Yaşamın engebeli, uzun ve karmaşık yolculuğunda zaman zaman karşılaştığımız zorlayıcı deneyimlerle baş edebilmek, kendimizi koruyabilmek, içsel sıkıntılarımızı, duygularımızı yönetebilmek ya da kişisel gelişim hedeflerimizi daha rahat gerçekleştirebilmek için profesyonel birinin desteğine ihtiyaç duyarız. Ve bu konuda genellikle uzun araştırmalar yaptıktan, belki de çevremize danıştıktan sonra hem aklımıza ve gönlümüze yatan hem de bütçemize uyan, bizi tatmin edeceğini, bize iyi geleceğini düşündüğümüz bir terapist buluruz…
Ancak terapistimizi bir kere bulunca sanki hep onunla devam etmemiz gerekiyormuş yanılgısına kapılırız, en azından birçoğumuz için durum böyle olabilir, hele ki kendimize uyan terapisti uzun uğraşlar sonucunda bulduysak. Bu nedenle ondan vazgeçmeyi pek aklımızdan geçirmeyiz. Ancak, terapi süreci başladığı gibi aynı şekilde devam etmesi gereken sonsuz bir yolculuk değildir.
Bazen bazı sinyaller, terapiyi bırakmanın, terapistinizi değiştirmenin ve başka bir profesyonel ile yola devam etmenizin gerekliliğini gösteriyor olabilir. Peki, nedir bu sinyaller? İşte terapistin kırmızı bayrakları:
Yanlış eğitim bilgisi paylaşıldıysa
Terapi sürecinde terapistin belki de ‘en kırmızı’ bayrağı, eğitimi ile ilgili yanlış bilgi vermiş olması. Yani, diploması, mezun olduğu okul, okuduğu bölüm gibi profesyonel bilgileri ile ilgili yalan söylemiş olmasıdır. Danışanlar, terapiye başlamadan önce terapistlerinin lisans, yüksek lisans, doktora vb. eğitim durumlarını doğrulamalı ve lisans ihlali şüphesi durumunda ilgili otoritelere başvurarak kendilerini ve potansiyel danışanları korumalıdır. Bu, sağlıklı ve güvenilir bir terapi deneyiminin sağlanması için gereken en önemli adımlardan biri.
Kişisel sınırlarınız ihlal ediliyorsa
Kişisel sınırlarımız, kendi alanımızı belirleyen, başkaları ile olan ilişkimizde, temasımızda, diyaloglarımızda bize rahat, güvenli ve konforlu hissettiren görünmez çizgilerdir. Ve günlük hayatın içinde çeşitli sebeplerden dolayı ihlal edildiğini görebiliriz. Bazen farkında oluruz bu sınır ihlallerinin bazense olmayız. Ama özellikle sevdiklerimize karşı bir şekilde dengeyi yeniden kurmaya çalışır, kendimizi ifade etmek için sağlıklı iletişimden destek alırız.
Terapi sürecinde ise sınır ihlali konusu daha ciddi, kelimenin tam anlamıyla ‘kırmızı bayrak’ niteliği taşır. Eğer, terapistiniz size rahatsızlık veren bir konuda uç sorular soruyorsa -örneğin cinsel hayatınız, nerede yaşadığınız ve benzeri- bu aranızdaki çizginin aşıldığına işaret edebilir. Bu tür rahatsızlık veren soruların sıklığı ve yoğunluğu danışana kendini huzursuz hissettireceği gibi terapistin de tabir yerindeyse haddini aştığını gösterebilir. İlk birkaç kez sınırlarınızın çiğnendiğini hissettiğiniz sorularla karşılaştığınızda terapistinize bunu neden sorduğunu, konuştuğunuz konuyla ne ilgisi olduğunu ya da cevabınızın ne ile bağlantı kurmasına yardımcı olacağını sorabilir ve terapistinizin cevaplarını duymayı bekleyebilirsiniz. Ancak, tatmin edici bir cevap alamıyorsanız bu durum terapistinizin profesyonellik çizgisini aştığının işareti olabilir.
Gizlilik ihlaline şahit olduysanız
Gizlilik konusu, terapilerin en kritik unsurlarından biridir. Bir terapistin danışanlarının bilgilerini gizli tutması gerekir. Profesyonellerin danışanları ile sürdürdükleri seanslar boyunca kişisel bilgileri, özel konuları ya da terapide danışanın anlattığı olayları, hikayeleri üçüncü bir şahıs ile paylaşması gizlilik ihlaline girer. Terapistin gizliliği ihlal ettiği durumlar ortaya çıktığında, bu durum, terapi sürecinin sağlıksız ve güvensiz hale geldiği anlamına gelebilir. Bir terapist, danışanın izni olmadan danışanın kişisel bilgilerini veya terapi oturumlarına dair içerikleri başka bir kişi veya aile üyesiyle paylaşıyorsa, bu açık bir gizlilik ihlalidir. Ayrıca, başka bir danışanın ayrıntılı bilgilerini sizinle paylaşıyorsa, bu da etik kurallara aykırı bir davranışı işaret eder. Bu tür durumlarda, danışanların yeni bir terapist arayışına girmeleri ve terapistin bu davranışını ilgili kuruma bildirmeleri gerekir.
Terapistiniz kendini aşırı açıyorsa
Seans süresinde terapist, kendi yaşantısından, kendi duygu ve düşüncelerinden, deneyimlerinden gereksiz örnekler veriyor, aşırı paylaşım yapıyor, kendi ile ilgili çok fazla detay bilgi anlatıyorsa bu durum terapi sürecini etkisiz hale getirebilir, danışanın kendi ihtiyaçlarını fark etmesini ve onlara odaklanmasını sınırlayabilir. Terapinin asıl amacı, danışanların kendini anlamasına ve iyileşme sürecine katkıda bulunmaktır. Eğer terapistiniz bunun yerine kendisine odaklanır ve kişisel bilgileriyle seansınızı domine ediyorsa, bu da önemli bir kırmızı bayraktır. Öte yandan, terapistin kendi ile ilgili sınırlı bilgi paylaşımı, danışan ile arasındaki bağı güçlendirebilir, ilişkilerini derinleştirebilir ve danışanın kendi ile ilgili bir konuda faydalanmasını sağlayabilir. Ancak bu, dikkatle, dozunda ve danışanın yararı gözetilerek yapılmalıdır. Aksi halde terapi sürecinin etkisi zayıflayacaktır.
İlerleme kaydetmediğinizi hissediyorsanız
Elbette ki terapi, bir günde tüm beklentileri karşılamaz. Çok kısa zamanda çok etkili sonuçlar almayı beklemek, ilk seansta mucizelerin gerçekleşeceğine inanmak hiç gerçekçi bir yaklaşım değil. Herkesin zamana ihtiyacı var. Ancak, aylar geçmiş olmasına, belki de yıllardır birlikte devam etmiş olmanıza rağmen ilerleme kaydetmediğinizi hissediyorsanız o zaman bir sorun var demektir. Belki terapistiniz üzerinde çalıştığınız konuda yeterince donanım ve deneyim sahibi değil, belki beklentileriniz, yaklaşımlarınız çok farklı, belki doğru, sağlıklı ve anlaşılır bir iletişim kuramıyorsunuz, belki de bir yerlerde bir şeyler doğru gitmiyor… Bu durumu fark ettiğinizde daha etkili bir terapi süreci için terapistinizi değiştirmeniz gerekiyor olabilir.
Terapistiniz sürekli gecikiyor ya da seanslarınız erteleniyorsa
İnsanlık hal, herkes zaman zaman bir yerlere, bir şeylere geç kalabilir. Ancak, profesyonel bir yaklaşımda bu tür gecikmelerde çok fazla yer yoktur. Bazı durumlarda sizden veya terapistinizden kaynaklı olarak seanslarınızın tarihi, saati değişebilir ve yeniden planlanması gerekir. Ancak, sürekli olarak tekrar eden bir geç kalma durumu varsa ya da sürekli planladığınız tarihler değiştiriliyorsa o zaman bir şeyler yolunda gitmiyor demektir. Terapistinizle bu konuyu ilk olarak konuşabilir, durumdan ne kadar rahatsız olduğunuzu dile getirebilir ve daha düzenli ve istikrarlı randevu oluşturmak için nasıl bir yol izleyebileceğinizi sorabilirsiniz. Buna rağmen bir düzelme olmuyorsa, zamanınızın sizin için ne kadar değerli olduğunu ve etkili bir terapi süreci için devamlılığa önem verdiğinizi anlatarak farklı bir uzmanla çalışmayı düşündüğünüzü belirtebilirsiniz.
Yargılandığınızı hissediyorsanız
İyi bir terapist, danışanın deneyimini daha iyi anlayabilmek ve sorunlarına çözüm bulabilmek için sorular sormak zorundadır. Ancak terapistiniz sizin veya seçimleriniz hakkında açıkça olumsuz yargılarda bulunursa veya size utanmış veya mahcup hissettirirse, bu ciddi bir sorundur. Terapi, güvenli bir ortamda duygusal rahatlama ve kendini ifade etme fırsatı sunmalıdır. Eğer terapistiniz tarafından eleştirilmek veya yargılanmak gibi bir hisse kapılıyorsanız, bu terapinin etkili olmasını zorlaştırabilir ve sizin için sağlıklı bir deneyim olmayabilir.
Tüm bu sinyaller, terapiyi olumsuz bir süreç haline getirebilir. Dolayısıyla bu kırmızı bayraklardan birini veya birkaçını terapistinizde görüyorsanız, farklı bir uzmanla çalışmanızın zamanı gelmiş olabilir.
İlginizi çekebilir: Terapistimi sevmek zorunda mıyım? Terapistim beni seviyor mu?