Şema Terapi, yolculuklarına eşlik ettiğim danışanlarımla çalışmalarımda referans aldığım bir ekol. Şemalar; bir kişinin kendini ve başkalarıyla olan ilişkilerini dikkate alan, çocukluk ya da ergenlik boyunca gelişen, yaşam boyunca giderek karmaşıklaşan inançlardır.
![dummy](https://www.uplifers.com/app/plugins/accelerated-mobile-pages/images/SD-default-image.png)
![dummy](https://www.uplifers.com/app/themes/uplifers2/dist/images/pixel.png)
Terk edilme şeması ise bireyin yaşam kalitesini ve ilişkilerini derinden etkileyebilen önemli bir konudur. Bu şema, çocukluk döneminden kaynaklanan ve yetişkinlikte devam eden derin yaraların bir yansımasıdır. Kronik reddedilme korkusu, aşırı hassasiyet ve yoğun kaygı gibi belirtiler, terk edilme şemasının günlük yaşamda yansıması olarak karşımıza çıkar.
Bu şemayı biraz daha yakından tanıyalım;
Kişi sahip olduğu olumsuz şemaları doğrultusunda oluşan bazı düşünce kalıplarına sahiptir. Dolayısıyla bu düşünceler bazı tutumları da beraberinde getirir. Böylece korkulan duruma sebebiyet verecek ilişkisel tutumlar yaşanır. Terk edilme şemasıyla ilişkili olarak, düşünce süreçlerinde yer alan olumsuz inançlar, bu şemayı güçlendirir. Yani kişi davranışları ile sahip olduğu düşüncelerini kendi kendine gerçek kılmış olur.
Terk edilme şemasına sahip kişilerin ilişkilerinde yaşadığı zorluklar
Partnerinin en masum kelimelerden bile terk edilebileceğine veya istenmediğine yönelik anlamlar çıkartırlar.
Partnerlerine bağlılıktan ziyade bağımlılık örüntüsü geliştirmişlerdir.
Sıklıkla kolay ulaşamayacakları, uzak partnerlere yönelirler. Evli, şehir dışı/yurt dışında yaşayan, mesleki yaşamından dolayı seyahat etme zorunluluğu olan, kısıtlı zaman geçirebileceği kişilerdir.
Ulaşılması zor ve kaybetmesi mümkün partneriyle bir gün zaten ayrılacaklarına yönelik inançlarından ötürü terk edilmemek için terk edebilirler.
Partnerine her an bir şey olabileceği, ölebileceği veya sakatlanabileceğine (partnerlerin meslekleriyle ilişkili olarak) yönelik düşüncelere sahiptirler.
Şemanın aktive olmasına yol açacak bir partnerle bir araya gelmeleri sonucunda tıpkı ateşli bir hastalığa yakalanmış çocuğa dönüşürler.
Bırakıp gidileceği ve en nihayetinde bu ilişkinin de olumlu sonuçlanmayacağı düşüncesi zihinlerinde öyle yer kaplar ki, terk edilmenin acısını yaşamamak için ilişki kurmaktan kaçınırlar. Ya da bu şemanın başka bir yansıması olarak, yalnız kalamayıp çok sık partner değiştirirler. Bu şekilde yalnızlık duygularıyla temas etmemiş olurlar. Dolayısıyla ‘’Rebound İlişkilere’’ çok açık hale gelirler. Duygusal anlamda ağır gelen parçalarını hızlıca atlatmış olur, acıyla, yalnızlıkla temastan kaçınırlar.
Partnerinin her an onu yarı yolda bırakacağı endişesiyle yaşarken, mesajlarına geç yanıt almak, hassasiyetlerine tuz basar niteliktedir. Çoğu zaman partnerini bırakıp giderek tehditkar konuşmalar yaparlar. Nedeni ise peşinden gelip gelmeyeceğini test etmektir. Ya da onu geri kazanmaya yönelik bir çaba gösterip göstermeyeceğini merak ederler.
Romantik ilişkilerinde kendilerine güvence verilmesini isterler. “Seni terk etmiyorum” ya da “Sana değer veriyorum” cümlelerinin sağlamalarını duymak isterler. Eğer bu güvenceyi alabilirlerse, ilişkide daha anlaşılmış hissederler.
Reddedilme toleransları oldukça düşüktür. Birinden herhangi bir yardım talebinde bulunmalarının ardından umduklarını bulamazlarsa buna tahammül etmekte güçlük çekerler.
Eleştiri cümlelerini duymak hiç kolay değildir. Herhangi bir olumsuz geri bildirime tepkisel davranabilirler.
Şemanın oluşmasına yol açan etmenler
Tutarsız veya aşırı korumacı ebeveynlik stili bu şemanın varlığına zemin hazırlar. Bunun yanı sıra erken yaşta bağlanma figürlerinden birinin kaybı, yeni bir kardeşin doğumu ile ilginin kendisinden çekilmesi, kardeş kıskançlığı, anne/baba boşanması, çocuklukla kalabalık bir meydan/çarşıda kaybolma, hastanede uzun dönem yatılı tedavi görme öyküsü ve yatılı okulda kalma deneyimi gibi pek çok neden sebep olabilmektedir.
Bu satırlara kadar şemanın kökenine ve bugün romantik ilişkilere olan yansımasına değindik. Şimdiyse terk edilme şemasını daha farklı bir yerden ele alacağım.
Müziğin, duyguları ve beklentileri dışarıya aktarmayı sağlayan önemli bir yanı olduğuna inanıyorum. Şarkı sözleri de çoğu zaman o eseri oluşturan ve seslendiren kişinin duygularını yansıtmakta olduğunu göz önünde bulundurursak, terk edilme şemasına sahip kişilerin kendinden bir parça bulacağına inandığım şarkı sözlerini sıraladım;
“…Ben imkansız aşklar için yaratılmışım ne kavuşmayı bilirim ne de unutmayı.
“…Terk etmek kanun mu aşk kitabında, Ayrılmak kanun mu aşk kitabında.”
‘’…İmkansızlar var işte biz ikimiz mesela
Aramam gerçi ama ararsam gelme’’
‘’…Sen de benim kadar gerçekleri görüyorsun
Beraber olamayız, benim gibi biliyorsun
Bir başka dünyanın insanısın yavrucağım’’
İlişkilerine önünde sonunda bitecek inancıyla başlayan, bir araya gelmesi pek de mümkün olmayan partnerlere yöneldiklerini göz önünde bulundurursak yoğun kimya yaşadıkları kişilerle ne bir araya gelebilir ne de onları kolayca unutabilirler. Şarkı sözleri şemayı ve inançları doğrular niteliktedir.
Son olarak;
- Şemalar değiştirilebilir olmakla birlikte aktif çaba ve inanmışlık gerektirir.
- Hayatınızı ilişkilerinizi elinizde tutma uğruna tüketmek yerine kendinize güvenin.
- Şemalarınızı değiştirerek hayatınızı daha iyi bir yöne çekmek için psikoterapiye başlamaktan çekinmeyin.
İletişim; Instagram: psikologhazalaslan
İlginizi çekebilir: Kırık bağlar: Duygusal yoksunluk şemasının ilişkilere etkisiKırık bağlar: