X

Tiny House: Tüm dünyada yükselen minimalist ve ekonomik ev trendi

Yılın 365 günü bir tır konteynırının içinde, tek odalı yürüyebilen bir evde ya da kabinde, yaşam tarzınızdan ödün vermeden, hem de doğanın tam ortasında yaşamak sizce mümkün mü? İlk olarak Amerika’da başlayıp tüm dünyaya hızla yayılan ”Tiny House” (küçük ev) trendi, son birkaç yıldır ülkemizde de şehrin gürültüsünden uzaklaşıp minimalist, sade ve doğal bir yaşam tarzına geçiş yapanların tercihi haline gelmiş durumda.

Ekonomik ve pratik olduğu için şehir dışından ev almanızı ya da sıfırdan bir ev inşa etmeye masraf yapmanızı gerektirmeyen bu sevimli ve küçük evler, karavan-ev arası bir yaşam alanına sahip. İçinde mutfağından banyosuna ihtiyaç duyabileceğiniz her şeye sahip olan ve yılın 365 günü içinde yaşamaya olanak sağlayan ”Tiny House”ların en dikkat çeken özelliği geniş bir alana kurulmuş olmaları ve iç mekandan çok dış mekanda zaman geçirmeye elverişli şekilde dizayn edilmeleri. 

Tiny House akımı nasıl ortaya çıktı?

Tiny House aslında adından da anlayabileceğiniz gibi minimalist bir yaşam tarzı deneyimlemek isteyenlerin yaşam alanını küçültme isteğiyle ortaya çıkmış bir ev trendi. Türkçe’ye küçük ev, mobil ev, tekerlekli ev, mikro ev gibi farklı şekillerde çevrilen Tiny houseların ilk ortaya çıkışı ise 1970’lerde başlıyor. Tüketim kültürünün yaşam alışkanlıklarını domine etmeye başlamasına bir tepki olarak doğan minimalizmin giderek daha da yaygın hale gelmesiyle birlikte, 2008 yılında yaşanan büyük ekonomik çöküşün etkisiyle ABD’de yaşanan mortgage kriziyle birlikte ev sahibi olmanın ‘lüks’ haline gelmesi, pek çok insanın hem daha ekonomik hem de daha ulaşılabilir olan tiny houselara yönelmesine neden oluyor. Kısıtlı bir alanda da ihtiyaç duyulan her şeyin karşılanabileceğini gösteren, pratik çözümleriyle pek çok normal evden daha kullanışlı olan bu küçük evler bu noktadan sonra dünyanın her yerinde popülerleşmeye başlıyr. Günümüzde de hem şehirden uzaklaşmak, hem minimalist bir yaşam tarzı benimsemek hem de finansal anlamda zorlanmadan ev sahibi olmak isteyenler hiçbir imar izni gerektirmeyen tiny houselarda yaşama fikrini daha cazip buluyor. Geldiğimiz noktada tiny house kültürü sürdürülebilirliği, sadeliği, tüketimden uzak, doğaya yakın bir yaşam tarzını ifade ediyor. 

Farklı ve ilham verici Tiny House modelleri

Siz de bu konseptin nasıl yapılacağını, nasıl detaylara önem verilmesi gerektiğini ve kurulum aşamasından içinde yaşanılabilecek hale gelene kadar nasıl adımlar izlenmesi gerektiğini merak ediyorsanız, tüm ayrıntıları incelikle düşünülmüş bu ‘tiny house modelleri’nden ilham alabilirsiniz.

1. Tiny House tasarımcısı Shaye Boddington’ın konteynır evi ‘Hazel’

İlk evimiz ultra akıllı, geleceğe dönük yerleşim ve yerden tasarruf sağlayan mobilyalardan inanılmaz yeşil duvarlara, zarif şekilde işlenerek geri dönüştürülmüş ahşaplara ve yeşil çatı özelliklerine kadar tüm detayları özenle tasarlanmış bir Tiny House. 2,8 x 8,5 metrelik bir konteynır üzerine inşa edilen “Hazel”, tasarımcı Shaye Boddington’un eseri. 

2. Bursa’nın merkezinde minimal ve ekolojik bir yaşam sunan Tiny House

İkinci evimizin sahipleri Yasemin ve Tanju doğaya daha yakın olmak, sağlıklı beslenmek, kendi yiyeceklerini ekip biçmek için bir arsa arayışına girmiş ve sonrasında geniş bir arazi üstüne ulaşılabilir ama etkileyici bir konteyner evi inşa etmişler. Evdeki tüm akılcı çözümler ve bahçedeki heyecan verici her köşe izlemeye ve dinlemeye değer!

3. Özlem Keşifte ile Türkiye’de Tiny House kültürü

Türkiye’de bulunan Bungalov, Minimalist ev gibi evleri tanıtan Özlem Keşifte ise 17 m²’lik muhteşem bir ufak ev ile karşımızda. Evin tüm özelliklerini, inşa aşamasından yaşam alanlarının kullanımına kadar detaylandıran Özlem Keşifte’nin anlatımıyla ülkemizdeki Tiny House kültürü.

4. Urla’da teknoloji ve tasarım odaklı lüks bir Tiny House

Endüstriyel tasarımcı Cem Kanmazalp’ın Urla’da kendisi için tasarladığı bu ilginç tiny house, normal tiny houselardan boyut ve tasarım olarak biraz farklı. Özellikle çocuklu ailelerin ve bir tiny houseta daha fazla alana ihtiyaç duyan bireylerin ilham alabileceği bu harika ev, çocuk odası, yatak odası, mutfak, oturma odası ve organik tarım yapılan bahçesiyle gerçek bir evden farksız sayılabilir. Şehirdeki evlerin mini bir prototipi olarak tasarlanmış bu harika tiny house, Cem Kanmazalp’in mesleğinden edindiği tecrübelerini teknoloji ve tasarımla birleştirmesiyle muhteşem bir yaşam alanı haline gelmiş.

5. Alaçatı’da U şeklinde sıradışı bir Tiny House

Alışıldık tiny houselara göre oldukça geniş bir kullanım alanı olan, üç konteynırın birleştirilmesi ile oluşturulan bu U şeklindeki tiny house, iç mimar Selina Kazazoğlu’na air. Rüzgarıyla meşhur Alaçatı’da rüzgardan korunaklı, doğayla iç içe olacak şekilde tasarlanmış bu harika evin sahibi malzeme seçimlerinden tasarım kararlarına, merak duyduğu stillerden evle kurduğu bağa kadar tiny houseta yaşama dair her şeyi tüm detaylarıyla bizlerle paylaşıyor.

İlginizi çekebilir: Şaşırtıcı ve özgün tasarımlarıyla tatilinizi muhteşem bir deneyime dönüştürecek Airbnb evleri

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale