Tarihteki dört dehanın aşırı tuhaf takıntıları: Kierkegaard, Voltaire, Beethoven ve Sartre
2015’te Kolektif Kitap’tan çıkan “Günlük Ritüeller: Büyük Eserlerin Yaratıcıları Nasıl Çalışır”ı okumadan kütüphanenin bir köşesinde unutmuşum. Bulup karıştırmaya başlayınca epey keyiflendim. Düşler, yanılsamalar ve büyük fikirlerin birbirine karıştığı, yeryüzünün bu seçilmiş adamlarının hayatı ilginç ritüellerle, her birimiz kadar garip takıntılarla dolu. 230 hikayeden seçtiğim dört isim ve küçük tuhaflıkları özetle aşağıda:
Soren Kierkegaard: 50’den fazla kahve fincanı
Günlerini yazarak ve Kopenhag’da uzun yürüyüşler yaparak geçiren, tarihin belki en çekici felsefecisi Kierkegaard, en iyi fikirlerin yürürken aklına geldiğine inanırmış. Biyografi yazarı, Kierkegaard’ın bazen sırf fikirler uçmasın diye koşarak eve döndüğünü, şapkası ve bastonunu dahi bırakmadan, ayakta yazmaya başladığını anlatıyor. Esas tuhaflığa gelirsek: Sekreteri Israel Levin, Kierkegaard’ın her takımdan yalnız birer parça olmak üzere en az 50 fincanı ve tabağı olduğunu not etmiş. Levin’in her akşam için ayrı bir parça seçmesini bekler, kahve geldikten sonra da neden o parçayı seçtiğini açıklamasını istermiş.
Voltaire’in yatağına olan aşkı
Fransız Aydınlanma dönemi yazarı Voltaire yatakta çalışmaya bayılıyormuş. Yatağından öğlene doğru çıkıp mutlaka biraz çikolata atıştıran ve kahve içen yazar, öğleden sonra 2 ile 4 arasında çıkıp at arabasıyla dolaşır, akşam yemeğinden sonra gece geç saatlere dikte etmeyi sürdürürmüş. Voltaire’in günde 18–20 saat çalıştığı söyleniyor. Yazar, ideal yaşama şeklinin bu olduğuna yürekten inanıyordu, hatta bir keresinde “Hücreyi seviyorum,” diye yazdı.
Duştaki Beethoven
İyi bir kahve için bir fincanda 60 kahve çekirdeği olması gerektiğine inanan Beethoven, gün doğarken uyanır ve kesin dozu ayarlayabilmek için çekirdekleri tek tek sayarmış. Öğrencisi Anton Schindler’ın notlarına kulak verelim: Beethoven, sular bir alt kata sızana dek banyoda vakit geçirip yıkanırken çok yüksek sesle şarkı söylediği için ev sahipleri kendisinden hiç haz etmezmiş.
Jean-Paul Sartre: Az uyku, kısa zamanda çok iş takıntısı
Sartre’ın iddiası, insanın aşırı çalışmadan da oldukça verimli olabileceğiydi. Bir keresinde “Sabah üç saat, akşam üç saat. Benim tek kuralım bu” diyen ancak zihni pek durulmayan düşünürün hayatında aşırılığın gölgesi hep mevcut: Sıklıkla uyku problemleri yaşıyor, çeşitli bağımlılıklara da eğilimli ne yazık ki. Biyografi yazarı Annie Cohen Solal, Sartre’nin kısa zamanda çok iş yapma takıntısıyla bazı ilaçlarda günlük doz sınırını aştığını söylüyor.