X

Tıkanırcasına yeme bozukluğu neden teşhis edilemiyor?

Tıkanırcasına yeme bozukluğu (binge eating disorder) dünya genelinde kadınların yaklaşık yüzde üç buçuğunu, erkeklerinse yüzde ikisini etkileyen son derece ciddi bir ruhsal rahatsızlık. Amerikan Psikiyatri Birliği Ruhsal Bozukluklar için Tanı ve İstatistikler Kitapçığı (DSM-V), tıkanırcasına yeme bozukluğunu tanımlamak için aşağıdaki kriterleri belirlemiştir:

1. Tekrarlayan tıkanırcasına yeme nöbetleri

Tıkanırcasına yeme nöbetlerini, aşırı yeme durumundan ayıran bazı özellikleri vardır. Kişi, iki saat gibi kısa bir süre içinde benzer koşullarda başka birinin yiyeceğinden çok daha büyük miktarda besin tüketir ve nöbet sırasında kontrolü elinden kaybettiğini düşünür. Kendini yemekten alıkoyamayacak gibi hisseder.  

2. Tıkanırcasına yeme bozukluklarında aşağıdaki durumlardan en az üçü gözlenir: 

  • Normalden çok daha hızlı yeme.
  • Fiziksel olarak acı çekme aşamasına gelene kadar yemeye devam etme.
  • Fiziksel bir açlık olmamasına rağmen çok fazla miktarda yiyecek tüketme. 
  • Başkalarından gizli yeme.
  • Nöbet sonrasında kişinin yaptığından suçluluk duyması ve büyük bir moral bozukluğu yaşaması. 

3. Tıkanırcasına yeme davranışının verdiği baskın bir endişe hali vardır. 

4. Nöbetler 3 ay boyunca haftada en az bir kez tekrarlanır.

5. Tıkanırcasına yeme bozukluğunda bulimiya nervozada olduğu gibi birtakım sağlıksız telafi edici davranışlar görülmez. Ayrıca, nöbetler bulimiya nervoza ya da anoreksiya nervoza rahatsızlıklarından bağımsız olarak da yaşanabilir.  

Kişinin fiziksel ve psikolojik sağlığını, sosyal ilişkilerinden iş yaşamına kadar hayatının hemen her alanını etkileyen tıkanırcasına yeme bozukluğu için çoğu vakada teşhis koyulamaması ise ciddi bir sorundur. Tıkanırcasına yeme bozukluğuyla mücadele eden pek çok insan bu durumu yakınlarına anlatmaktan çekindiği gibi çoğu zaman doktorlarla da paylaşmıyor. Dolayısıyla, tedavi olmak için başvuran insanların sayısına dayalı oluşturulan istatistikler, sağlık uzmanlarına göre yeterince güvenilir değil ve bu rahatsızlığı yaşayan insanların sayısının daha fazla olduğu tahmin ediliyor. 

Tıkanırcasına yeme bozukluğunun etkili bir şekilde tedavi edilememesinin çeşitli sebepleri vardır.  Şimdi bunları kısaca gözden geçirelim.

Güvenilir bilgilerin eksikliği ve hastalık hakkında yeterince farkındalığın olmaması 

Toplum olarak ne yazık ki tıkanırcasına yeme bozuklukları hakkında yeterince bilgili değiliz ve bu rahatsızlıkların ne kadar tehlikeli olabileceğini göz ardı ediyoruz. Aslında bu durum dünya genelinde de farklı değil. Ayrıca, tıkanırcasına yeme bozukluğuyla mücadele eden biri bu hastalıktan haberdar değilse nasıl bir sorun yaşadığını anlayamıyor ve (şanslıysa) bir sağlık uzmanı tarafından yönlendirilene kadar çıkış yolunu bulamıyor. 

Utanç duygusu ve ayıplanma korkusu

-Bazılarımız tıkanırcasına yeme bozukluğu yaşadığımızı doktorlarla paylaşmaktan çekiniyor, anlattığımız takdirde küçük düşeceğimizden ve ayıplanacağımızdan korkuyoruz. Yapılan araştırmalar, tıkanırcasına yeme davranışının “zayıflık” ya da “kusur” olarak görülmesinden endişe duyan hastaların tedaviden kaçındığını gösteriyor. 

Geçmiş deneyimler ve tedavi olma çabasının sonuçsuz kalması

-Tıkanırcasına yeme bozukluğu yaşayan kimi hastalar, tedavi olmak için doktora başvurmuş fakat bu girişimi olumsuz sonuçlanmış, dolayısıyla büyük bir hayal kırıklığı yaşamış olabilir. Yeme bozukluklarında, öncelik, kişinin beslenme alışkanlığı ile olan sağlıksız ilişkisini iyileştirmektir. Hasta fazla kilolu olsa bile öncelik onun kilo vermesini salık etmek değil, daha düzenli ve sağlıklı beslenme yollarını öğretmektir. Aksi bir tavırla karşılaşan hastanın “anlaşılmadığını” hissedip sorunlarını paylaşmaktan geri durması şaşırtıcı değil

Doktor Alice V. Ely, tıkanırcasına yeme bozukluğu vakalarında insanların çoğunlukla fazla kilolu ya da obez olduklarını ve çareyi genellikle dâhiliye doktorlarında ya da beslenme uzmanlarında aradıklarını ifade ediyor. Fakat yardım için gidilen uzman yalnızca kilo kaybı üzerine tavsiyeler verdiğinde, temelinde davranışsal bir bozukluk olan tıkanırcasına yeme sorunu kökten çözülemiyor. 

Sınırlı kaynaklar 

Tıkanırcasına yeme bozukluğu yaşayan kişiler, bu rahatsızlıklar konusunda uzman olan doktor ve hastanelere ulaşmakta güçlük yaşayabiliyor. Kaldı ki ülkemizde özellikle bu rahatsızlıklara yönelik tedavi sunan hastane ve kliniklerin sayıca ve nitelik açısından yeterli olduğu söylenemez. Büyük şehirlerin dışındaki illerimizde hastalar muhtemelen hastane ve doktor bakımından daha büyük sıkıntılarla karşılaşıyor olmalı.  Ayrıca, bu rahatsızlıkların tedavisinin çoğu zaman bir yıldan fazla sürdüğü düşünüldüğünde ekonomik açıdan da kişiyi bir hayli zorladığı söylenebilir. 

Görüldüğü gibi tıkanırcasına yeme bozukluğunun çoğu vakada teşhis edilememesinin en önemli nedeni, kişinin suçlanmaktan ve ayıplanmaktan korkarak tedavi için doktora başvurmaktan çekinmesi ya da önceki olumsuz ve başarısız tedavi girişimlerinin yarattığı hayal kırıklığıyla tedavi olamayacağını düşünmesidir. 

Yeme bozukluklarını kökten iyileştirecek ne bir ilaç ne de tek bir yöntem var. Anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza, ortoreksiya nervoza ve tıkanırcasına yeme bozukluğu gibi çeşitli adlar altında tanımlanan bu ruhsal rahatsızlıkların tedavisi zor ve uzun bir süreç gerektirir fakat doğru adımlar atıldığında mümkündür. 

Tıkanırcasına yeme bozukluğu söz konusu olduğunda, kısıtlayıcı bir bakış açısıyla belirlenen beslenme düzeni (diyetler) hastayı iyiye götürmek bir yana onun daha da kötüleşmesine, kilosunda gözle görülür dalgalanmalar yaşanmasına neden olabilir. Kilo kaybından önce yukarıda da bahsettiğimiz gibi tıkanırcasına yeme davranışına götüren temel sebepleri araştırmak, kişinin duygusal ve psikolojik halini etkileyen durum ya da olayları konuşmak faydalı olacaktır.

Bu nedenle, Doktor Timothy D. Brewerton’a göre, hastanın aile hekimi ya da düzenli göründüğü doktoruyla birlikte beslenme uzmanı, psikiyatrist ve klinik psikolog gibi sağlık uzmanlarının desteğinin alındığı, branşlar arası bir tedavi yönteminin uygulanması önemli. Yeme davranışını normalleştirmek suretiyle tıkanırcasına yeme nöbetlerini gittikçe azaltmak, rahatsızlığa neden olabilecek duygusal ve psikolojik faktörleri ele almak öncelikli sırada olmalıdır. Kişinin yeme düzeni ve alışkanlıkları normalleştikçe sağlıklı kilosuna kendiliğinden ya da daha az bir çabayla erişebileceği düşünülmektedir. 

Bulimiya nervozanın ve depresyon, kaygı bozuklukları gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanılan bilişsel davranışçı terapinin (CBT) tıkanırcasına yeme bozukluğuyla mücadele eden hastalarda da etkili olabildiği görülmüştür. CBT özellikle hastanın söz konusu rahatsızlıkla ilgili davranış ve düşünüş şeklini ele alması açısından fayda sağlamaktadır. 

Sonuç olarak, tıkanırcasına yeme bozukluklarına doğru tanı koyabilmek için hasta da sağlık uzmanları da bu rahatsızlığa karşı olan önyargıları ve olumsuz hisleri bir kenara bırakmak zorunda. Bu noktada, kişinin sağlıksız yeme davranışlarını doktoruyla paylaşıp kendisine yol göstermesine razı olması kadar doktorların da tıkanırcasına yeme bozukluğunun ciddi bir ruhsal rahatsızlık olduğu bilinciyle hareket edip hastasını temeldeki sorunlarını çözmeye sevk etmesi önemlidir. 

Depresyon ya da şizofreni gibi rahatsızlıklar nasıl kişinin tercihi değilse tıkanırcasına yeme bozukluğu da bir tercih değildir. Kişiyi bu davranışa yönelten genetik, toplumsal, ekonomik ve psikolojik faktörler olabilir ve asıl meseleleri çözmeden tedaviyi kilo kaybına, yani rakamlara indirgemek yetersiz kalacak hatta kişi üzerinde daha ağır bir baskı yaratacaktır.

Kişiyi sağlığına kavuşturmanın yolu her şeyden önce onu dinlemekten geçer. Yaşadığının son derece yaygın bir rahatsızlık olduğunu ama güvenilir ellerin desteğiyle iyileşebileceğini, kimsenin onu yargılamayacağını ya da ayıplamayacağını bilmesi kişiye ihtiyaç duyduğu motivasyon ve cesareti verir. 

Kaynaklar:

https://www.dana.org/article/binge-eating-disorder-qa-with-alice-v-ely-ph-d-and-anne-cusak-psy-d/

https://www.ncbi.nlm.nih.gov/pubmed/27733955

https://www.mirror-mirror.org/eating-disorders-statistics.htm

https://www.medscape.com/viewarticle/431260_2

https://foodandnutrition.org/from-the-magazine/binge-eating-disorder-an-introduction-to-the-most-common-eating-disorder/

https://uncexchanges.org/2019/03/28/awareness-of-untreated-binge-eating-disorder/

İlginizi çekebilir:

https://www.uplifers.com/ortaya-cikin-ve-paylasin-yeme-bozuklugu-yasadiginizi-saklamak-zorunda-degilsiniz/

https://www.uplifers.com/bulimiya-nervoza-nasil-bir-yeme-bozuklugudur-belirtileri-nelerdir-ve-nasil-tedavi-edilir/

https://www.uplifers.com/tikanircasina-yeme-bozuklugu-ile-diyetler-arasinda-nasil-bir-iliski-var/

Burcu Uluçay: Sözcüklerle, cümlelerle dahası dille uğraşmayı hep sevdim. Bunun üniversitede mütercim tercümanlık okumamda önemli bir payı oldu. 2012’de Marmara Üniversitesi’nden mezun olduğumda bir sene kadar çeşitli alanlarda çevirmenlik yaptım. “Şirket-bazlı” çevirmenliğin pek bana göre olmadığını anlayınca daha “naif” bir yönü olan yayıncılık dünyasına yöneldim. Fakat The University of Westminster’da Cultural and Critical Studies (Kültürel Çalışmalar) yüksek lisans programını burslu okuma şansı kapımı çalınca –pırrr– Londra’ya uçtum. 2014’te elimde afili diplomamla yurda döndüm. Ama yalnız değildim: Ben ve anoreksiya nervoza birlikte gelmiştik! Londra’ya gitmeden de ufak ufak “yoldayım” dese de pek aldırış etmediğim bu yeme bozukluğu artık sağlığım başta olmak üzere tüm hayatımı etkiliyordu ve kendisini yenmek için halen mücadele veriyorum. Bir taraftan asıl mesleğimi yani çevirmenlik ve editörlük çalışmalarımı sürdürsem de altı aydan uzun bir zamandır tam zamanlı işim buymuş gibi anoreksiya nervozadan iyileşmeye çalışıyorum. Yeme bozukluklarının nedenlerini, tedavi yollarını, iyileşen hastaların öykülerini ve güncel araştırmaları didik didik edip okumaya başladığımda tüm isteğim kendimi bu azaptan kurtarmaktı. Fakat zamanla yeme bozuklukları hakkında Türkçe yazılmış kaynakların İngilizcedekilere göre yetersiz kaldığını gördüm. Üzücü değil mi sizce de? Hele de yeme bozuklukları dünyanın hemen her yerinde bütün yaş grupları için gittikçe tehlikeli bir hal alırken. Tabii bir de yeme bozukluğu yaşayan kişilerin ailelerini, yakınlarını, arkadaşlarını düşünmek lazım. Sevdiklerine yardımcı olmak için daha güvenilir ve güncel içeriklere ulaşsalar ne güzel olur! Böylece önce kendi ailem ve yakınlarım için okuduklarıma dayanarak çeviriler ve derlemeler yapmaya başladım. TEDTalks’ta yeme bozuklukları, kaygı bozukluğu, yoga ve meditasyon gibi konularda ilham verici konuşmalar olduğunu biliyordum çünkü hemen hepsini izlemiş/dinlemiştim. Aralarında Türkçe altyazı çevirisi olmayanlar vardı. TEDTalks’un gönüllü çevirmenler projesine dâhil olup çeviriler yaptım. Sonra blog açma fikri geldi. Blogumda hem yabancı kaynaklardan edindiğim bilgileri hem de kendi deneyimlerimden yola çıkarak yazdığım içerikleri paylaşmaya başladım. Yazdıkça yazdıkça anladım ki paylaşmak ihtiyacım varmış. İtiraf etmek. Yeme bozukluklarının ciddi bir zihinsel rahatsızlık olduğunu, dahası bunu bizim “seçmediğimizi” bilin demek. Böyle böyle Uplifers’la yollarımız keşişti. Yeme bozuklukları hakkında yerleşmiş yanlış düşünceleri değiştirmek için buradaki birlikteliğimizden aldığımız güç önemli bir adım olsun. Yeme bozukluklarının zihnimize işkence eden kötücül sesine birlikte “dur” diyebileceğimize inanıyorum! Bana buradan ulaşabilirsiniz: burcu.ulucay@yahoo.com Bloguma göz atmak isterseniz: https://sahteseslereelveda.wordpress.com/

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale