Tezahür sanatı 8: Almak istediğinizin fazlasını vermeye hazır mısınız?
Evren nötrdür, neyin iyi neyin kötü olduğu kararını vermez, sadece sizin dışarıya verdiklerinizi size geriye yollar.
Tezahür sanatı yazı dizisi her hafta birlikte farklı yönleriyle tezahürü incelediğimiz çok heyecanlı bir yolculuk. İlk yazımda sizlerden hayatınızda gerçekleşmesini istediğiniz bir amacı belirlemenizi istemiştim. Ve takip eden her hafta buradan sizlere tezahür hakkında farklı çalışmalar öneremeye devam edeceğim. Eğer bu önerileri uygulayacak olursanız, belki de birlikte çıktığımız bu yolculukta yolumuz bir yerlerde kesişir!
Bu hafta ele alacağımız konu ise tezahür yolunda olduğumuz isteğimizi biraz daha derinden anlamak üzerine. Aynı zamanda evren yasalarından çok önemli bir tanesi olan “almak ve vermek” dengesine de böylece değinmiş olacağız. Şimdi basit bir örnekle konuyu açıklamaya başlayalım. Diyelim ki kırmızı renk, X model bir aracımız olsun istiyoruz ve bu dileğimize yönelik çalışmaya başladık. Daha önceki haftalarda da dikkat etmemiz gereken tezahür süreçlerine değinmiştik (duygusal olarak bağlanma, dileğimizden bağımsızlaşabilme, teslimat süreçlerine dikkat etmek gibi)… Tüm bunlara ek olarak, almak istediğimiz şeyin, yani elde edeceğimiz şeyin bize ne vereceğini sorgulamamız gerekiyor. Yani aslında kırmızı renk, X model araç için paraya ihtiyacımız var, yani dileğimiz daha çok bolluğa veya bu aracı alabilecek para kaynağına sahip olmak üzerine.
Bu ne demek? Bu süreçte aslında tezahür dileğimizle birlikte bize bu aracı elde edebileceğimiz çeşitli kaynaklar, çeşitli iş fırsatları veya çeşitli yollar sunacaktır. Peki biz bunu isterken neyi vermeye, neyi hayata kazandırmaya, kendi istediğimiz şekilde aslında başka kimi mutlu etmeye, başka kime para kaynağı sağlamaya, başka kimin bir hayalini gerçekleştirmeye hazırız? Ve hatta bunu karşılık beklemeden -bakın burası çok önemlidir!- (tıpkı evren gibi) yapmaya gönüllüyüz?
İşte bu nokta evren o muhteşem tezahürle bizleri buluştururken, bu saydıklarımız, dinamikleri etkileyen en önemli kavramlardır. Ne istiyorsak, bu yeni bir araç olabilir, bir sevgili veya eş olabilir, yeni bir iş fırsatı olabilir, bu kavramlara kaynak olan şeyleri hayata vermeliyiz. Çünkü burada evrenin en önemli yasalarından alma-verme yasası devreye girer ve karşılık beklemeden başka bir kişinin hayaline yol olarak harcadığımız para bize katlanarak geri döner! Başka bir kişinin sağlığına kavuşması için verdiğimiz emek bize sağlık veya şifa olarak geri dönecektir! Karşılık beklemeden başkasının eğitimi için verdiğimiz destek mutlaka isteğimizin gerçekleşmesinde şans olarak, para olarak veya evrenin o muhteşem kanunlarına uygun ne varsa o enerji olarak bizlere dönecektir.
Bu yüzden tezahür sınavı bir aynadır: Bizler karşılık beklemeden vermeye niyetli olmadığımız bir şeyi aslında almaya da niyetli değiliz demektir. Bizler sadece tek taraflı alma noktasına odaklanmışsak evrenin en önemli yasalarından olan alma-verme dengesini bozuyoruz demektir. Sadece alarak, sadece almaya odaklanarak herhangi bir boyutta tezahür yaratabilmek mümkün değildir. Ayrıca Kabala inancında da vurgulandığı gibi karşılık beklemeden vermek tanrısal bir titreşimdir!
Bu yüzden bugün bu yazımda bu hikayede bana eşlik ediyorsanız, ilk yazımı okuduğunuzda kalbinize düşen niyeti gözden geçirmenizi dilerim. Bu konuda tezahürünüz için hangi kaynağın evren tarafından size getirilmesini istiyorsanız onu verin. Karşılık beklemeden, sadece vermenin güzelliğini hissetmek için verin. Bu, zaman vermek olabilir, para vermek olabilir, sevgi vermek olabilir ve hatta bir çiçeğe su vermek kadar basit bir şey bile olabilir. Unutmayın, evren dışarıya verdiklerinizi mutlaka size geri yollayacaktır!
İlginizi çekebilir: Tezahür sanatı 7: Tezahürün teslimat yöntemleri tahminlerimizin ötesinde