İstanbul’da sokağın temposu dansın adımlarına karışıyor: The Ballerina Project Turkey
Bugünlerde dışarı çıktığınızda sokakta, otobüs durağında ya da herhangi bir üniversite kampüsünde balerinler görürseniz sakın şaşırmayın. Çünkü fotoğraf sanatçısı Özgürol Öztürk, Mart 2015’ten beri Ballerina Project Turkey kapsamında balerinlerin fotoğrafını çekiyor.
İlk kez New York’ta ortaya çıkan Ballerina Project, aslında 15 yıllık bir geçmişe sahip. 15 yıl önce fotoğraf sanatçısı Dane Shitagi, bir şelale fotoğrafı çektikten sonra, bir şeylerin eksik olduğunu düşünüyor. Akşam bir bale gösterisi izlerken, eksik olan şeyin ne olduğunu buluyor: Balerin! Daha sonra yanına bir balerin alarak aynı şelalenin olduğu yere giden Shitagi, böylelikle Ballerina Project hikayesine hayat vermiş oluyor.
Ballerina Project Turkey’in kuruluş hikayesi
Bugün 30’a yakın ülkede aynı isimle devam eden projenin ülkemizi gelişi ise Öztürk’ün katkılarıyla gerçekleşiyor. 2014 yazında aslında bambaşka bir proje için hazırlanan sanatçı, bu kapsamda birkaç balerinle İstanbul’un değişik mekanlarında çalışmalar yapmaya başlıyor. Tam da o sırada karşısına Ballerina Project ile ilgili bir makale çıkıyor ve gerekli çalışmaları yapıp Ballerina Project Turkey’i kuruyor. Proje sayesinde de, İstanbul’un birçok noktasında büyüleyici fotoğraflar ortaya çıkıyor.
Ballerina Project, New York’ta orijinali ve birkaç tane daha muadiline kıyasla ticari kaygılar gütmüyor, yani proje gönüllülük esaslı. Projede yer alan balerinler ve baletler de gönüllü olarak projede yer alıyorlar. Hergün yeni bir fotoğrafla karşımıza çıkan projenin yurtdışındaki muadillerinden ayrıştığı bir diğer nokta ise sanatsal açıdan farklılıklar. Yani mekan, zaman ve balerinler farklılık gösteriyor.
Proje kapsamında hergün, herkesin gidebileceği kamuya açık alanlara gidiliyor ve mekanlar, balerinlerle birlikte farklı bir gözle yorumlanıyor.
Elbette çekimler sırasında ekibin başına birçok ilginç olay gelmiş. En ilginç olayın ne olduğunu sorduğumuzda ise ilginç bir hikayeyle karşılaşıyoruz:
Sultanahmet civarında çekimi bitirip kahve içmek için Kapalıçarşı’ya gittikleri zaman, Öztürk ve balerin mekanın büyüsüne kapılıyorlar ve kahvelerini yarım bırakıp birkaç kare çekmeye karar veriyorlar. Çekimler sırasında 60’lı yaşlarda bir beyefendi yanlarına gelip, 1960’larda bale yaptığını söyleyip, daha önce kimlerle dans ettiğini ve hangi gösterilerde rol aldığını anlatarak onları cesaretlendirecek iltifatlarda bulunuyor.
Ne yazık ki, güzel olayların yanında ekibin başlarına olumsuzluklar da gelebiliyor. Parklarda, kamu kurumlarında ve kasırlarda çekim yapmak istediklerinde, birçok yerde güvenlik görevlileri ekibe zorluk çıkarmış. Çekim yapmak istediklerinde güvenlik görevlileri ekibe, çekim yapmak için yetkililerden izin almaları ya da ödeme yapmalarını gerektiğini söylemiş.
Tüm bunlara karşın halkın tepkisinin genel anlamda olumlu olduğunu söylüyor Öztürk ve ekliyor: ‘Çekim yaptığımızda olumlu tepkiler alıyoruz. Elbette önce bir şaşkınlık yaşıyor o sırada oradan geçenler; çünkü kimse sokakta balerin görmeyi kimse beklemiyor; ancak sonrasında herkes fotoğraf çekmek istiyor. Bazen alkışladıkları bile oluyor. Kendi çocuklarını da baleye başlatmak isteyen veliler, hazır karşılaşmışken balerin arkadaşlardan tavsiye istiyorlar.’
Dane Shitagi’den bir röportajında şunu dile getiriyor: “Biliyorum ki, bir balerin için saçlarını yıkamak benimle çekim yapmaktan daha önemli”. Öztürk bu noktada Shitagi’ye katılıyor. Fotoğraf çalışmalarının temelde baleye ve balerine teknik açıdan katkı sağladığına inanmasa da, balenin yaygınlaşmasına ve ön yargıların zayıflaması adına projeyi önemli buluyor.
Bugüne kadar proje kapsamında birçok yerde çekim gerçekleştiriliyor. İleriki dönemde modern mimarinin başarılı örnekleri, doğal ve tarihi mirasın örnekleri de proje kapsamına alınması planlanıyor. Mekan keşfi için geçtiğimiz yaz 6500 km. yol yaparak keşif yapan sanatçı, yolculuğun sonunda çok uzun bir liste oluşturuyor.
En etkileyici yerler: Santral İstanbul Enerji Müzesi ve Rahmi M. Koç Müzesi
Bugüne kadar çekim yaptığı mekanlar içinde en etkileyici olanları sorduğumuzda da aldığımız yanıt Santral İstanbul Enerji Müzesi ve Rahmi M. Koç Müzesi oluyor. Özgürol’un ileride çekim yapmak istediği yer ise; Knidos Deveboynu Feneri.
Projenin amacının insanlarda ilham, hayranlık, heyecan, mutluluk gibi olumlu bir duygu yaratmak olduğunu da dile getiriyor Öztürk. İnsanlara bunu sağlayabildiği sürece projeye devam edeceğini söyleyen sanatçı, farklı bir hikaye anlatmanın yolunu bulabildiği noktada sergi açmayı da planlıyor. Sanatçı son olarak tüm balerinleri projeye katılmaya davet ediyor: ‘Proje katılmak isteyen tüm balerinlere açık. Benim aklıma gelmeyen destek ve önerileri de duymak isterim’.
Ballerina Project Turkey’e ait mükemmel fotoğrafları, projenin Instagram hesabından takip edebilirsiniz.