X

Rahat bir yolculuk geçirmek isteyenlere: Yol tutması ile başa çıkmanın yolları

Uzun bir yolculuğun, huzur dolu bir tatilin, görülecek şahane manzaraların heyecanını yaşarken, yolda kendinizi kötü hissedeceğinizden endişelendiğiniz oluyor mu? Yola çıkmış olmanın mutluluğuyla dolup taşarken bir yandan da mide bulantısı, baş dönmesi gibi tatsız durumlar yaşıyor musunuz? Cevaplarınız evetse, muhtemelen taşıt tutması veya yol tutması olarak bildiğimiz hareket hastalığı semptomlarını her yolculukta yaşamak zorunda kalıyor olabilirsiniz. Gelin bu rahatsız edici durumun üstesinden gelmek için neler yapılabileceğine yakından bakalım.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Hareket hastalığının nedenleri ve semptomları

Adından da anlaşılacağı üzere yol/araç tutması, hareket halindeki bir aracın içerisinde yolculuk ederken hasta hissetmek olarak tanımlanabilir. Her ne kadar birçok insan tarafından yıllardır deneyimlenen ve bilimsel araştırmalara da konu olmuş bir rahatsızlık olsa da nedeni henüz kesin olarak bilinmemekte. Ancak, yapılan çalışmalara göre yol tutmasının birtakım sebepleri olabilir:

İlki; duyusal çatışma. Yani; beynin hareket algılamasında yaşadığı duyusal çatışma. Gözler, iç kulaklar, kaslar ve eklemler gibi farklı duyusal sistemlerden gelen bilgiler beynimize ulaşırken, bu duyusal bilgiler arasında bir uyumsuzluk olduğunda bu durum hareket hastalığına neden olabilir. Örneğin, bir arabada seyahat ederken gözler hareketi görür ve algılarken iç kulak hareketsiz kaldığını hissedebilir, dolayısıyla beyne birbiriyle çatışan bilgiler aktarılır ve bu da yol tutması dediğimiz olumsuz durumun açığa çıkmasına zemin hazırlayabilir.

Öte yandan, göz hareketleri ve başın konumu da hareket hastalığının ortaya çıkmasına neden olabilir. Eğer araç içerisinde hareket halindeyken kitap okumaya çalışıyor, telefona bakıyor veya başınız önde herhangi bir başka şeye odaklanarak gidiyorsanız, bu tür durumlar gözler ve iç kulak arasındaki duyusal çatışmayı artırabilir ve beyne giden sinyallerin daha da karışmasına neden olarak yol tutmasını tetikleyebilir. Ayrıca, genetik faktörler de yol tutmasına yol açabilir. Ailenizden birinde hareket hastalığı varsa sizde de görülebilir ya da sizde olması, çocuklarınızda da ortaya çıkma riskini artırabilir.

Hareket hastalığı belirtileri yavaş yavaş gelişebilir veya bir anda ortaya çıkabilir. En yaygın semptomlar arasında:

  • Mide bulantısı
  • Kusma
  • Baş dönmesi
  • Tükenmişlik hissi
  • Baş ağrısı
  • Sinirlilik hali
  • Hızlı nefes alıp verme
  • Her zamankinden daha fazla tükürük salgılama
  • Terleme yer alır.

Yol tutması, tehlikeli bir durum olmasa da kişiye rahatsızlık vererek yaşam kalitesinin düşmesine neden olabilir, ayrıca uzun yolculuklardan kaçınmasına da zemin hazırlayabilir. Bu nedenle birtakım önlemler ve tedavi edici yöntemler gerekebilir.

Yol tutması nasıl önlenir?

Hareket hastalığı belirtilerini ortadan kaldıramayabilirsiniz ancak bazı önlemler alarak yol boyunca daha iyi hissetmenizi sağlayabilirsiniz.

Temiz hava alın: Araç içindeyseniz camınızı aşağı indirin. Uçaktaysanız, soğuk havayı kendinize doğru üflemek için havalandırma deliklerini yönlendirin.

Bakışınızı yeniden yönlendirin: Kitabınızı, telefonunuzu veya tabletinizi bir kenara koyun ve uzaktaki veya ufuktaki nesnelere bakın.

Arkanıza yaslanın: Mümkünse koltuğunuzu geriye yaslanacak şekilde hareket ettirin ve gözlerinizi kapatın.

Konumunuzu değiştirin: Eğer imkanınız varsa arabada/otobüste ön koltuğa geçin veya uçakta/trende cam kenarına oturmayı teklif edin.

Aracın gidiş yönüyle uyumlanın: Aracın gidiş yönüne ters bir şekilde oturuyorsanız bu da duyusal çatışmayı artırarak yol tutmasını tetikleyebilir, böylesi bir durumu önlemek için aracın gidiş yönüne doğru oturduğunuzdan emin olun.

Güçlü kokulardan kaçının: Seyahat ederken midenizin bulanmasına ya da başınızın ağrımasına neden olabilecek güçlü kokulardan kaçının, aynı araçta seyahat ettiğiniz kişilerden de bu konuda hassas davranmalarını rica edin.

Midenizi rahatlatacak bir şeyler yiyip için: Zencefil çayı veya zencefilli gazozu yudumlamak midenizi rahatlatabilir. Nane şekeri veya tuzlu çubuk kraker mide bulantınızı önleyebilir.

Özel bileklikleri deneyin: Henüz bilimsel araştırmalarca etkisi kanıtlanmamış olsa da kullanıcı yorumlarına göre özel yol bileklikleri araç tutmasının belirtilerini azaltabilir ve yol boyunca daha iyi hissetmenizi sağlayabilir. Bulantı bilekliği olarak piyasada bulabilir ve deneyebilirsiniz.

Son olarak akupunktur uzmanından da destek alabilir, yolculuk öncesinde sizi rahatlatabilecek ilgili noktalara akupunktur uygulatabilirsiniz. Ağır mide bulantısı, baş ağrısı veya baş dönmesi yaşıyorsanız da doktorunuza danışarak şikayetlerinizin şiddetini azaltacak ilaç önermesini talep edebilirsiniz. Yolculuk esnasında dikkatinizi dağıtmak için yolculuk ettiğiniz biriyle sohbet etmek de fayda sağlayabilir, ancak herkes için aynı etkiyi yaratmayabilir. Sizin için en uygun olacak yöntemi bulmak için bir süre deneme yapmanız gerekebilir.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Sayfa içeriğinde tedavi edici sağlık hizmetine yönelik bilgiler içeren öğelere yer verilmemiştir. Tanı ve tedavi için mutlaka hekiminize başvurun.

Kaynak: clevelandclinic, medicinenet, healthline

İlginizi çekebilir: Çocuklarla tatile çıkarken işinizi kolaylaştıracak seyahat ipuçları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.



5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş

Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



İlgili Makale