X

Tarihi yapıların dokusu ve doğanın mucizeleri bir arada: Küçük, mütevazi ve büyüleyici ülke Siem Reap

Uzak doğu ülkeleri arasında adını yeni duyurmaya başlayan ve tarihi güzellikleriyle büyüleyen Siem Reap birkaç gün ayırıp zevkle gezebileceğin küçük ve ucuz bir yer.

Kamboçya’nın simgesi Angkor Wat Tapınağı

Siem Reap’a uğradığında tabi ki görmen gereken ilk yer ülkenin bayrağında yer alan ve dünyanın en büyük tapınağı olarak bilinen Kamboçya’nın simgesi “Angkor Wat Tapınağı”. Bu tapınağı ve etrafındaki diğer tarihi yerleri gezip zamanda yolculuk yapmak için bir gündüzünü ayır. Güzel bir gün geçirmek için yapman gereken en kritik hamle bir gün önceden seni gezdirecek tuktuk şoförüyle anlaşıp sabah erken saatlerde yola çıkmak. Böylece saat 11’den sonra kalabalıktan adım atamayacağın bu harika tapınağı sakinken gezip tadına varabilirsin.

Siem Reap’a uğradığında tabi ki görmen gereken ilk yer ülkenin bayrağında yer alan ve dünyanın en büyük tapınağı olarak bilinen Kamboçya’nın simgesi “Angkor Wat Tapınağı”.

12. yüzyılda o zamanların en büyük imparatorluklarından biri olan Khmer Krallığı tarafından inşa edilmiş olan bu yapı dünyanın en büyük tapınağı olarak biliniyor.

Zaten ağaçların arasında tuktukla ilerlerken uzaktan kendini gösterdiğinde bu yapıya kilitleneceksin; sanki zaman anlamını yitirmiş, zamanda yüzlerce yıl geriye, tapınağın en şaşalı zamanlarına gitmişsin, iki yanında ona eşlik eden palmiye ağaçları ve önündeki küçük gölle birlikte sana gövde gösterisi yapıyor. Tapınağın görkemine hayran bir şekilde gezerken detayları fark edip daha da etkilenmemek mümkün değil. Tapınağı çevreleyen duvarların her birinde o zamanların önemli olaylarını anlatan kabartmalar yer alıyor, bol bol savaş tasvirleri ve filler mevcut.

Tapınağı çevreleyen duvarların her birinde o zamanların önemli olaylarını anlatan kabartmalar yer alıyor, bol bol savaş tasvirleri ve filler mevcut.

Eğer Angkor Wat’ın büyüsünden kurtulamadıysan daha da masalsı halini görmek için burada gün doğumunu izlemek için bir plan yapabilirsin. Bunun için tuktuk şoförüyle seni ertesi sabah gün doğmadan çok önce Angkor Wat’a götürmesi için anlaşıp erkenden gidip önlerden yer kapmalısın. Sonrasında kendini Angkor Wat’ın kulelerinin arkasından doğan güneşin renklerine, gölün üstünde oluşturduğu renk geçişlerine bırakabilirsin.

Khmer Krallığı’nın başkenti Angkor Thom 

Tapınak gezine Khmer Krallığı’nın başkenti olan “Angkor Thom” ile devam edebilirsin. Angkor Wat’tan hemen sonra krallığın ana şehri olarak inşa edilen bu yapı birçok insana ev sahipliği yapmış. Fakat Angkor Thom tarihi şehrin tam göbeğinde yer alan Bayon tapınağı ile tanınıyor, çünkü bu tapınağın çok etkileyici bir mimarisi var. Bayon Tapınağı’nın 4 köşesi, 4 tarafı 4 farklı dev yüz heykelinden oluşan kulelerle çevrili. Yani koşup tapınağın tepe noktasına çıktığında mutluluk ve huzurla aydınlanmış dev yüzler tarafından etrafının çevrildiğini görüyorsun.

Bayon Tapınağı’nın 4 köşesi, 4 tarafı 4 farklı dev yüz heykelinden oluşan kulelerle çevrili.

Bir yapıdan diğerine koşturup o hiç tanık olmadığı zamanları hayal ederken yorgun düşüyor tabi insan. Angkor Wat etrafındaki koşturmanın arasında yol kenarlarındaki ağaçların altına kurulmuş standlarda mola verebilirsin. Taze meyveler, soğuk hindistan cevizi suyu gibi serinletici şeyleri bulabileceğin bu alanlarda bu coğrafyaya özgü özel pirinç kağıdına yapılmış resimler de çıkabilir karşına. Ya da fillerle ağaçların altında kısa bir tur atabilirsin.

Taze meyveler, soğuk hindistan cevizi suyu gibi serinletici şeyleri bulabileceğin bu alanlarda bu coğrafyaya özgü özel pirinç kağıdına yapılmış resimler de çıkabilir karşına.

Dev ağaçların sarıp sarmaladığı büyüleyici tapınak Ta Prohm

Siem Reap’ın tarihi köşelerini keşfetme gezisinde asla atlamaman gereken yer tabi ki “Ta Prohm”, yani Tomb Raider filminde gördüğün o inanılmaz tapınak. Ta Prom Tapınağı da bütün gün gezdiğin tapınakların zamanında inşa edilmiş, ama doğa bu tapınağa çok da hoşgörülü davranmamış, çünkü gittiğinde önüne çıkan manzara “dev ağaçlar tarafından yenip yutulmaya çalışılan bir yapı”dan başka bir şey değil! İnsanların doğayı nasıl katlettiğinin gittikçe daha çok farkına vardığımız bu zamanlarda o hep duyduğumuz “doğa öcünü alır” cümlesinin en büyük örneklerinden birine şahit oluyorsun şu an; Ağaç tapınağın bazı köşelerini kökleri arasına almış ve bu yapıların üzerinde yükselmiş; tapınağın ağaç dalları arasında kaybolmasından bahsetmiyorum, köklerin arasında kalan bir yapı ve üzerinde yükselen dev ağaçlar canlandırabilirsin gözünde.

Fotoğrafçı: Aran Chalermsaen

Bu yorgun günün sonunda şehre geri döndüğünde Kamboçya lezzetlerini denemek için “Lilypop”a uğra. Kamboçyalı Lily ile evlenip Siem Reap’a yerleşen bir Belçikalı tarafından işletilen bu aile mekânında her şey gözlerinin önünde taze taze hazırlanıyor. Bu samimi ve uygun fiyatlı restoranda, çok lezzetli ana yemekler öncesinde spring roll’u kesinlikle denemelisin.

Küçük bir şehir olan Siem Reap’ı keşfe çıktığında Pub Street isimli küçük caddeden başlayabilirsin. Bu cadde ve etrafındaki sokaklar Siem reap’ın kalbi. Buralar ve etrafında gezerken güzel dükkanlar, restoranlar, cafeler ve her şeyi bulabileceğin pazarları göreceksin. Kamboçyalıların daha yakından tanımak için bu pazarlara uğrayıp günlük hayatları hakkında bilgi sahibi olabilirsin.

“Psar Chas” ya da “The Old Market” ismiyle geçen Pazar şehrin tam göbeğinde ve her gün açık. Özellikle güneşin sıcağından kaçmak istediğin öğle saatlerinde bu üstü kapalı pazarda serinleyebilirsin. Pazarda taze meyve ve sebzelerin yanı sıra kızarmış böcekler, akrepler ve kurbağalar da yenmeye hazır bekliyorlar. Yerel halkın sabah erken saatlerde uğradığı bu pazarda kurutulmuş yiyecekler ve taze yerel baharatlar da var. Eğer bir “köri sever” isen burada her çeşidini bulman mümkün.

Old Market’in yanındaki nehrin diğer tarafında “King’s Road Market” ve “Art Market” isimli iki pazar daha mevcut.

Night Market isimli pazar adı üstünde akşamları ve geceleri açık oluyor. Şehirdeki diğer tüm dükkanlar kapalıyken buradan hediyelik eşya alışverişini yapabilir, açsan ayak üstü atıştırmalık bir şeyler bulabilirsin. Old Market’in yanındaki nehrin diğer tarafında ise “King’s Road Market” ve “Art Market” isimli iki pazar daha mevcut. Bu pazarlarda aradığın hediyelik eşyaları pazarlıkla uygun fiyatlara alabilirsin. Özellikle palmiye dallarından örülen çantalar ve hindistan cevizlerinin içinin boyanmasıyla yapılan renkli tabaklar gibi Kamboçya’yı hatırlatacak el yapımı eşyaları burada bulabilirsin.

Eğer el sanatlarına meraklıysan tüm gününü bu pazarlarda yeni şeyler keşfederek geçirebilirsin.

Eğer el sanatlarına meraklıysan tüm gününü bu pazarlarda yeni şeyler keşfederek geçirebilirsin. Akşam yemeğinde harika lezzetli şeyler denemek istiyorsan Genevie’s isimli restoranı denemelisin, rahatça yer bulabilmek için önceden rezervasyon yaptırmalısın. Lezzetli kokteyllerden birinin yanına Kamboçya’nın meşhur yemeklerinden loklak ya da amok sipariş et. Güzel bir ortam, iyi bir servis ve çok lezzetli bir yemekle günün yorgunluğunu atıp gece için enerji toplayabilirsin.

Siem Reap’ın gecelerinin ne kadar hareketli olduğunu görmek istersen Pub Street’e gitmelisin. Sokaktaki standlardan taze meyve sularıyla hazırlanan kokteyllerden bir tane alıp Pub Street ve etrafındaki sokakları gezebilirsin. Siem Reap’ın en meşhur mekanı Angkor What isimli barda şehirdeki diğer gençlerle buluşabilir eğlenceli bir gece geçirebilirsin.

Siem Reap’ta sakin bir gün geçirmek için nehir kenarında keyifli bir yürüyüşle etrafı keşfedebilirsin. Güne The Hive isimli cafede harika bir kahvaltı ile başlayabilir hemen sonrasında “Wat Preah Prom Rath” isimli Budist tapınağına uğrayabilirsin. Yeni bir yapı olan bu tapınağın mimarisi, özellikle de iç tasarımı ve tasarım için kullanılan renk seçimleri çok güzel. Nehir etrafında son zamanlarda açılmış Avrupai tarzda yerel yemekler yapan mekanları keşfedebilirsin. Sister Srey bunlardan bir tanesi, harika burgerler veya tatlılarından birini deneyebilir, Siem Reap’ta bulması zor olan hızlı internetinin tadını çıkarabilirsin.

Nehir etrafında son zamanlarda açılmış Avrupai tarzda yerel yemekler yapan mekanları keşfedebilirsin. Sister Srey bunlardan bir tanesi.

Bir diğer seçenek de açık havadaki bahçesinde güzel yerel lezzetleri deneyebileceğin “Peace Cafe”. Buradaki yiyecekler senin siparişin üzerine taze taze hazırlanıyor. O nedenle çok çok acıkmadan önce gitmek en iyisi. Eğer istersen buradaki yoga derslerinden birine de katılabilirsin.

Unutmadan belirtmekte fayda var;

  • Kamboçya’nın para birimi Riel olmasına rağmen turistik tüm yerler Doları tercih ediyor. Burada geçirdiğin sürede hiç para bozdurmadan alışveriş yapabilirsin.
  • Kamboçya uzakdoğudaki en ucuz ülkelerden birisi, Taze sıkılmış meyve suyu ya da bir porsiyon noodle’ı 1 Dolara alabilirsin. Hatta uzun bir gece eğlencesi sonrası enerjin tükendiyse bir motorun seni hosteline bırakması için ödeyeceğin ücret de pazarlıkla 1 Dolar kadar cüzi bir rakam olabilir.

İlginizi çekebilir: Bali’nin ortasında, dağların tepesinde, palmiye ağaçlarının arasında: UbudBali’ 

Yazarın diğer yazıları için tıklayın. Yazarın diğer yazıları için tıklayın. 

Gökçe Argun: Büyük küçük kaçamaklarla yeni yerler keşfetmekten daha güzel ne olabilir? Daha önce yürünmemiş sokakların, henüz tadılmamış yemeklerin heyecanı yaşanmalı diye çıktığım yollarda kuşlara özenip uçaktan atladığım, uzak bir köyde sessizce oturup iç sesini duymaya çalıştığım ya da okyanusa dalıp köpek balıklarını gözetlediğim anlar deneyimlerimin en vazgeçilmezleri. Bu hikayelerden etkilenip de yola düşenlerden biri neden sen olmayasın?

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale