X

Su H2O’dan çok daha fazlasıdır: Suyun bilinmeyen özellikleri

Su; 100 derecede kaynar, oda sıcaklığında sıvı haldedir. Lise yıllarına geri gittiğimizde su hakkında öğrendiğimiz bu bilgileri hatırlarız. Dünyanın %70’ini oluşturan suyun, elbette bundan daha fazla özelliği bulunmaktadır.

Bu yazı ile Fen Bilgisi dersinde öğrendiğimiz bilgilerimizin üzerine biraz daha ekleyerek, aslında suyun ne kadar çok ve ne kadar önemli özelliklerinin olduğunu göreceğiz. Bir DNA’dan bahsedildiğinde, gün yüzüne çıkan özelliklerinin dışında daha bilmediğimiz birçok özelliğinin olduğunu biliriz. İşte su da tıpkı bir DNA gibi içerisinde keşfedilmeyi bekleyen sırlar taşır. Keşfedilmiş birçok özelliğinin yanı sıra, henüz keşfedilmeyi bekleyen sırları vardır. 

Suyun özellikleri
1. Katı halde iken suyun hacmi genişler:

Suyun, Fen dersinden öğrendiğimiz özellikleri arasında katı, sıvı ve gaz hali olduğunu ve katı fazda iken hacminin genişlediğini biliyoruz. Su katı haldeyken hacmi genişlemeseydi; dere, göl gibi su birikintileri donduğunda belki de tüm su kütlesi donacaktı. Oysa hacmi genişlediği için suyun özgül ağırlığı sıvı fazdaki sudan daha hafif hale gelir ve buz kütleleri yüzeye doğru çıkar. Sadece yüzey donar ve soğuk hava tabanı dondurmaz. Bu sayede su altına yaşayan canlıların hayati tehlikesi ortadan kalmış olur.

2. Su yavaş soğur ve ısınır

Suyun bir diğer özelliği de yavaş bir şekilde ısınıp yine yavaş bir şekilde soğumasıdır. Yazın, denize gideceğiniz zaman suyun ısınmasını beklersiniz. Sabahları son derece serin olan su, öğlen saatlerinde ılımaya başlar ve ancak akşama doğru ısınmış olur. Güneş doğduğunda su hemen ısınmaz, zaman içinde ısınır. Yine bu özelliği sayesinde insan ve canlı hayatındaki önemli bir dengeyi korur. Bu özellik olmasaydı, sıcak evinizden dışarı kar topu oynamak için kapıyı açtığınızda, aniden içinizdeki su donardı ve büyük ihtimalle çizgi filmlerdeki gibi kristal bir heykele dönüşürdünüz.

3. Yanıcı ve yakıcı atomların birlikteliği
Suyun 2 hidrojen 1 oksijenden oluşmasının ilginç yanı; yanıcı ve yakıcı atomların bir araya gelerek bir molekül oluşturmasıdır.

Suyun, 2 hidrojen ve 1 oksijen atomundan oluştuğunu hepimiz biliriz. Suyun formülü ise H2O’dur. Ancak ilginç olan; biri yakıcı, diğeri ise yanıcı atomlar olmalarıdır. Birlikte “mutlu evlilik” olarak tabir edilen bir molekülü oluştururlar.

4. Kutuplu yapısı

Su moleküllerinin, tıpkı Dünya gezegeni gibi kuzey ve güney kutupları vardır. Yani her su molekülü, elektromanyetik bir kuşak ile çevrilmiştir, (+) ve (-) kutbu bulunmaktadır. Böylece kimyasal bir oluşum içerisinde olabilmektedir.

5. Hidrojen bağları ve küme yapısı

Tüm su molekülleri birbirleri ile güçlü bir bağ oluşturmuştur. Yani bir su molekülünü parçalamak çok zordur. Bu nedenle de H2O, ‘mutlu bir evlilik’ olarak tanımlanır. Su moleküllerini birbirine bağlayan hidrojen bağları bulunmaktadır. Bu bağlar için el ele tutuşmak gibi bir benzetme yapmak mümkündür. Moleküller sürekli farklı kişiler ile el ele tutuşurlar ve sürekli farklı kümesel gruplar oluştururlar.

Suyun kümesel yapısının insan hayatındaki etkisi son derece büyüktür. Su kümeleri büyük (kalabalık) olursa, örneğin; 40 su molekül kümesi gibi, o zaman su kanalından geçmesi zorlaşır ve su kümeleri yanında taşıdığı besinleri hücreye ulaştıramazlar. Oysaki küçük kümeli sular, su kanalından rahatlıkla geçer ve hücreye besin taşıyabilirler. Küçük kümeli sular hücreyi terk ederken beraberinde hücrenin atığını da taşırlar.

Doğal kaynak ve iyileştirilmiş sular daha küçük su küme yapısına sahip oldukları için; hücreleri, su ve taşıdıkları ile besleme ve vücuttaki atıkları dışarı atma yetenekleri daha fazladır.

Hidrasyon için su küme boyutlarının küçük olması önemlidir. Küçük küme yapılı sular büyük olanlara oranla yaklaşık 6 kat daha fazla hidrate ederler.

6. Yüzey gerilimi

Küme yapısı, suyun yüzey gerilimini ve akışkan yapısını etkileyen bir durumdur. Kanın yüzey gerilimi de oldukça düşüktür. Yüzey gerilimi düştükçe, su kanın yüzey gerilimi ile uyumlu hale gelir.

7. Arındırıcıdır

Hava ve toprak dahil doğadaki her şey kendisini su ile temizler, arındırır. Yağmur yağdığında havadaki kir toprağa, topraktaki kir ise süzülerek su kaynaklarına karışır. Bu şekilde hava ve toprak arınır. Su, daha sonra kendisini yıllar süren bir su çevrimi döngüsü ile temizler ve tekrar su kaynaklarına karışır.

Vücudumuz da su ile arınır. Su içtikçe vücutta biriken toksinler atılır ve arınma gerçekleşir. Özellikle sabah aç karnına ve uyanır uyanmaz su içerek, arınma sürecinin en verimli gerçekleştiği zamana katkıda bulunmuş olursunuz. Toksinlerden kurtuldukça; enerjimiz artacak ve bağışıklığımız güçlenecektir.

İlgili yazı: Sağlıklı yaşam önerileri: Su içmek için en doğru zamanlar ve nedenleri

Suyun birçok özelliğinden sadece birkaçına yer vermiş olmamıza rağmen, bu kadarı bile suyun özelliklerinin hayatımızdaki önemini açıklamaya yeterdir. Asırlar boyunca ab-ı hayatın (Hayat suyu) peşinden koşulmuş olması bir tesadüf değildir.

Su, eşsiz yapısı ve özellikleriyle 2 hidrojen ve 1 oksijenden çok daha fazlasıdır.

Araştırmacı yazar Sayın Ali Polat’ın belirttiği gibi: ‘Su, bazılarımız için sadece iki hidrojen ve bir oksijenden oluşan bir molekül, bazıları içinse sağlığın anahtarıdır.’

Yazarın Notu: Bu haftaki yazım, hem suyun ne kadar çok mucizevî özelliği olduğunu anlamamız için önemlidir, hem de önümüzdeki haftalarda “Canlı ve şifalı suların özelliklerine” değinmeden önce hazırlık olması için bir giriş niteliğindedir. Yine de elimden geldiğince konuyu, Fen Bilgisi dersini sevdirmeye çalışan öğretmen gibi anlatmaya çalıştım.  

Oya Milli Sülün: Sulak bir ülke olan Hollanda'da doğup, büyümeme rağmen, kendimi bildim bileli bir bardak su içmez, üniversite yıllarında okurken de içme suyu ile ilgili hiçbir çalışma yapmak istemezken, yaşam beni "canlı su" uzmanı yaparak hayatın ne kadar ironik olduğunu kanıtladı. Ben de hayatın bana verdiği cevaba karşılık, suyun bilinmeyenlerinde önce bir güzel kayboldum sonra da kendimi de bulup çıktım… Siz de su deyip geçmeyin, çünkü SU: aşktır, sanattır, sevgidir, barıştır, bununla birlikte aynı zamanda şifadır, enerjidir, yakıttır, güçtür, bazen de afettir, seldir, çığdır...

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale