X

Telepsikoloji: Online psikoterapi ile uzaktan terapi zaman kaybını önlerken, güvenlik sorunlarını da beraberinde getiriyor

Günümüzde giderek daha çok insanın psikolojik destek aldığı ya da en azından içini dökecek bir profesyonele ihtiyaç duyduğu biliniyor. Peki, biraz da bu ihtiyacın sebebi olan yoğunluk ve stres, psikoloğumuzla bir randevu ayarlamamıza bile izin vermediğinde ne yapacağız? Olası cevap şu: “Alışverişimizi bile artık nasıl yapıyorsak öyle: İnternet üzerinden.”

İllüstrasyon: Katherine Steeler

Gözyaşı damlasını görünür kılabilecek netlikteki teknolojik cihazlar ve online psikoterapi

Skype ya da Google Hangouts gibi sık kullanılan, online (çevrimiçi) çalışan programlar yardımıyla psikoterapi desteği, özellikle yurtdışında giderek yaygınlaşmaya başladı. Özellikle 20-30’lu yaşlardaki danışanların (terapistler “hasta” yerine “danışan” sözcüğünü kullanmayı tercih ediyorlar) rağbet ettiği uzaktan terapi, yani telepsikoloji yöntemi, insanları muayenehaneye kadar gitme zahmetinden kurtarırken, bir yandan da onlara evlerinden ya da kendilerini rahat hissettikleri başka bir yerden terapiye bağlanma imkanı veriyor. Bu da, danışanların kendilerini muayenehane ortamına nazaran daha huzurlu hissetmelerini, bir diğer deyişle yerlerini yadırgamamalarını sağlıyor.

The Angry Therapist (Sinirli Terapist)’in kurucusu John Kim, dönüşümün kaçınılmaz olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Kitapçılar ve DVD’ciler gibi; artık her şey internet üzerinden ilerliyor; akıl sağlığına faydalı olmak da bunların arasında (…) İnternete telefonla bağlanılan dönemde bu fikri gerçekleştirmek çok zordu, fakat artık bir gözyaşı damlasını bile görmek mümkün.”

Online terapide güvenlik sorunları

Her ne kadar giderek daha çok psikolog ve psikiyatrın sıcak baktığı bir yöntem olsa da, online terapi pek çok soru işaretini de beraberinde getiriyor. Bu endişelerin başında güvenlik geliyor: Uzaktan terapi, kapalı kapılar ardında gerçekleştirildiğinde olduğu kadar güvenli olabilir mi?

Amerikan Psikoloji Derneği klinik psikologlarından Lynn Bufka, terapist-hasta gizliliğiyle ilgili şüpheleri tamamen ortadan kaldıramadıklarını belirtiyor. Terapistler fazladan güvenlikli telekonferans sistemleri kullanmayı seçseler dahi, danışanlar belki de başka kimseyle paylaşmadıkları sırlarının ortaya çıkabileceği ya da terapi seanslarının yabancılar tarafından izlenebileceği endişesini taşıyabiliyorlar.

Gizlilikten daha önemli bir güvenlik sorunu da, elbette hastanın fiziksel ve ruhsal güvenliği. Uzaktan erişimin yeterince etkili ve zamanında sonuç vermeyeceğini düşünen pek çok terapist, intihara meyilli hastalar gibi daha ciddi vakaları yine birebir görüşmelere çağırmayı tercih ediyorlar.

Sahte terapistlere dikkat!

Online terapiye karşı tepkilerin oluşmasına sebep olan yönlerden biri de, lisans ve denetleme mekanizmalarının yeterli olmayışı. Örneğin, Amerika’da bir eyalette psikiyatr olarak çalışan birinin başka eyaletlerdeki ve hatta başka ülkelerdeki hastalara online terapi yapmasını engelleyen bir yasa henüz yok. Ayrıca, internette çok ucuza, hatta zaman zaman bedava hizmet verdiğini iddia eden ve kendini sıklıkla “yaşam koçu” olarak tanımlayan kişilerin psikoloji ya da psikiyatri eğitimi alıp almadığını takip etmek için de bir sistem mevcut değil. Amerikan Psikoloji Derneği, geçtiğimiz yıl konuyla ilgili bir kılavuz yayınlamış olsa da, tüm bu soru işaretlerinin çözüme ulaşması zaman alacak gibi görünüyor.

Türkiye online terapiye hazır mı?

İnternete ve sosyal medyaya dair her yeniliğe çabucak adapte olabilen halkımızın online tedaviye bakışını ve bu işin ülkemizdeki olurunu siz Uplifers okuyucuları için araştırdık. Konuyla ilgili Türkiye’den çıkma kaynak ve yayınların yetersizliği, bize henüz bu yönteme epey uzak olduğumuza dair ipucu verdi. Peki profesyoneller bu konuda ne diyor?

onlineterapist.com’un kurucusu Meltem Kavcar Sırmalı, bu işe 2007 yılında, yurtdışına giden hastaları ana dillerinde anlaşabilecekleri bir terapist bulamadıklarından yakındıkları için başlamış. Edindiği deneyim ve yaptığı araştırmalarla bu yöntemin savunucularından olsa da, yasa ve denetim eksikliğinin altını çizerek, hem terapist ile ilgili kapsamlı bir araştırma yapılmasını, hem de öncelikle mutlaka bir yüzyüze görüşme yaparak terapist ile tanışılmasını öneriyor.

Türk Psikologlar Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Esra Tuncer ise, online terapi yönteminde sorunların ön plana çıktığını düşünenlerden. “Online yapıldığı söylenen çalışma psikoterapi değil ancak danışmanlık olabilir.” diyen Tuncer, danışanların kendine yardım ve kişisel gelişim türü kitaplar okumalarının da online terapiye benzer bir etkiyi sağlayabileceği görüşünde.

Bununla beraber, psikolog İlhan Bozkurt tarafından yazılan 2013 tarihli Türkiye’nin ilk uluslararası online terapi makalesiTürkiye’, International Journal of Human Sciences dergisinde yayınlandı. Telepsikolojinin tarihi gelişiminin ve bugün geldiği noktanın ele alındığı makalede Bozkurt, yöntemin tüm avantaj ve dezavantajlarını, yapılan çalışmaların sonuçlarıyla beraber ortaya koymuş ve sonuç olarak, sağlayabileceği faydaların altını çizmiş.

Kendimizi bu fikre hazırlasak iyi olur: Dünyada hızla yaygınlaşan bu trend mutlaka çok geçmeden hayatlarımızda yerini alacak. Terapi maliyetinin düşmesi ve sağladığı kolaylık da, psikolojik yardım almak isteyen herkese ulaşılabilmesini sağlayacak gibi görünüyor. Bu sayede ülkemizde sık görülen “psikoloğa gittiğine göre epey sorunlu herhalde” anlayışını da yavaş yavaş silkeleyip atmamız mümkün olabilir.

 

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.  tıklayınız.  

Kaynaklar:

  • http://www.npr.org/blogs/health/2014/06/30/325488110/online-psychotherapy-gains-fans-and-raises-privacy-concerns
  • http://www.apapracticecentral.org/ce/guidelines/telepsychology-guidelines.pdf
  • http://www.theangrytherapist.com/
  • http://www.haberturk.com/polemik/haber/209589-terapi-online-yapilir-mi
  • http://www.onlineterapiler.com/onlineterapi-makalesi.pdf
  • http://www.onlineterapist.com/
Şule Kulein: Lisede “yapabildiği için” sayısal bölümü seçti ve Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’ne girdi. Üniversitede katıldığı Mühendislik Kulübü’nün dergisi StepS’e aşık olduğunda, içine sözelci kaçmış bir sayısalcı olduğunu fark etti. Yazım kuralları konusunda etrafındakileri itinayla delirten Şule, 2 yıl boyunca StepS’in editörlüğünü yaptı, üniversitede ve sonrasında okul ve şirket dergileri ile çeşitli bloglara yazılar yazdı. Seyahat etmeyi, okumayı, öğrenmeyi seviyor. Basılı materyalin hastası, fakat çevrimiçi de fena durmuyor. Şule kendini bildi bileli yazıyordu; artık bir de Uplifers’ta yazıyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale