X

Tayland’ın Hindistan cevizi adası Koh Samui’de görmeniz gereken yerler

Bu soğuk Şubat sabahında sizi sımsıcak bir yere götürmek istiyorum. Hindistan cevizi adası olarak da tabir edilen, Tayland’ın bence en egzotik adası Koh Samui’ye. Aslına bakarsanız şu an kendimi de bu egzotik adaya ışınlasam ne tatlı olur ama malum euro ve doların hali ortada… Neyse buna çok fazla girip hevesinizi kaçırmayacağım. “Her zaman güzel bir tatil yapmak için zaman ve imkan yaratılmalı” diyenlerdenim çünkü ben.

Bu soğuk Şubat sabahında sizi sımsıcak bir yere götürmek istiyorum. Hindistan cevizi adası olarak da tabir edilen, Tayland’ın bence en egzotik adası Koh Samui’ye.

Tam da muson zamanı bu adaya yolum düştü aslında benim. Meşhur, bayram tatillerini birleştirme huyumuz kurusun, Güney Amerika mı Uzak Doğu mu derken kendimizi Kuala Lumpur’da bulduk önce. Oradan destinasyonumuzu Langkawi – Surat Thani – Koh Tao – Koh Samui ve Bangkok olarak belirledik. Her birinden ayrı ayrı keyif alsam da, gözlerimi kapatıp düşündüğümde en çok iç geçirdiğim yer Koh Samui oldu. Koh Samui’nin insanı kendine çeken farklı ve mistik bir havası kaldı çünkü bende…

Tam da muson zamanı bu adaya yolum düştü aslında benim.

Adaya ayak bastığınız ilk an saçlarınızda farklı bir rüzgar dolaşarak sizi kendine çekiyor. Abartmıyorum tam da böyle oldu bende. Malezya’nın karışıklığından mıdır tam olarak bilmiyorum fakat Malezya sonrası Tayland ilaç hatta bal kaymak gibi geldi bana. 2 günümüzü geçirdiğimiz Langkawi adasından kalkan uçağımız önce Surat Thani adasına indi ve buradan feribota bindiğimizde yaklaşık 4 saatlik yolculuğumuz sonunda Tayland Körfezi’nin en güzel yerine konmuş olan Koh Samui adasına ulaştık. Tamam Türkiye’de de çok ama çok güzel adalar, kıyılar var zaten; deniz tatilinde Ege, Akdeniz sahillerinin üstüne tanımam fakat dedim ya masalsı bir yer burası. Bu yüzden belki de balayı için bu kadar fazla tercih ediliyor olması Samui’nin. Adayı biraz hayalinizde canlandırmanız için size Leonardo Di Caprio’nun Kumsal filmini hatırlatabilirim.

Biz adaya deniz yoluyla geldik fakat eğer havayoluyla gelmeyi tercih ederseniz Kuala Lumpur ya da Bangkok aktarmalı Koh Samui havaalanına inebilirsiniz. Bu hava alanının dünyanın en otantik ve egzotik hava alanı olduğunu söyleyenler oldukça fazla. Fakat deniz ulaşımı da oldukça keyifli. Tek zor yanı uçak iniş biniş saatlerinizi feribotlara göre ayarlama zorluğu. Yine de hiç sıkıntı yapmayın uçakla ilgili herhangi bir rötar yaşadığınızda oldukça fazla yardımcı oluyorlar ve otobüsleri bekletiyorlar siz binene kadar. Hatta internetten feribot biletinizi alırken, size uçağınızın iniş saatlerini sordukları bir alan var, orayı dolduruyorsunuz ve eğer aktarma için yeterli zamanınız yoksa site, size en baştan o bileti satmıyor. Ne muhteşem bir uygulama değil mi? İki aktarma arası maksimum limiti 50 dk olarak belirlemiş sistem. Arada 1 saat varsa eğer o bileti satmıyorlar, fakat sistem manuel, eğer yetişebileceğinizi düşünüyorsanız yanlış bilgi verebilirsiniz ama siz yine de vermeyin derim.

Adada dolu dolu 3 gün geçirdik. Bu 3 gün için arabamız hep altımızdaydı. Gitmeden önce bisikletle tüm adayı dolaşırsınız yazılarını okumuştum fakat o işler pek öyle olmuyor, iyi ki de araba kiralamışız diyoruz. Bu arada oldukça uygun fiyatlı arabalar var, çok lükse kaçmak istemiyorsanız. Trafik sağdan aktığı için direksiyon konusunda biraz sıkıntı yaşamanız muhtemel ilk başta, fakat alışmanız 1 saat. Türkiye’ye döndüğümüzde hiç soldan akan trafik görmemiş gibiydik hatta, o derece alışmışız. 

Konaklama

Kaldığımız yerlerden biraz bahsetmek istiyorum size, hatta uzun uzun anlatasım var çünkü; yazarken bile içimi müthiş bir mutluluk kaplıyor. Son birkaç senedir zaten aşırı huzurlu, sessiz, sakin yerlere çok büyük bir ilgim vardı. Koh Samui’de kaldığımız yerler de üzerine cuk oturdu diyebilirim.

İlk kaldığımız otelin adı Charming Fox Samui’ydi. Çok zor şartlarda bu oteli bulmamıza rağmen (çok alakasız bir tepede, otelin olamayacağını düşündüğümüz bir yerde karşımıza çıktı kendisi) çıkmak istemedik buradan. Kiraladığımız aracı bile ilk başta iade mi etsek diye düşünmedik değil. Kahvaltı, odalar, havuzu, çalışanları, mimarisi neresini anlatsam bilemedim, en iyisi aşağıdaki fotoğraflara bir göz atın siz.

İlk kaldığımız otelin adı Charming Fox Samui’ydi.

Diğer otelimiz ise aylarca ne araştırmalar yaparak bulduğumuz Bandara Resort Samui. Ne yalan söyleyeyim burası da enfesti be dostlar. Biraz şımarıklık yapalım dedik ve upgrade bir oda seçtik, havuzumuz içinde olsun, her şeyiyle bize ait olsun dedik. Değdi de… Hem insan kendini bazen şımartmalı bence, yaşadığımız onca stresi düşünürsek İstanbul’da. Tatil ve seyahat için yaşayanlardanım ben de. Neyse..

Küçük detaylarda tatiliniz farklılaşıyor.

Otel bildiğiniz Antalya’daki 5 yıldızlı tatil köyü konseptinde aslında. Ne farkı var derseniz dediğim gibi adanın mistik havası otellere de ayrı bir dokunuş katmış. Küçük detaylarda tatiliniz farklılaşıyor. Onlarca çeşit egzotik meyveler kahvaltınızı renklendiriyor, diğer tarafta müthiş doğanın içerisinde Thai Box eğitmeni size enerji veriyor, günün diğer kısmında da kendinizi bırakıyorsunuz palmiyelerin altına, Hindistan cevizi suyunuzu yudumlamaya başlıyorsunuz. Gitmiş kadar oldum bak yine, yaşıyorum resmen o anı her anlatışımda. 

Chaweng ve Lamai’ye göre daha lüks otellere sahip bu bölge genelde balayı için tercih ediliyor.

Her iki otel de adanın kuzeyi olan Bophut bölgesinde yer alıyor. Gitmeden oldukça fazla araştırdım, adanın hem en merkezi hem de denizinin en iyi olduğu yer konusunda. Chaweng ve Lamai’ye göre daha lüks otellere sahip bu bölge genelde balayı için tercih edilse de bence her açıdan daha kaliteli. Naçizane ada tavsiyelerim ise aşağıda!

Wat Phra Yai

Adanın en bilinen yeri olan Budist tapınağı. Tam tamına 15 metre yüksekliğinde olan bu Büyük Buddha heykeli 1972 yılında inşa edilmiş ve meditasyon yapan bir Buda resmedilmiş.

Giydiğim miniminnacık şortum yüzünden tabii ki de görevliler merdivenlerden yukarı çıkmama izin vermediler. Malezya’da gördüğüm onca Buda’dan sonra çok da ısrar etmedim doğrusu. Heykelin üzerinde bulunan iki yılan ise, Buda’nın kendisini yoldan çıkartmaya çalışan güçlerle mücadelesine yardım eden Nagaları temsil ediyormuş bu arada. Enteresan.

Plai Laem Tapınağı 

Adanın kuzeydoğusunda bulunan bu tapınağın üzerinde merhamet tanrıçasının 18 kollu heykeli bulunmakta. Gidip görülebilir. Biraz çizgi film gibi bir an yaşıyorsunuz bu tapınağa bakarken. Vaktiniz varsa görebilirsiniz fakat kesinlikle görmelisiniz de demiyorum.

Wat Khunaram

İşte en ilgimi çeken tapınak. Mumyalanmış gerçek bir keşişi, bağdaş kurmuş bir şekilde, bir camekan içinde sergilendiğini görebilirsiniz burada ve gerçekten inanılmaz bir deneyim.

Fisherman’s Village

Burası bizim de kaldığımız ve denize girdiğimiz yer olan Bophut Bölgesi’nde ve sahile oldukça yakın. Kısa bir yürüyüş ve yemek yemek için en doğru adres. Birbirinden farkı mutfakların olduğu restoranlara ev sahipliği yapıyor ve gerçekten kafanız karışıyor nerede, ne denesek diye. Adada seyahatimiz süresince çok farklı mutfakları tercih ettiğimiz için, değişiklik olsun diyerek, İtalyan güzel bir hanımefendinin açmış olduğu ekstra şirin bir İtalyan restoranında müthiş deniz mahsullü pizza ve makarnalar denedik. Kesinlikle tavsiye ederim.

Samui Hayvanat Bahçeleri  

Samui Hayvanat Bahçeleri’ni yazmayacağım, çünkü gerçekten çok üzülüyorum para uğruna hayvanların uyuşturulup görsel malzeme olarak sunulmasına. Çekilmeyin arkadaşım o kaplanla, fille fotoğraf ne olacak. Sanki hayatınız boyunca kaplanlarla iç içe yaşadınız. Yapmayın, etmeyin.

Ben çektirmedim mi evet çektirdim ama tamamen çiftlik ortamında doğal yaşayan fillere birkaç muz verdim, o sırada da hatıra fotoğrafı çekildim ama hiçbir maddi amacı yoktu fil sahiplerinin bu fotoğraflar çekilirken. 

Koh Samui’nin insanı kendine çeken farklı ve mistik bir havası var…
Na Muang Şelalesi 

Ben gitmedim fakat gidenlerin mutlaka gitmeniz gereken yerlerden biri olarak anlata anlata bitiremediği yerlerden biri, gidin bana da fotoğraf yollayın.

Chaweng Beach

Koh Samui’ye gitmeden önce en fazla duyduğum plaj burasıydı, fakat biraz araştırdığımda Bophut’u tercih ettim ve iyi ki de etmişim. Evet adanın merkezi burada, her şey Chaweng’de, fakat çok kalabalık olduğu için plajın tadını çok çıkaramıyorsunuz. Biz 1-2 saat güneşlendik, hızlıca denize girip çıktık. Deniz de çok temiz değildi doğrusu. Buraya akşam yemeği için tekrar geldik çünkü geceleri gerçekten çok hareketli ve ışıl ışıl. 

Lamai Beach 

Adanın batısında bulunan Lamai en az Chaweng kadar popüler adada. Bungalov tarzı otelleri burda tercih edebilirsiniz. Gece hayatı olarak da en az Chaweng kadar hareketli olduğuna dair bolca yazı okudum dostlar. Malum biz balayımsı bir tatil yaptığımız için dımtıs bizi çekmedi ama siz gençsiniz eğlenin. 

Son olarak belki duymuşsunuzdur; Tayland’da her yer masaj salonu dolu, abartmıyorum iki adımda bir masaj salonuna rastlamanız mümkün. Bu salonların iyileri olduğu gibi kötüleri de tabii ki mevcut. Koh Samui yukarıda da bahsettiğim gibi biraz daha özel bir ada olduğu için masaj salonları da tasarım ve konsept olarak daha farklı. Kendimize güzellik yaparak hemen hemen her gün kendimizi masaj için profesyonel ellere teslim ettik, ne de olsa masajın anavatanındaydık. Konsept aynı gördüğünüz gibi, önünüz deniz içerisi çok şık.

Koh Samui, en iyi geçirdiğim tatiller listesinde şu an ilk 3 sıraya girdi efendim kendisi. Daha iyileri gelene kadar şimdilik hepinize kocaman sevgiler.

 

İlginizi çekebilir: Filipinler’in sakin ve huzurlu doğasında büyük bir macera sunan köşesi: Oslob

Merlin Türkyılmaz: 2010 yılında Kadir Has Üniversitesi Endüstri Mühendisliği programını burslu olarak bitirdim 2011 yılında stratejik pazarlama ağırlıklı MBA programını tamamladım. 2011’den bu yana çeşitli firmalarda kategori ve ürün yönetimi üzerine çalışmaktayım. Hobilerim arasında spor büyük yer kaplamakta. Yapmaktan hiç sıkılmadığım, en sevdiğim aktivite diyebilirim. Bunun haricinde yeni ülkeler keşfetmek için her an fırsat kollar şekilde yaşamaktayım. Mottom, “Gez, gör, hareket et, kendini mutlu eden şeylere yoğunlaş, paran mı var seyahate yatır”

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale