Sabahın alacakaranlığında uyandırılıp, yatağınızdan kaldırıldıysanız ne olmuş olabilir?
A) İhtilal olmuştur.
B) Savaş çıkmıştır.
C) Evlerden ırak ama aileden birine bir şey olmuştur.
D) Hiçbiri.
15 Nisan sabahı benim için doğru şık (d) idi.. Hindistan’da Vishu günü imiş, yani Hindu takvimine göre Yeni Yıl. Kerala’daki insanlar tarafından Malayalam Yeni Yıl festivali aynı zamanda bahar ekinoksuna da işaret ediyor. Yani hoş geldin bahar ve yeniden Hoş geldin Yeni Yıl! Farklı coğrafyalarda gezgin olmanın en güzel yanlarından biri de bu olsa gerek, aynı yıl içinde birkaç yeni yıl kutlaması… Bazen kar yağınca yeni yıl, bazen de çiçekler açıp bahar gelince.
Beni uyandıran kişi, gözlerimi kapalı tutmamı söyledi, pijamalarımla, ellerim onun omuzlarında, o önde ben arkada tapınağa doğru yürümeye başladık. Gözler kapalı olunca zihin çıldırıyor, tabi tüm dengeler şaşıyor… Beden, zihin meraklı hep bilmek ve görmek istiyor. Yönlendiren kişinin yardımıyla bu deneyim fobik bir hal almadan, merdivenler kazasız belasız inildi çıkıldı, arada “şimdi şuradan geçiyoruz, şimdi hafif bir yokuş var” diye bilgilendirmeler verirken minik adımlarla yürümeye devam ettik.
Durduk, elimden tuttu, yumuşak bir zemin ve yastığın üzerine oturmamı sağladı “şimdi gözlerini açabilirsin” dedi. Gözlerimi açtığımda gözlerime inanamadım. İlk gördüğüm şey aynada kendi yansımam oldu, güldüm kendime. Güneş takvimine göre belirlenmiş olan yeni yılda gördüğüm ilk görüntü kendim oldum yani. Kendimi aramaya çıktığım bu yolculukta böyle bir karşılaşma çok ironik değil mi? Arayıp bulamadığım, arayıp da bulur gibi olduğum, bulur gibi olup tekrar kaybettiğim, kaybettiğim için bazen aramaktan yıldığım aynadaki benim, ama bu bedendeki kim ?
Böyle romantik ve esrarengiz bir ortamda kendimle göz göze gelip, düşüncelere dalıp gitmişken yavaş yavaş etraftaki detayları görmeye başladım. Yüzlerce yağ lambasının titreşip duran ışıklarının büyüsüne kapıldım. Hani sevdiğiniz size romantik bir sürpriz yapar, her tarafı mumlar ile doldurur ya işte öyle hissettim. Hani bir çocuk sürpriz karşısında nasıl saf bir mutluluk ve neşe hissederse işte içim öyle bir sevinç ile dopdolu oldu.
Her taraf mis kokulu yaseminler, sarı altın renginde çiçek açan konnalar ve adını bilmediğim bir sürü çiçek ve çiçek yaprakları ile dekore edilmişti, bereketi, bolluğu simgeleyen taze meyveler, tohumlar, kuruyemişler, kaselerde gümüş rengi paralar, mısır püskülü gibi sarkan pirinç dalları vardı karşımda. Şükür hissi kendiliğinden gelip kalbime yerleşti. Daha saatlerce oturabilirdim orada, ama hala gözü kapalı bir şekilde tapınak kapısında bekleyen bir sonraki kişinin bu anı yaşayabilmesi için gözlerim arkada kalarak tapınağın iç avlusundan ayrıldım… Dış avluda bir süre daha, gözü kapalı gelen, oturup gözünü açınca kendi ile karşılaşanları seyrettim.
Kalpler ve gönüller tatlandıktan sonra sıra mideyi de doyurmaya gelmişti. Bizlerin bayram sabahları gibi Sadhya’nın Kerala festivallerinde önemli bir yeri var. Vishu Kanji, Thoran ve Vishu Katta adı verilen özel yemekler yapılmıştı. Kanji, pirinç, Hindistancevizi sütü ve baharatlardan yapılıyor. Vishu katta, taze hasat edilmiş pirinç tozu ve Hindistancevizi sütünden yapılıp, jaggery adı verilen doğal şeker kamışı şekeri ile servis ediliyor. Yeni yılın vazgeçilmez yemeği Vishu tatlı, tuzlu, ekşi, acı, buruk tüm tatların karışımı gibi bir şey. Sembolik bir hatırlatma belki de. Farklı lezzetleri bir araya getiren bu geleneksel tarif, yeni yılın yaşanacak olan deneyimlerin hep aynı lezzette olmayıp, bazen tatlı, bazen acı, bazen de buruk olabileceğini hatırlatıyordur.
İlginizi çekebilir: Hindistan’da 147. gün: “Pembe Sari giymek yürek ister”