X

Sürekli yargılandığınıza dair endişelere son

Bir iş görüşmesindesiniz. Masasında oturan bir müdürün karşısında, ziyaretçileri için konmuş olan sandalyede oturuyorsunuz. Müdürün arkasını döndüğü bir anda, bir yudum su içmek için bardağınızı elinize alıyorsunuz. Fakat aksilik bu ya, görüşmenin heyecanıyla titreyen elinizdeki bardağın yarısı üzerinize, kaynar sular da başınızdan aşağı boşalıveriyor: Rezil oldunuz, kesin çok kötü bir ilk izlenim bıraktınız, ne olacak şimdi?

Rahat olabilirsiniz: Karşınızdaki kişi, yaptığınız sakarlığı siz ayağa kalkana kadar fark etmeyecek ve daha da iyisi, fark etse dahi hakkınızda sandığınız kadar olumsuz düşünmeyecek. Çünkü diğer insanların bizi büyük bir mercek altında incelemediği ve yargılamadığı, psikologlar tarafından yapılan pek çok araştırma ile kanıtlandı.

Sahte bir “spot ışığı etkisi”

Bir kişinin kendi davranış veya görünümüne, diğer insanların gerçekte olduğundan daha fazla dikkat verdiğini sanmasına “spot ışığı etkisi” deniyor. Kişi, özellikle de rezil olduğunu düşündüğü bir durumda dünyanın merkezinde olduğu, herkesin ona kınayan gözlerle baktığı gibi bir yanılgıya düşüyor ve gereğinden fazla endişeleniyor.

Özellikle kalabalık sosyal ortamlarda su yüzüne çıkan bu kaygı aslında oldukça yersiz. Massachusetts Williams College’da görev yapan psikolog Kenneth Savitsky “Gerçek sizi özgürleştirecektir” diyor ve devam ediyor: “Bir hata yaptığınızda yaşadığınız anlık utançtan tamamen kurtulamazsınız ama ne kadar abartıyor olabileceğinizi hatırlamak faydalı olacaktır.”

Cornell Üniversitesi’nde birkaç yıl önce yapılan bir araştırmada 109 gönüllü öğrenci içine, üzerinde o dönem pek de sevilmeyen Amerikalı müzisyen Barry Manilow’un fotoğrafının bulunduğu bir tişörtle salıverilen başka öğrencilerin aldığı tepkiler ölçüldü. Kalabalık içinde bir süre geçiren öğrenciler salondan çıktıklarında araştırmacılara, insanların en az yarısının üzerlerindeki tişörtü fark ettiğini ve hakkında yorum yaptığını söylediler. Oysa, kalabalığın çeyreği bile bu kişilere ve giydikleri tişörtlere ilgi göstermemişti. Tekrarlanan araştırma sonuçları, kişilerin gerçekte olduklarından yaklaşık 6 kat daha fazla dikkat çektiklerini düşündüklerini ortaya koydu.

Yine Cornell Üniversitesi’ndeki psikologlardan Tom Gilovich, 2000’de yaptığı bir çalışmada benzer sonuçlara ulaşmıştı. Tartışma gruplarında kişilerin zekice yorumlarının ya da küçük gaflarının düşündüklerinden akılda çok daha az kaldığını belirten Gilovich, endişe, üzüntü ve hatta yalanlarımızın gözlemcilerin dikkatinden kolayca kaçabildiğini söylemişti.

Kaygının olumlu yanı

Wake Forest Üniversitesi profesörlerinden Mark Leary, konunun diğer boyutuna dikkat çekiyor: “Spot ışığı etkisi sosyal açıdan kişiyi kısıtlasa da, insanların hakkımızda ne düşüneceği kaygısını duymak, bunu hiç düşünmeden davranmaktan iyidir ve iyi bir iş, aile, sosyal hayat kurma konularında ortaya çıkaracağı riskler daha azdır.” Yani, davranışlarımızın doğuracağı tepkileri hiç kafaya takmamaktansa, en azından onlara dikkat edecek kadar düşünmek faydalı olabilir.

Elbette bu bahsettiklerimiz sıradan insanlar için geçerli. Ünlü simalar, politikacılar, büyük şirketlerin CEO’ları gibi karakterler mercek altında olduklarını düşünmekte haklılar ve davranışlarının sonuçlarını bizlerden çok daha fazla düşünmek durumundalar.

Bu yazıyı okumanın faydalı olduğu bilimsel deneylerle kanıtlandı

Psikologlar Kenneth Savitsky ve Tom Gilovich, insanlara sürekli izlenmediklerini söylemenin bile davranışları üzerinde önemli bir fark yarattığını gösterecek bir deney yaptılar. 77 üniversite öğrencisinden, ırkçılık üzerine 3 dakikalık bir konuşma yapmaları istendi ve hazırlanmaları için 5 dakika verildi. Öğrencilerin yarısına endişelenmemeleri, kalabalık önünde konuşacak olmanın heyecan yaratabileceği ve bunun normal olduğu söylendi. Geri kalanına ise, basılı materyaller üzerinden kısa bir eğitim verildi, şimdiye kadar edinilen araştırma sonuçlarına dayanarak “konuşmacıların heyecanının seyirci tarafından o kadar da net algılanmadığı” vurgulandı.

Sonuçta, konunun iyice anlatıldığı grubun sahnede çok daha rahat ve kendilerinden emin tavırlar içinde olduğu gözlendi. Yani endişelerinin başkaları tarafından gözlemlenmediğini düşünen kişiler daha az endişeli oldular. Dolayısıyla bu yazıyı okuyan Uplifers takipçilerinin de artık konunun farkında olduklarını ve bir sonraki sunumlarını daha rahat gerçekleştireceklerini söyleyebiliriz!

Kaynak:

http://homepage.psy.utexas.edu/HomePage/Class/Psy301/Niederhoffer/Articles/spotlight.html
http://en.wikipedia.org/wiki/Spotlight_effect

Şule Kulein: Lisede “yapabildiği için” sayısal bölümü seçti ve Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü’ne girdi. Üniversitede katıldığı Mühendislik Kulübü’nün dergisi StepS’e aşık olduğunda, içine sözelci kaçmış bir sayısalcı olduğunu fark etti. Yazım kuralları konusunda etrafındakileri itinayla delirten Şule, 2 yıl boyunca StepS’in editörlüğünü yaptı, üniversitede ve sonrasında okul ve şirket dergileri ile çeşitli bloglara yazılar yazdı. Seyahat etmeyi, okumayı, öğrenmeyi seviyor. Basılı materyalin hastası, fakat çevrimiçi de fena durmuyor. Şule kendini bildi bileli yazıyordu; artık bir de Uplifers’ta yazıyor.
İlgili Makale