X

Tarihin vahşi çocukları: Biyolojik kimlik insan olmak için yeterli midir?

Biyolojik kimlik başta genler olmak üzere madde, enerji, biyoloji kanunlarının denetiminde bir dizi biyolojik yapı taşına dayanılarak canlılar üzerinde yapılan tanımlamadır. Bu açıdan bakıldığında bir canlının, insan beyin yapısıyla aynı olan bir beyninin bulunması, ona insan dememiz için yeterlidir. Fakat biyolojik kimlik canlıların tanımlanmasında en önemli açıklamalardan biri olduğu halde sosyal kimlik tarafından desteklenmediği sürece insan kimliği için yeterli olmaktan çıkacaktır. Bunun en önemli örnekleri tarihin sayfalarında yerlerini alan Vahşi Çocuklar’dır.

Feral çocuklar olarak adlandırılan bu çocuklar doğduktan çok kısa bir süre sonra doğaya terk edilmiş ya da bazı hayvanlar tarafından kaçırıldıktan sonra hayatta kalabilmeyi başarmış ve yıllar sonra keşfedilmiş çocuklardır. Bu çocukların ortak özelliği biyolojik olarak tam anlamıyla insan kimliğine sahip olmaları ancak sonrasında bu kimliği koruyamayarak başka türlü bir evrim geçirmiş olmalarıdır.

Kurt Çocuklar: Amala ve Kamala

Hindistan’ın Batı Bengal bölgesinde 1920 yılında kurtlarla yaşarken bulunmuş olan Amala ve Kamala isimlerindeki iki kız çocuğu, vahşi çocukların en etkileyici örneklerinden biridir. O günlerde Kuzey Hindistan’da dini cemaatlerden sorumlu rahip Joseph Singh köylülerden zaman zaman geceleri kurtlarla birlikte ortaya çıkan ancak bir görünen bir kaybolan ve kurda benzemeyen hayaletler olduğunu duymuştur. Bunu duyan rahip köy halkını harekete geçirerek kurduğu bir araştırma grubuyla ormana doğru yola çıkar. Bu grup, ağaçların arasına yerleştirdikleri bir kulübede saklanarak geceleri gözlem yapmaya karar verir. Kurtların teker teker ortaya çıkmaya başladığı bir gecede, köylüler saklandıkları kulübede gözlem yaparken kurtlarla birlikte ortaya çıkan iki canlıya dikkat kesilirler. Bu canlıların gövdesi, kolları ve bacakları insana benzemekte başları ise gövdelerinin üzerindeki  bir top gibi gözükmektedir. Gözleri karanlıkta parlamakta ve insan gözüne benzememektedir. Yapılan gözlemler neticesinde dört ayak üzerinde koşan bu canlıların biri 1,5 biri 8 yaşında iki kız çocuğu olduğu anlaşılır.

Bu çocuklar hiçbir şekilde insan davranışı göstermez, üzerlerine giydirilen kıyafetleri parçalar, önlerine konulan çiğ etle beslenir, gökyüzünde ay yükseldiğinde ulumaya başlarlardı. 8 yaşındaki Kamala uzun süredir dört ayak üstünde durduğu için kol ve bacak boyu kısalmış uzuvlarıyla hayvan uzvuna benzemişti. Bu nedenle iki ayak üstünde duramamaktaydı. Hiçbir şekilde gülümsemez ve insanlarla birlikte olmaktan hoşlanmazlardı. Sadece korku duygulanımını yaşar ve yüzlerinden sadece bu duygu okunabilirdi. Çiğ et kokusunu normal bir insanın duyamayacağı mesafeden algılar, gözleri karanlıkta daha da keskinleşir ve göz bebekleri aynı kediler gibi yusyuvarlak olurdu. Kızları eğitmek için büyük çaba gösteren Singh’in tüm çalışmaları hem Kamala hem de Amala için başarısızlıkla sonuçlandı. Eğitiminin başlangıcında Amala hayatını kaybederken, Kamala ise hiçbir zaman tam anlamıyla eğitilemedi.

Kurt çocuk Shamdeo

1972 Mayıs ayında Hindistan’da Musafirkhana Milli Parkı’ında kurtlarla oynayan 4 yaşında bir erkek çocuğu bulunur. Uzun tırnaklara sahip, saçları normalden daha kalın ve hasırlaşmış, dizleri, dirsekleri ve avuç içleri nasırlarla dolu olan bu çocuğa Shamdeo ismi verilerek, bakılmak ve büyütülemek üzere Narayanpur Köyü’ne görütülür. Shamdeo sahip olduğu özelliklerle Amala ve Kamala’yı hatırlatmakta, aynen onlar gibi çiğ et parçalamaktan uzamış olan dişleri, kan gördüğü zaman kendisini tutamaması, vahşileşme ve hayvan yavrularıyla bütünleşme gibi özellikleriyle dikkat çeker. Tavuk avlamayı ve toprağın üzerinde çiğ olarak yemeyi seven Shamdeo hiçbir zaman konuşmayı öğrenemeyerek 1985 yılında hayatını kaybeder.

Kuş çocuk Vanya Yudin

2008 yılında Rusya’da sosyal hizmet danışmanları tarafından bulunan Vanya annesi tarafından kuşlarla dolu bir odaya kapatılmış ve yıllarca bu odada mahsur tutulmuştur. 2008 yılında keşfedilen kuş çocuk Vanya hiçbir şekilde insan iletişimine maruz kalmamış, konuşulmaya çalışıldığında ise sadece kuş sesleri çıkararak karşılık vermiştir. İnsanlarla iletişimi kontrol altında yavaş yavaş öğrenmeye başlamış ancak kuşlarla iletişim kurabilme becerisini hiçbir zaman kaybetmememiştir.

Maymun çocuk John

Ugandalı köylü Milly Sebba tarafından ormanda çalı ararken maymunlar arasında bulunan John, kendisine yaklaşılmak istendiğinde tıpkı bir maymun çevikliğiyle ağaca tırmanarak uzaklaşmıştı. Yakınlaşma girişimlerine yavaş yavaş cevap veren John’un, annesi ve babası öldürüldükten sonra ortadan kaybolan John Ssebunya olduğu anlaşıldı. Köylülerin hatırladığına göre anne ve babasını kaybettikten sonra ortada kalan John’a maymunlar yiyeceklerini getirmeye başlamış ve bir süre sonrasında John ortadan kaybolmuştu. Çocuk kayıplarının çok sık yaşandığı o yıllarda bu durum kimsenin dikkatini çekmemişti. Şu anda 21 yaşında olan John hala hayatta ve bir Afrika korosunda şarkı söylüyor.

Köpek çocuk Traian Caldarar

Trian Caldarar, annesinin eşi tarafından sürekli fiziksel şiddete maruz kalıyordu. Yaşadığı olaylardan dolayı kendisinin mi kaçtığını yoksa annesi tarafından mı ormana terk edildiği henüz aydınlatılamamıştır. Trian ortadan kaybolduğu zamanlarda yeni yeni konuşmaya başlamışken, tekrar bulunduğunda ise 7 yaşındaydı. Vahşi köpeklerle bir arada yaşarken karton bir kutunun içinde bulunan Trian, yaşından çok daha küçük gözüküyor ve köpek yemekleriyle besliyordu. Yemek bulamadığında hırçınlaşmaya başlayan ve havlayan Trian yemeğini yedikten sonra ise yerde kıvrılarak uyuyordu.

Orman kızı Rochom P’ngieng

13 Ocak 2007’de Kamboçya’nın Ratanakiri bölgesindeki köylülerin yiyeceklerini her gece çalındığını polise ihbar etmeleriyle ormanda yaşayan bir genç kadın bulundu. Araştırmayı yürüten polis memuru Ksor Lu Long bulduğu genç kadının kendi kızı olduğunu sırtındaki bir yara izinden tanıdı. Yıllar önce ormanda öküz otlatırken ortadan kaybolan Rochom köye geri getirilerek köy hayatına tekrar adapte edilmeye çalışıldı. Acıktığında ve susadığında ağzını gösteriyor ve kimsenin anlamadığı bazı sesler çıkarıyordu. Kendisine giydirilen kıyafetleri her seferinde yırtarak çıkaran Rochom Mayıs 2010’da ormana geri kaçtı ve kendisinden bir daha haber alınamadı.

And Dağları’nın keçi çocuğu

Daniel 1990 yılında And Dağları’nda bir keçi sürüsünün içinde bulundu. Ormanda 8 yıl yaşadığı anlaşılan Daniel sadece keçi sütü, yemiş ve ot ile besleniyor, dört ayağının üstünde yürüyerek tamamen hayvan davranışları gösteriyordu. İnsan iletişimine dair hiçbir tepki göstermeyen Daniel bulunmasının ardından kısa süre sonra tekrar kayıplara karıştı.

Ceylan çocuk

9 Eylül 1946 tarihli Life Magazin haberine göre bir grup avcı tarafından Suriye düzlüklerinde ceylanlar arasında bulunan bir erkek çocuğun fotoğrafı çekildi. Çocuk, ceylanlarla birlikte saatte 80 km süratle kaçtığından ancak Irak ordusunun jipiyle yakalanabilmişti. Çıplak halde bulunan ceylan çocuk çok zayıf gözükmesine rağmen şaşırtıcı bir şekilde kaslı ve güçlüydü. Hiçbir insan davranışı göstermeyen bu çocuk akıl hastanesine nakledildi. Yakalandıktan 9 sene sonrasına kadar yaşayan ceylan çocuk, kaçma girişimlerinin engellenmesi için her seferinde hapsedildi.

Köpek kız Oxana

1991 yılında 8 yaşındaki Oxana köpekler arasında yaşarken bulundu. Anne ve babası tarafından küçük yaşta köpekler arasına terk edilmiş olan Oxana dört ayağının üzerinde yaşıyor, yaklaşıldığında pençelerini gösteriyor ve bir köpekten ayırt edilemeyecek şekilde havlıyordu. Yoğun bir rehabilitasyon süreci geçiren Oxana ancak 5 yaş seviyesine kadar getirilebildi.

Vahşi çocuk örnekleri insan kimliğine sahip olmak ve insana has davranışlar sergilemek için biyolojik evrimin en karmaşık yapısı olan insan beyniyle doğmuş olmanın yeterli olmadığını ortaya koyuyor. Vahşi çocuk örnekleri insan beyninin gelişmeye yönelik potansiyelinin olduğunun yanı sıra gerileme özelliğinin de olduğunu göstermektedir. Beynin öğrenme ve kopyalama özelliği sosyal hayatta insan davranışlarını öğrenmeyle sonuçlandığı gibi bu tür bir ortamın yerini doğa ve vahşi yaşam aldığında hayvan davranışlarını taklitle sonuçlandığını gözler önüne serer. 

 

İlginizi çekebilir: Nörobilimi kullanarak kötü alışkanlıkları bırakmak

Psikolog & Nörobilim Uzmanı Güliz Altınbaşak: Bahçeşehir Üniversitesi Psikoloji Bölümünden tam burslu olarak mezun oldu. Şu anda Dialectical Behavior Therapy (DBT) Turkey Danışmanlık Merkezi’nde Program Koordinatörü ve The Life-Co Wellbeing Merkezi’nde Mental Wellness Program Koordinatörü olarak çalışmaktadır. The LifeCo Wellbeing merkezi bünyesinde meditasyon odaklı olmak üzere mindfulness (farkındalık), duygu regülasyonu, stres yönetimi ve kişilerarası iletişim becerileri üzerine eğitim kampları düzenlemektedir. Ayrıca, savaş mağdurlarına yönelik mesleki eğitim, savaş sonrası travma ve formal eğitim projeleri yürütmektedir. Davranış Bilimleri Enstitüsü Yetişkin ve Aile Danışmanlık Merkezi’nde EMDR odaklı projelerde çalıştı. TOÇEV Tüvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı’nda Psikolog ve Eğitmen olarak görev aldı. “Doğudaki Ebeveyn ve Çocukları Bilinçlendirme Projesi” kapsamında birçok ilde araştırma yaptı ve eğitimler verdi. Norveç, Azerbaycan, Slovenya ve İspanya’da “Dezavantajlı Grupların Bilinçlendirilmesi ve Hayat Şartlarının Yükseltilmesi” konusundaki projelerde Ülke Koordinatörlüğü yaptı. Maltepe Kapalı İnfaz Ceza Kurumu’nda hükümlülerle çalıştı. Aynı dönemde Avrupa Şafak Hastanesi’nde bağımlılık üzerine çalışmalar yaptı. Çocuklara Yeniden Özgürlük Vakfı’nda gönüllü olarak görev alarak suça eğilimli çocuklar için çalışmalar düzenledi. “Erkek Homoseksüeller ve Heteroseksüellerin Suçluluk Utanç ve Kaygı Düzeylerinin Karşılaştırılması” üzerine yaptığı araştırmayı 17. Ulusal Psikoloji Kongresi’nde, “Kanser Hastaları için Mindfulness Odaklı Mental Wellness” çalışmasını “VIII Ibero American Congress of Clinical and Health Psychology Congress” Porto Riko’da sundu.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale