“Eğer düşüncelerini düzene sokarsan hayatında geri kalan her şey yerini bulur.”
Lao Tzu
Tezahür sanatı yazı dizisi takip eden haftalarda sizlerle birlikte çıkacağımız heyecanlı bir yolculuk. Sizlerden hayatınızda gerçekleşmesini istediğiniz bir amacı belirlemenizi isteyeceğim. Her hafta sizlere tezahür hakkında farklı çalışmalar önereceğim ve eğer bu önerileri uygulayacak olursanız, bu yazıların hayatınızda gerçekleşmesini istediğiniz şeyleri gerçeğe dönüştürmekte sizlere yol olmasını dilerim.
Bu hafta ele alacağımız konu ise tezahürün en önemli dinamiklerinden bir tanesi: Enerji. Enerji nedir ve neden bir niyetin gerçeğe dönüşebilmesi için bu kadar önemlidir? Enerjinin fiziksel akış ile ilişkisi nasıl oluşur? Bu konuya biraz daha detaylı örneklerle cevap arayalım isterim.
Örneğin şöyle bir durumu değerlendirelim; bir niyet koyuyoruz, X marka bir arabamız olsun istiyoruz. Bir yandan aklımızda bu isteğimiz varken düşüncelerimiz şöyle; “Bu araba bana gelmez. Zaten bugüne kadar istediğim hangi şey gerçek oldu? Ben her daim haksızlığa uğrarım, hiçbir zaman isteklerime ulaşamadım.”
Tüm bu düşünceleri yüklendiğimizde enerjimiz nasıl bir ses yayar? Yani gizli bir güç olsaydık, bu düşüncelere sahip kişi bize ne hissettirirdi? Olacak olanlara güvenmekte midir? İstediklerinin kendisine layık olduğundan emin midir? Kendisini muhteşem şanslı mı görmektedir? Bu sorulara cevabımız hayır. Bu kişinin enerjisi bize güvensizlik düşündürür, bu enerji olumsuzu büyütmektedir ve ne yazık ki bu kişi kendisini kurban, yani hak etmeyen, haksızlık edilen konumunda görmektedir.
Bir diğer örneğe daha detaylı bakalım. Yine bir niyet koyalım ve X marka bir arabamız olmasına niyet edelim. Bu konuda araştıralım, rengini düşünelim: Nasıl elde edebiliriz ve eğer bu durum gerçek olursa nasıl hissederiz diye düşünelim. Peki aklımızda sadece şu düşünceler olsun: “Ben her daim bollukla verilenim, isteklerim zamanı geldiğinde mutlaka gerçek olur, ben isteğimin bana ulaşmasını tüm açıklıkla kabul ediyorum ve niyetim gerçek olduğu için şükür ederim.”
Gizli bir güç olsaydık, bu düşüncelerin bize yayacağı enerji ne olurdu? Güven, akışta olmak, akışa bırakmak, kabul etmek ve şükür. Yani bu ikinci örnekte enerjimiz isteğimizle aynı frekansı yansıtmaktadır.
Tezahür için olmazsa olmaz olan bu enerji hizalanması, aslında tezahürün görünmeyen bir itici gücüdür. Bizler niyetimize pozitif bir bakış açısıyla, şükürle, varlık bilinciyle ve yüksek bir bilinçle odaklandıkça, akışa güvendikçe, akış bize doğru yolları her daim sunacaktır. Diğer yandan şüphe ettikçe, şikayet ettikçe, yoksunluk bilincine odaklandıkça veya olmayanı büyüttükçe bu kavramlar hayatımızın ana odağı ve gerçekliği haline dönüşecektir.
Bu yazımda bana eşlik eden sevgili sizler, eğer tezahür etmesine niyet ettiğiniz dileğinizden endişeniz varsa, küçücük de olsa içinizde olmaz düşüncesi varsa, bunu bir kenara bırakmanızı rica ederim. Sadece güvenmeye, akışa, oluşa ve hayatın bolluğuna, bereketine ve karşılıksız vermenin güzelliğine odaklanmanızı rica ederim. Bu hafta her ne zaman şüpheye düşecek olursanız, o anı, o şüpheyi güzel bir düşünceyle değiştirmenizi isterim. Çünkü bizler niyetimizle neye odaklanacak olursak tezahür edecek olan gerçekliğimiz de bunun karşılığı olacaktır.
İlginizi çekebilir: Tezahür sanatı 2: Dileğinize odaklanırken ondan bağımsızlaşmak mümkün