Tayland’da doğayla iç içe büyüleyici bir seyahat deneyimi: Ko Phi Phi Adaları
Tayland adalarının ününü zaten duymuşsundur, ama Koh Phi Phi Adaları bir başka ünlü, çünkü Leonardo Di Caprio’nun da yer aldığı “The Beach” filminde gördüğün cennet köşesi burası. Filmin çekildiği harika plajlara ev sahipliği yapan “Ley” ve hareketli bir gece hayatı sunan “Don” olmak üzere birbirinden güzel iki adadan oluşuyor Koh Phi Phi adaları. Birbirini harika tamamlayan bu adalarda gündüz Ley’in turkuaz sularına dalıp akşam Don’daki thai boks maçının heyecanında kendini kaybedebilirsin.
Kho Phi Phi Adalarında nereleri görmeli neleri deneyimlemeli?
Bir gününü kesinlikle Ley’e ayır, sabah erkenden kalk. Güneş daha yüzünü göstermemiş, tüm ada uykudayken; bir önceki günden anlaştığın kaptanın “long tail bot”una atla. Tayland’ın mavi boyalı karakteristik kayıklarından birinde Ley’e doğru ilerlerken Ley’i çevreleyen dağların arasından güneşin ilk ışıklarının yükselişini izle. Dağlara yaklaştıkça senin için aralandıklarını, sakladıkları bembeyaz kumsalın ortaya çıktığını göreceksin.
Phuket adasından gelen turistler oraya akın etmeden kendini hemen denize at ve Maya Bay’in renklerinin, dalgalarının, sakinliğinin tadını çıkar. Maya Bay kalabalıklaşmaya başladığında kaptandan seni küçük sakin koylara kaçırmasını iste. Birbirinden mavi, koylar, altın rengi sahiller ve sahillere gizlenmiş salıncakların arasında geçir gününü. Don adasına dönerken maymunların egemenlik sürdüğü Monkey Island’a yanaşıp yiyeceklerini maymunlarla paylaş. Eğer botun çok yakınlarındaysa ikram etmeni bile beklemiyorlar zaten.
Akşama, “Muay Thai” isimli thai boks barına uğrayıp kendine bir “bucket” kokteyl ısmarlayarak başla. Yaklaşık bir litrelik bir kovada gelen kocaman kokteylini bitirmeye uğraşırken ringin kenarındaki basamaklarda oturup boks maçının heyecanına kaptır kendini. Gaza gelirsen ringe çıkmak için gönüllü olup madalya kazanmayı deneyebilirsin. Çıkışında, adanın arka kıyısındaki kumsal partilerine at kendini. Boydan boya hostellerin yer aldığı Loh Da Lum Bay isimli bu koyda geceleri birbirinden çılgın beach partiler oluyor. Yerel halkın dansını, ateş şovlarını izleyerek eğlenceye dahil ol. Gecenin sonunda kendini dev alevli iple ip atlamaya çalışırken bulabilirsin, hele bir de dolunay partisine denk gelirsen her şey daha da çılgınlaşıyor.
Sabah kahvaltını erkenden yapıp güneş kızgınlaşmadan adanın tepesindeki “view point”lere çık ve o manzarada bir süre oturup hayallere dal. Fazla basamak çıkmaya hazırlıklı git yalnız, basamakları çıktıkça seni zorlayan güneşe ve sıcağa karşı suyun, şapkan yanında olsun.
Eğer trekking seviyorsan “view point”ten ormanın içine doğru at kendini, ağaçların, çalılıkların arasında bir bilinmeze doğru bir maceraya çık. Ezilmiş otların üstündeki ayak izlerini ya da su hortumlarını takip ederek kendini bir anda sadece botla denizden gidilen küçük koylardan birinde bulabilirsin. Boş sahile uzanıp dalgaların ve kuşların sesini dinle, kumsalda kısa bir kestirmeyle ormandaki heyecanı ve yorgunluğu at, el değmemiş doğanın verdiği huzuru hisset. Doğayı hissetmeye başla ve ormanın içlerine dalarak minik bir koydan bir diğerine geçerek adayı keşfe devam et.
Bir akşam, Grand PP Arcade restoranını dene. Açık havada güzel atmosfer, güler yüzlü hizmet ve harika yemekler, hepsini bir arada sunuyor. Mesela ananas içinde servis edilen yerel soslarla pişirilmiş hormonsuz tavuk önüne geldiğinde; yemek ve seyretmek arasında kararsız kalabilirsin.
Bir gündüz adanın merkezindeki minik tabelaları takip ederek Long Beach’e doğru yürümeye başla. Yol kenarında gördüğün meyveciden birkaç çeşit egzotik meyve almayı unutma, yorulduğunda bu tatları denemek için bir palmiye ağacı altında mola ver. Yer yer kumsaldan yer yer ağaçların arasındaki patikalardan geçen yolda gördüğün otellerin güzelliğine ve doğayla ne kadar güzel iç içe geçtiğine inanamayacaksın. Long Beach plajı denize girmek, uzanıp keyif yapmak için çok güzel. Eğer masaj seviyorsan bu plajda bir masaj yaptır; denizin kenarında, dalga sesleriyle birlikte masajın tüm gerginliğini alıp seni başka diyarlara alıp götürmesine izin ver.
Ko Phi Phi Adalarına seyahat ettiğinde aklında olması gerekenler
- Parmak arası terlik: Tüm gün deniz, kum arasında gidip gelirken en ideali. Tayland geleneklerine göre restoranlara, hatta bakkala bile girerken kapıda terlikleri çıkarmak gerektiğini hatırlatmakta fayda var.
- Para: dolar en geçerli para birimi. Eğer 50 veya 100 dolarlık banknotların varsa düşük banknotlara göre daha yüksek bir rakamdan bozdurabilirsin. Ada olduğu için bazı yerler kredi kartı kullanmıyor.
- Yemekler: Yemekleri zaten anlatmaya gerek yok, hepsi birbirinden lezzetli ama acılı sipariş verdiğinde gerçekten çok çok acı bir yemek geldiği aklında olsun. Meyveler de inanılmaz lezzetli, yemek yanında taze meyvelerden yapılan meyve suyu ve kokteylleri bir dene.
- Anna’s Restaurant: Uygun fiyatlı ve çok lezzetli yemekleri burada bulabilirsin. Hep dolu oluyor, eğer boş yer olduğunu fark edersen kaçırma, hemen otur.