“Kadın konuşuyorsa korkmayın hala sizden gitmemiş demektir. Bir kadın konuştuğunda mücadele ediyordur fakat sustuğunda korkun çünkü o pes etmiş, gitmiş demektir” derler bilirsiniz. Bugün biraz bundan bahsetmek istiyorum. Söylenen her sözün biraz bilimsel tarafını eşelemeyi seviyorum. İletişim şeklidir aslında susmak. Sessiz çığlıklardır. Asildir. Kabulleniş değil, vazgeçiştir.
İletişimin her yönünü anlatıp susmayı anlatmamak olmazdı, düşündüğümüzün aksine çok yoğun bir iletişim şeklidir susmak. Bir iletişimi bitirip başka bir boyuta geçmektir. Onlarca kelimeyle veya davranışla anlatamadığınızı bazen susarak anlatırsınız. Kelimeler çoğaldıkça kişi tüm kelimelerden anlayabildiğini seçer ve bazen asıl anlatmak istediğinizin es geçildiğini görürsünüz fakat “susma” o kadar sihirlidir ki, pas geçilecek tarafı yoktur, tam olarak aktarırsınız hislerinizi susarak.
Sözsüz iletişim bilindiğinin aksine yalnızca beden dili (beden duruşu, mimikler ve jestler, başın kullanımı, oturmak için seçilen yer, giyim, göz teması, ayakların kullanımı, oturma biçimi, mesafe, kullanılan aksesuarlar) değildir.
Beden dili gibi sözsüz iletişimin alt dallarını oluşturan sözsüz göstergeler kapsamında “susma” belki de en gizemli olanıdır. Evet, susan insan gizemlidir. Susan insan cesurdur. Kaybetmekten korkmaz. Kendinden emindir.
Susmak, gerekli olduğu durumlar dışında bireye çoğu kez sıkıntı ve kimi zaman acı veren bir olgudur aslında. Çok uzun süre susmak ya da başkalarının sürüp giden sessizliği gerilimlere neden olabilir. Ve tabii aslında tehlikelidir susmalar. Zira kişilerarası iletişimde iletişim yokluğu, kötü bir iletişimden daha olumsuz sonuçlara da yol açabilir. Uzun süre susmak ya da başkalarının sessizliğine mazur kalmak ilişkilerde gerilime neden olabilir. Bazen geri dönülmez noktalara da getirebilir.
Psikologlar tarafından yapılan araştırmalar kişilerarası iletişimlerde, iletişim yokluğunun, sürekli tartışmanın yaşandığı gerilim dolu iletişimlerden daha olumsuz sonuçlara neden olduğunu ortaya koymuştur. O zaman susmak bazen konuşmaktan çok daha tehlikelidir de diyebiliriz. Çünkü iletişim, tartışma ve sorunu çözmede, başlangıç oluşturmada önemlidir. Ancak susmak tüm bunları yok eder.
Peki, neden susarız? İletişimde susmak/sessizlik rastlantısal değildir. Susmanın ya da sessiz kalmanın değişik nedenleri vardır. Her susmanın iletişimde değişik yorumlara ve sonuçlara yol açabilecek kendine özgü anlamları vardır: Kimi zaman insan kızgın olduğu için dişlerini sıkarak, kimi zaman yorulduğu ve umudu kalmadığı için, kimi zaman anlaşılmadığı için susar ve bazen de ne kadar konuşsa da sonuç alamayacağını bildiği için susar. Kısaca, iletişimde suskunluk değişik iletileri ya da yanıtları yansıtır. Ve en kötüsü de özünde vazgeçtiği için susar insan. Gittiği için susar.
Susma para-linguistik kapsamında incelenen sesli iletişimin sessiz yönünü oluşturan bir olgudur. Sessizlik, gerekli olduğu durumlar dışında kişilerarası iletişimlerde sorunlara neden olan bir durum olarak görülür.
Fakat bazen konuşarak anlatamadıklarınızı sadece susarak anlatabilirsiniz, belki artık anlatmaya bile gerek duymazsınız. Kendiliğinden susarsınız. Bilinçdışı susmalardır bunlar. Susmalarınıza bir göz gezdirin derim ben. Bazı suskunluklar sonsuza kadar sürebilir.
İlginizi çekebilir: Susmak bir eylem değil, devrimdir: Suskunluğun anlattıkları