X

Tek seçim, tek yol, tek yön, tek sonuç: Tek hayatımız var

“Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim. Yaşamak: seni sevmek gibi ciddi bir iştir.”

Sadece bir dakika alır bir seyahate karar vermemiz. Belki yeni bir ev almamız. Belki de yeni bir araç satın almamız. Sadece ama sadece bir dakika kadar kısacık bir “an” akışına sığar değil mi? Sabah saat yedi yerine sekizde kalkmamız o günü değiştirir ve evet bizler her ne kadar kabul etmesek de bu bir seçimdir, bu bir karardır ve evet hadi itiraf edelim; bu bizim hayatımızdır.

Cevaplar vermekteyiz gün boyu “evet” dediklerimiz evet seninle bir çay içmek isterim, evet ben annemi ve babamı çok seviyorum, evet ben seni önemsiyorum, evet senin orada tek başına kalmanı istiyorum… Ve “hayır” dediklerimiz de vardır elbet; hayır ben seni sandığın kadar çok sevmiyorum, hayır ben bu söylediklerine katılmıyorum, hayır ben bu ay böyle bir bütçeyi sana ayıramıyorum ve hayır, senden gelecek olan hiçbir şeyi istemiyorum…

Ben bugün bu yazımda gün boyu saniyelik, dakikalık hani o “anlık” zamanda yaptıklarımıza, seçimlerimize ve aslında yol aldıklarımıza daha yakından bakalım istiyorum sizlerle… Seçtiklerimizi ve seçemediklerimizi bazen karar vermekten kaçınıp da ertelediklerimizi, karar veremediğimiz her anda aslında neler yaşamakta olduğumuzu biraz daha yakından değerlendirelim istiyorum sizlerle…

Bazı sorular vardır ki düşünmeden cevap veririz, örneğin çok sevdiğimiz bir şey ile ilgili bir öneri geldiğinde… Mesela benim için bu kahve içmek… Tabii ki evet, buna “hayır” cevabı verebildiğim sınırlı zamanlar daha öncesinde (ve bu kesinlikle bir saatten daha kısa bir zaman olursa ancak hayır cevabım olur) fazlasıyla kahve içmiş olmalıyım ki, böylesine sevdiğim bir şey için hayır cevabı verebileyim… Şimdi o “an” kavramına dönelim istiyorum, her ne zaman “arada kalırsak” bu konuda “istekliliğimiz” ile ilgili yani aslında kalbimizden gelen o evet sesini duyamadığımız bir yer var demektir…

Peki nerede bu kalpten gelen evet? Ne zaman ortaya çıkıyor? Biz “Olsa da olur olmasa da olur,” “E hadi evet diyelim kabul edelim,” “Tam gönüllü değilim ama diğerleri evet dediği için benim de kabulüm,” veya “Bugün de böyle olsun” dediğimizde başı ve sonu ne oluyor? Hemen cevap verelim; genellikle kocaman pişmanlıklarımız… Keşke gelmeseydim, zaten ben tam olarak evet diyememiştim, sırf onlar istedi diye, sırf onları kırmamak için, sırf o diğerlerini memnun edebilmek için geldim, oldum, seçtim, yaşadım, gitmedim, kalmadım, yapmadım, harcadım…

İşte hayatta farkında bile olmadan “kalbimizden” geçenlerle verdiğimiz kararlar bu derece önemlidir. Bir seçim yaparız, “öylesine” dediğimizde hayat yeniden bize öğretiverir; hayatta “öylesine” yoktur. Biz sadece ama sadece şu anda bu zamanın içinden geçmekteyizdir ve bu şans yine bizim ellerimize verilmiştir. Bu şansı “başkalarının” tercihlerine veya memnuniyetlerine teslim ederek, oluversin, geçiversin, kabul edivereyim, olsun ne olacak yaklaşımı ile değerlendirdiğimizde aslında üstümüze düşen “yaşamak” görevimizi tam anlamıyla gerçekleştirmemekteyizdir…

İşte bu yüzden unutmamamız gerekir ki, yaşamak bir sanattır. Her an renklerini ve şekillerini tercih ettiğiniz bir eser gibidir. Siz kırmızı boyamak istersiniz ama biri gelip hadi sarı yapalım dediğinde “istemeden” kalbinizden geçmeden tamam hadi yapalım diye cevap verdiğinizi düşünelim… Sonucu ne olur, sizin eseriniz olup da “gerçekte” kalpte sizin eseriniz olmayan bir eser… Şimdi bir de tam tersini düşünelim, “Hayır, kalbimden geçen sadece kırmızı ile boyamak. Ben bu eserimde kırmızının canlılığını, gerçekliğini ve kışkırtıcılığını yansıtmak istiyorum” dediğimizde nasıl bir sonuç alırız… Kalbimizi dolduran, kendimizle bir ve “gerçekten” ben kokan bir eser yaratmaz mıyız dersiniz?

Bugün bu yazımda bana eşlik eden sen, hayat için “tek” seçim olduğunu bilseydik (ve gerçekten bunu anlayabilseydik) bu durumda “seçim” hakkını diğerinin ellerine bırakır mıydık? Eğer bizler hayat akışımızda sadece kalpten gelenleri duyabilseydik, o zaman hayatımızda bir an olsun “olsa da olur olmasa da olur” diye düşündüklerimize yer verebilir miydik? Bu her seçim yaptığımız an, aslında bir sihir gibi yaratmaya devam ettiğimizi anlayabilseydik akışımız gerçekten nasıl olurdu? Senin yüzünden, sen istedin diye, ben aslında tam da inanmamışken, başka seçenekleri daha çok istiyordum ama sırf seni kırmamak için kabul ettim diyebilir miydik? Annemiz, babamız, sevdiklerimiz, arkadaşlarımız istediler diye desteklediler diye verdiğimiz kararlara bir kez daha dönüp de bakmamız gerekmez miydi?

Şimdi bugün hemen şu anda tek seçim, tek yol, tek yön, tek sonuç var; biliyoruz ki evet tek hayat var!

 

 İlginizi çekebilir: Asla dediklerimiz, mümkün olmaz diye düşündüklerimiz karşımıza çıktığında

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale