Sürekli diyette olmanın açlığı tetiklediğini biliyor musunuz?
Şunu hiç düşündünüz mü? Güzel görünme çabası, kilo verme derdi ve sağlıklı beslenme takıntısı bu yolculukta sizi hedefe ulaştıran değil, aksine ayağınıza bağ olan detaylar olabilir mi?
Odaklanmanız gereken yer; sağlıklı beslenmek, diyet ve egzersiz yapmakla ilgili ana motivasyonunuzu iyi anlamanız. Bu süreçte kendinize “Bütün bunları neden yapıyorum?” sorusunun cevabını dürüstçe vermeniz çok önemli bir dönüm noktası! Eğer bu konuda dürüst olabilirseniz bundan sonrasında işiniz çok kolay… Çünkü o zaman sağlıklı beslenmek ve yaşamak ile ilgili beklentinizi “kozmetik bir eğilimden”, yani sizi birileri veya kendinizle yarışma halinden çıkararak “yaşam biçiminizi değiştirdiğiniz bir alışkanlık” edinmeye doğru evriltebilirsiniz. İşte o noktada doğru rotada sürecek bir yolculuğa hazır haldesiniz demektir…
Bunun sebebi şu; huzursuz, endişeli ve gergin bir ruh hali kilo vermenin önündeki en önemli engellerden biridir. Ayrıca bu durum sadece obezite ve kilo verme sürecinde değil, hayatın hemen her noktasında istediğiniz şeylerle aranıza mesafe koyan bir bariyer ne yazık ki.
Hayatın ince ayrıntılarından birisi bu; bir konuya takıntı olabilecek derecede ilgi duyarsanız o konu hakkındaki olumlu sonuçlardan da o derece uzaklaşmaya başlarsınız. Çünkü bir şeyi normalden fazla düşünmek bedende ister istemez stres faktörünü de tetiklemektedir. Çünkü biliyoruz ki stres, obezite de dahil olmak üzere bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan pek çok hastalığın tetikleyicisidir.
İşte zihin ve beden arasındaki bu işleyişten ötürü; sürekli diyette olmak “kronik açlık” algısı yaratmaktadır. Bu noktada içinden çıkılmaz bir kısır döngü başlamaktadır. Gelin bu kısır döngüyü size adım adım anlatayım.
1. Kronik açlık algısı ister istemez sürekli yemek yemeye ihtiyacınız olduğunu hissettirecek, ki biz buna dürtüsel beslenme diyoruz.
2. Dürtüsel beslenme ise, açlık hissedin veya hissetmeyin, ağzınıza bir şey atmadan mutlu olamama halini geliştirir. Böylece bir şey yemeden mutlu olamaz hale gelirsiniz.
3. Gerçek bir açlık olmaksızın bu tip dürtüler yüzünden ihtiyacınızdan fazlası ile beslenmek kilo kontrolü sürecinde dengeleri bozan ilk nokta. Bu basamağa vardığınızda kilo almak kaçınılmaz olmaya başlar. (Gerçek açlık nasıl oluşur? Bunu bir sonraki yazıda konuşacağız.)
4. Kilo aldığınıza ve bunun önüne geçemediğinize şahit oldukça depresif bir ruh hali tetiklenir. Kendinizle ilişkiniz bozulur. Bu durum ise öz sevgi ve güven noktalarını zedelemeye başlar.
5. İşte karar anı; ya sizi anlık olarak mutlu eden yemek yeme eğilimine yenik düşeceksiniz ya da kilo alma sürecinin önüne geçmek için diyete başlayacaksınız!
6. Ve burada önemli bir diğer karar anı daha devreye girecek; sadece kişisel deneyimleri ile sağlık öncüsü olmaya soyunan birilerinin salık verdiği önerileri mi dinleyeceksiniz, yoksa kendi kilo alma yolculuğunuzu tanıyıp sorunun kaynağına mı ineceksiniz?
7. Anlık bir çözüm bulmak çok daha kolay gelecek, çünkü insanız, sabırsızız. Yüksek ihtimalle kolay gelene inanacaksınız.
8. Bu kilo alma sürecinizin nedenleri ile ilgilenmeden ve bu basamaklardaki beslenme ve psikoloji arasındaki büyük ilişkiyi tamir etmeden el yordamıyla başladığınız diyet yolculuğunda -çok uzun değil, en fazla 3-4 gün sonra- aldığınız bütün kararları yerle bir edecek hareketi yapacaksınız. “Neticede açsınız!” Bir insan bu fikirle ne kadar süre baş edebilir. Kendinizi aç olduğunuza inandıracaksınız; yiyeceksiniz!
9. İşte o yemeyi bitirdiğiniz an, bir suçluluk hissi başlayacak: “Zaten o kadar da aç değilmişim, yemesem de olurmuş!” Bunu fark edeceksiniz.
10. Bu suçluluk hissi zaten temelde hep hissettiğiniz ve nedenine odaklanmadığınız stresi ve depresif ruh halini daha da çok tetikleyecek. Bir süre sonra açlık hissi yeniden baş gösterecek.
Ve sonuç: ARTIK KRONİK OLARAK AÇSINIZ!
Zihninizde yaşadığınız bu döngülere gerçek cevaplar bulmadan ve bu problemlerin üzerine eğilmeden el yordamıyla yaptığınız diyetlerin, her seferinde metabolizmanızda yarattığı kalıcı hasarlardan bahsetmiyorum bile! Her kilo verip alma sürecinden sonra işlerin çok daha zor bir yere gideceğini unutmayın. Her başa dönüş, başarısızlık hissini de tetikleyecek kaçınılmaz olarak. O yüzen lütfen kendinize özen gösterin. Neden iyi beslenmek istiyorsunuz? Neden egzersiz yapmak istiyorsunuz? Neden kilo veremiyorsunuz? Bütün bunların cevabını vermeden başladığınız bir yolculuğun sizi karaya ulaştırmayacağını unutmayın.
Sevgilerimle…