X

“Time pockets” tekniği ile zamanınızı daha verimli yönetebilirsiniz

Zaman… Yerine başka bir şeyi koyamadığımız, bazen geçse dert, bazense geçmese dert olan ama çoğu zaman yettiremediğimiz, günümüz dünyasında en değerli kaynaklardan biri. Modern dünyamızda ve teknoloji çağında, sürekli bir şeyler için koşturup dururken, sonsuz bir meşguliyet döngüsünün içerisindeyken, hep acelemiz varken, kısacası hızla akıp giden hayatlarımıza ayak uydurmaya çalışırken zaman yönetimi pek çoğumuz için en kritik konu haline gelmiş durumda.

Üstelik zaman yönetimi, sadece kişisel hayatlarımızda değil, iş dünyasında, profesyonel yaşantımızda da büyük önem taşıyor. Yine de pek çok kişi için ulaşılması en zor hedeflerden biri. Dolayısıyla farklı zaman yönetimi tekniklerini öğrenmek ve uygulamak, bugün hemen hemen hepimizin ihtiyacı.

Bugüne kadar pek çok zaman yönetimi tekniği denemiş ve bazen başarılı, bazen başarısız olmuş olabilirsiniz. Ya da bir türlü size hitap edecek o doğru tekniği henüz keşfetmemiş de olabilirsiniz. Öyleyse, “time pockets” yöntemiyle tanışmanızın şimdi tam zamanı.

Time pockets tekniği: Zamanın cepleri olur mu?

Time pockets veya Türkçe’ye zaman cepleri olarak çevirebileceğimiz bu zaman tekniğini, aslında özel bir çaba harcamadan ortaya çıkan zamanlar olarak açıklamak mümkün. Artık zaman da denilebilir. Çünkü, time pockets, gün içindeki kısa süreli boşlukları daha verimli şekilde kullanma fikrine dayanıyor. Bu boşluklar, genellikle farkında olmadan geçip giden, ancak doğru şekilde değerlendirildiğinde günümüze büyük değer katabilecek anlardan oluşuyor.

Tek yapmanız gereken o artan zamanları fark etmek ve onları verimli bir şekilde kullanmak için plan yapmak. Örneğin, diyelim ki önemli bir toplantınız var ve öğlen 2’de başlayacak, fakat siz yarım saat öncesinden toplantının olacağı yere gittiniz ve tek yaptığınız toplantının başlama saatini beklemek. Bu boş zamanı değerlendirmek, sizce de gününüzde önemli bir fark yaratmaz mı?

Üstelik bu artan zamanı illaki toplantı notlarına bakarak geçirmenize de gerek yok, fazladan dinlenme zamanı olarak da değerlendirebilirsiniz. Ya da bir türlü vakit bulamadığınız için arayamadığınız o kişiyi arayabilir veya sürekli ertelediğiniz o maili atabilirsiniz.

Her iş gününün ilk 45 dakikasını e-posta gelen kutunuzla ilgilenmeye ayırdığınızı varsayalım. Bir gün 30 dakikada bitirirseniz 15 dakikanız kalır. Ve bu bir ‘zaman cebi’dir. Bu ve benzeri zaman ceplerinin gün içinde oluşabileceğini fark ettiğinizde onları daha etkin bir şekilde değerlendirmek için bir plan yapabilirsiniz. Elbette ki o maillerinizden artan 15 dakikayı dinlenmek için de kullanmayı tercih edebilir veya fazladan 1 kahve daha içebilirsiniz, ancak zaten gününüzü planlarken belirlediğiniz mola zamanlarınız var ise bu time pocket daha farklı bir şekilde değerlendirebilir.

Genel olarak gün içindeki beklenmedik, planda olmayan boş zamanlara karşılık geçen ‘time pocket’lar ile hem kişisel yaşantınızı hem de iş yaşantınızı çok daha verimli hale getirebilirsiniz. Sadece bu zaman ceplerine karşı hazırlıklı olmalı, olası bir artan zaman da ne yapacağınızı belirlemiş olmalısınız, ancak iyi bir planlama ile en fazla verimi alabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Kişisel zaman yönetimi: Elinizdeki sınırlı saatlerle ne yapacaksınız?

Zaman ceplerini bulma ve değerlendirme yolları

Pek çoğumuz, zamanımızı büyük bloklar halinde planlamaya odaklandığımız için gün içindeki küçük boşlukları göz ardı edebiliyoruz. Ancak, o kısa sürelerin toplamı, önemli bir zaman dilimi oluşturabilir ve doğru kullanıldığında büyük farklar yaratabilir. Bu nedenle zaman ceplerini fark etmek ve en iyi şekilde değerlendirebilmek önemli. İşte bunun için faydalanabileceğiniz ipuçları:

  • Gününüzü baştan sona gözden geçirin ve planlanmamış, serbest zaman dilimlerini belirleyin. Bu, kahve molası, yolculuklar veya toplantılar arası bekleme süreleri olabilir.
  • Her bir ‘time pocket’ın süresini ve sıklığını not alın. Bu, onları nasıl kullanabileceğinize dair fikirler geliştirmenize yardımcı olabilir.
  • Hangi becerileri geliştirmek veya hangi projeler üzerinde çalışmak istediğinize karar verin. Böylece, önceliklerinizi belirleyebilir, bu artan zamanları daha amaçlı bir şekilde planlayabilirsiniz.
  • Her bir zaman cebi için gerçekçi ve ulaşılabilir hedefler koyun. Okumak istediğiniz bir makale, yazılacak bir e-posta veya kısa bir meditasyon yapmak gibi net ve günlük planınıza uygun hedefler olabilir.
  • Bazı ‘time pocket’lar beklenenden daha kısa veya daha uzun olabilir. Veya hiç olmayabilir. Planlarınızı esnek tutun ve anın gerektirdiği şekilde ayarlamalar yapmak için gerekli esnekliği sağladığınızdan emin olun.
  • Farklı türdeki aktiviteleri dönüşümlü olarak kullanmayı deneyin. Örneğin bir gün zaman ceplerinizi işinizle ilgili hedefleriniz için kullanırken bir başka gün kişisel gelişiminiz veya zihinsel bakımınız için kullanın.
  • Her haftanın sonunda o haftaki zaman ceplerinizi nasıl kullandığınızı değerlendirin ve gelecek hafta için iyileştirmeler yapmayı deneyin.

Sonuç olarak time pockets tekniği ile, zamanınız daha bilinçli bir şekilde yönetebilir, gün içindeki boşlukları yaşamınıza ve hedeflerinize uygun olacak ve size en iyi gelecek şekilde değerlendirebilirsiniz. Bu sayede rutinlerinizi dönüştürerek hem kişisel hem de profesyonel gelişiminize katkı sağlayabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Zaman yönetimi konusunda ilham verici TED konuşmaları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale