Terapist nasıl seçilir: Terapist seçiminde dikkat edilmesi gereken noktalar

Daha önce kimseyle paylaşmadığınız sırlarınızı paylaşacağınız, kişiliğinizle ilgili kendinizin bile bilmediği özelliklerinizi birlikte keşfedebileceğiniz, yanında bazen ağlayacağınız bazen kahkahalarla güleceğiniz, en kırılgan ve zayıf yönlerinizi tüm çıplaklığıyla göstereceğiniz kişinin nasıl biri olmasını isterdiniz?

Yaşamınızın kontrolünü elinizden kaybettiğinizi ya da duygularınızla tek başınıza baş edemediğinizi kabul edip değişim için adım atmak oldukça ciddi bir kararken, bu süreçte yanınızda size eşlik edecek olan doğru kişiyi bulabilmek de oldukça önemli. Seçeneklerin çok fazla olmasının yanı sıra, söz konusu ruh sağlığınız olduğu için onlarca faktörü değerlendirmeniz de gerektiği için terapist seçim süreci oldukça zorlayıcı olabilir.

Terapist seçiminde hangi noktalara dikkat etmeniz gerektiği, iyi bir terapistin sahip olması gereken yetkinlikleri ve karar verme sürecinde hangi faktörleri göz önünde bulundurmanız gerektiğini sizler için bir araya getirdik.

Terapist kimdir?

En basit tanımıyla yaşamınızda memnun olmadığınız şeyleri değiştirmenize, zorlayıcı yaşam olayları karşısında ruh sağlığınızı korumanıza ya da yaşamınızda zorlandığınız hiçbir şey olmasa bile kendinizi tanımanıza ve içgörü geliştirmenize yardımcı olan; profesyonel bilgisini ve becerilerini bu amaca uygun olarak kullanabilen, size bu süreçte rehberlik edebilmek üzere profesyonel eğitim almış kişiler terapist olarak adlandırılabilir. İlişki zorluklarından gelişimsel bozukluklara; stres, depresyon, kaygı gibi duygudurum sorunlarından yaşam kalitesini iyileştirmeye, kişinin ruh ve zihinsel sağlığını ilgilendiren tüm konular terapsitlerin çalışma alanına girer.

İyi bir terapist sizi tarafsız ve yargısız şekilde dinler, sizi olduğunuz gibi kabul eder ve olumsuz düşünce kalıplarınızı ya da ya da yaşamınızda sorun olarak gördüğünüz durumları ve davranışları fark etmenize ve değiştirmenize rehberlik eder. Tavsiye, öneri ya da kendi hayatından örneklerle değil sizin sahip olduğunuz kaynaklarla potansiyelinizi en iyi şekilde nasıl kullanabileceğinize dair yol haritası oluşturmanıza yardımcı olur; sizi değişim içim destekler ve cesaretlendirir.

İyi bir terapistin özellikleri nelerdir?

Terapist seçiminde pek çok farklı kriterin göz önünde bulundurulması gerekse de Amerikan Psikologlar Derneği (APA), terapistin eğitim geçmişinin, terapistle kurulan ilişkinin ve hangi ekolle çalıştığının terapist seçerken dikkat edilmesi ve iyi araştırılması gereken en önemli kriterler olduğunu söylüyor. Terapistle karşılıklı güvene dayalı terapötik bir ilişkinin kurulması ve etkili dinleme, yansıtma, empati gibi becerilerin sürece katkı sağlayacak şekilde, doğru yerlerde ve doğru zamanlarda kullanılabilmesi de sürecin devamlılığı ve danışanın süreçten fayda sağlaması için oldukça önemlidir.

1. Terapistin eğitim geçmişi: Kimler psikoterapi yapabilir?

Terapi yapma yetkinliği olan ve olmayan kişilerle ilgili ülkemizde henüz yasal bir düzenleme olmadığı için terapistlerin alanları arasındaki sınırlarla ilgili net söylemlerde bulunabilmek şu an için mümkün değil. Ancak yine de psikoterapiyle ilgili belirlemiş olan etik ilkeler ve Türk Psikologlar Derneği’nin belirlediği kurallar çerçevesinde, Türkiye’de ruh sağlığı alanında hizmet veren üç farklı meslek grubunun terapi yapma yetkisi bulunuyor:

  • Klinik Psikoloji yüksek lisans diplomasına sahip olan kişiler, herhangi ekstra bir terapi eğitimi almaksızın terapi yapabiliyorlar.
  • Klinik Psikoloji programı mezunlarının yanı sıra, Psikolojik Danışmanlık ve Rehberlik bölümü mezunları psikolojik danışmanlık hizmeti verebiliyor ve lisans ya da yüksek lisans eğitimlerinin üstüne ekstra bir psikoterapi eğitimi almaları durumunda terapist olarak çalışabiliyorlar.
  • Ayrıca, Psikoloji bölümü lisans mezunu olan psikologlar ve tıp lisans eğitiminin ardında Psikiyatri alanında uzmanlığını tamamlamış psikiyatristler de ekstra terapi eğitimi almaları koşuluyla terapist ünvanı alabiliyorlar.

Ekstra alınan terapi eğitimlerinde, yasal olarak uygulama ya da süpervizyon alınması gerekliliği olmasa da, etik olarak terapistin aldığı terapi eğitimleri süresince uygulama yapmış olması ve eğitim aldığı psikoterapi ekolünde uzmanlaşmış olan başka bir terapistten belirli sayıda süpervizyon alması öneriliyor.

2. Terapist-danışan ilişkisi (Terapötik ilişki)

Terapötik ilişkinin terapi süreci üzerindeki etkilerini inceleyen ilk araştırmacılardan biri olan Edward Bordin, terapist ve danışan arasındaki ilişkinin güvenli bir bağ oluşturmanın yanında terapi hedefleri ve bu hedeflere ulaşmak için kullanılan yöntemler üzerinde anlaşma sağlanabilmesiyle de ilgili olduğunu söylüyor.

Terapistin ve danışanın ön görüşme sürecinden itibaren birbirine ısınmış olması, ‘kimyalarının tutması’, iyi iletişim kurabilmeleri, birlikte çalışmak için karşılıklı bir istek duyduklarını birbirlerine hissettirebilmeleri gerekiyor. İyi kurulan bir terapist-danışan ilişkisi, çoğunlukla şu faktörlere bağlı oluyor:

  • Kişilik: Terapistinizle kişilik özelliklerinizin uyuşması, aynı dili konuşuyor olmanız; ilişkinizin arkadaşçasına samimi, dürüst ve güvenilir ancak aynı zamanda sınırlarının net ve keskin çizgilerle belirlenmiş olması, iki tarafın da karşılıklı olarak bu sınırlara saygı göstermesi.
  • Güven: Düşüncelerinizi, duygularınızı ve davranışlarınızı; kendinize bile itiraf edemediğiniz yönlerinizi tüm açıklığınızla paylaşabileceğiniz güven zemininin oluşturulması.
  • Özgünlük: Terapistin dürüst ve samimi olması, bildiklerini sizinle paylaşırken yapay bir ses tonundan ve hareketlerden kaçınması, alanında uzman olduğu halde mütevazılığını koruyabilmesi ve insan olduğunun farkında olarak zaman zaman yapabileceği hataları içtenlikle kabul edebilmesi.
  • Koşulsuz saygı: Danışanın kişiliğine, değerlerine, inançlarına, ihtiyaç ve isteklerine saygı gösterilmesi. Danışanın ilerleme kapasitesinin, içsel kaynaklarının ve çabasının koşulsuzca desteklenmesi.
  • Olumlu iletişim: Danışanın gelişim alanlarıyla ilgili gözlemler aktarılırken açık, samimi ve dürüst şekilde iletişim kurulması.
  • Danışanın tercihi ve kendini rahat hissetmesi: Danışanın kendini süreç boyunca kendisini en rahat hissedebileceği şekilde; kişiliğine, kimliğine, etnik kökenine, cinsiyetine, cinsel yönelimine, ırkına, dini inanışına ve kişiliğinin farklı yönlerine saygı gösterebilecek bir terapist seçme özgürlüğü.

Terapist ve danışan ilişkisinin terapi sürecine olan ilişkisini inceleyen pek çok araştırma, kullanılan yöntemin ve terapistin ne kadar deneyimli olduğunun ötesinde, sadece ilişkinin bile başlı başına iyileştirici bir faktör olabileceğini gösteriyor. Tüm bu araştırma sonuçlarından elde edilen veriler ışığında APA tarafından 2014 yılında yayınlanan rapor da, danışanların terapistleri tarafından desteklendiklerini hissetmelerinin değişim için adım atma ve değişime istekli olma konusunda büyük farklılıklar yarattığını açıklıyor.

Dolayısıyla terapistlerin danışanlarıyla olan ilişkilerini süreç boyunca izlemeleri, iletişim sorunlarının ya da güvenle ilgili problemlerin ortaya çıkması durumunda ilişkiyi iyileştirmek için çaba göstermeleri, ilişkinin düzelmemesi durumundaysa danışana faydalı olabilecek başka bir uzmana yönlendirme yapmaları gerekiyor.

3. Terapistin yönelimi ve uzmanlığı

Terapiden beklentiniz ve terapi süreci sonunda ulaşmak istediğiniz hedef ne olursa olsun, o hedefe ulaşmak için izleyebileceğiniz farklı yollar olduğundan, farklı psikoterapi ekollerinin nasıl çalıştığından ve özelliklerinden Terapi yöntemleri: En yaygın kullanılan 8 psikoterapi türü ve çalışma şekilleri yazımızda detaylı olarak bahsetmiştik. Terapist seçiminde dikkat edilmesi gereken bir diğer önemli nokta da terapistinizin hangi yönelimle çalıştığı, bu yönelimde ne kadar deneyimi olduğu ve yönelimine bağlı olarak kullandığı yöntem ve araçların sizin için uygun olup olmadığı.

Terapistler depresyon, kaygı, fobiler, takıntılar, gelişimsel bozukluklar gibi farklı problem türleriyle çalışmak için o probleme yönelik bilimsel olarak etkinliği kanıtlanmış ekollerden herhangi biriyle ya da birkaçıyla çalışmayı tercih edebilirler. Problemin ne olduğunun yanı sıra sadece belirli gruplarla (çocuk-ergen ya da çift ve aile gibi) çalışmak üzere uzmanlaşmış da olabilirler.

Çocuk – Ergen Terapistleri

Çocukluk ve ergenlik dönemindeki gelişimsel problemlerle, bu döneme özel olarak geliştirilmiş oyun terapisi, sanat terapisi gibi yöntemlerden faydalanarak çalışırlar. Travma sonrası stres bozukluğu, dikkat eksikliği ve hiperaktivite, sınav kaygısı, dürtüsellik, okuma bozuklukları, kardeş kıskançlığı, akran zorbalığı, yeme bozuklukları, uyku sorunları, tuvalet problemleri, davranış sorunları, sosyal içe kapanıklık, depresyon, güven eksikliği, öfke kontrolü, tırnak yeme, boşanma/taşınma/okul değiştirme sonrası adaptasyon, anti-sosyal davranışlar, madde kullanımı, hızlı değişen duygu durumu, özgüven sorunları, ilişki sorunları, flört şiddeti gibi çocukluk ve ergenlik dönemine özel pek çok sorun bu yaş grubuyla çalışmak üzere uzmanlaşmış terapistlerin çalışma konuları arasındadır.

Çift ve Aile Terapistleri

Çift ve aile terapisinde aileler ve çiftler arasındaki yakın ilişkilerle ilgili konular çalışılır. Özellikle ebeveyn, eş ve çocuklar gibi aile bireyleriyle kurulan yakın ilişkilerde zaman zaman yaşanabilen çatışmalar, kişisel sınırların ihlali, boşanma ve ayrılma gibi zorlu ve sıkıntılı durumlar çift ve aile terapistlerinin çalışma alanına girer. Terapinin amacı aile içinde ve çiftler arasından yaşanan bu çatışmaların, zorlayıcı durumların ve süreçlerin güvenli bir ortamda, bir profesyonel eşliğinde, sağlıklı iletişim yollarıyla ele alınması ve bu durumlardan etkilenen her aile bireyinin sağlıklı başa çıkma ve iletişim becerileri geliştirmesinin sağlanması yoluyla ilişkilerin iyileştirilmesidir.

Boşanma, evlilik problemleri, akraba ilişkileri; yakın ilişkilerde yaşanan kayıp, yas ve travmalar; aile içi şiddet ve istismar, evlat edinme süreçleri, ebeveynlik becerileri, cinsellikle ilgili sıkıntılar, ekonomik sıkıntılar gibi pek çok konu, çift ve aile terapistlerinin çalışma alanlarıdır.

Terapistinizle iyi bir uyum yakalayamadığınızı ya da sürecin size faydalı olmadığını hissettiğinizde ne yapmalısınız?

Terapistinizle birlikte çalışıp çalışamayacağınızı genelde ilk görüşmede anlayabilseniz de (hislerinize güvenin), terapi sürecinin ilerleyen aşamalarında da yeterince desteklenmediğinizi, sürecin size iyi gelmediğini hissettiğiniz; terapiye devam etmenin sizi zorladığı noktada süreci sonlandırabilir, tüm düşünce ve duygularınızı terapistinizle açıklıkla paylaşabilirsiniz. Böyle bir durumda yetkin ve etik çalışan bir terapist, siz henüz talep etmeden birlikte daha iyi çalışabileceğinizi düşündüğü bir ya da birkaç meslektaşına yönlendirmeyi teklif edecektir.

Terapistinizle uzun bir süredir çalışıyorsanız, aranızdaki ilişkide hissettiğiniz aksaklıkları, rahatsız edici ve garip gelse de, onunla paylaşabilirsiniz. Unutmayın, süreç boyunca hissettiğiniz ve düşündüğünüz her şeyin bir anlamı var ve terapistler danışanlarıyla bu tarz konuları çok sık konuşurlar. Zaman zaman terapide ele alınan rahatsız edici konuların beraberinde getirdiği zorlu duygularla başa çıkamayan danışanlar terapiye devam etmeye direnç gösterebilirler. Terapistinizle bu rahatsızlığınızı paylaşmanız, devam etmek istememenizin altında yatan ve hiç aklınıza gelmeyen çeşitli faktörleri gün yüzüne çıkarabilir.

Özet olarak, psikolojik destek almak istiyor ancak doğru terapisti seçerken nelere dikkat etmeniz gerektiğiyle ilgili bir rehbere ihtiyaç duyuyorsanız; terapistinizin hangi okuldan ve bölümlerden mezun olduğuna, ünvanının ne olduğuna, hangi yönelimle çalıştığına ve uzmanlığını nerden aldığına, yanında kendinizi ne kadar iyi hissettiğinize ve kurduğunuz ilişkinin ne kadar iyi olduğuna dikkat edebilir, ön araştırma yapabilirsiniz. 

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!