kan basıncı ve kalbi hızla çalışmaktayken, kaçacak yer olmadığını anladığı anda kontrolü sürüngen beyni devralıyor. Kaçacak yer olmayınca antilopun sürüngen beyni kontrolü devralıyor ve ölü taklidi yapıyor, yani donuyor. Bu durum vahşi kedinin ölü zannettiği antilopa zaman kazandırıyor. Zaman kazanan antilop titreyerek bu donma halinden çözülerek av olmaktan çıkıyor, o artık hayatta kalan oluyor. İşte insanların travmatik semptomlarını iyileştirmenin anahtarı da burada: Doğadaki hayvanların titreyerek hareketsizlik ve donma tepkisinden kurtulup yeniden hareketli ve fonksiyonel olmak için yaptıkları o akıcı uyum hareketlerini taklit etmekte.

Travmatik belirtiler aslında olayın kendisinden de değil, donan ve böylece çözülüp boşalamayan enerjiden kaynaklanıyor. Söz konusu boşalamayan bu enerji sinir sisteminde adeta kapana kısılıyor. Bahsi geçen donma ve hareketsizlik halinden çıkılamadığında travmatik belirtiler ortaya çıkmaya başlıyor. Sıkışan bu enerjinin boşaltılması bedenin eski dengesine gelmesi için gerekli. Donma tepkisini son sürat giderken aniden frenine basılan bir arabaya da benzetebiliriz. İşte böyle bir hızla çalışırken aniden duran, dışarıdan donmuş görünen bedende, sinir sisteminin içsel hızı adeta bir kasırga gibidir. Travmayı yaşamış kişi, bu tehditle başa çıkmak için harekete geçen enerjinin tamamını boşaltmak zorundadır, aksi takdirde travma yakasını bırakmaz.

Bu sıkışmış enerji öyle basitçe çekip gitmez de, bedenin içine yerleşir ve çeşitli semptomlarla kendini gösterir. Bunların başında anksiyete, depresyon, bağımlılıklar, psikosomatik veya davranışsal sorunlar geliyor. Bu belirtilerin varolma amacı sinir sisteminde sıkışmış olan bu enerjiyi tutmak. Hayvanlar bu sıkışan enerjiyi doğa içinde içgüdüsel olarak boşaltabildiklerinden, genellikle travma yaşamıyorlar. Ancak biz insanlar bu konuda onlar kadar başarılı değiliz. Sıkışan bu enerjiyi serbest bırakamadığımız için travmatik belirtiler gösteriyoruz.

Travma aslında sandığımızdan daha yaygın ama birçoğumuz varlığından haberdar değil. Herkes travma yaşıyor. Travma sonrası stres bozukluğu göstermesek bile hayatımızın herhangi bir noktasında travmatik bir deneyim yaşamış oluyoruz. Kendisini yıllarca gizli tutabildiği için travmayı fark etmiyoruz bile. Travmayı anlamak istiyorsak, sürüngen beynimizin içine yerleşmiş ilkel enerjileri anlamamız gerekiyor.

Belki bizler sürüngen değiliz ama hem sürüngen, hem de memeli mirasımıza erişmeden tam olarak insan olamıyoruz. İnsan olarak tam ve bütün olabilmemizin sırrı, beynimizin tüm fonksiyonlarıyla bütünleşebilme yeteneğinde saklı. Travmayı çözmek için içgüdüler, duygular ve mantıklı düşünceler arasında akışkan bir biçimde hareket etmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Bu üç kaynak uyum içinde olduğunda, aralarında duygu, his ve bilişsel açıdan iletişim sağlandığında, organizmamız tasarlandığı biçimde işliyor. Bunun için bedensel duyumları tanımlamayı ve onlarla temas kurmayı öğrenerek içgüdüsel davranışlarımızın kökenine inip onu anlamaya başlayabiliriz. İçgüdülerimiz, duygularımız ve bilincimiz birleşip organize olduğunda, ancak o zaman tam ve bütün oluruz.

Özetle travma iyileşmesi için içgüdülerimiz ve duygularımızla bağ kurup bütün olmamız gerekiyor. Bunlarla net bir bağlantı kuramazsak, ne bu dünyaya, ne bir aileye, ne de herhangi bir şeye ait hissedemiyoruz. Aidiyeti ve bağlantıyı kaybetmek, bizi yalnızlık boşluğuna sürüklüyor. Bu bağlantısızlık rekabete, savaşmaya, birbirimize güvenmemeye ve hayata duyduğumuz saygıyı küçümsemeye yol açıyor. Bağlantıda hissetmezsek bir şeyleri yok etmemiz ve görmezden gelmemiz kolaylaşıyor. İyileşmek için travmanın içinden geçmek, silkinerek donma ve hareketsizlik halinden kurtulmak gerek. Travmanın içinden geçebilmek için ihtiyacımız olan şey ise sükunet, güven ve sıcaklık. Ancak bu şekilde tamamlanmış ve bütün hisseder, nihayet huzura kavuşuruz. Travmaların türlüsünü yaşadığımız bugünlerde, umarım yazdıklarım biraz olsun yardımcı olur. Şunu hatırlatmak isterim ki, travmaların bile bir çözümü var. Bir psikolojik danışmandan profesyonel destek almak isterseniz ayselkeskin2004@yahoo.com adresine e-posta göndererek bana ulaşabilirsiniz. Yazımı Anathema’nın şu şarkısıyla bitirmek istiyorum:

Kaynak:
Levine, P. A. (1997). Waking The Tiger: Healing Trauma – The Innate Capacity to Transform Overwhelming Experiences, North Atlantic Books,U.S.

İlginizi çekebilir: Anormal duruma normal tepki göstermek: Öfke ve kederin dili travma

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

LEGO’dan hem çocukları hem yetişkinleri mutlu edecek en mükemmel yılbaşı hediyeleri

Yeni yıl, soğuk günleri sıcacık bir sevgiyle sarmalayan, neşe ve heyecan dolu büyülü bir dönem. Öyle ki yalnızca taptaze başlangıçların değil; sevdiklerimizi mutlu edecek fırsatların da habercisi. Bu özel dönemi daha da unutulmaz kılmanın ve yılbaşı coşkusunu sevdiklerimizle paylaşmanın en keyifli yollarından biri ise hiç şüphesiz gözlerden kalpler çıkaracak mükemmel yeni yıl hediyeleri. Peki ama gerçek anlamda mükemmel bir hediye bulmak mümkün mü?



Çocukken çok kolay olan hediye seçimi konusu, ne yazık ki yetişkinlikte zor bir hal alabiliyor. O zamanlar en sevdiğimiz karakterin yeni çıkan bir kitabı ya da havalı yeni bir oyuncak, bizi mutlu etmeye yeterdi. Ama büyüdükçe işler biraz karıştı… İhtiyaçlar, istekler, beklentiler, arzular, hepsi değişti, karmaşıklaştı. Haliyle, bir yetişkini ‘gerçekten’ mutlu edebilecek o ‘mükemmel’ hediyeyi bulmak da zorlu bir sanata dönüştü. Ama çözüm, sandığımızdan çok daha yakında olabilir. Belki de oyuna ve yaratıcılığa yeniden kucak açmak, tüm bu karmaşıklığı alıp götürmeye yetebilir. Siz de bu yıl sevdiklerinizi gerçekten heyecanlandıracak bir hediyenin peşine düştüyseniz aradıklarınızı LEGO’da bulabilirsiniz. Çocuklar için olduğu kadar yetişkinler için de oyunun, yaratıcılığın ve rahatlamanın kapılarını aralayan LEGO’da herkese uygun yüzlerce çeşit var:

Estetik ve dekoratif dokunuşları sevenlere özel

Çevrenizde gördüğü her boş duvarı doldurmak için hemen zihninde tasarım yapmaya başlayan ya da boş rafları estetik detaylarla dekore etmeye bayılan sevdikleriniz varsa, onlar için en iyi yılbaşı hediyesi bir LEGO’dan bir sanat eseri, doğadan bir parça veya mimari bir detay olabilir:

  • LEGO® Art Mona Lisa: Dekorasyonun yanı sıra sanat ve tarih meraklısı sevdikleriniz için Mona Lisa’nın 3D versiyonu şahane bir yeni yıl armağanı olabilir. Sevdiklerinizin duvarlarını süsleyerek yaşam alanlarına enerji katacak bu özel hediye, onların yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.
  • LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu: Doğanın dokunuşlarını yaşam alanlarına taşıyacak LEGO® Icons Yalıçapkını Kuşu, canlı renkleriyle sevdiklerinize yılbaşı coşkusunu yansıtırken mutluluktan gözlerinden kalpler çıkartabilir.

Enerjisini doğadan alanlara özel

Doğaya, yeşile, bitkilere düşkün, enerjisini, ilhamını büyüleyici çiçeklerden ve renklerden alan sevdikleriniz için de en mükemmel hediyeler, yine LEGO’da:

  • LEGO® Icons Orkide: Orkidelerin bitkiler aleminde çok özel bir yeri olduğu tartışılmaz. Siz de sevdiklerinize onların sizin için ne kadar özel olduğunu hissettirmek istiyorsanız bu seti kaçırmayın. 5 taban yaprağı ve 2 hava kökü ile gerçekçi bir görünüme sahip bu ikonik orkide setini görenler canlısından ayırmakta zorlanabilirler 🙂
  • LEGO® Icons Erik Çiçeği: Bu set, sevdiklerinize güzel bir kırmızı çiçeği tomurcuktan açmaya ve tam çiçeklenmeye kadar inşa etme fırsatı sunuyor. Üstelik sevdikleriniz bu seti sergilemekten de büyük haz duyacak. Hem şık bir dekor hem de yaratıcı bir yapım süreci, ikisi de bu mükemmel hediyede.

Hız, heyecan ve adrenalin tutkunlarına özel

Hız, şüphesiz ki büyük bir tutku. Özgürlüğüne düşkün, heyecanı seven, teknolojiye ve otomobil dünyasına meraklı herkes için LEGO’da şahane hediyeler bulabilirsiniz:

  • LEGO® Technic Mercedes-Benz G 500 Professional Line: Mercedes-Benz tutkusu olan herkesi heyecanlandıracak, otantik özelliklerle dolu ikonik G Serisi’nden bir model, mükemmel bir yılbaşı hediyesinden çok daha fazlası olabilir. Baştan sona adeta bir mühendislik deneyimi sunan bu modelin sevdiklerinizi çok mutlu edeceği kesin.
  • LEGO® Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat: Maceranın sudaki halini seven ve yelken sporuna da merak duyan sevdiklerinizi mutlu etmek için fazla düşünmenize gerek yok. Aradığınız hediye LEGO Technic Emirates Team New Zealand AC75 Yat. Biraz çılgın, biraz heyecanlı, en çok da kusursuz… Emin olun sevdikleriniz bu seti hem yaparken hem de sergilerken çok keyif alacak.

Sinemaseverlere özel

Beyaz perdenin büyüsüne kapılan sevdiklerinize, onların bu tutkusunu daha da derinleştirecek hediyelerle unutulmaz deneyimler sunabilirsiniz:

  • LEGO® Star Wars™ Millennium Falcon™: Çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurmuş en özel serilerden biri hiç şüphesiz ki Star Wars. Star Wars™ Millennium Falcon’un kokpiti, uydu çanağı, topları ve diğer ikonik detaylarıyla sevdikleriniz inşa sürecini tamamlarken kendilerini galaksinin derinliklerinde bir macerada da hissedebilirler.
  • LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba: Sevdiklerinizin sinema tutkusunu nostaljik rüzgarlarla buluşturmak isterseniz, aradığınız mükemmel hediye yine LEGO’da. Onları LEGO® Disney™ Genç Aslan Kral Simba ile çocukluk anılarına doğru bir yolculuğa çıkarabilirsiniz.

Oyunculara ve uzay meraklılarına özel

Uzayın sınırsız gizemini merak eden ya da en zorlu oyunları bile tek hamlede geçmeyi başarabilen sevdikleriniz varsa, onlar için de en mükemmel yeni yıl hediyeleri LEGO’da:

  • LEGO® Super Mario™ Super Mario World™: Mario ve Yoshi: Mario, şüphesiz ki hem çocukların hem yetişkinlerin gönlünde büyük yer tutan en ikonik oyunlardan biri. Eğlenceli bir nostaljik tur, keyifli bir oyun deneyimi ya da rahatlatıcı bir aktiviteden çok daha fazlasını sunacak bu set, sevdiklerinize yepyeni bir dünya yaratmak için ilham verebilir.
  • LEGO® Technic NASA Apollo Ay Taşıtı – LRV: Kozmik maceracılar için en şahane hediye: NASA Apollo Ay Taşıtı (LRV) modeli. Sevdiklerinizi yıldızlara götürüp geri getirecek bu özel hediye, bambaşka dünyaların kapısını onlar için aralarken yaratıcı duygularını da harekete geçirebilir.

Bonus: Mırmır Pati ile eğlenceyi geri getirin

LEGO’nun sonsuz olasılıklarla dolu dünyasında en mükemmel hediyeler de eğlence de oyun da bitmez… Mırmır Pati, oyunu her yaştan insan için geri getiriyor ve herkesi yılın bu büyülü zamanını çok daha keyifli geçirmeye davet ediyor.

Mutlu bir yer inşa etmek isteyen herkes için mükemmel hediyeler ve çok daha fazlası LEGO’da. Hemen tıklayın ve sevdiklerinizi mutlu etmeye erkenden başlayın.

*Bu yazı LEGO katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale