Farkında mısınız artık nerdeyse hiç kimsenin negatif duygulara tahammülü yok. Herkes daimi bir mutluluk formülünün peşinde. Günlük hayatta sık sık “Pozitif düşün, hayatında pozitif olaylar olsun!” tarzında mesajlara maruz kalıyoruz. Sosyal medyanın en popüler mottolarından biri “positive vibes only” (sadece pozitif duygular). İnsan ırkının kendini pozitif olmaya bu denli zorlaması psikolojimizi nasıl etkiliyor diye sorduğumuzda karşımıza toksik pozitiflik kavramı çıkıyor.
Peki, toksik pozitiflik nedir? Diyelim bir arkadaşınıza bir sorununuzdan bahsediyorsunuz ve ona kendinizi ne kadar üzgün hissettiğinizi söylüyorsunuz. Eğer arkadaşınız size, duygularınızı dikkate almayan bir şekilde yaklaşıyorsa, “Aman canım, bu da dert mi, başkalarının ne dertleri var?” tarzında laflar söylüyorsa, dahası sizi pozitif düşünmeye zorluyorsa karşımızda bir toksik pozitiflik örneği var demektir. Toksik pozitiflikte kişi sadece pozitif duygulara ve hayatın pozitif yönlerine odaklanır, kendini ve başkalarını pozitif olmaya zorlar. Toksik pozitiflik stres, olumsuzluk ve travmanın olası engelleyici özelliklerinin kabulünü reddetme veya inkar etme olarak tanımlanabilir (Sokal, Trudel ve Babb, 2020).
Norman Vincent Peale, 1952 yılında Olumlu Düşünmenin Gücü isimli kitabı yayınladığından beri pozitif düşünce, kişisel gelişim kitaplarında işlenen en popüler konulardan biri olmuştur. Amerika’dan yayılan pozitif düşünce furyası adeta tüm dünyayı sarmış durumda. Pozitif düşünce negatifi görmezden gelip sadece pozitife odaklanmak olarak algılandığında bu işte bir yanlışlık var demektir. Negatif duygulardan hoşlanmıyor oluşumuz tabii ki oldukça normal. Ama zaman zaman negatif duygulara sahip olmanın da bir o kadar normal olduğunu kabullenmemiz lazım. Ne de olsa bizler 7/24 pozitif duygular hissetmeye programlanmış androidler değil, her duyguya sahip kanlı canlı insanlarız.
Toksik pozitiflik yüzünden kişi gerçek duygularını bastırabilir. Dolayısıyla toksik pozitiflik kişinin duygu dünyasını altüst edebilir. Yine toksik pozitiflik, sorunların görmezden gelinmesine ve dolayısıyla bir türlü çözüm yoluna gidilmemesine yol açabilir. Sürekli olarak “sadece pozitif duygular” mottosuna sahip olmak, insanların duygularını önemsizleştirir. Siz de dahil kimsenin size acı veren duyguları küçümsemeye, onları görmezden gelmeye hakkı yok. Keza sizin de size bir sorununu anlatan arkadaşınıza “sadece pozitif duygular” kartını göstermeniz arkadaşınıza iyi gelmeyebilir, dahası ilişkinizi bozabilir. Arkadaşınız duygularını küçümsediğinizi düşünüp sizinle bir daha sorunlarını paylaşmak istemeyebilir. Bu da uzun vadede ilişkinize zarar verebilir. Kendini üzgün hisseden bir insana verilecek en yerinde tepki onu pozitif olmaya zorlamak değil, onun duygularını anlamaya çalışmaktır.
Zaman zaman negatif düşüncelere, duygulara sahip olmamız normal ve insani bir durumdur. Hayatta en önemli unsurlardan biri dengedir. Hayata sürekli negatif gözlerle bakmak da dengemizi sarsar, kendimizi sürekli pozitif hissetmeye çalışmak da. Toksik pozitifliğin panzehri gerçekçi iyimserliktir. Toksik pozitifliğin aksine gerçekçi iyimserlikte dünyaya ve sorunlarımıza gerçekçi bir şekilde yaklaşırız. Dünyanın negatif ve pozitiften oluşan Yin ve Yang doğasının farkına varırız. Gelin hayata, daha önceki bir yazımda bahsettiğim gerçekçi iyimserlikle yaklaşıp hayatımızdan toksik pozitifliği uzak tutalım. Size hayatınızın her alanında tercihinizi dengeli olmaktan yana yaptığınız günler diliyorum.
Bu arada 2022 yılını “Öz Sevgi Yılı” ilan ettim. Her hafta @ranakutvan kullanıcı isimli Instagram hesabımdan bu konuyla ilgili psikoloji ödevleri paylaşacağım. Hadi hep beraber kendimizi sevmeye ve dünyayı güzelleştirmeye. Zoom üzerinden birebir görüşmeler şeklinde ilerleyen üç haftalık “Öz Sevgi” eğitimimle ilgileniyorsanız da bilgi için rsolaker@gmail.com adresine yazabilirsiniz.
Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.
Kaynaklar:
Sokal, L., Eblie Trudel, L., & Babb, J. (2020, Fall). It’s okay to be okay too. Why calling out teachers’ “toxic positivity” may backfire.
İlginizi çekebilir: En iyi meditasyon uykudur: Uyku hijyeni oluşturmak için 5 ipucu