dummy

Sürekli tekrar eden döngülerden kurtulmak için tüm benliğinizi kucaklayın

Her birimizin yaşamımız boyunca “Tekrar tekrar aynı şeyi yaşıyorum.” dediği bir an olmuştur herhalde. “Dönüp dolaşıyorum tekrar aynı şeyler yaşanıyor.”, “Sağından tutuyorum solundan tutuyorum yine olmuyor.”, “Böyle şeyler hep beni bulur zaten…” gibi cümleleri kurduysanız ya da ara ara kuruyorsanız siz de bazı döngülerin içinde takılmış olabilirsiniz.

dummydummy

Değer görmek isteyen birinin kendine değer vermeyen insanlarla bir arada olması, insanlara güvenmekte zorlanan birinin güvenilmeyecek, kendilerini yarı yolda bırakacak insanlarla olmaları, her ne yaparlarsa yapsınlar aynı tarz insanlarla karşılaşmalarının tesadüften çok daha fazlası olduğunun kanıtıdır aslında.

Yaşamımızda her ne yapıyorsak ihtiyaçlarımızı karşılamak için yapıyoruz. Eğer yaptığımız şeyler kabul görüyorsa çoğunlukla sevgi, güven, özgüven gibi duyguları hissediyoruz. Fakat yaptığımız şeyler kabul görmüyorsa korku, kaygı, utanç, suçluluk gibi duygular hissedebiliyoruz. Aynı zamanda biz de ihtiyaçlarımızın kabul görülebilir olmadığını benimsemeye başlıyoruz. Örneğin, bir çocuk ebeveynlerinden bir şey istediğinde “şimdi sırası mı”, “saçma sapan şeyler istiyorsun” gibi  cümleler kurulduysa çocuğun aldığı mesaj isteklerinin saçma ve zamansız olduğu olabilir ve utanç veya suçluluk duyabilir.

Dolayısıyla kabul görmek için, utandırılmamak, suçlanmamak için gerçekte olduğumuz kişiden uzaklaşıp olmamız istenen kişi haline dönüşmeye başlıyoruz. Bize nasıl davranıldıysa zamanla biz de çevremizdekilerin ihtiyaçlarını görmezden gelmeye, eleştirmeye, utandırmaya başlar hale geliyoruz. Örneğin; içten samimi duygusal bir ilişki kurma ihtiyacımız var ve bu ihtiyacımızı her dile getirdiğimizde “artık öyle ilişkiler mi kaldı”, “ böyle birini bulmanın imkanı yok”, “boşa vaktini harcıyorsun” gibi tepkilerle karşılaşıyorsak duygularımızı açıkça ifade edememeye, karşımızdaki insanlara gerçek bir ilişki kuramayacağımız korkusuyla kendimizi yeterince açık ve samimi olmayan, mesafeli, sınırlı, ilişkilerin içinde bulmaya başlayabiliriz. Artan ihtiyaçlarımız karşılanmadıkça olduğumuz ve olmamız beklenen kişi arasındaki fark açılmaya başlıyor. Bu fark büyüdükçe değerli ve sevilebilir biri olmadığımızı düşünmeye başlarız. Bu düşünce bizi daha da yalnızlığa ve umutsuzluğa itebilir.

Hayatımız boyunca ihtiyaçlarımızın karşılanması için sürekli bir arayış içerisine giriyoruz. Gerçek benliğimizi ortaya koyamadığımız için ihtiyaçlarımız karşılanmıyor ve her seferinde büyüyen ihtiyaçlarımızla birlikte endişe ve kaygımız da artmaya başlıyor. İhtiyaçlarımızın karşılanmayacağı inancı yerleşmeye başladıkça korku, endişe ve kaygılarımız bizi yönetmeye başlıyor ve ihtiyacımızı karşılayamayacak kişilerle temas kurmaya devam ediyoruz.  Tekrar tekrar yaşanan bu durumun ardından da yine beni sevmediler, bana değer vermediler diyoruz (kendini gerçekleştiren kehanet). Bu döngü kırılmadıkça aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamaya devam ediyoruz.

Endişelerimizle, korkumuzla, başarısızlığımızla kabul edilseydik kendimize karşı daha şefkatli olabilir ve ihtiyaçlarımızı doğru yanlış demeden açıkça ortaya koyabilirdik. İhtiyaçlarımızı göstermemiz, kendimizi ifade edebilmemiz anlaşılabileceğimize dair inancımızın oluşmasını sağlamakla beraber bizi anlayan, değer veren insanlarla temas etme olasılığımız da artmaya başlardı.

Yani döngülerin kırılması temas etmekten kaçındığımız tüm duygulara (korku, kaygı, utanç, endişe gibi duygularda dahil) açık olmamızla mümkün olabilir. Böylelikle kendimize şefkat duyabilir, yeni temaslar denemeye istekli olabiliriz. Tam tersi durumda her ne yapıyorsak bu duyguları hissetmemek (korkmamak, utanmamak, endişelenmemek …) için yapmaya başlarız. Mükemmel olmalıyım ki bu duyguları hissetmeyeyim / arkamdan konuşulmasın, kabul göreyim. Bir şey yapamadığımızda başkalarını suçlayayım, onları utandırayım da beni utandırmasınlar… Böylelikle kendimizden daha da uzaklaşıyoruz, ruhsal rahatsızlıklar ortaya çıkmaya başlıyor, fiziksel problemler yaşamaya başlıyoruz. Gerçek duygularımızdan uzaklaşıyoruz ve uzaklaştıkça her şeye karşı duyarsızlaşmaya başlıyoruz.

Depresyona karşı bilişsel kırılganlığın araştırıldığı bir çalışmada; olumsuz duygu durumları kontrol etme ve bu duygulardan kolayca kurtulmaya çalışıldığı durumların giderek daha olumsuz düşünme, derinleşen üzgün ruh hali döngüsünü başlattığı belirtilmiştir (Joormann & Tanovic, 2015).

Bu nedenle döngülerimizden çıkabilmek için öncelikle tüm duygularımıza, zayıf yanlarımıza sahip çıkarak ve o halimize şefkat göstererek başlayabiliriz. Duyarsızlaştığımız ihtiyaçlarımızı yeniden araştırmak, kendimize yönelmek, hoşumuza giden gitmeyen, başarabildiğimiz başaramadığımız, çekindiğimiz gururlandığımız yönlerimizi bulmaya çalışmak yardımcı olabilir. Hissetmek istemediğimiz duygular geldiğinde ne yaptığımızı gözlemlemek bu döngüleri kırmanın anahtarı olabilir. Güvendiğimiz bizi yargısız anlamaya çalışan insanlarla paylaşmak ve her birimizin benzer şeyler yaşadığını bilmek iyi gelebilir. Olduğumuz kişiyi, ihtiyaçlarımızı, utancımızı, başarısızlıklarımızı açıkça gösterebilmeli ve paylaşmalıyız ki bu ihtiyaçlarımız karşılansın.

İhtiyaçlarınıza sahip çıkabilme ve kendinizi olduğu gibi gösterme cesareti bulduğunuz günler dilerim.

Kaynak: Joormann, J., & Tanovic, E. 2015. Cognitive Vulnerability to Depression: Examining Cognitive Control and Emotion Regulation. Current Opinion in Psychology, 4, 86-92.

İlginizi çekebilir: Travma nedir, nasıl ortaya çıkar?

Merve İnaç: Merhaba ben Merve İnaç. Klinik psikolog ve psikoterapistim. 2012 yılında Atılım Üniversitesi Psikoloji Bölümünden mezun oldum. Hemen sonrasında Hasan Kalyoncu Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı’nı tamamlayarak uzmanlığımı aldım. Kariyerimin uzun dönemini Unhcr ve Unicef’in farklı projelerinde sığınmacı ve göçmenlerle çalışarak geçirdim. Bu süreç içerisinde Bilişsel Davranışçı Terapi ve Transaksiyonel Analiz Terapi eğitim ve süpervizyonlarımı tamamladım. Son yıllarda Mindfullness, Aile Dizimi ve Sanat Terapi ve varoluşçu yaklaşımlar üzerine eğitimlerimi tamamlamaktayım. Psikolojinin farklı bakış açılarından aldığım bu eğitimleri benimsediğim bütüncül bakış açısıyla birleştirerek danışanlarımın ihtiyaçlarına göre eklektik çalışmayı tercih ediyorum. Bana merveinac@hotmail.com e-posta adresimden ulaşabilirsiniz.

Anne evi rahatlığında seçimler: Anneler Günü’ne özel içinizi ısıtacak hediye önerileri

“An-ne”; iki hecesine dünyaları sığdıran; güven, sıcaklık, huzur, sevgi ve daha nice güzel duyguyla bizleri kucaklayan, yorgun günlerin ilacı, mutlu anların ortağı, düştüğümüzde koştuğumuz, sevincimizi ilk paylaştığımız o eşsiz kahraman. İki hece ama içinde bir ömür saklayan… Anne demek bir evin kalbi demek, sevgiyle hazırlanmış sofralar, kahve fincanında biriken mutlu anılar, bir koltukta kurulan huzur, sıcak bir evin rahatlığı demek. Çünkü bir annenin dokunduğu her şey, dünyayı biraz daha yaşanır kılar. İşte bu yüzden Anneler Günü yaklaşırken bu yıl onlara sadece bir hediye değil, hissettirdikleri o tarifsiz sıcaklığı, huzuru, ‘anne evi rahatlığını’ hediye etmek gerek. Ne de olsa her şeyin en iyisini, güzelini, rahatını, konforlusunu hak eden onlar.



Geçmişten günümüze dönüşümler geçirmiş olsa da bu özel ve anlamlı günün değişmeyen en önemli özelliği, kalbimizde ayrı bir yeri olan annelerimizi onurlandırmak için bir fırsat sunuyor oluşu. Şüphesiz ki annelerimizin bize kattığı güzellikleri bir güne sığdırmak mümkün değil ama bu özel günde özenle seçeceğimiz küçük bir hediye, onların bizim için ne kadar değerli olduğunu hissettirmek için şahane bir fırsat olabilir. Önemli olan, seçtiğimiz hediyeye sevgimizi katmak; tıpkı onların her lokmaya, her bakışa kattığı sevgi gibi. İşte birkaç sıcak öneri:

‘Anne kucağı’ gibi: Konforu eve taşıyacak hediyeler

Anne kucağının o benzersiz sıcaklığı, en zor zamanların bile en güzel ilacı değil mi? Ve evet aslında hiçbir hediye tam anlamıyla o sıcaklığı vermeye yetmez ama yine de biraz da olsa yaklaşabilir. Film keyfi için sıcacık ve yumuşacık bir battaniye, polar bir sabahlık, rahat terlikler, evin her köşesini anne sıcaklığına büründürecek ev tekstili ürünleri, yastıklar, kırlentler ve çok daha fazlası ile annelerinize bu Anneler Günü’nde huzur ve konforu hediye edebilirsiniz.

‘Anne eli değmiş’ gibi: Kişisel bakım ürünleri

Annelerimizin dokunduğu her yeri güzelleştirdiği aşikar… ‘Anne eli değmiş gibi’ dendiğinde her ne kadar lezzetli yemekler akıllara gelse de, bir atkının düğümünde, bir buklenin düzeltilmesinde de aynı özen var. Bazen son bir anne dokunuşu her şeyi bambaşka yapabilir. Annenizin kendisine de en az başkalarına gösterdiği kadar şefkatle ve özenle yaklaşması için kişisel bakım ürünlerinden şahane hediyeler seçebilirsiniz. Parfümler, cilt bakım ürünleri, saç şekillendiriciler, makyaj setleri ve çok daha fazlası bu özel günde annenizin yüzünde güller açtırabilir.

‘Annemin tarzı’ gibi: Zamansız, şık ve özel parçalar

Bazı parçalar vardır, bize hep annemizi hatırlatır. Onun yıllardır severek taşıdığı bir fular, özel günlerde takındığı bir broş ya da gençliğinden kalma bir ceket… Şimdi, o hatıraların yanına çok daha özellerini eklemenin tam zamanı. Zarif elbiseler, şık altın takılar, birbirinden güzel aksesuarlar, rahat ayakkabılar, yazlık kombinlerini tamamlayacak parçalar ve çok daha fazlası Anneler Günü’nde harika hediyelere dönüşebilir.

‘Anne sofrasından fırlamış’ gibi: Sofralara renk ve lezzet katan detaylar

Anne sofrası; her tabakta ayrı bir hikaye, her kasede ayrı bir emek ama hepsinde aynı lezzet. Kimi zaman dört gözle beklenen bayram sofralarının, kimi zaman okuldan eve dönüşte karşılayan leziz yemeklerin yıldızı annelerin sofralarını daha da güzelleştirecek, mutfakta geçirdikleri zamanları kolaylaştıracak pratik ve şık ürünler harika hediyeler olmaz mı? Şık yemek takımları, renkli masa örtüleri, kahve makineleri, mutfak robotları, airfryer’lar ve çok daha fazlası tek bir tık uzağınızda.

Pazarama’da ‘anne evi rahatlığında’ alışveriş

Annenize hissettirmek istediğiniz tüm bu duygular, bir hediyeye sığabilir mi? Belki tam olarak değil, ama Pazarama’da, onun kalbine dokunacak seçenekler sizi bekliyor.

Pazarama, binlerce ürün seçeneği, avantajlı fiyatlar, çok kanallı erişim imkanı ve güvenli ödeme alternatifleriyle size anne evi rahatlığında bir alışveriş deneyimi sunuyor. Bir hediye seçin, içine sevginizi katın ve annenize onu ne kadar çok sevdiğinizi bir kez daha gösterin. Aradığınız her şey Pazarama’da.

Ayrıca Anneler Günü’ne özel şahane kampanyalar da sizi bekliyor. Pazarama üzerinden yapacağınız 750 TL ve üzeri alışverişlerde geçerli “HEDIYE125” kupon kodu ile 125 TL indirim fırsatı yakalayabilir, eğer Pazarama Plus üyesi iseniz aynı tutardaki alışverişleriniz için “PLUS200” kupon kodunu kullanarak 200 TL’lik özel indirimden faydalanabilirsiniz. Hepsi ve daha fazlası için hemen tıklayın, tam anneme göre’ diyeceğiniz hediyeleri kaçırmayın.  Her şeyin en iyisini hak eden anneler için, bu Anneler Günü’nde sadece bir hediye değil, bir “teşekkür” armağan edin.

*Bu yazı Pazarama katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale
whatsapp