Tek kusurum mükemmeliyetçi olmak: Mükemmellik maskesi altında ne yatar?
Bundan birkaç sene öncesine kadar dışarıdan kusursuz görünmek benim için epey önemliydi. İş, eş, aile, arkadaşlıklar derken her şeyim tıkırında olmalıydı. Tam da toplum baskısının içimize derinden işlediği gibi. Meğer bunu oldurma haliymiş beni içten içe kemirerek, mutsuzluğa sürükleyen. Sürekli kendimi başkalarına kıyaslayarak, yetersizliğe düşüren. Oysa kusurlarımız bizi güzelleştiren ve geliştiren.
Yaptığım sporda, uğraştığım işte, ilişkilerimde fark etmeden mükemmellik arayışındayım. Eğer elimi attığım şeylerde şahaneler yaratmayacaksam, hiç kalkışmayayım daha iyi. Varacağım noktadansa süreçten keyif almalar, elinden gelenin en iyisini yapmalarla yetinecek kadın değilim ben.
Bugüne kadar mükemmeliyetçilik üzerine derinine düşünmemişim belli ki. Kendisini, bazen yorucu olabilse de iyi bir özellik sandım hep. Bana başarıyı getiren unsurların başını çeker bildim. Korkularımın baş tacı yetersizlikle, mükemmeliyetçiliğin dansı anca düştü bilişime. Yetersizlik, kontrol ve daha nicelerinin olduğu paket programa mükemmeliyetçiliği de ekleyiverdim. Maaile yuvarlanıp gidiyoruz.
Hayatımda burnumu soktuğum hangi alan varsa hepsinde benzer bir iç güdüyle ilerledim. Misal işte birlikte çalıştığım kişiler ne kadar iyi iş çıkarırlarsa çıkarsınlar hep üzerine ekleyeceklerim olur. Her şeyin kontrolünü o kadar didik didik yapardım ki hataya alan tanımazdım. Hep en ince detayına kadar düşünülmüş, mükemmel işler çıkarırdık. Farkındalık pratikleri, beslenme, tüketim şekilleri derken her rutin bir görev bilinciyle üstlenilir. Müthiş bir disiplinle, en mükemmel şekliyle uygulanır. Yoga pozlarında bile en büyük rakibim hizamı ölçecek bir cetvel keza. Peki ya mükemmeliyetçiliğimle bugüne kadar mezarını kazdığım aşklara ne demeli? Vah o istemeden yetersizlik hissine sürüklediğim çiçeği burnunda delikanlılara. Kim bilir bana harcanan pek çok emeğe ne denli karşılıksız kalmışımdır. Nice emekler zayi olup gitmiştir.
Normalde mükemmeliyetçilik, özellikle iş hayatında yüksek başarı getirirmiş gibi görünebilir. Fark ediyorum ki mükemmeliyetçilikteki olay aslında kendimi dış dünyadan gizleme çabasından ibaret. Kendimle bir türlü barışamadığım için dış dünyadan sakınıyorum resmen kendimi. Mükemmellik maskesi altında, kendime bile çaktırmıyorum esas meseleyi. Yeni yeni fark ediyorum ki altında yatan asıl sebep yetersizlik hissi. Eleştirilme kaygısı, eksik ve yetersiz kalma korkusuyla kendimi tam da istediğim gibi ortaya koyamadım bunca zamandır. Aman başarısız olmayayım diye bir şeylere başlamaktan çekindim durdum. Boşuna dememiş Zig Zaglar “Başlamak için mükemmel olmak zorunda değilsin ama mükemmel olmak için başlamak zorundasın” diye.
Bu sene itibariyle bu halimi fark ettiğim için dizlerim titreye tireye üzerine gitmeye çalışıyorum. Ve konfor alanımdan çıkmak üzere küçük girişimlerde bulunuyorum. Beni zorlayan spor dallarına yelken açıyorum. Yapamasam da denemekten vazgeçmiyorum. Canım istemedi mi meditasyona oturmak, yoga yapmak için zorlamıyorum kendimi. Tecrübem olmayan yeni işlere atılıyorum. Bunlardan biri de podcast işine girişmek. Şimdilerde kırılganlıklarımı, korkularımı kısaca insanlığımı açıkça paylaştığım bi podcast çekiyorum. Yanlış kelimelerimi kırpmadan, kaydın orasından burasından çekiştirmeden kendimi olduğum kadarıyla paylaşmaya çalışıyorum.
Çünkü farklı geçmişlere ve karakterlere sahip olsak da aslında hepimiz benzer yerlerde tıkanıyoruz. Herkesten sakladığımız kusurlarımızı benimsemediğimiz sürece mutluluğu, başarıyı, samimiyeti, yaratıcılığı ve aşkı fark etmeden gölgeliyoruz. Niyetim kendiminkilerden bahsederek, aslında sizlere kendinizi aynalamak. Ve yalnız değilsiniz diye haykırmak! Merak edenlerinizi ısrarla beklerim.
GQ Türkiye Podcast’lerinin altında “Bilinçli Geyik” ismiyle bulabilirsiniz. Hodri meydan.
İlginizi çekebilir: Kendimize alan tanımak üzerine: Durdurun dünyayı inecek var