X

Tekrar tekrar başarısız olup yeniden “doğrulabilme” sanatı

Bazılarımız ilk seferde pes eder. Örneğin uzun mesafeler koşmak için vücudumuzu zorlamaya başladığımız olur, ilk defa 15 kilometre gibi bir uzaklığı aştığınızda bacaklarınızda muhteşem bir ağrı hissedersiniz, mideniz ve tüm vücudunuz “artık dur” diye söylenmeye başlamıştır bile… Kimilerimiz o anda dururuz, acı çekmekteyizdir, “benim için bu kadar yeterli” deriz, “evet hedefim daha uzaklar ama bu sefer düştüm, geçemedim”

Bu noktada temel olarak iki farklı seçeneğimiz vardır, bir daha “denemeye” bile kalkmamak, yani ben çok yoruluyorum, ben koşamıyorum daha doğrusu “ben yapamıyorum ve yapamayacağım” cümleleri kurup o noktada çabamızı sonlandırmak. Ve işte diğer bir seçenek her ne olursa olsun, ne kadar yorgun olursak olalım, bir önceki deneyim ne kadar canımızı (ve hatta vücudumuzda mevcut tüm kemiklerimizi) acıtmış olursa olsun “denemeye devam etmek”…

Bu seçeneğin sonu yine kesin değildir; bilemeyiz, sadece bir tane deneme ile kendi sınırlarımızı aşmak mümkün müdür, gerçekten 16 kilometreyi tamamlayabilecek miyiz veya günümüzdeysek belki bunun  üzerine 5 yeni kilometre daha koyabilecek miyiz? Evet, bu soruların cevaplarını ne yazık ki denemeden bilemeyeceğiz…

Peki neden bazılarımız “tekrar” denemek isterken, diğer bir grup “bir daha denemeye değer” bulmamak yönünde karar verir? Veya bu iki seçim arasındaki fark bizi hayat yolumuzda nereye götürür? Sizlerle bugün düştükten sonra, yani bir veya birkaç kez “başarısız” olduktan sonra (ki burada başarısızlık denemelerimizde aldığımız sonuçlar değildir sadece o gün veya o şey için hedeflediğimiz bir hedefe tam anlamı ile erişememiş olduğumuz durum olarak düşünebiliriz) neden tekrar ayağa kalkmalıyız? Diyebilirsiniz ki Pınar, ben bu kadar fazla emek vermeye hazır değilim, bir kez denedim olmadı tekrar denemek için ne “inancım” ne de “gücüm” var…

İşte iki sihirli kelime çıkıverir içimizden “inanç” ve “güç”. Aslında sadece bu alanda değil, hayatımızın her alanında gereklidir “inanç”. Öncelikle kendimiz olduğumuzda gerçekleştirebileceklerimizi, başarabileceklerimizi ve inandıklarımızı hayata yansıtabilmek için dalga dalga içimizden taşması gerekli olan “güç” vardır, çünkü sadece inanamak da yetmez, bunu yaşayabilmek için “denemek” gerekir. Evet, belki bir, belki beş kez düşsek de tekrar tekrar denemek…

Bakın sevgili Jen Sincero güzel eseri Var Olmak Senin Elinde ile yeniden ve tekrar yılmadan denemeye devam etmeyi muhteşem örneklerle nasıl açıklıyor;

“…Winston Churchill’in de net bir şekilde ifade ettiği gibi başarı, bir başarısızlıktan diğerine isteğini kaybetmeden gidebilme yeteneğidir.

Henry Ford, bir oda dolusu sinirli mühendise sekiz silindirli motorun kafasında tasarladığı şekilde yapılabileceği konusunda ısrar ettiğinde bir otomobil imparatorluğu kurma konusundaki ilk teşebbüsü yüzünden çoktan iflas etmişti. Yani o zamanlarda, büyük çapta bir başarısızlık yaşayabileceği konusunda elinde halihazırda birçok kanıt vardı. Ancak kendisine olan inancı ve ileriyi görüşü o kadar güçlüydü ki etrafındaki bütün kanıtlar “kocaman, şişko bir ezik” olacağını söylemesine rağmen, Ford inancını kaybetmedi ve tüm zamanların en başarılı girişimcilerinden biri oldu.

Geçici bir süre başarısız olmak yaygın bir durumdur. Havalı çocukların hepsi bunu daha önce yaşamıştır:

  • Micheal Jordan yeteneksiz olduğuna karar verildiği için okulun basketbol takımından atılmıştı.
  • Liseyi bitirmeden bırakan Steven Spielberg, bir film okulu tarafından tam üç kez reddedilmişti.
  • Bir öğretmen tarafından hiçbir şey öğrenemeyecek kadar aptal olarak etiketlenen Thomas Edison, Ampulü icat etmeden önce dokuz binden fazla deney yapmıştı.
  • Honda Motor Şirketi’nin kurucusu Soichiro Honda, bir mühendislik pozisyonu için başvurduğu Toyota tarafından reddedilmiş ve bu yüzden kendi şirketini kurmuştu.
  • Beethoven’ın müzik öğretmeni ona yeteneksiz olduğunu ve ayrıntıya girmek gerekirse beste yapmak konusunda ümitsiz bir vaka olduğunu söylemişti. Beethoven bir süre sonra sağır olmasına rağmen söylenenlere kulak asmamıştı.
  • Fred Smith, Yale Üniversitesi’nde gece çalışan bir kargo servisi kurmayla ilgili bir kağıt yazdığında dersten C almıştı. Ancak yine de büyük kargo şirketi FedEx’i kurmak için çalıştı.

Bu konunun anlaşılmaz bir tarafı yok: Eğer bir şeyi yeteri kadar çok istiyorsan ve bunu gerçekleştirmeye karar verdiysen, bunu yapacaksın. Daha önce de yaptın. Kilo verdin, işe girdin, bir ev aldın, kötü bir alışkanlığını bıraktın, vücudunu forma soktun, birisine çıkma teklif ettin, ön sıradaki biletlere epey para harcadın ve sınırlarını aştın.”

Görüyoruz ki aslında ihtiyacımız olan her şey yine bizlerde saklıdır, başarısızlık sadece bir an, bir oluş, bir sonuç, yani geçici bir “durum”dur. Kader değildir. Değişmeyecek ve değişmesi mümkün olmayan bir yaşam şekli de değildir. Eğer bir şeyi başarmak istiyorsak, düşmekten de korkmamamız ve sonuna kadar kararlı olmamız gerekir.

Nasıl ki hayatımızda bir an ilk kez yürüyebilmek için defalarca düştük ve ayağa kalktıysak, bugün halen iki ayağımız üzerinde durabiliyorsak, hayatımızda ilk kez denediğimiz veya gerçekleştirmeyi hedeflediğimiz durumlar da aynen böyledir; yeter ki istekle, inançla ve güçle bakmayı bilelim.

Bugün “başarısız” olduğunuzu düşünerek umutsuzluğa düştüğünüz, “pes ettim, yoruldum, yapamayacağım, başaramayacağım” dediğiniz ne varsa yeniden, sakince, tarafsızca bakmanızı diliyorum. Eğer ilişkilere küskünseniz bunu değiştirmenizi, yeni bir iş aramak için inancınız yoksa bu inancı yeniden kazanmanızı ve en önemlisi kendi kendinizi karşınıza alıp ne kadar “güçlü” olduğunuzu yeniden ve yeniden hatırlatmanızı (kendi kendinize sesli olarak tekrar etmenizi) dilerim…

Hayatınızın akışı sizin yazdığınız bir hikayeden ibarettir, gelecek paragraf sadece size ait olacak, ve sizler kuracağınız cümleler için bugünden “inanmaya” hazır mısınız?

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenmek isteyenlere: Fine Life Fermente Kajulu İçecek

Son yıllarda sağlıklı beslenme ve bilinçli tüketim alışkanlıklarının, daha önce hiç olmadığı kadar ilgi gördüğü kesin. Veganlık, vejetaryenlik, fleksitaryen gibi bitki bazlı beslenme türleri, sadece etik ve çevresel nedenlerle değil, aynı zamanda bütüncül sağlık açısından sunduğu çeşitli faydalar nedeniyle de dünya genelinde hızla yayılmaya devam ediyor. Bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına yönelik talepler hızla artarken çok sayıda bitki bazlı ürün de raflardaki yerini alıyor. Özellikle süt ürünlerine alternatif arayanlar için çok sayıda ürün piyasaya sürülüyor. Bu konuda öncü isimlerden biri olan Metro Türkiye de “Sofrada herkese yer var!” mottosuyla tüketicilerin ihtiyaçlarına, yenilikçi ürünlerle cevap veriyor.



Raflarında 400’den fazla bitki bazlı ürün sunan Metro Türkiye, geleneksel lezzetlerden vazgeçmeden bitki bazlı beslenme alışkanlıklarına sahip olmanın en leziz yollarını sunuyor. Ve güzel haber; Türk mutfağının favori içeceklerinden ayrana bitki bazlı alternatif sağlıyor: Fine Life Fermente Kajulu İçecek.

Lezzetli, vegan, fermente: Ayrana bitki bazlı alternatif

Herkes için sağlıklı beslenme ve sürdürülebilirlik anlayışıyla hareket eden Metro Türkiye, beslenme trendlerine ve değişen tüketici taleplerine verdiği önemle Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i raflara getiriyor. Geleneksel lezzetimiz ayrana bitki bazlı bir alternatif olarak öne çıkan Fine Life Fermente Kajulu İçecek, bitki bazlı beslenme alışkanlıklarını benimseyen ya da benimsemek isteyen herkesin beğenisine sunuluyor.

Metro Türkiye raflarında yerini almaya başlayan bu yenilikçi ürün, %27 oranında kaju fıstığı, tuz ve çeşitli probiyotikler içeriyor. Bunun yanı sıra katkı maddesi, koruyucu ve gluten içermemesiyle de dikkat çeken Fine Life Fermente Kajulu İçecek, hem bitki bazlı ürünleri tercih edenlerin hem de laktoz tüketmemeye önem verenlerin favorisi olmaya aday. Ayran alternatifi olarak soğuk tüketilebilen bu ürün, 250 ml’lik cam ambalajlarda satışa sunuluyor. Vlabel etiketiyle otel ve restoran gibi yeme içme işletmelerinde rahatça kullanılabilecek Fine Life Fermente Kajulu İçecek, menülere yeni vegan bir alternatif getirirken, müşteri memnuniyetini de artırma potansiyeli taşıyor.

Geçtiğimiz yıllarda süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler sunmuş olan Metro Türkiye, Metro Chef Veggie Bademli ve Fındıklı içecekler ile yoğurda alternatif Metro Chef Veggie Fermente Süzme Kaju’yu ve Metro Chef Veggie Meze Serisi’ni tüketicilerle buluşturmuştu. Bu yıl ise Türk mutfağının vazgeçilmezlerinden ayrana bitki bazlı bir alternatif getirerek hem sağlıklı hem de yenilikçi bir seçeneği yani Fine Life Fermente Kajulu İçecek’i tüketicilerle buluşturuyor.

Elbette Metro Türkiye’nin raflara taşıdığı yenilikçi ürünler sadece süt ve yoğurt gibi hayvansal gıdalara bitki bazlı alternatifler ile sınırlı değil. Çok daha fazlası, raflarda çoktan yerini aldı.

Bitki bazlı geniş ürün yelpazesi: 400’den fazla çeşit



Metro Türkiye’nin raflarındaki vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; falafel çeşitlerinden pizzaya, ranch sostan çamaşır yumuşatıcısına kadar 50’ye yakın çeşitte gıda ve gıda dışı bitki bazlı ürün sunuyor. Eğer tüm bu ürünleri ve çok daha fazlasını incelemek isterseniz hemen tıklayıpvegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine;vegan ürün yelpazesi içerisinde bitkisel bazlı hamburger ekmekten köfteye, mayonezden çikolataya çok sayıda çeşit bulunuyor. Üstelik gıda dışı vegan ürünlerin de sayısı oldukça fazla. Vegan yumuşatıcı, şampuan, sabun, hatta yağ çözücü bile bu geniş yelpazede yer alıyor. Dahası, Metro markalı ürün portföyünü de yenilikçi çeşitlerle sürekli genişleten Metro Türkiye, kendi markaları altında içli köfteden lahmacuna paçanga böreğinden haydari, havuç tarator gibi meze seçeneklerine; Metro Türkiye’nin Bitki Bazlı & Vegan Katalogu’nu keşfedebilirsiniz.

Temel gıdadan temizlik ürünlerine, kişisel bakımdan atıştırmalıklara aradığınız her şeyi bulabileceğiniz Metro Türkiye ile sağlıklı ve sürdürülebilir bir yaşam tarzına ulaşmak artık çok daha kolay.

*Bu yazı Metro Türkiye katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlginizi çekebilir: Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’nin zengin vegan ürün yelpazesini keşfedinVegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’Vegan beslenenlere müjde: Metro Türkiye’

 

İlgili Makale