Henüz 18 yaşında olmasına rağmen Wimbledon gibi dünyaca ünlü, uluslararası bir ligde Türkiye’yi temsil eden ilk kadın sporcu olan İpek Soylu, şimdiden Türkiye’de tenis deyince akla ilk gelen isimlerden biri.
Bir taraftan yaşıtlarıyla birlikte akademik eğitimine devam ederken bir taraftan da 2015 yılında dünyanın en büyük dört tenis turnuvası olan Grand Slamler’de ülkemizi bu kez büyükler kategorisinde temsil edebilmek için yoğun şekilde antrenmanlarını sürdürüyor.
İpek Soylu’nun genç yaşta elde ettiği bu başarıya nasıl ulaştığını, gelecek hedeflerini ve tenis serüvenini merak eden okuyucularımız için kendisiyle keyifli bir röportaj gerçekleştirdik:
1996 Adana doğumluyum. Şu an lise öğrenimime devam ediyorum. 6 yaşındayken tenisle tanıştım ve tenis benim için bir süreliğine hobi olarak devam etti. İstanbul Enka Spor Kulübüne transfer olduğumda 13 yaşındaydım ve 5 senedir antrenmanlarıma burada devam ediyorum.
Her başarılı sporcuya olduğu gibi sana da çok sık sorulduğunu tahmin ettiğimiz bir soru ile devam edelim. Spor kariyerin nasıl başladı? Tenis sporunda elde ettiğin başarıların tohumu ilk ne zaman atılmaya başlandı?
6 yaşında Adana Tenis Kulübünde ailemin yönlendirmesiyle tenise başladım. Okul sonrası kurs gruplarına katılıyordum ve bir süre hobi olarak devam ettirdim. 11 yaşından sonra daha sık seyahat etmeye ve antrenmanlarıma daha çok ağırlık vermeye başladım. Sıkı çalışma ve devamlılık, ister istemez başarı getiriyor zaten.
Henüz 18 yaşındasın ve Wimbledon gibi dünyaca ünlü, uluslararası bir ligde Türkiye’yi temsil eden ilk kadın sporcu ünvanını elinde bulunduruyorsun. Aldığın onlarca şampiyonluğun ve teniste bu kadar başarılı olmanın sırrı nedir?
Her zaman disiplinli çalışan bir sporcuydum. Spor konusunda kendimde geliştirdiğim bu disiplin mekanizması, henüz yolun başında sayılsam da emek verdiğim tenis sporunda daima planlı ve programlı çalışmamı sağladı. Hayatımın her döneminde kendime koyduğum hedefler oldu ve bu hedeflere ulaşmak için gerçekten çok çalıştım. Bu süreçte ailem hep yanımdaydı ve başarılı olabilmem için hem maddi hem manevi desteklerini her zaman hissettim. Hayattaki en büyük şansım onlar diyebilirim.
Normal bir günün nasıl geçiyor? Beslenme düzeninle ya da antrenman rutininle ilgili dikkat ettiğin noktalar neler?
Beslenme, sporcunun performansını etkileyen en önemli faktörlerden biri. Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi hayat tarzım olarak görüyorum ve daima bu doğrultuda hareket ediyorum. Günde 4-5 saat antrenman yapıyorum. Antrenman öncesinde belli bir saat öncesinde yemek yemiş oluyorum ve antrenman aralarında dinlenmeye özen gösteriyorum. Protein ağırlıklı besinler tüketiyorum.
Tenis dışında ilgilendiğin başka herhangi bir spor var mı? Günlük yaşamında da spor yapıyor musun?
Tenis antrenmanlarım gün içinde zaten çok zamanımı alıyor ve başka bir spor yapmaya çok vaktim kalmıyor. Dinlendiğim günler veya bazı antrenman günlerinde ekstra pilates yapıyorum. Onun dışında basketbol ve futbol izlemeyi severim. Başka bir spor yapma konusunda çok yetenekli olduğumu sanmıyorum (denedim olmuyor). 🙂
Tenis ya da spor dünyasında kendine örnek aldığın ya da rol modelim dediğin herhangi biri var mı?
Tenis dünyasından Roger Federer’i ve Maria Sharapova’yı beğeniyorum. Federer’in kort içi ve kort dışı duruşunu, oyununu çok beğeniyorum. (Her şeyine hayranım demek daha doğru olacak sanırım. 🙂
Gelecekle ilgili planların neler? Bundan sonra seni nerelerde göreceğiz?
2015 hedefim, Grand Slamler’i bu sene büyükler kategorisinde görebilmek. Kendime ve oyunuma güveniyorum. Yeni sene için oldukça iyi hazırlandım. Hedeflerime ulaşacağım bir yıl olacağına inancım tam.