Yoğun günler yaşıyoruz. Yaşamlarımızda; idrakine zamanla vardığımız, deprem etkisinde büyük değişimler oluyor. Böyle zamanlarda çok güçlü bir şekilde hayatı sorguluyoruz ve genelde şükür duygumuz yükseliyor. Geçmiş olsun…
Malum gecenin ertesinde sürekli bir uyku halindeyim, elim kolum kalkmıyor, sanki enerjim çekiliyor. Fark ettim ki; sosyal medya üzerinden, Whatsapp gruplarından paylaşılanlarla korku; panikle hızla yayılıyor. Enerji bedenlerimize düşük frekanslı enerji yapışıyor. Bedenimin ağırlaştığını hissetmem de bu enerjiden kaynaklı. Bolca duş alarak, el verdiğince, özellikle şiddet içeren görüntü ve sözlerden, suçlamalardan, yargılamalardan kendimi uzak tutarak ancak kendime gelebildim, zihnimi sakinleştirebildim. Dengeye gelince; ‘Yaşadığımız toplumsal travma karşısında yorumlarda bulunmak, acıdan beslenmek yerine ne yapabilirim?’ diye düşündüm. En çok ihtiyacımız olan sakin kalabilmek. Öfke, nefret, kin vb. duyguların yıkıcı etkisine kapılmadan dengede kalabilmek.
Az laf çok iş felsefesinde olan biriyimdir. ‘Hande sen ne yapabilirsin?’ diye sorunca; ‘Elimden geldiğince, dilim döndüğünce toplumsal travmanın üzerimizdeki etkilerini serbest bırakma yöntemlerini paylaşabilirim’ dedim. Hızlıca aksiyon aldık. Geçtiğimiz akşam dolunayın güçlü dönüştüren etkisinden faydalanarak İnsana Güven’de buluştuk. Seminerde anlattıklarımı ve uygulamaları şifa niyetine bu yazıyı okuyan ve paylaşan herkese aktarmak istiyorum.
Aslında ön yargılarımız nedeniyle oluşan tepkiler veriyoruz. Yargılarımızı da; duyduklarımız, gördüklerimizle oluşturuyoruz. Ama desem ki size, gördüğümüzü sandığımız şey bile aslında illüzyon! Gözümüzle gördüğümüzde, kulağımızla duyduğumuzda bile yanılabiliyoruz. Hakikat çok başka olabiliyor. Linkteki reklam filmleri aslında hiçbir şeyin göründüğü gibi olmadığına çok güzel örnekler. Lütfen hiç bir şeyi yargılamayın! Ön yargıyla hiç kimseye yaklaşmayın.
Travma nedir?
Her birimiz bu soruya pek çok farklı yanıt verebiliriz. Kısaca; ‘Beden, zihin ve ruh bütünlüğümüzü TEHDİT eden her şey travmadır’ diye özetlemek istiyorum. Bilinçaltımızın TEHDİT algısı karşısında ne tepki verdiğini hatırlayalım: SAVAŞ – KAÇ – DON (şok etkisi) Tek görevi canlıyı yaşamda korumak, varlığını sürdürmek olan bilinçaltımız bu üç eylemi sergilememizi sağladı; ancak farkındalıkla bakmanızı rica ettiğim nokta şu; yaşananların üzerimizde hangi duyguları yarattığına bakalım. En başta korku geliyor, ardından da öfke! İki güçlü enerji. Bu enerjileri besledikçe yayılımı çok hızlı ve yıkıcı etkisi de bir o kadar güçlü oluyor. Bedenlerimiz hemen etkisi altına giriyor.
Ne yapabiliriz?
1. Suyun şifasını hepimiz biliyoruz. Dr. Emoto yıllar önce bunu kanıtladı. Bolca duş alarak bedenimizi arındırabiliriz. Suya yüklediğimiz sevgi, huzur, barış cümleleriyle bol su içebiliriz.
Suyun mucizesi videosu için lütfen linke tıklayın:
2. Aşağıdaki görseller size hangi duyguları hissettiriyor? Lütfen farkındalıkla bakın:
Cevaplarınız genelde huzur, sevgi, mutluluk, özgürlük, neşe, güven olacaktır. Bu duyguların enerjisi yüksek titreşimdedir ve iyi hissettirir.
Size kötü hissettiren görsellere ve sözlere bakmak, bunları paylaşmak seçiminizdir. Bilinçli seçimler yaparak düşük frekanslı öfke, acı, nefret, kin duygularını, korkuyu beslemeye son verebiliriz. Amacım bu duyguları görmezden gelmenizi, yok saymanızı söylemek değil asla, sadece kabul ve teslimiyetle bu enerjilerin içinden geçelim. Yayılımını yapmayabiliriz. Lütfen hep hatırlayın. Neye odaklanırsanız onun enerjisini çoğaltırsınız. Seçim elbette sizin!
3- Dinlendiren, sakinleştiren, frekansınızı yükselten sesleri, müzikleri dinleyebilirsiniz. Bu müzikler biliçaltınızı tehdit ve tehlike algısından uzaklaştırır. Algımızı sakin kalabilmek üzere yönettiğimizde huzur buluruz. Müziğin şifalı gücünden faydalanabilirsiniz.
4- Gülmek, kahkaha atmak sinir sistemimizi etkiler, rahatlatır. Mutluluk hormonlarımızı harekete geçirir. Kısacası; güldüren eğlendiren komedi, mizah unsurlarını barındıran videoları izleyebilirsiniz, malum diğer videolar yerine.
İşte size şifa niyetine, Cem Yılmaz’a minnetle 🙂
- Suyun gücü,
- Görselin gücü,
- Sesin gücü ,
- Gülmenin gücü ve en önemlisi şükretmenin gücüyle sakin kalabiliriz.
5- İçinizden gelerek, hissederek aşağıdaki cümlelerin sonuna çok şükür ekleyerek söyleyebilirsiniz. Enerjiniz yükselir.
- Nefes alıyorum,
- Görüyorum ,
- Duyuyorum,
- Hareket ediyorum,
- Seviyorum,
- Seviliyorum,
- Özgürüm,
- Bağımsızım,
- Güvendeyim,
- Hayatımı seviyorum,
- Kendimi seviyorum,
- İnsanı seviyorum,
- Ülkemi seviyorum,
- Türkiye’yi seviyorum,
Tüm bunların yanı sıra şu bakış açısından bakabilir misiniz? Dışarıda ne görüyorsak iç dünyamızda o var. Şiddet, öfke, kin, nefret, kızgınlık duygularımız varsa, savaşıyorsak birileriyle ya da kendimizle, hepsinin temelinde anne karnından itibaren 7 yaşına kadar ve 7-14 yaş arası yaşadığımız travmaların duyguları ve korkuları var. Şimdi hemen sorumluluk alabilir misiniz? Öncelikle kendinizden değişime başlayabilir misiniz? Kırgın, kızgın olduklarınızı affetmeye niyet edebilir misiniz? Cesaretle bir adım daha atabilir misiniz? Hiç bir ayrım yapmadan hoşgörüyle ve sevgiyle herkese sarılabilir misiniz?
İlgili yazı: Travmatik olayların yarattığı stresle nasıl başa çıkılır?
Şimdi an bu AN! Anda yaşıyoruz insAN!
Kendi iç dünyamızda sevgiyle yapacağımız barışlar, dış dünyamıza yansıyor. Bir olduğumuz, herkesin birbirine ayna tuttuğu bilinciyle bakabilirsek, hepimizin BİRlikte olduğunda nasıl büyük bir enerji oluşturduğunu görürüz. Özgürlük, cesaretle gelir ve sadece SEVGİyle beslenir.
Ön yargılara kapılmadan, sızlanmadan, şikayet etmeden, ayrım bilincine düşmeden, BİRlikten doğan kuvvetle yaşamak ve en güçlü titreşime sahip SEVGİyi çoğaltmak mümkün.
Yaşadıklarımız bunları idrak etmemize vesile olsun, şükürler olsun.
108 yaşındaki Alice hepimize ilham olsun.
Toplumsal travma karşısında sakin kalabilme seminerimi almak isteyen kurum ve kişiler 535 629 7868 nolu telefonu arayabilir ya da benzamani@benzamani.com adresine mail atabilirler. Bütüne hizmet bilinciyle ÜCRETSİZdir.