Tırtıldan kelebeğe hayal gücü ve hayalci beyin
Disney şirketinin kurucusu Walt Disney, “Bütün her şey bir hayal ve bir fare ile başladı” der. Disney şirketini bir fare ile kurduran hayal gücü, aynı zamanda insanlığın ilerlemesindeki temel taşlardan biridir. Bilimde, sanatta, edebiyatta şu an var olan her gelişme, her başyapıt bir zamanlar hayal gücüne dönüşmeyi bekleyen küçük bir hayal hücresiydi. Bu hayal hücresini bir hayale çevirmek, bu hayali daha sonra hayata geçirmek ise yoğun bir çaba ve emek ürünüdür. Tek bir hayalci hücrenin nasıl muhteşem güzellikte bir sonuç verebileceğini ise en güzel tırtılın yolculuğu anlatır.
Tırtılın hayali, kelebeğin hayatı
Tırtıl, kısa ömrünü tamamlayıp yaşamının sonuna doğru yaklaşırken büyük bir iştahla etrafında gördüğü her şeyi yemeye başlar. Hayatın tadına bu son bakışları o kadar fazlalaşır ki, minik tırtıl bir süre sonra hareket edememeye başlar. Tırtıl artık minik değildir, bedeni hareket etmesini engelleyecek kadar büyümüştür. Hareket edemeyen tırtıl, yaşamının sonuna geldiğini düşünerek bir dalda baş aşağı olacak şekilde gövdesini bırakır. Bu sırada kafasından başlayarak etrafında koza oluşturur. Koza içinde ölüme hazırlanan tırtılın vücudunda inanılmaz bir mucize gelişmeye baslar. Biyologların “hayalci hücre-imaginary cell” dediği bazı hücreler, ölüme direnerek dönüşüm geçirmeye başlarlar. Bu hücreler, tırtılın hücrelerinden tamamen farklıdır, farklı frekansta titreşirler, farklı bilgi taşırlar. Tırtılın bağışıklık sistemi, bu hücreleri düşman hücreleri olarak algılar ve saldırır. Hayalci hücreler, bağışıklık sisteminin bu saldırısına karşı var güçleriyle direnirler. Bu sırada hayalci hücrelerin sayısı artar, birbirleriyle etkileşime girmeye başlarlar. Bir zamanlar ayrı ayrı hayal kuran bu hücreler, bir araya gelirler. Bağışıklık sistemi artık bu hücrelerle baş edemeyeceğini anlayınca pes eder. Hayalci hücreler, hayallerine olan inançları ve pes etmeden dönüşmeye devam etmeleri sayesinde ile tırtılı kelebeğe dönüştürecek 15 günlük sürece başlarlar. Bu 15 gün sonunda ölmek üzere olan tırtıl, muhteşem bir kelebeğe dönüşmüş olarak kozadan çıkar.
Peki, her tırtıl bu yolculuğu yaşar mı?
Tırtılların sadece çok az bir kısmı kelebeğe dönüşür. Hayalci hücreler, bu dönüşümü gerçekleştirecek zorlu ve yorucu yolu her şeye rağmen yürüyen hücrelerdir. Hayalci hücrelerin ilk hayali kurmasından, hayalin eyleme dönüşmesine kadar gecen süre, hayalin devamlılığı kadar sebat ve enerji de ister. Çoğu hayalci hücre daha en başta bağışıklık sistemine yenilip pes eder. Tıpkı hayal kuran çocuğun zamanla pes edip hayal kurmayı bırakması gibi…
Genel kanı, hayal kurmanın çocuklukta aile tarafından engellendiği için bırakıldığını düşünmektir. Halbuki çocuklar, oyun oynamak, fast food ile beslenmek gibi pek çok eylemi engellenmelerine rağmen sürdürmeye devam ederler. Çocuk, oyun oynamayı yaşı büyüdüğü için de bırakmaz. Bedeni de büyümüştür yaşıyla beraber ve artık oyun sırasında daha önce yaptığı hareketleri yapmak zor gelir bedenine. Bedenin enerji üretim-tüketim dengesi değişmiştir ve yaşla beraber aldığı enerjiyi koruması da gerekmektedir. Özgürce oynayan çocuklarda, bu oyunu yavaş yavaş bırakma gelişimi çok rahat gözlenebilir.
Hayatının gücünü hayalinin gücünden alan beyin
Oyun oynamanın beden için yorucu bir eylem olması gibi hayal kurmak da beyin için yorucu bir süreçtir. Vücut ağırlığının yalnızca 1.2 – 1.5 kilosu beyindir. Bu kadar ufak bir organ olmakla beraber vücudun harcadığı enerjinin tek başına beşte birini harcar. Hayal kurmak ise beyin için çok yoğun enerji gerektiren bir iştir. Fonksiyonel manyetik rezonans görüntüleme (FMRI) çalışmaları, hayal kurma durumunda beynin pek çok bölgesinde faaliyet olduğunu göstermiştir. Örneğin, koştuğunuzu hayal ettiğiniz bir durumda siz koltukta uzanıyor bile olsanız beyniniz kas (motor) sinirlerini devreye sokar, bunun yanında koşarken etrafı da görmeniz gerektiği için aynı zamanda göz sinirleri de devreye girer. Beyin, hayal ile hayat arasındaki farkı bilemediği için kurulan her bir hayal, onun sinaptik bağlantılarını o hayale göre şekillendirmesini sağlar. Böylece fiziksel olarak herhangi bir işlem yapmasa bile uzunca bir hayal süresinin sonunda beyin, konuyla ilgili pek çok sinaptik bağlantı kurabilir.
Hayal kuran beyin, olimpiyat sporcularının en büyük yardımcılarından biridir. Profesyonel sporcular yeni bir hareket öğrenecekleri zaman ilk olarak bu hareketi hayal ederek başlarlar. Örneğin bir yüksekten atlamacı eğer limitini 4 metreden 4.5 metreye çekmek istiyorsa ilk olarak bunu günlerce hayal eder. Koşmaya başladığı noktayı, attığı adımları, sıçrayışını, çıtanın üzerinden geçişini ve düşüşünü hayal eder. Hayatta gerçekleştirmek istediği sıçrayışın gücünü ilk önce hayalinin gücünden alır.
Hayal kurmak ciddi bir iştir. Sadece yatakta uzanıp, “ben sporcu olacağım” demek değildir. Plan yapmayı ve o plana göre adım atmayı gerektirir. Plan yapmak ise beyinin en son evrimleşen üst katmanına ait bir durum olduğu için zorlayıcıdır. İnsanlık, geleceğe dair plan yapmaya tohumu evcilleştirme ile beraber geçtiği için, beynin plan yapan ön bölgesi, bu duruma tam adapte olamamıştır. Düşük pil gücüyle çalışan ön beyin, kapasitesini çok kısa sürede doldurur. Yaş ilerledikçe hayal kurmanın azalması, ön beyin kapasitesini başka düşüncelerle doldurmaktan dolayıdır.
Beyindeki çöp denilebilecek düşünceleri boşaltmak, yeniden hayal kurmaya giden yolu açmaktaki en önemli adımdır. Tek bir hayalci hücre, bu yolu açmak için yeterlidir. Daha sonrası ise, tırtılın yolculuğu gibi hayatı güçlü kılmak için kurulan hayali güçlendirmekten geçer.
İlginizi çekebilir: Hayallerinizin peşinden koşmak için 7 sebep