TED konuşmacısı Laura Dekker yelkeni ve hayalleriyle dünyaya meydan okuyor
Laura Dekker, 1995 yılında Yeni Zelanda’da doğdu. Babası bir tekne yapımcısı olan Dekker, henüz 6 yaşındayken kendi teknesini yapmaya başladı.
2005 yılında yine kendi yaptığı teknesi ile ödül aldı ve köpeğiyle beraber yelken yapmaya başladı.
8-11 yaşları arasında okuldan arta kalan vaktinde çeşitli işlerde çalışmaya başladı. Market temizliğinden gazete dağıtımına kadar pek çok işte çalışan Laura, 11 yaşında ilk teknesini satın aldı.
İlk teknesini 13 yaşında aldı
13 yaşına geldiğinde ise teknesiyle İngiltere’ye gitmeyi kafasına koymuştu. Gitmesine gitti, ancak oradaki polisler tek başına yelkenli bir tekne ile seyahat eden 13 yaşındaki kıza anlam verememişti. Babasını aradılar, durumu soruşturdular ve babasını İngiltere’ye çağırdılar.
Babasının ise kızının yeteneklerine güveni tamdı ve söylediği tek şey, ‘Buraya kadar gelebildiysen dönmeyi de başarabilirsin.’ oldu. Ona göre, kızı özellikle İngiliz Kanalı’nı geçtikten sonra bu sevdadan vazgeçecekti.
Ancak işler hiç de öyle olmadı. Laura bir gezgin olarak dünyaya gelmişti ve annesiyle babasının yaptığı gibi dünya seyahati yapmaya kararlıydı.
2010 yılında, henüz 15 yaşındayken Guppy adını verdiği teknesiyle dünya seyahatine başlayan Laura Dekker, bu seyahatten sonra hayatının değiştiğini söylüyor.
Atlantik Okyanusu’nu tek başına geçti, fırtınalar atlattı, ancak korktuğu anlarda tek düşündüğü; geri dönmenin çözüm olmayacağı, ilerlemekten başka bir seçeneği olmadığıydı.
Kanarya Adaları’ndaki yerliler hayatını değiştirdi
17 gün sonra Kanarya Adaları’na vardığında karşılaştıklarını ise şöyle anlatıyor;
“Yerliler bana yemek ve su verdiler; hatta sahip oldukları her şeyi verdiler. Aslında pek bir şeyleri yoktu ama mutluydular. Bunları paylaşmaktan da mutluydular. O insanların 1 milyon dolarları olsa da ne yapacaklarını bilemezler. ‘Evim var, yemeğim var, ailem var. Başka neye ihtiyacım olabilir ki?’ derler. Bu, benim hayatımı değiştirdi. Bu sayede sadece temel ihtiyaçlarla yaşamayı öğreniyorsunuz. Bu sizi mutlu ediyor ve diğer şeylere minnet duymayı sağlıyor. Kim daha büyük bir ev, aynı anda kullanamayacağı 3 tane araba ister ki?”
Panama Kanalı’nı geçti, doğanın mucizelerine tanık oldu. Pek parası yoktu ve seyahati boyunca da çalışıp tasarruf etmek zorunda kaldı. Fırtınalar bir yana, 2 hafta süren rüzgarsızlıkla mücadele etti.
Fırtınaları rüzgarsız kalmaktan çok daha fazla sevdiğini ve fırtınalardan korkmadığını anlatırken, aslında büyük bir hayat tecrübesini de paylaşıyor; ‘Evet biraz korkutucu fakat hiç değilse ilerlemenizi sağlıyor. Büyük bir tehlikeyi atlattıktan sonra tek düşündüğüm; ‘Evet, oldu ve bitti.’’
1 yıllık seyahatinin sonuna geldiğinde, bitenin yalnızca seyahat olduğunu, hayatının ise henüz başladığını anlatıyor.
Aslında Laura Dekker’ın anlattıkları sadece bir denizcilik dersi değil, baştan sona örnek alınması gereken bir hayat dersi niteliğinde.
İlgili yazı: Hikayeleriyle size ilham verecek insanların kısa sürede başardığı 7 harika şey
TED konuşmasının tamamı için: