Toplayın bavulları Hindistan’a gidiyoruz! Desem de bunun aslında bu kadar da bir çırpıda verilecek bir karar olmadığını biliyorum. Tabii sizi de benim gibi deli dürtüyorsa arada bir, siz de bir anda karar verip, hiçbir araştırma yapmadan Hindistan bileti alırken bulabilirsiniz kendinizi. Şimdi, Hindistan’a gitmek her baba yiğidin harcı değil, bu konuda bir anlaşalım. Öncelikle büyük bir sabır, sağlam bir mide, hanım evladı olmayan bir bünye, pazarlıktan anlayan bir kafa ve kendiyle barışık bir ruh hali gerektirir kişide. Kafaya koyup, gitmeye karar verdiğinizde etraftan çıkacak seslere aldırış etmemenizi tavsiye ederim, aksi takdirde yol alamazsınız. Çünkü söz konusu Hindistan gibi pisliğiyle dünyada nam salmış, kalabalık nüfusu ve ağır yemekleriyle adından çok söz ettirerek cırcırda bir dünya markası olmuş, fakirlik, hastalık… gibi olumsuz konularla dünya basınında yer almış bir ülke olunca, giden gitmeyen herkesin bir fikri oluyor kardeşim. Misal; hayatından Avrupa’dan öteye parmağının ucunu çıkarmamış anneannem “Hindistan’a gidiyorum” deyince ben, yüzü şekilden şekle girerek “Bizim Ayten’in oğlu gitmişti, döndüğünde bir hasta oldu, bir hasta oldu aylarca hastanede yattı. Sonradan anladılar ki sıtma olmuş, ölüyordu çocuk” dedi, “Aman Irmak gidecek başka yer mi kalmadı” diye de bir klişe cümle ekledi. Dedem; “Allah akıl fikir versin” dedi, ki böyle kesin tavırları her zaman takdir etmişimdir. Gelecek her türlü karara karşı bünyeleri bağışıklık kazanan annem ve babam da “ne yaparsan yap” bakışı atarak konuya son noktayı koydular.
Hindistan’da Muson, bavula ne koyuyon?
Evet, THY’den gidiş-dönüş 1.300 TL’ye aldığım biletle üç hafta sonra Hindistan’a gitmeye hazırdım. Fakat atladığım bir şey vardı; Muson Yağmurları. Haritada rota çizmekte zorlanırken -bazı düşüncesiz hareketlerimin sonucunda sık sık yaptığım gibi kendime kısaca küfür ederek- muson yağmurlarının bizi en az etkileyeceği yerleri seçmeye çalıştık. Ağustos sonu, millet gidiyor Nice’e, Cannes’a, biz gidiyoruz kana kana Hindistan’a! Millet bavuluna mayo, bikini koyuyor, biz yağmurluk ve yağmur botu! Dedem haklıymış işte, Allah akıl fikir versin… Ben ömrü hayatımda hiçbir tatile giderken bu kadar alışveriş yapmamıştım. Başımı eczanelerden, marketlerden çıkaramadım arkadaş. Hee tabii, bir de sağlık sitelerinden! Gerçekten Hindistan’a giderken her kafadan çıkan sesi dinlemeyin, ama beni dinleyin. Çünkü en kısa ve öz bilgileri sizlerle paylaşacağım. Özellikle muson zamanında gidiyorsanız sinek kovar sprey ve yağmurluğunuzu eksik etmeyin. Ama yağmur botuna hiç gerek yok, çünkü hava o kadar sıcak ve nemli ki, o bot ayaklarınızdan geçmeyecektir. Plastik terlik, crocs, gibi alet edevatınızı yanınıza almanız yeterli. Erkekler de, bana ultra itici gelen “Joshua sandaleti” diye adlandırdığım, çirkin, cırtcırtlı sandaletlerden alabilirler ya da en temizi parmak arası terlik bence. Pislik konusunda dillere destan olmuş bu ülkenin bavulunun bel kemiklerinden biri de pürel ve ıslak mendil. Bütün gün yüzlerce -abartmıyorum- yüzlerce insanla el sıkışacağınız için bayağı bir ihtiyacınız olacak. İnanılmaz bir doğası olmasına rağmen iklimi konusunda aynı fikirde olamayacağım Incredible India (İnanılmaz Hindistan)’da bir gün giydiğiniz tişörtü bir daha giyemeyeceğiniz için yanınıza bol bol tişört almanızı öneriyorum. Çünkü hem etraf çok pis, hem hava acaip nemli ve sıcak. Defile yapıyormuş gibi özenli kıyafetler seçmenize gerek yok ama giysilerinizin ince ve rahat olmasında ve mutlaka her güne farklı bir kıyafet ayrılmasında fayda var.
Tifo, sıtma, aşı, ilaç ve daha bir sürü şey…
Gelelim yurdum insanının Hindistan’ı Afrika zannetmesine. Bazı sağlık sitelerinde Hindistan’a gitmeden önce 8 ayrı aşı yapılması gerektiği yazıyor. Tifo’dan, sarılığa, Japon ensefalitinden, tetanosa kadar gerekli, gereksiz 8 aşı! İnternette kısa bir araştırma yapıp, Hindistan’a tur düzenleyen şirketlerle ve konsoloslukla konuştuktan sonra bu aşıların hiçbirinin zorunlu olmadığını öğreniyoruz. Dediğim gibi Afrika’ya gitmiyoruz ya! Tabii ki alınması gereken belli başlı tedbirler var ama bünyeye o kadar aşı saplamak gerçekten gereksiz. Türkiye Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü ve Aşı Danışma Merkezi’nin resmi sitelerinden bütün hastalıklarla ilgili detaylı bilgileri, yapılması gereken aşılar ve alınması gereken ilaçlarla ilgili kapsamlı bilgileri edinebilirsiniz.
Hindistan’ın bel kemiği; cırcır!
Benim buralarda görüştüğüm doktorlar, bu aşıların yapılmasından ziyade yediğimiz yemeklere ve özellikle içtiğimiz sulara dikkat ederek kendimizi koruyabileceğimizi söylediler. Yemekler çok yağlı ve aşırı baharatlı olduğundan midesi hassas olan arkadaşlarımızın kendini bilerek, her gördüğü yemeğe atlamaması onların iyiliğine olacaktır. Ayrıca etrafta bolcana bulunan Mc Donald’s, Dominos Pizza… gibi bir çok fast food restoranının bulunduğunun altını çizerek aç kalmayacağınızı garanti edebilirim. Yok ben çok huysuzum, fast food yemem derseniz yanınıza bir koli (sunta diye adlandırdığım) altınbaşak, etiform ve kuru kayısı zırıltısı atabilirsiniz, ben atmıştım, ara öğünlerimi bayağı kurtardı! İçme sularındaki hassasiyete gelince… Suların kakasitalı olma ihtimalinden dolayı, mutlaka kapalı şişelerden (aquafina ve kinley gibi markalar test edilip onaylanmıştır) içerek, dişlerimizi fırçalarken musluk suyuyla değil de bu pet şişelerdeki suyla fırçalayarak, içeceklerimize buz atmayarak tifodan korunabilir ve tabii cırcırı önleyebiliriz. Her ne kadar “Cırcırı önleyebiliriz” gibi iddialı bir cümle kursam da önleyemeyiz efendim. Sadece erteleriz. Zira, üzerinize afiyet ben sekizinci günde cırcır olmak zorunda kalmıştım. Çünkü ziyaret ettiğiniz bütün tapınaklara çıplak ayak giriyorsunuz, üzerine bir de yağmur yiyince adı kadar sevimli olmayan bu hastalıktan kaçmanız imkânsız oluyor. Ama bu duruma da bir çare var. Normix; cırcırın en baba düşmanı! Sabah bir, akşam bir tane attınız mı geceden sabaha 2 kilo vererek durumu toparlayabilirsiniz. Söylemiştim, Hindistan’a gitmek her baba yiğidin harcı değil…
Karayipler’de sivrisinek ısırığından hastaneye kaldırılmış bir zavallı olarak Hindistan’a giderken bu sıtma konusu beni derin düşüncelere sürükledi. Bunun sonucunda yaptığım araştırmalarda sıtmanın aşısı olmadığını, fakat Tetradox denen ilacı, Aşı Danışma Merkezi’nden reçetesini alıp gitmeden bir gün önce içmeye başlayarak sıtmaya karşı savaş açabileceğimizi öğrendim.
Biraz meşakkatli gibi görünse de öyle değil. Büyüleyici bir doğa, bambaşka bir kültür, alışık olmadığımız dinler karmaşası, şaşırtıcı inançlar, kalabalık, keşmekeş, pisliğin kucağında kutsal topraklar, hayret ettiren yoksulluğa rağmen hayata olan inanç, sabır ve sevgi… Hindistan’ın çeyreğini anlatmaya yetmez bu kelimeler. Hazırsanız haftaya hep birlikte gidiyoruz Hindistan’a…
Unutmadan: Sinek kovar spreyleri, pürelleri, ilaçları, ıslak mendilleri, arada sırada kemireceğiniz altınbaşakları insan yiyecek, insan sürecek ve daha bir sürü şey. O nedenle benim yaptığım gibi her şeyden 900 paket koymayın bavula.
Yazarın tüm yazıları için tıklayın.