X

Sürekli tekrar eden döngülerden kurtulmak için tüm benliğinizi kucaklayın

Her birimizin yaşamımız boyunca “Tekrar tekrar aynı şeyi yaşıyorum.” dediği bir an olmuştur herhalde. “Dönüp dolaşıyorum tekrar aynı şeyler yaşanıyor.”, “Sağından tutuyorum solundan tutuyorum yine olmuyor.”, “Böyle şeyler hep beni bulur zaten…” gibi cümleleri kurduysanız ya da ara ara kuruyorsanız siz de bazı döngülerin içinde takılmış olabilirsiniz.

Değer görmek isteyen birinin kendine değer vermeyen insanlarla bir arada olması, insanlara güvenmekte zorlanan birinin güvenilmeyecek, kendilerini yarı yolda bırakacak insanlarla olmaları, her ne yaparlarsa yapsınlar aynı tarz insanlarla karşılaşmalarının tesadüften çok daha fazlası olduğunun kanıtıdır aslında.

Yaşamımızda her ne yapıyorsak ihtiyaçlarımızı karşılamak için yapıyoruz. Eğer yaptığımız şeyler kabul görüyorsa çoğunlukla sevgi, güven, özgüven gibi duyguları hissediyoruz. Fakat yaptığımız şeyler kabul görmüyorsa korku, kaygı, utanç, suçluluk gibi duygular hissedebiliyoruz. Aynı zamanda biz de ihtiyaçlarımızın kabul görülebilir olmadığını benimsemeye başlıyoruz. Örneğin, bir çocuk ebeveynlerinden bir şey istediğinde “şimdi sırası mı”, “saçma sapan şeyler istiyorsun” gibi  cümleler kurulduysa çocuğun aldığı mesaj isteklerinin saçma ve zamansız olduğu olabilir ve utanç veya suçluluk duyabilir.

Dolayısıyla kabul görmek için, utandırılmamak, suçlanmamak için gerçekte olduğumuz kişiden uzaklaşıp olmamız istenen kişi haline dönüşmeye başlıyoruz. Bize nasıl davranıldıysa zamanla biz de çevremizdekilerin ihtiyaçlarını görmezden gelmeye, eleştirmeye, utandırmaya başlar hale geliyoruz. Örneğin; içten samimi duygusal bir ilişki kurma ihtiyacımız var ve bu ihtiyacımızı her dile getirdiğimizde “artık öyle ilişkiler mi kaldı”, “ böyle birini bulmanın imkanı yok”, “boşa vaktini harcıyorsun” gibi tepkilerle karşılaşıyorsak duygularımızı açıkça ifade edememeye, karşımızdaki insanlara gerçek bir ilişki kuramayacağımız korkusuyla kendimizi yeterince açık ve samimi olmayan, mesafeli, sınırlı, ilişkilerin içinde bulmaya başlayabiliriz. Artan ihtiyaçlarımız karşılanmadıkça olduğumuz ve olmamız beklenen kişi arasındaki fark açılmaya başlıyor. Bu fark büyüdükçe değerli ve sevilebilir biri olmadığımızı düşünmeye başlarız. Bu düşünce bizi daha da yalnızlığa ve umutsuzluğa itebilir.

Hayatımız boyunca ihtiyaçlarımızın karşılanması için sürekli bir arayış içerisine giriyoruz. Gerçek benliğimizi ortaya koyamadığımız için ihtiyaçlarımız karşılanmıyor ve her seferinde büyüyen ihtiyaçlarımızla birlikte endişe ve kaygımız da artmaya başlıyor. İhtiyaçlarımızın karşılanmayacağı inancı yerleşmeye başladıkça korku, endişe ve kaygılarımız bizi yönetmeye başlıyor ve ihtiyacımızı karşılayamayacak kişilerle temas kurmaya devam ediyoruz.  Tekrar tekrar yaşanan bu durumun ardından da yine beni sevmediler, bana değer vermediler diyoruz (kendini gerçekleştiren kehanet). Bu döngü kırılmadıkça aynı şeyleri tekrar tekrar yaşamaya devam ediyoruz.

Endişelerimizle, korkumuzla, başarısızlığımızla kabul edilseydik kendimize karşı daha şefkatli olabilir ve ihtiyaçlarımızı doğru yanlış demeden açıkça ortaya koyabilirdik. İhtiyaçlarımızı göstermemiz, kendimizi ifade edebilmemiz anlaşılabileceğimize dair inancımızın oluşmasını sağlamakla beraber bizi anlayan, değer veren insanlarla temas etme olasılığımız da artmaya başlardı.

Yani döngülerin kırılması temas etmekten kaçındığımız tüm duygulara (korku, kaygı, utanç, endişe gibi duygularda dahil) açık olmamızla mümkün olabilir. Böylelikle kendimize şefkat duyabilir, yeni temaslar denemeye istekli olabiliriz. Tam tersi durumda her ne yapıyorsak bu duyguları hissetmemek (korkmamak, utanmamak, endişelenmemek …) için yapmaya başlarız. Mükemmel olmalıyım ki bu duyguları hissetmeyeyim / arkamdan konuşulmasın, kabul göreyim. Bir şey yapamadığımızda başkalarını suçlayayım, onları utandırayım da beni utandırmasınlar… Böylelikle kendimizden daha da uzaklaşıyoruz, ruhsal rahatsızlıklar ortaya çıkmaya başlıyor, fiziksel problemler yaşamaya başlıyoruz. Gerçek duygularımızdan uzaklaşıyoruz ve uzaklaştıkça her şeye karşı duyarsızlaşmaya başlıyoruz.

Depresyona karşı bilişsel kırılganlığın araştırıldığı bir çalışmada; olumsuz duygu durumları kontrol etme ve bu duygulardan kolayca kurtulmaya çalışıldığı durumların giderek daha olumsuz düşünme, derinleşen üzgün ruh hali döngüsünü başlattığı belirtilmiştir (Joormann & Tanovic, 2015).

Bu nedenle döngülerimizden çıkabilmek için öncelikle tüm duygularımıza, zayıf yanlarımıza sahip çıkarak ve o halimize şefkat göstererek başlayabiliriz. Duyarsızlaştığımız ihtiyaçlarımızı yeniden araştırmak, kendimize yönelmek, hoşumuza giden gitmeyen, başarabildiğimiz başaramadığımız, çekindiğimiz gururlandığımız yönlerimizi bulmaya çalışmak yardımcı olabilir. Hissetmek istemediğimiz duygular geldiğinde ne yaptığımızı gözlemlemek bu döngüleri kırmanın anahtarı olabilir. Güvendiğimiz bizi yargısız anlamaya çalışan insanlarla paylaşmak ve her birimizin benzer şeyler yaşadığını bilmek iyi gelebilir. Olduğumuz kişiyi, ihtiyaçlarımızı, utancımızı, başarısızlıklarımızı açıkça gösterebilmeli ve paylaşmalıyız ki bu ihtiyaçlarımız karşılansın.

İhtiyaçlarınıza sahip çıkabilme ve kendinizi olduğu gibi gösterme cesareti bulduğunuz günler dilerim.

Kaynak: Joormann, J., & Tanovic, E. 2015. Cognitive Vulnerability to Depression: Examining Cognitive Control and Emotion Regulation. Current Opinion in Psychology, 4, 86-92.

İlginizi çekebilir: Travma nedir, nasıl ortaya çıkar?

Merve İnaç: Merhaba ben Merve İnaç. Klinik psikolog ve psikoterapistim. 2012 yılında Atılım Üniversitesi Psikoloji Bölümünden mezun oldum. Hemen sonrasında Hasan Kalyoncu Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans Programı’nı tamamlayarak uzmanlığımı aldım. Kariyerimin uzun dönemini Unhcr ve Unicef’in farklı projelerinde sığınmacı ve göçmenlerle çalışarak geçirdim. Bu süreç içerisinde Bilişsel Davranışçı Terapi ve Transaksiyonel Analiz Terapi eğitim ve süpervizyonlarımı tamamladım. Son yıllarda Mindfullness, Aile Dizimi ve Sanat Terapi ve varoluşçu yaklaşımlar üzerine eğitimlerimi tamamlamaktayım. Psikolojinin farklı bakış açılarından aldığım bu eğitimleri benimsediğim bütüncül bakış açısıyla birleştirerek danışanlarımın ihtiyaçlarına göre eklektik çalışmayı tercih ediyorum. Bana merveinac@hotmail.com e-posta adresimden ulaşabilirsiniz.

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale