X

Travma iyileştirir: Kolektif acılar bize ne anlatır?

Geçenlerde Gabor Mate’nin Travmanın Bilgeliği adlı belgesini izledim ve çok etkilendim. Tam da şu anda bu farklı bakış açısını sunmanın belki içimizde bir yerlere dokunabileceğini düşünerek sizlerle de paylaşmak istedim.

Travmayı yaşantılar sonucu üzerimizde kalan etkiler ve belirtiler olarak biliriz. Çoğunlukla yaşadığımız her kötü olayı da travma diye adlandırırız.

Şu an Türkiye’de ve dünyadaki yaşam koşullarına baktığımızda başımıza iyi şeyler gelmediğini görüyoruz ve etkilerini sosyal medyadan canlı canlı her an takip ediyoruz. İyi şeyler olmadığını görmekle kalmayıp iyi şeyler olacağına ait inancımızı da kaybediyoruz belki de.

Fakat yaşanılan şeyler ve bu olaylar bize ne söylüyor? Gerçekten bakıyor muyuz, yoksa ezbere mi konuşuyoruz?

Yaramız, hastalığımız, yaşadıklarımız bize ne söylüyor? Duyuyor muyuz gerçekten?

Başımıza gelenlerle bağlantımızı sorguluyor muyuz?

Neden ben, neden şimdi, neden burası? 

Klasik tıp anlayışının dışında bir yaklaşım sergileyen Gabor Mate, travmayı kendimizle bağlantımızın kopması olarak yorumluyor. İnsan içinde bulunduğu gerçekliği acı verici bulduğunda, bu gerçeklikten kurtulabilmek adına kendine yabancılaşır. Bu yabancılaşma öyle boyutlara gelir ki gündelik yaşantımızda rutin olarak hayatımızda olan otomatik davranışlarımızın çoğunun ne olduğuna bakmayız bile. Oyun oynamak, dizi izlemek, spor yapmak gibi olağan görünen durumları bile yeri gelir kendi içimizden uzaklaşmak için aracı olarak kullanırız.

Gabor Mate bir bebeğin iki temel ihtiyacı olduğunu söyler: Bağlanma ve özgünlük, yani kendisi olabilmek.

Bağlanma ve özgünlük olmadığında tabiri caizse hayat fişimiz çekiliyor ve bütün bağımlılıklar böyle gelişiyor. Bağımlılık kendi yaramızdan soyutlanmak için iyi bir korunma yöntemi gibi gözükürken kendimizi yaramızdan soyutladıkça yaşamın kendisi ve gerçekliğinden de soyutlandığımızı çoğu zaman fark edemiyoruz. Evet, nasıl baş edeceğimizi bilmiyorsak savaşmıyoruz bile, sadece kaçıyoruz. Fakat bir gün bir yara, bir yangın, bir hastalık, bir ölüm sana kendini hatırlatmak ve gerçekle bağlantını kurmak için bir kapı aralıyor.

İşte bu travma şimdi bağlanma zamanı diyor hepimize. Şimdi her zamankinden daha çok kendin olma zamanı. Kolektif acımız ise hala umudumuz olduğunu söylüyor, dönüştürmek ve geliştirmek için. Bütün kadim öğretilerde ve Delphi Apollon Tapınağının girişinde altın harflerle “Kendini bil” diye yazması boşuna değil elbet.

Kendini bilmek kendinle bağlantın demek!
Önce kendi yaranı bilirsen bir başkasının yarasını görebilirsin.
Önce kendi gücünü bilirsen bir başka şeye gerektiği gibi fayda sağlayabilirsin.
Kendini bilirsen özgün olmanın yollarını aramadan kendin olursun.
Kendini bilirsen ötekileştirmenin seni nasıl yaşamdan soyutladığını görür, yaşama dahil olursun ve dahil edersin.
Önce kendini bilirsen ve kendini seversen, bir başkasını da sevebilir ve korursun.
O bir başkası da, kadın, erkek, çocuk, doğa, çiçek, böcek, kısacası her şey olabilir.

“Kendimi nasıl bilebilirim?” diyorsan da hadi sor: Neden ben, neden şimdi, neden burası?

Ve bir de tersten bak şimdi, asıl travma iyileştirir!

İlginizi çekebilir: Otantik kendiliğimize ulaşmak: Kırılganlıklarınıza ve kusurlarınıza yer açın

Gülbalca Çakıroğlu: İzmir Ekonomi Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirdikten sonra beyin ve çalışma prensipleri alanında Dokuz Eylül Üniversitesi Klinik Sinirbilimleri (Neuroscience) Master programına kabul edildi. Yüksek lisansını yaparken Multidisipliner Beyin Dinamiği laboratuvarında TÜBİTAK 112S459 NO’lu 1001 proje bursiyeri olarak çalışmaya başladı. Bu dönemde 2 sene Alzheimer ve Hafif Kognitif Bozukluğu olan hastalarla çalışmalarını sürdürdü. Tezini tamamladıktan sonra uzman olarak sektörde çalışmaya başladı. 6 sene özel okullarda aileler ve çocuklarla çalıştı. Pandemi döneminde ikinci yüksek lisansı olan Klinik Psikoloji uzmanlığını Rumeli Üniversitesi Klinik Psikoloji programından aldı. Aynı üniversitede, Nöropsikoloji alanında öğretim görevlisi olarak çalıştı. Alp Karaosmanoğlu’ndan Şema Terapi, Emre Konuk’tan EMDR (göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme modeli) 1. Düzey eğitimlerini tamamladı. İstanbul Psikodrama Enstitüsünde Psikodrama Temel Eğitimini aldı. Halen Yetişkinlerle bilişsel ve yaşantısal teknikler ile çalışmaktadır. Mezun olduğu üniversitede, 3 kuşak usta-çırak projesinde gönüllü olarak psikoloji öğrencilerine destek vermektedir. Çeşitli platformlarda Bağlanma ve Psikolojik Sağlamlılık ile ilgili eğitimler düzenlemektedir. Alanıyla ilgili çeşitli yazıları Psikeart Dergisi ve uplifers.com sitesinde yayınlanmaktadır.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale