X

Aşırı duygusallık ve sürekli ağlama isteği: “Sürekli ağlıyorum ne yapmalıyım?”

Yaşamımız boyunca, ağlamayla ilgili birçok örtülü ve açık mesaj alabiliriz. Büyüdüğünüz ortama bağlı olarak, ağlamanın oldukça doğal ve normal olduğunu öğrenmiş olabilirsiniz. Ancak etrafınızda, ağladığınızda bundan rahatsız olan veya size bunun yanlış olduğunu söyleyen insanlar varsa ağlamaktan mümkün olduğunca kaçınabilirsiniz… Sonuçta ağlamak, herhangi yüksek bir duyguya verilen doğal bir tepki olsa da, açıklanamayan nedenlerle sürekli ağlıyor ve bunu durduramıyorsanız, olası nedenlerine daha yakından bakmak faydalı olabilir.

“Ağlamak istemiyorum ama ağlıyorum”: Sebepsizce ağlama isteği neden olur?

“Aniden gelen ağlama isteği neden olur”, “Sürekli ağlamak neyin belirtisi” gibi soruların yanıtlarını merak ediyor musunuz? Ağlamak oldukça normal bir tepkidir ve araştırmalar, ağlamanın daha iyi hissetmenizi sağlamak için endorfin salgılamak gibi faydaları olabileceğini göstermektedir. Bununla birlikte durup dururken ağlamanın birçok farklı nedeni olabilir. Böyle zamanlarda ağlamak olağan dışı görünse bile, muhtemelen mantıklı bir açıklaması vardır. Örneğin depresyon, kendinizi üzgün ve umutsuz hissetmenize neden olarak aniden gelen ağlama isteğine yol açabilir. En gelişigüzel ağlama nöbetlerinin bile genellikle bir nedeni vardır. Keder ve duygu her zaman öngörülebilir kalıplarda ortaya çıkmaz. Sürekli ağlama isteğinin olası nedenleri aşağıdakileri içerebilir:

  • Stres veya tükenmişlik
  • Fiziksel sağlık koşulları veya ağrı
  • Yas
  • Akıl sağlığı koşulları veya nörolojik bir bozukluk
  • Belirli bir ilaca veya tedaviye verilen reaksiyonlar
  • Çevresel faktörler
  • Duyarlılık

Sürekli ağlama isteği dışında başka semptomlarınız olup olmadığını incelemek, yaşadığınız bu durumu anlamaya yardımcı olabilir. Ayrıca neden bu kadar sık ​​ağladığınızdan emin değilseniz, bir tıp uzmanındangörüş almayı da seçebilirsiniz.

Bir insan neden çok ağlar?

Gerçekleştiği sırada bir dizi yüz kasını çalıştıran ağlama, ezici duygulara verilen doğal bir tepkidir. Bazılarının düşündüğünün aksine, ağlamak sadece kendinizi üzgün hissettiğinizde ortaya çıkmaz. Korku, mutluluk, üzüntü, öfke veya başka bir duygu yaşadığınızda da ağlayabilirsiniz. Duygular karmaşıktır ve hormon seviyelerindeki dalgalanmalar gibi fizyolojik değişikliklerden etkilenebilirler. Vücudunuz gözyaşı ürettiğinde, kortizol gibi stres hormonlarından da kurtulmaya çalışıyor olabilir. Aşağıda ağlamanın yaygın nedenlerini bulabilirsiniz:

1. Stres

Bir insan stresli bir durum yaşadığında, vücudun bu stresi azaltmak için verdiği doğal tepki ağlamak olabilir. Bazen bilinçli olarak bazen de bilmeden bir konuda stresli hissedebiliriz. Sonuç olarak, daha sonra, söz konusu stres kaynağıyla ilgisi olmayan bir şey için ağlayabiliriz.

Duygusal bir patlama yaşadığınızda, kendinize şefkatle davranmaya çalışın. Gerginliği azaltmak için stresi ve diğer duyguları işlemek vücudunuz için doğal ve gerekli olabilir. Eğer yoğun stres ve buna bağlı olarak yaşadığınız ağlama nöbetleri artarsa, profesyonel destek almayı düşünebilirsiniz.

2. Bazı fiziksel sağlık koşulları

Bazı fiziksel sağlık durumları da normalden daha fazla ağlamanıza neden olabilir. Bunlar hamilelik, adet öncesi sendromu (PMS), uyku eksikliği ve psödobulbar etki (PBA) adı verilen durumları içerebilir.

  • Gebelik: Hamilelik sırasında, vücut hormonlarında bir artış yaşanır. Bu ani artışla birlikte vücut, bakılması gereken yeni bir insanın varlığı gibi önemli bir yaşam değişikliğine uyum sağlamaya çalışır. Hamileyseniz, özellikle ilk üç aylık dönemde daha sık ve daha kolay ağlayabilirsiniz. Hamilelik sırasında herhangi bir endişeniz varsa, doktorunuzla iletişime geçmeniz de yararlı olacaktır.
  • Pseudobulbar Etkisi (PBA): Bu, istemsiz ve uygunsuz kahkahalara veya ağlamaya neden olabilen bir sinir sistemi bozukluğudur. PBA’lı kişiler tarafından gözlemlenen duygusal tepki, genellikle içlerinde hissettikleri ile uyuşmaz. PBA ilaçlarla yönetilebilir.
  • Adet öncesi sendromu (PMS): Premenstrüel sendrom, adet gören her 4 kişiden 3’ünü etkileyen yaygın bir sağlık durumudur. PMS, sinirlilik, ruh hali değişimleri ve depresif bir ruh hali gibi çok çeşitli semptomlarla gelebilir. Çoğu zaman, vücuttaki bu değişiklikler daha sık ağlamaya neden olabilir.
  • Uyku eksikliği: Uyku, zihnimizi ve bedenimizi yenileme özelliğine sahiptir. Uyku eksikliği, sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü, zayıf muhakeme ve artan duygulara neden olabilir. Uzun süreli uyku eksikliği, aşırı duygusal tepkilere yol açabilir ve beraberinde kontrolsüz ağlamayı getirebilir.

3. Yas

Yas süreci, sizin için önemli olan birini veya bir şeyi kaybettiğinizde başlar. Herkes için farklı görünse de ağlamak, böylesine etkili bir olaya verilen normal bir tepkidir. Yas nedeniyle sürekli ağlamak, örneğin halka açık bir yerde beklenmedik ve kontrolsüz bir şekilde gerçekleşebilir. Bu duygular için ideal bir zaman çizelgesi yoktur ve ağlamak, karmaşık hisleri ve duyguları hafifletmeye yardımcı olabilir.

4. Ruh sağlığı koşulları

Aniden gelen ağlama isteği neden olur? Bu sorunun olası nedenlerini incelemeye devam ediyoruz. Anksiyete, depresyon ve diğer zihinsel sağlık durumları da sık veya kontrol edilemeyen ağlama krizlerinin nedeni olabilir.

  • Endişe: Yaygın anksiyete bozukluğu ile yaşayan insanlar, içinde bulundukları duruma karşı yüksek düzeyde endişeli hissetme eğilimindedir. Çoğu zaman, bu endişeye, gelecekte olması beklenen olaylar veya bir kişide endişeye neden olabilecek diğer şeyler hakkında aşırı kaygılanmak neden olur. GAD gibi duygudurum bozuklukları yaşayanlar, başkalarının rahatsız edici bulmayabileceği stres faktörlerine karşı abartılı tepkiler gösterebilir.
  • Depresyon: Depresyon, genellikle birkaç haftadan uzun süren, kalıcı üzüntüye neden olabilen bir duygudurum bozukluğudur. Umutsuz, kasvetli veya yorgun hissetmek temel belirtileridir. Orta veya şiddetli depresyon mevcut olduğunda, etkilenen kişi birçok şeye ağlayabilir veya neden ağladığını açıklayamayabilir.

5. Çevresel faktörler

Duygular genellikle birkaç dış faktörle de bağlantılıdır. Örneğin, gün içinde burnunuza gelen taze pişmiş ekmek kokusu, çocukluk anılarınızı veya bir arkadaşınızla yaşadığınız bir deneyimi hatırlatabilir. Veya rüzgarı saçınızda hissetmek size bir yakınınızla yaptığınız bir tekne gezisini hatırlatabilir. Belirli bir sokağın yanından geçmek sizi tanık olduğunuz korkutucu bir şeye götürebilir… Bu duygular bazen bunaltıcı olabilir ve kişinin ağlamasına neden olabilir.

Ağlamak ne zaman “çok fazla” olur?

Ağlamak doğal bir tepki olsa da, aşırı veya kontrol edilemez hale geldiğini düşünüyorsanız; sürekli ağlamak kendine zarar verme düşünceleri gibi başka davranışlarla birleşiyorsa en kısa sürede bir uzmana başvurmalısınız. Doktorunuz sizden bazı laboratuvar testleri isteyebilir ve duygularınızı etkileyen herhangi bir hormonal dengesizlik olup olmadığını kontrol edebilir. Ayrıca, duygularınızı bir danışman veya terapistle değerlendirmeniz de faydalı olabilir.

“Sürekli ağlıyorum ne yapmalıyım?”

Sürekli ağlama isteği ile baş etmenin birden fazla yolu var. Bu noktada uzman desteğine başvurmak elbette ilk adım. Bununla birlikte aşağıdaki öneriler de zorlayıcı duygularla başa çıkmayı kolaylaştırabilir:

  • Açık iletişim: Başkalarına duygularınızdan ve ağlama isteğinizden bahsetmek, yaşadığınız kafa karışıklığını en aza indirmeye yardımcı olabilir.
  • Dikkat dağıtma: Eğer ağlama isteği duyduğunuzu düşünüyorsanız, dikkat dağıtıcı bir şeyler yapmak bu isteği en aza indirmeye yardımcı olabilir.
  • Derin nefes alma: Nefes egzersizleri ağlama ile başa çıkmayı kolaylaştırabilir.

Sonuçta; insanlar nadiren sebepsiz yere ağlarlar. Eğer sürekli ağlıyorsanız, kendinizi kötü hissediyorsanız veya duygusal patlamalarınızın günlük yaşamınızda sorunlara neden olduğunu düşünüyorsanız, bir sağlık uzmanına görünme vakti gelmiş olabilir. Alışılmadık şekilde ağlamak, depresyon, kaygı veya diğer durumlardan kaynaklanabilir. Neyse ki, açıklanamayan ağlamanın çoğu nedeni, yönetilebilir ve tedavi edilebilirdir.

Bununla birlikte bazı insanlar diğerlerinden daha duygusaldır. Bu nedenle ağlamanın asla bir sorun olmadığını unutmayın…

Kaynaklar: verywellhealth, betterhelp

İlginizi çekebilir: ‘Çok duygusalım ne yapmalıyım?’: Aşırı duygusallık ile başa çıkma yolları

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Aldığımız iki nefesten biri denizden: #MaviNefesProjesi

Denizler, gezegenimizin kalbinde atan en önemli yaşam kaynakları. Sadece tatil rotalarını ya da en şahane manzaraları süslemekle kalmayan bu su ve hayat kaynaklarımız, gezegenimizin dengesi ve canlı yaşamlarının devamı için de kritik bir rol sahibi. Çünkü, ihtiyaç duyduğumuz oksijenin yarısından fazlası denizlerden geliyor. Ancak, denizlerimizin karşı karşıya olduğu tehditler, ekosistemin geleceğini tehlikeye atıyor.



İklim değişikliği, çevre kirliliği, insan müdahaleleri, plastik atıklar, petrol sızıntıları veya müsilaj gibi pek çok faktör, denizleri kirletmekle kalmıyor geleceğimizi de adım adım yok etmeye başlıyor. Çünkü denizlerdeki kirlilik, hem denizdeki hem de karadaki canlı yaşamını tehdit ediyor ve ekosistemin dengesini bozarak gezegenimizin geleceğinden çalıyor.

Denizlerimizin ve gezegenimizin karşı karşıya olduğu tehditler karşısında sessiz kalmayan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/TURMEPA iş birliğiyle sürdürdüğü Mavi Nefes Projesi ile bu yıl da denizlerimize, yani yaşam kaynağımıza, sahip çıkıyor. Mavi Nefes Projesi, başta plastikler olmak üzere deniz çöplerinin toplanmasına ve deniz ekosisteminin korunmasına katkı sağlıyor ve denizlerimizdeki oksijen kaynakları olan deniz çayırlarını ve mercanları çoğaltıyor.

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.”

“Dünyaya iyi bakıyoruz, geleceğe iyi bakıyoruz.” misyonuyla yola çıkan Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile birlikte hem deniz kirliliğini azaltmak hem de denizlerdeki biyoçeşitliliği korumak ve deniz ekosistemini rehabilite etmek için uzun soluklu bilimsel koruma ve izleme çalışmaları yürütüyor.

Mavi Nefes Projesi kapsamında Eylül 2021-Haziran 2024 döneminde Marmara Denizi, Adrasan ve Van Gölü’nde yaklaşık 200 bin kişinin günlük üretimine eşit 230 ton katı ve sıvı atık toplandı, uygun olan atıkların geri dönüşüme kazandırılması içinse çalışmalar sürüyor.



Projenin eğitim ayağında ise deniz temizliği konusundaki farkındalığı artırmak amacıyla ortaokul öğrencilerine ve öğretmenlerine denizlerin önemi, deniz ekosisteminin korunması ve sürdürülebilir su kaynakları için bireysel sorumluluklar konularında eğitimler veriliyor. Mavi Nefes Eğitim Otobüsü ve çevrim içi eğitimlerle 3 yıl boyunca 8 ilde yaklaşık 80 bin öğrenciye ulaşıldığı biliniyor.

Bu başarılı iş birliği, hem denizlerimize hem de gezegenimize hayat verirken; temiz denizlerin, sağlıklı ve uzun ömürlü bir yaşamın temelini olduğunu da bir kez daha bizlere hatırlatıyor. Denizlerdeki deniz çayırlarını ve mercanları koruyup çoğaltmak için çalışmaların sürdürüldüğü Mavi Nefes Projesi sayesinde “aldığımız iki nefesten biri denizden” diyen Garanti BBVA, DenizTemiz Derneği/ TURMEPA ile tertemiz ve sağlıklı yarınların kapısını aralıyor. Bu başarılı iş birliğinden ilham alarak geleceğimizden çalmak yerine geleceğimizi korumak için çalışmak ve denizlerin yaşam kaynağımız olduğunu her an hatırlamak ve hatırlatmak, hepimizin yarınlarımıza yapacağımız en büyük yatırım.

*Bu yazı Garanti BBVA katkılarıyla hazırlanmıştır.



Orkid, “Sporla Güçlen” projesine verdiği destekle kız çocuklarının geleceğine ışık tutuyor

Bir kız çocuğu düşünün: Günün ilk ışıklarıyla birlikte koşuya çıkan, her sabah elinde topuyla antrenman yapan, büyük bir hevesle hem bedenini hem de zihnini beslemek için yıllarca gönül verdiği spor dalı uğruna çalışmaya devam eden ve uzun yıllar sonra gözlerinden ışıklar saçarak ilk kupasını milyonların önünde havaya kaldıran… Ne harika bir tablo, öyle değil mi?



Toplumun her köşesinde, binlerce kız çocuğu bu anı yaşamayı hak ediyor. Ancak, ne yazık ki birçoğu için spor; erişilmesi çok güç bir lüks, uzak bir hayal gibi kalıyor hayatları boyunca. Oysa spor, sağlığın, özgüvenin, azmin, başarının, kararlılığın, istikrarın temellerini atan, kız çocuklarının güçlü bireyler olarak yetişmesine katkı sağlayan en önemli araçlardan biri. Bu önemin farkında olan ve kız çocuklarını spor yoluyla güçlendirmek isteyen Orkid, Watsons iş birliği ile Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin (TMOK) Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da yürüttüğü “Sporla Güçlen” projesine destek veriyor.

Geleceğe atılan adımlar: Kız çocukları, ‘sporla güçleniyor’

Türkiye’de kadınları ilk kez hijyenik pedle buluşturan P&G’nin kadın bakım markası Orkid, 45 yılı aşkın süredir dünyadaki tüm kadınların hayatını kolaylaştırmak, onları her alanda desteklemek için imza attığı çalışmalarına bir yenisini daha ekleyerek “Sporla Güçlen” projesiyle kız çocuklarının yanında oluyor.

Kız çocuklarına sporla yeni yollar açmayı ve kız çocuklarının geleceğini aydınlatmayı hedefleyen Orkid, yürüttüğü bu iş birliğiyle kız çocuklarının eğitim ve spor yaşamlarını desteklemeyi, onların fiziksel, zihinsel ve sosyal gelişimlerine katkı sağlamayı amaçlıyor. Kız çocuklarının hayatta karşılaşacakları tüm zorluklar karşısında çok daha güçlü durmalarını sağlayan, onların bütüncül gelişimini desteklerken duygusal dayanıklılık kazanmalarına da zemin hazırlayan sporun gücü, yadsınamayacak kadar fazla. Öyle ki; Orkid’in, İpsos ile Türkiye genelinde gerçekleştirdiği araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kadınların %77’si, sporun bugün oldukları kişi olmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Dahası, yapılan bu araştırmaya göre; ergenlik döneminde spor yapan kızlar, istedikleri kişi olmalarına yardımcı olabilecek özgüven ve becerileri sporla kazanıyor.

Buna rağmen genç kızların neredeyse yarısının düzenli spor yapmadığı sonucuna ulaşan Orkid, TMOK ve Watsons iş birliği ile kız çocuklarının sporla güçlenmesi için onların yanında yer alıyor. Kız çocuklarının hem eğitimlerine hem de spora devam etmelerine yönelik gerekli spor malzemelerinin temin edilmesini destekleyen Sporla Güçlen projesi ile Diyarbakır, Gaziantep ve Şanlıurfa’da bulunan okullardaki kız öğrenciler dönem boyunca badminton, basketbol ve voleybol dallarında eğitim alıyor.



Kadınların daha özgüvenli olmasını destekleyen ve spor ile olan bağlarını güçlendirmeye odaklanan bir marka olarak Orkid, hiçbir kız çocuğunun bu haklarından mahrum kalmaması için çalışıyor. Bu sayede geleceğin sağlıklı, özgüvenli, başarılı ve belki de milli sporcuları bugünden yetişmeye başlıyor. Gelecek nesillerin hayallerine ulaşmalarına yardımcı olmak için onların yanında olmaya ve onları cesaretlendirmeye devam eden Orkid, kız çocuklarına yeterli imkan sağlandıkça daha eşit ve aydınlık yarınların mümkün olduğuna inanıyor.

Kız çocuklarını genç yaşta sporla tanıştırarak onların kendi potansiyellerini keşfetmelerine olanak tanıyan bu projenin ve başta Orkid ile Watsons olmak üzere projenin tüm destekçilerinin ülkemize ve dünyaya ilham olması, kız çocuklarının ışıl ışıl bir geleceğe doğru çok daha emin adımlarla yürümesi hepimizin en büyük temennisi.

Güçlü kadınlar, güçlü yarınlar için, #SporlaGüçlen projesine destek veren Orkid ürünlerini Watsons’ta keşfetmek için tıklayın.

*Bu yazı Orkid katkılarıyla hazırlanmıştır.



Sofralarda sürdürülebilir şıklığın yeni adı: Porland Re-Gen

Doğaya olan etkimiz, her gün attığımız adımlarla yeniden şekilleniyor. Günlük yaşamımızda aldığımız kararlar, tüketim alışkanlıklarımız ve yaşam tarzımız, doğa üzerinde hiç silinmeyecek izler bırakıyor, üstelik bu izler günden güne daha da derinleşiyor. Ulaşım tercihlerimizden yeme-içme alışkanlıklarımıza, satın aldığımız ürünlerden şehir hatta ülke dışından verdiğimiz siparişlere kadar hayatımızın her alanında karşımıza çıkan bu etki, yani karbon ayak izimiz, aynı zamanda günlük yaşamda kullandığımız eşyalarla da yakından ilişkili. Ne yediğimiz, ne içtiğimiz kadar yediklerimizi-içtiklerimizi nasıl tükettiğimiz de karbon ayak izimiz üzerinde etki sahibi.



Bu durumun farkında olan ve çevre bilinciyle hareket eden Porland, kırık porselenleri yeniden hayata döndüren Re-Gen Koleksiyonu ile sürdürülebilirlik anlayışını bir adım daha ileriye taşıyor ve dünyada bir ilke imza atıyor. Dünyaya karşı sorumluluk ilkesini odağına alarak üretim süreçlerini yürüten Porland, bu yenilikçi adımıyla bize de gezegenimize olan sorumluluklarımızı bir kez daha hatırlatıyor. İklim krizine karşı geliştirdiği iş modeli sayesinde çevre dostu üretim ve sıfır atık felsefesini benimseyen vizyoner marka, Re-Gen Koleksiyonu ile hem sofraları iyi tasarımla buluşturuyor hem de daha sürdürülebilir bir dünya için yeni şanslar yaratıyor.

Kırık porselenlerden geleceğe: Daha sürdürülebilir bir dünya

Re-Gen ile artık kırık porselenler, sıradan bir atık olmaktan çıkıyor ve yeniden işlenerek hem doğaya hem insana hem de gezegenimize dost bir anlayışı temsil ediyor. Doğayla her şekilde uyumlu, sosyal açıdan faydalı, toplumsal olarak kapsayıcı ve kültürel bağlamda sürdürülebilir bir yaklaşımın öncüsü olan Re-Gen Koleksiyonu, ayrıca tamamen doğal bileşenlerle üretildiği için bakteri ve mikrop barındırmıyor. Dayanıklı ve uzun ömürlü olmasının yanı sıra sağlıklı bir kullanım deneyimi de sunuyor.

Böylece, koleksiyonda yer alan her bir parça sadece bir tabak ya da kupa olmaktan öte, doğaya saygılı ve sürdürülebilir bir yaşam döngüsünün parçası haline geliyor ve gezegenimize olan borcumuzu ödeme yolunda atılmış küçük ama etkili bir adımı simgeliyor.

Doğanın estetik yansıması, sofralara taşınıyor

Porselenin yeniden hayat bulduğu bu koleksiyon, Salda, Ontario, Birdsong ve One and Only isimli dört farklı tasarımdan oluşuyor ve ömürlük desen garantisiyle de zarafetini uzun yıllar koruyor. Re-Gen, sadece estetik açıdan harikalar sunmakla kalmıyor, aynı zamanda çevresel sorumluluğun mükemmel bir örneği olma misyonunu da üstlenerek döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor.



Koleksiyonda yer alan her bir parça, doğanın izlerini üzerinde taşıyor. Doğanın sakinliğini, huzurunu, zarafetini yansıtan bu parçalar, sağlıklı, şık ve sürdürülebilir sofralar sunarken sadece bugünü değil, yarını da düşünerek hareket etmemiz gerektiğini hatırlatıyor. Ve günlük hayatın içerisinde çoğu zaman fark etmediğimiz küçük tercihlerin bile ne kadar büyük öneme sahip olduğunu gösteriyor.

İlhamını doğadan alan Re-Gen Koleksiyonu’nun bir parçası olan Salda, Türkiye’nin güneydoğusunda bir volkanik krater gölü olan Salda’nın eşsiz kumsalını yansıtırken; Kanada’nın en güzel eyaletlerinden Ontario’nun masmavi göllerinden esinlenilerek yaratılan Ontario ise mavinin her tonunda derinleştirici bir etki sunuyor. Öte yandan, kuş seslerinin doğadaki varlığını temsil eden yaprak, çiçek ve kuş motifleriyle bezeli Birdsong ise huzur ve mutluluk duygularını sofralarda ön plana çıkarıyor. Gökyüzünün en ihtişamlı halini yansıtan One and Only tasarımları ise göz alıcı renkleriyle doğanın büyülü dokunuşlarını sofralara taşıyor. Karbon emilimini azaltma amacıyla tasarlanan ve güncel teknolojiler kullanılarak üretilen bu koleksiyon, porselen atıklarını sanatla buluştururken geleceğe de şekil veriyor.

Geçen bir yıldaki sürdürülebilirlik çalışmalarıyla 61 ton plastik, 169 ton kağıt, 80 ton ahşap, 80.800 ton su, 301 ton porseleni geri kazandıran Porland, bu sayede 735 ton CO2 emisyonunun engellenmesine öncülük etti. Sürdürülebilirliğe sağladığı katkılarla sektörün öncüsü olan ve ilklere imza atan Porland’ın ilham verici Re-Gen Koleksiyonu’nu daha yakından keşfetmek için hemen tıklayın.

*Bu yazı Porland katkılarıyla hazırlanmıştır.



“Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” için başvurular başladı

İnsanlığın varoluşundan bu yana kadınlar, toplumda pek çok ilham veren, güçlü roller üstlendi. Her ne kadar toplumsal cinsiyet eşitsizliği kadınların mücadelesini her dönemde zorlaştırmış olsa da; günümüzde kadınlar iş hayatından siyasete, eğitimden medyaya toplumun pek çok alanında yer almaya, seslerini duyurmaya ve görünürlüklerini güçlendirmeye devam ediyorlar. Artık başarılı kadın hikayelerinin pek çok örneği var; özellikle de girişimcilik sektöründe.



Kadınlar girişimcilik dünyasına isimlerini altın harflerle yazdırmaya ve pek çok farklı sektörde muhteşem izlere imza atmaya devam ettikçe, kadın girişimcilerin hikayelerini paylaşmalarına aracı olacak pek çok etkinlik ve yarışma düzenleniyor. Böylelikle hem kadınların girişimcilik konusunda daha aktif olmalarına hem de ilham verici hikayelerini diğer kadınlarla paylaşmalarına olanak sağlanıyor. Bu yarışmaların ilki ve en köklülerinden biri de Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması.

 “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması, kadın girişimcilerin çevrelerinde yarattığı farka ve faydaya da odaklanırken, girişimcilikteki başarısını Türkiye’ye duyuran kadınların başka kadınlara katkı sağlama konusundaki motivasyonlarını da artıyor. Kadın girişimcileri ve kooperatifleri, büyük bir heyecanla gerçekleşen jüri değerlendirmesi sonucu belirlediğimiz birincilerden biri olması için Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması’na başvurmaya davet ediyoruz.” – Garanti BBVA Genel Müdür Yardımcısı Sibel Kaya

Garanti BBVA, Ekonomist Dergisi ve KAGİDER iş birliğiyle: Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması

Türkiye’de, kadın girişimcilere yönelik çeşitli çalışmalar yürüten ilk özel banka olan Garanti BBVA, girişimcilik konusuna büyük önem veren, konuyu sayfalarına taşıyan Ekonomist Dergisi ve Türkiye’de kadın girişimciliği ve liderliğini geliştirmeyi hedefleyen sivil toplum örgütü KAGİDER’in iş birliğiyle 2006 yılından bu yana kesintisiz olarak gerçekleşen Türkiye’nin Kadın Girişimcisi Yarışması” bu yıl 18. kez düzenleniyor.

Yarışmada başvurular, Türkiye’nin Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi, Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi ve Türkiye’nin Kadın Kooperatifi olmak üzere 5 kategoride değerlendiriliyor.



Yarışmanın kazananları ise Şubat ayında yapılacak olan ödül töreni ile açıklanacak. “Türkiye’nin Kadın Girişimcisi” ödülünü alacak girişimci 250.000 TL, “Türkiye’nin Yöresinde Sürdürülebilir Fark Yaratan Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Teknolojide Gelecek Vadeden Kadın Girişimcisi”, “Türkiye’nin Kadın Sosyal Etki Girişimcisi” ve “Türkiye’nin Kadın Kooperatifi” kategorilerinin birincileri ise 200 biner TL’lik ödülün sahibi olacak.

“Kadın girişimciliğinin sürdürülebilir kalkınmaya olan etkisini görmek ve bu başarıları ödüllendirmek bizim için büyük bir mutluluk. Kadın girişimcilerin ekonomiye kazandırdığı değer, ülkemizin geleceği için büyük önem taşıyor. Yarışmaya katılacak tüm kadınlara başarılar diliyorum. Hep birlikte, kadınların gücünü daha da ileriye taşıyacağız.” – KAGİDER Yönetim Kurulu Başkanı Esra Bezircioğlu

2025 yılının kadın girişimcisi siz olabilirsiniz

Hikayenizle tüm kadınlara ilham olmak ve başarılarınızı tüm Türkiye’ye duyurmak istiyorsanız; 15 Kadım 2024 tarihine kadar www.garantibbvakadingirisimci.com adresindeki formu doldurarak yarışmaya başvurabilirsiniz.

“Türkiye’de kadının ekosisteme katkısını daha da artırmayı, girişimci kadınları cesaretlendirmeyi amaçladığımız bu yarışma önemli bir aşama kaydetti. 17 yılda 45 bin başvuru olmamız, yıllar içinde kategori sayısının bir iken geçen yıl itibarıyla beşe çıkması çok kıymetli. Ekonomist dergisi, Garanti BBVA ve KAGİDER olarak kadın girişimcilerimizi yarışmamıza davet ediyoruz.” –Ekonomist Dergisi Yayın Yönetmeni Talip Yılmaz



İlgili Makale