X

“The Best Job On The Planet” finalisti Emir Dino Günel’in ilham verici serüveni “imkansız” diye bir şey olmadığının ispatı

Düşünün ki başarılı bir girişimcisiniz, güzel işlere imza atıyorsunuz ve bir anda hayatınızda öyle büyük bir değişiklik yapıyorsunuz ki kendinizi bambaşka ülkelerde, bambaşka hayatlara dahil olurken buluyorsunuz… 

Sizin hayatınızda unutamadığınız bir dönüm noktası oldu mu? Hayalleriniz ve tutkularınız uğruna nelerden vazgeçtiniz? “İmkansız” diye düşünüp ertelediğiniz hayalleriniz var mı? Sizce “imkansız” diye bir şey var mı?

Sizinle “imkansız” diye bir şey olmadığını gösterecek, ilham verici bir hikaye paylaşacağız. 

Genç ve başarılı bir girişimci olan Emir Dino Günel, tüm hayatını ve düzenini geride bırakıp, sahip olduğu her şeyi satıp, tutkulu bir maceraya adım attı ve tüm dünyayı gezmeye başladı.

İş yoğunluğu, şehir yaşantısı ve Celine’in yaşadığı ciddi hastalık sonrası hayatı bir kez daha sorgulayan çift, istediklerini gerçekleştirmek için bir dakika bile beklemek istemediklerini, zamanın yeterince hızlı aktığını, bu yüzden kaybedecek vakitleri olmadığının farkına varıp kendileri uzun süredir gerçekleştirmek istedikleri bir macerada buldular. 

Yaklaşık 10 yılı aşkın süredir birlikte olduğu kız arkadaşı Celine’e tiroid kanseri teşhisi konulduktan sonra, Celine’in iyileşme süreci sırasında sürekli dünyayı gezme hayalleri kuran çift, bir gün aniden karar verip evlerindeki tüm eşyaları satılığa çıkardı ve aynı gün içerisinde ilk durakları Bangkok’a gitmek üzere Atatürk Havalimanı’na doğru yola çıktı. 

Emir Dino Günel ve Celine

Ocak 2016’dan bu yana, Tayland, Filipinler, Malezya, Avusturalya, Türkiye, Hollanda, Belçika, İsveç, Macaristan ve Yunanistan gibi pek çok farklı ülkede belli zaman aralıklarıyla yaşayan Emir Dino Günel ve kız arkadaşı Celine’in, ilerleyen zamanlarda yapacağı seyahat planları ise şimdiden hazır. ABD, Kanada, Tunus, Sicilya, Malta, Yunanistan, Türkiye, Hollanda, Belçika, Filipinler ve Endonezya ise önümüzdeki 3 ay için planladığı yeni rotaları olacak. En favori ülkesinin Filipinler olduğunu söylerken, kız arkadaşı Celine’in tercihinin Avusturalya olduğunu dile getiriyor.

Emir Dino Günel / Instagram

Emin adımlarla ilerledikleri bu yolda Emir Dino Günel benzersiz bir başarıya daha imza attı. Ne mi? 

Dünyanın en prestjili seyahat yarışmasında finale kalan tek Türk oldu.

Tüm dünyada yankı uyandıran yarışmalardan biri “The Best Job on the Planet”ta 17.000 yarışmacı arasından 14. olarak finale kalan Emir Dino Günel, hayallerinin peşinden gitmek isteyenler için adeta bir ilham kaynağı.

Ayrıca çift, seyahatlerini son bir senedir YouTube ve Instagram sayfalarından devamlı olarak paylaşıyorlar. Hedefleri ise hem gezmek, hem çalışmak!

Yarışmaya başvururken paylaştıkları videolar ise şöyle:

Ancak bir şeyler ters gitti, ve başarıyla ilerledikleri The Best Job on the Planet yarışması planlanan tarihten çok daha erken bitirildi ve birinciliğe doğru giden çiftin hayalleri bir anda suya düştü. Peki ne oldu, neler ters gitti? Cevaplarını Emir Dino Günel’den dinleyelim:

  • Öncelikle seni biraz tanıyalım. Kimdir Emir Dino Günel?

1987 yılında Zürih, İşçivre’de doğdum. 9 yıl İsviçre’de yaşadıktan sonra 6 yıl Ankara’da, 2 yıl güney Fransa’da ve sonrasında üniversite eğitimim için 6 yıl Hollanda’da yaşadım. Erasmus Üniversitesi’nde uluslararası işletme okudum.

2011’de kendi işimi kurmak içim İstanbul’a taşındım. Ortaklarımla beraber Mobicar adında bir araç paylaşım şirketi kurduk. Ciddi bir yatırımımız oldu. Kendi teknolojisini üreten, 15 ekip arkadaşı ile tıkır tıkır işleyen bir girişimimiz vardı. 3 yıl operasyonumuzu sürdürdükten sonra, işimizi ölçeklendirmek için gerekli finansmanı bulmakta zorlanınca operasyonumuzu sonlandırma kararı aldık.

2016 yılında ise, Türkiye’nin önde giden bir filo kiralama şirketine teknolojimizi sattık. O günden beri, daha büyük ölçekte devam ettirecekleri iş modelimizi uygulamalarında danışmanlık veriyorum.

İstanbul’daki işimizi sonlandırdıktan sonra, Ocak 2016’da seyahat ederek yaşamaya başladık . O günden beri evimiz yok, internet üzerinden çalışıyoruz, ve ortalama olarak her ay yeni bir ülkede yaşıyoruz.

  • Seni son zamanlarda yarışmaya hak kazandığın The Best Job on the Planet yarışmasıyla duyduk. Bizlere biraz yarışmaya katılma sürecinden bahsedebilir misin?

Yarışma, seyahat yarışmaları arasında gelmiş geçmiş en popüler yarışmalar arasındaydı. Yarışmanın kazananı 3 ay boyunca dünyanın dört bir yanında bulunan 12 lüks evde konaklayacak, ve tecrübelerini video paylaşım ile aktaracaktı. Karşılığında da, aylık 10.000 USD (Toplamda 30.000 USD) para kazanacaktı.

İlk videomuzu paylaşıp, ikinci tura kaldığımızı öğrendiğimizde 17.000 kişinin bizimle birlikte başvurduğunu öğrendik. 2. tur için toplamda 20 sayfalık bir rapor hazırlamamız istendi, ve sonunda yarışmada son 14’e yani finale kaldığımızın haberini aldık. Finalde ise, her yarışmacıdan son bir video paylaşılmasını istediler. Videosuna en çok oyu toplayan yarışmacı da ödülün sahibi olacağını belirttiler.

Yarışma 15 – 30 haziran süresince devam edecekti. Her yarışmacı, oy verenlerine bir teşvik veya ödül sunmadan istediği gibi (organik veya paralı) promosyon yapabileceği söylendi. Biz de buna göre kendimizi hazırladık.

  • Yarışma senin acından nasıl ilerliyordu, sence artıları ve eksileri nelerdi?

Yarışmanın çok popüler olması ve uluslararası medyada büyük yankı görmesi, katılımcıların yarattığı içeriğin kalitesini ciddi derecede yukarı çekmesine sebep oldu. Bu yönden pozitifti.

Yarışmanın son bölümünün sadece oylama ile yapılması bence bir hataydı. Hileye çok açık olduğu gibi, içeriğin kalitesinden çok, en çok takipçisi olan yarışmacının kazanma şansının herkesten fazla olduğu bir finaldi.

Neticede de, yarışmanın ilk 5 gün beklenildiği gibi 14 finalistten, en çok takipçi sayısı olan yarışmacı birinciydi.

  • Yarışma sürecinde senin için bir kırılma noktası yaşandı, bize biraz o aşamadan bahsedebilir misin?

Toplamda 15 günlük bir yarışma olduğunu biliyorduk. 5. günde 12 sıralamada olsak da, doğru strateji ile yarışmayı kazanma şansımızın olacağına inanıyordum. Takipçi sayımız diğer yarışmacılar ile kıyasla daha kısıtlı olduğu için, çok daha geniş bir kitlenin desteğine ihtiyacımız vardı. Yarışmanın 5. gününde uzun vakit geçirip, iyi ilişkiler içerisinde olduğumuz Filipinler halkından destek rica eden bir video yayınladık. Çok kısa bir sürede videomuz Filipinlerde viral oldu, ve oylar adeta yağmaya başladı. Yarışmanın kırılma noktası kesinlikle buydu. Hem kendimiz için hem de yarışmanın organizatörleri için.

  • Filipinler halkı için hazırladığınız video 48 saat içinde 350.000 kez izlendi. Bu sonuç seni şaşırttı mı?

Videomuz 48 saatte toplamda 350.000 kez seyredildi. 3000 defa paylaşıldı, on binlerce kez beğenildi ve binlerce yorum topladı. Facebook’dan aldığımız verilere göre sadece Filipinlerde 900.000 kişiye ulaşmışımız. Bu da ülke nüfusunun %1’ine yaklaşan bir kitle demek.

36 saat içerisinde oylarımızı 550’den 8100’e çıkardık ve 1. sıraya yerleştik. Ortalama olarak saat başı 300 oy alıyorduk, ve aradaki farkı hızla acıyorduk. 1. sıraya yerleştikten 2 saat sonra, ikinci ile aramızdaki fark 1000 oy olmuştu bile.

Filipinler’e yönelik çektiğimiz video’da herhangi bir teşvikte bulunmadık. Sadece ülkelerine ve insanlarına olan sevgimizi anlattık. Binlerce insan sadece ülkelerine olan sevgimizden dolayı bizi desteklediler. Aldığımız binlerce mesaj ve yorum arasında 1 tane bile negatif yorum yoktu.

Hayatımda gördüğüm en büyük destek ve sevgi gösterisiydi. Dünya etrafında böyle bir dayanışmanın kolay kolay görülemeyeceğine inanıyorum. Bu dayanışma ruhunun Filipinlerde “Bayanihan” olarak adlandırıldığını sonradan öğrendim.

  • Yarışmayı planlanan tarihten erken bitirdiler, sence bunun nedeni neydi?

1. sıraya yerleştikten sonra şirketten e-mail geldi. “Filipinlere yönelik bir promosyon mu yaptınız, sizinle ilgili bir çok pozitif mesaj alıyoruz” dediler. Ben de olan biteni anlattım. E-mailimden 1 saat sonra, bazı yarışmacıların şikayetçi olduğunu, ve geçmişe dönük yarışmayı 9 gün erkenden sonlandırıp ikinci olan yarışmacıya ödülü verdiklerini açıkladılar.

Amerika CDT saati ile saat 12’de bana bu bilgilendirme e-mailini yolladılar, ve saat 8’i baz alarak oylamayı sonladırdıklarını açıkladılar. Biz ise CDT saati ile saat 9’da birinci olmuştuk. Yanlış herhangi bir şey yapmadığımız için diskalifiye edemediler, ama bize oy veren binlerce insanı yok sayıp, emeğimizi çaldılar. Karşılığında da muhtemelen alınan karara karşı çıkmamamız için platformlarında kullanmam için 15,000$’lık kredi vermek istediklerini söylediler.

14 finalist arasından kazanmasını tercih ettikleri yarışmacılar vardı diye düşünüyorum. Tamamen “organik” ve durdurulamayacak bir hızla ilerlediğimizi gördüklerinde, yarışmayı kazanacağımızı anladılar, ve hızla sonlandırma kararı aldılar.

  • Bu süreçte seni en çok zorlayan şey ne oldu?

Bizim en zorumuza giden, bize oy veren ve destekleyen on binlerce insana yapılan saygısızlık.

Bizi destekleyen insanlar arasında, son derece zor şartlarda yaşayan insanlar vardı. Kontörü bittiği için kontör satın alıp oy verdiğini söyleyen insanlardan, evlerinde internet olmadığı için komşuların bilgisayarından oy veren insanlara, veya aile bireylerini tek tek arayıp bize toplayan insanlar vardı.

Sadece biz kazanalım diye büyük bir dayanışma içerisine girdiler. Herhangi bir beklentisi olmayan insanlar bunlar. Bu kişilere yapılan haksızlık en büyük üzüntümüz oldu bu süreçte.

  • Yarışma devam etseydi ve kazansaydın neler yapmayı planlıyordun?

Yarışma esnasında, herhangi bir ödül veya teşvikte bulunmamız yasak olduğu için bizi destekleyen kitlelere olan planlarımızı tam olarak açıklayamamıştık.

Ödülü kazandıktan sonra, amacımız ödülün büyük bir bölümünü Filipinler’de inandığımız eğitim ve sağlık kuruluşlarına bağışlamak olacaktı. Bunu sadece bağış yaparak değil, bire bir aktif olarak yapmaktı planımız. Aynı zamanda, tecrübelerimizi video ve blog içerik ile paylaşarak aktarmak istiyorduk.

  • Gerçekleşen bu talihsiz olaydan sonra sıradaki adımın ne olacak?

Yarışmayı artık geride bıraktık. Etik dışı davranış gösteren bir şirket ile herhangi bir profesyonel bağımız olmasını zaten istemezdik.

Filipinler ile ilgili belirtmiş olduğum planlarda da herhangi bir değişiklik yok. Önümüzdeki aylarda ülkede bulunup hedeflediğimiz plan ve projeleri gerçekleştirmek için çalışacağız.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale