X

Tam yağlı süt, yarım yağlı ve yağsız sütten daha mı iyi?

Süt, gezegenimizdeki en doğal besleyici gıdalardan bir tanesi ve bu nedenle tüm yaşlardan insanlar onu tüketmeyi seviyor ve okullarda da sık sık dağıtılıyor. Uzun senelerdir uzmanlar genellikle 2 yaş üzerindeki herkes için az yağlı süt tüketilmesini önerdiler. Ancak son yıllarda bilim insanları bu önerinin ne kadar doğru olduğu üzerine araştırmalar yapıyor.

Farklı süt türleri: Tam yağlı, yarım yağlı ve yağsız

Marketlerde sütün pek çok türü mevcut ve bunların yağ düzeyleri birbirinden farklı. Tam yağlı süt, normal doğrudan süttür ve içindeki yağ miktarı değişmemiştir. Yarım yağlı ve yağsız süt ise içindeki yağın alınması sonucunda oluşur.

Süt türlerinin içerisindeki yağ miktarları şöyle:

  • Tam yağlı süt: %3.25 süt yağı
  • Yarım yağlı süt: %1 süt yağı
  • Yağsız süt: %0.5’in altında süt yağı

Yağın kalorisi diğer besinlerden daha fazla olduğu için yağı daha fazla olan sütün kalorisi elbette diğerlerinden daha yüksek.

Her bir süt türünde benzer miktarda mikro besinler bulunsa da, D vitamini içerikleri değişebiliyor. Ancak süt üreticileri sütlere D vitamini takviyesi ekledikleri için bu değer yeniden dengeye geliyor.

Süt türleri arasındaki bir diğer besin farkı ise omega-3 yağ asitlerindedir. Bu yağ türünün sağlığa pek çok faydası bulunuyor ve kalp ile beyin sağlığı üzerinde etkili, ayrıca inflamasyonları da azaltıyor. Süt ne kadar yağlı olursa omega-3 miktarı da o kadar fazla olacaktır.

Bunlara ek olarak bazı çalışmalarda organik tam yağlı sütün omega-3 düzeyinin normal tam yağlı sütten daha fazla olduğu görülüyor. Fakat bu fark özellikle doğal meralarda beslenen ineklerin sütleri için geçerli olmuş. Bu nedenle daha fazla omega-3 isteyenlerin merada beslenen ineklerin sütünü tercih etmeleri doğru olacaktır.

Tam yağlı süt sağlıksız mı?

Yıllar boyunca insanların tam yağlı sütten kaçınmaları önerildi ve bunun en büyük sebebi de doymuş yağ miktarı. Doymuş yağın kolesterol düzeyleri üzerindeki yükseltici etkisi nedeniyle sınırlı tüketimi öneriliyor çünkü kolesterol kalp hastalıkları için bir risk faktörüdür.

Bu bilgiyi haiz olan uzmanlar, doymuş yağların kalp hastalıkları riskini arttırdığı varsayımını yaptılar. Ancak bunu kanıtlayacak bir deneysel çalışma bulunmuyor.

1970’lerde doymuş yağlar ve kalp hastalıkları arasında olduğu varsayılan bu durum sonucunda insanların doymuş yağ tüketimlerinin az olması gerektiği sonucuna varıldı.

1 bardak tam yağlı sütte 4.5 gram kadar doymuş yağ vardır ve bu da günlük alınması önerilen miktarın %20’si kadar eder. Son yıllarda ise bu öneri sorgulanır oldu. Doymuş yağları ölçülü tüketmenin kalp hastalıklarına sebep olmadığına dair çeşitli deneysel kanıtlar bulunuyorlar.

Doymuş yağlar hakkında bilinmesi gerekenler

Yüksek kolesterolü veya kalp hastalıkları olanların doymuş yağlar konusunda doktorlarının önerilerine uymaları uygun olacaktır ve her iki rahatsızlığa sahip olanlar da dengeli bir beslenme ile tüketim gerçekleştirebilirler.

Hatta çeşitli çalışmalarda doymuş yağ tüketiminin kalp hastalıkları, inme, kalp krizi ve kalp kaynaklı ölümler konusunda herhangi bir doğrudan bağlantısı olmadığı görülüyor.

Araştırmacılar eskiden doymuş yağ tüketmenin kolesterol düzeylerini arttırdığına inanıyorlardı ve bunun da kalp hastalıkları riskini arttırdığı düşünülüyordu. Ancak günümüzde bu ilişkinin daha karmaşık olduğu biliniyor.

Doymuş yağlar kötü kolesterol düzeylerinde artışa sebep olsalar da, iyi kolesterolü de artırıyorlar ve bu nedenle kalp hastalıklarına karşı koruma etkisi sağlıyorlar.

Buna ek olarak kötü kolesterolün de farklı türleri bulunuyor ve bu kolesterol türünün damarlar ve kalbe hasar veren çok küçük ve yoğun bir parçacık türü var. Doymuş yağlar kolesterol düzeylerini arttırsalar da kötü kolesterol üzerindeki artış etkisi çok az ve hatta küçük ve yoğun parçacıkları büyük, daha az zararlı parçacıklara dönüştürüyor.

Bunlara ek olarak başka çalışmalara göre doymuş yağlar bakımından zengin bazı gıdalar kalp sağlığını farklı şekilde etkileyebiliyorlar. Örneğin peynir ve yoğurt kalp hastalıkları riskinde düşüş ile bağlantılıyken, kırmızı et ve tereyağı artış ile bağlantılı.

Bu nedenle bir gıdadaki tek bir besin değerine bakmak yerine onun geneline bakmak gerekiyor.

Pek çok yeni araştırmada doymuş yağlar ve kalp sağlığı arasındaki doğrudan bağlantı sorgulanıyor ve bazılarında kolesterolü arttırabildiği görülüyor. Bu nedenle kalp hastalıkları ve kolesterolü olanlarda doymuş yağların yerine başka besinleri koymak gerekebilir.

Özellikle doymuş yağ içeren gıdalar yerine tam tahıllar veya çoklu doymamış yağlar tüketmenin uzun vadeli sağlık üzerinde olumlu etkisi olabileceği düşünülüyor.

Tam yağlı süt ve kilo yönetimi

Pek çok insan fazla yağ ve kalorilerin kilo alımına sebep olacağını düşünerek tam yağlı sütten kaçınıyor. Ancak yapılan pek çok çalışmaya göre bol yağlı süt ürünleri tüketmek kilo kontrolüne yardımcı olabiliyor.

18.438 kadınla 2016 yılında yapılan bir çalışmaya göre tam yağlı süt ürünleri tüketimindeki artışın 11 yıllık bir süreçte daha az kilo alımı riski sağladığı belirtiliyor. Diğer yandan az yağlı süt alımı ve kilo arasında bir bağlantı görülmemiş.

2017’deki bir başka çalışmaya göre süt yağı tüketmek kilo alma, kalp hastalıkları ve tip-2 diyabet riskinde herhangi bir artışa sebep olmuyor.

2020 yılında yapılan bir başka çalışmada ise 29 çalışma incelenmiş ve tam yağlı süt tüketiminin çocuklarda kilo alımı ile bir bağlantısı görülmemiş.

Süt ve kilo yönetimi arasındaki ilişki yıllardır araştırmalara konu oluyor ve bulgular çok tutarlı değiller. Ancak bu çalışmaların büyük kısmı ya sadece tüm süt ürünlerine odaklanıyorlar ya da sadece az yağlı süte odaklanıyorlar.

Yağlı süt ürünlerine dair yapılan çalışmalarda tam yağlı süt ve daha düşük beden ağırlığı arasında kısmi bir ilişki bulunuyor. Bu da tam yağlı süt ve dengeli beslenmenin iyi bir kiloda kalmaya yardımcı olabileceğini gösteriyor.

Tam yağlı süt kronik hastalık riskini azaltabilir mi?

Çalışmalara göre tam yağlı süt çeşitli kronik rahatsızlıkların riskini azaltabiliyor. Bunlar şöyle:

  • Metabolik sendrom: Çeşitli çalışmalarda tam yağlı süt tüketmenin metabolik sendrom riskini azaltabildiği belirtiliyor ve bu sendrom kalp hastalıkları, inme ve tip-2 diyabet riskinde artışa sebep olabilen bir risk faktörleri topluluğudur.
  • Tip-2 diyabet: Büyük bir çalışmada kanında daha fazla süt kaynaklı yağ asitleri bulunanların diyabet risklerinin %44 daha düşük olduğu görülmüş. Ancak bu konuda daha fazla araştırma gerekiyor çünkü bazı çalışmalarda da tam yağ ve fermente olmamış süt ürünlerinin riski arttırdığı görülüyor.
  • Kısırlık: Daha fazla araştırma gerekli olsa da bazı çalışmalarda süt tüketmenin kadınlarda üreme sağlığını ve doğurganlığı iyileştirdiğine dair veriler mevcutlar.

Fiziksel aktiviteler, günlük beslenme ve kişisel sağlık geçmişiniz gibi faktörler de çok önemliler ve bunların hepsi kronik hastalıklar konusunda rol oynuyorlar. Bu nedenle süt içmek büyük bir denklemin sadece bir kısmı.

Yağsız sütün avantajları

Yağsız süt tüketmenin mantıklı olabileceği bazı durumlar mevcut.

Örneğin çok düşük kalorili bir beslenmeniz varsa, yağsız süt tercih etmek daha az kalori almak ancak aynı miktarda protein almak için mantıklı olacaktır. Yağsız süt aynı zamanda besin yoğun bir gıda, yani az kalori karşılığında büyük miktarda vitamin ve mineral sağlıyor. Yağsız süt kalsiyum bakımından en zengin gıdalardan bir tanesi ve bir bardak başına 325 mg kalsiyum sağlıyor. Bu miktar tam yağlı sütten bile daha fazla.

Aynı zamanda içerisinde D vitamini, fosfor ve potasyumun yanına pek çok başka vitamin ve mineral de bulunuyor.

Sonuç olarak tam yağlı sütün gündemden düşmesinin en büyük sebebi doymuş yağ içeriği ve bunun kalp hastalıkları ile bağlantısının olduğunun düşünülmesi.

Ancak yeni araştırmalarda bu doğrudan bağlantı sorgulanıyor. Yüksek kolesterol ve kalp hastalıkları ile yaşayan bireylerde doymuş yağ alımına dikkat edilmesi gerekebilir ancak bu tür rahatsızlıklara sahip olmayanlar genel sağlıklarına bir zarar gelmeden ölçülü olarak tüketebilirler.

Sağlık durumunuz hakkında doktorunuzla konuşarak sizin için hangi sütün tüketiminin en iyisi olduğunu öğrenebilirsiniz.

Önemli not: Bu yazıda yer verilen tüm bilgi ve öneriler bilimsel destekli makaleler baz alınarak, genel bilgilendirme amaçlı hazırlanmış olup herhangi bir uzman tavsiyesi içermemektedir. Her bireyin beslenme ihtiyaçları ve çeşitli besin gruplarına gösterdiği tolerans ve hassasiyet kendi metabolizma işleyişine göre farklılıklar gösterebilir. Olası risk durumlarına karşın sağlığınızı ilgilendiren her türlü konuda mutlaka uzman görüşüne başvurun.

Kaynak: healthline

İlginizi çekebilir: Badem sütü mü inek sütü mü: Hangisi daha çevre dostu?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Akbank’tan sürdürülebilirlik yolunda ilham veren bir rehber

Sürdürülebilirlik, günümüz dünyasında her zamankinden çok daha büyük bir öneme sahip. Çünkü, doğal kaynaklarımız hızla tükenirken yalnızca kendi geleceğimizden çalmakla kalmıyor, gelecek nesillerin sahip olabileceği yaşamdan da çalıyoruz. İklim değişikliği ve çevresel sorunlar bir yana, kişisel tercihlerimiz, hızla artan tüketim alışkanlıkları, teknolojik gelişmeler ve daha pek çok sebep, sürdürülebilirliğin ne kadar hayati bir gündem olduğunu defalarca gözler önüne seriyor. Artık yalnızca bugünü değil, yarınları da düşünerek doğal kaynaklarımızı korumak, geleceğimizi ve gelecek nesillerin geleceğini garanti altına almak, daha yaşanabilir bir dünya yaratmak için adımlar atmalı, değişimi geç kalmadan başlatmalıyız. Sürdürülebilirlik, artık bir tercih değil; kendimiz için, dünyamız için, geleceğimiz için benimsememiz gereken bir zorunluluk. Aksi halde yarınlar, hayalini kurduğumuz yarınlardan çok uzak olacak.



Bu bağlamda sürdürülebilirlik konusunu merkezine alan ve hem bireysel hem toplumsal farkındalığı artırmayı hedefleyen Akbank, sürdürülebilir bir gelecek inşa etmek için “Sürdürülebilirlik insan için, #Hepimizİçin” diyor ve sürdürülebilirlik odaklı bloguyla bizleri buluşturuyor. Sürdürülebilirliği yalnızca çevresel boyutuyla ele almayan, sosyal ve ekonomik boyutunu da göz önünde bulunduran Akbank, bu önemli konuda liderlik ederek sürdürülebilirliğin her yönüyle ilgili bilgi ve farkındalık dolu içerikleri kaleme alıyor. Hem sürdürülebilirlik konusunda neler yapabileceğini merak eden herkese hem de bu konudaki bilgi birikimini artırmak isteyenlere geleceğimizi koruma yolunda ilham verici bir rehber oluyor. Peki, bu rehberde başka neler var, gelin yakından bakalım.

Akbank Sürdürülebilirlik Blog’da neler var?

Akbank, sürdürülebilirlik konusundaki farkındalığı artırmayı amaçladığı bu blogda, bireyleri harekete geçmeye teşvik edecek güncel bilgileri ve sürdürülebilir alışkanlıkları hayata dahil etmenin pratik yollarını aktarıyor. ‘Herkes için sürdürülebilirlik’ mesajını paylaşarak toplumun tüm kesimlerini kapsamayı ve bireysel olarak atılabilecek adımlar konusunda da ilham vermeyi amaçlıyor.

“Sürdürülebilirlik, çevrenin yanında insan için, toplumun gelişmesi için” anlayışını benimseyen Akbank, eğitimden gönüllülüğe, yatırımdan sanata her alanda toplumun kalkınması ve sürdürülebilir yarınlar için çalışıyor. Bu bağlamda Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan, farklı alanlara hitap eden başlıklardan bazıları ise şöyle:

Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği

Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının hem toplumsal bilincin artmasında hem de kalkınmanın sağlanmasında kritik bir öneme sahip olduğunu biliyor muydunuz? Akbank, blogunda yer verdiği Sürdürülebilir Kalkınma İçin: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği yazısında bu konuyu detaylıca ele alıyor ve UN Women’ın verilerinden yola çıkarak toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasının getireceği faydaları, ekonomik, sosyal ve daha pek çok açıdan sürdürülebilirlik bağlamında değerlendiriyor.

Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur?

Sürdürülebilir bir yaşam biçimi benimsemenin en önemli adımlarından biri de hiç şüphesiz bireysel olarak finansal sürdürülebilirliği sağlamaktan geçiyor, bunun da en etkili yolu bireysel yeşil bütçeler oluşturmak. Yeşil Bütçe Nasıl Oluşturulur? yazısında Akbank, çevreyi korumaya odaklanan harcamaların nasıl planlanacağından yeşil bütçe oluşturmanın pratik yollarına kadar pek çok kolay uygulanabilir yöntem paylaşıyor.

5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş



Günümüzde hızla yaygınlaşan tüketim çılgınlığının hem bütçeye hem doğaya verdiği zarar aşikar. Bu tüketim alışkanlıkları, doğal kaynakların bilinçsizce harcanmasından karbon ayak izinin artmasına, çevre kirliliğinden biyoçeşitlilik kaybına kadar gezegenin doğal dengesini bozan pek çok olumsuz sonucun ortaya çıkmasına zemin hazırlıyor. Karşılığında ise ‘az, çoktur’ anlayışını benimseyen minimalizm, bu gereksiz harcama alışkanlıklarına bir panzehir olma görevi üstleniyor. Akbank’ın sürdürülebilirlik blogunda yer alan 5 Adımda Minimalist Yaşama Geçiş yazı da modern dünyada minimalist alışkanlıklar benimsemenin yollarını aktarıyor.

Sanatta Sürdürülebilirlik

Sürdürülebilirliğin genellikle pek değinilmeyen ya da bağlantısı sorgulanmayan fakat aslında çokça göz önünde bulunan kısmı; sürdürülebilirlik ve sanat ilişkisi üzerine hiç düşündünüz mü? Sanat, yüzyıllardır toplumsal bilinci artırmada ve en zor görünen konuları bile daha anlaşılır kılmada güçlü bir iletişim aracı. Bu gücü onu sürdürülebilirlik konusunda da etkili bir özneye dönüştürüyor. Sanat eserlerinde kullanılan materyallerden sanatçıların toplumsal konulara farkındalık yaratmak amacıyla benimsedikleri yaklaşımlara kadar sanat ve sürdürülebilirlik bağını pek çok açıdan ele almak mümkün. Akbank Sürdürülebilirlik Blog’ta yer alan Sanatta Sürdürülebilirlik başlıklı paylaşım da bu bağın ne denli güçlü olduğuna dikkat çekiyor.

Sürdürülebilir Turizm, Karbon Nötr, Doğa Dostu Teknoloji ve dahası

Sürdürülebilirliği tüm yönleriyle ele alan Akbank, blogunda daha pek çok konuya dikkat çekiyor. Sürdürülebilir turizmden, karbon nötr kavramına, doğa dostu teknolojik gelişmelerden sürdürülebilirlik alanında öne çıkan yeni trendlere kadar yaşama, insana, dünyaya ve geleceğe dair her alanda sürdürülebilirliğin önemine ve etkisine değiniyor. Hayatın her alanına yayılan stratejilere ihtiyacımız olduğunun farkında olan Akbank, sürdürülebilirliğin kalbinde insan var diyor ve toplumsal dönüşüm için bütünsel bir yaklaşım benimsemenin gerekliliğini vurguluyor.

Siz de çok geçmeden bir adım atmak ve daha yaşanılabilir bir dünya için bugünden neleri değiştirebileceğinizi öğrenmek istiyorsanız Akbank’ın sürdürülebilirlik odaklı bu blogunu takip edebilir, hem kendiniz hem de gelecek nesiller için değişimi başlatabilirsiniz.

*Bu yazı, Akbank katkılarıyla hazırlanmıştır.





Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.

Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.



Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.





İlgili Makale