X

“Sürdürülebilir ve doğa dostu sağlıklı yaşam rehberi” Yeşilist röportajı

2010 yılında yayın hayatına başlayan Yeşilist, Türkiye’nin ilk yeşil rehberi ve sürdürülebilir yaşam platformu olarak kuruldu. Hem Türkiye’nin dört bir tarafındaki insanlara doğayla barışık, daha yeşil bir yaşam sürmenin aslında hiç de zor olmadığını anlatmak hem de tüketicinin her tür yerel, sürdürülebilir ürün ve hizmete ulaşmasını kolaylaştırmak için tüketici ve üretici arasında bir köprü oluşturmak amacıyla kurulan Yeşilist; aradan geçen sekiz yılda, hem Türkiye’den hem de dünyadan ekoloji ile ilgili haberler veriyor. Yeşilist’in kurucularından Deniz Aytekin‘in “adil, yerel ve temiz üretim yapan kişi ve kurumların kitleler tarafından tanınmasını sağlayan; sağlıklı ve doğa dostu yaşam biçimini benimsemiş ya da benimsemeye karar vermiş insanların rehber olarak başvurduğu oldukça kapsamlı bir kaynak” olarak tanımladığı yayını Aytekin’den dinledik.

Doğal yaşam, sağlıklı gıdaya erişim ve iklim gibi konularda insanlar gittikçe daha bilinçli olmaya başladı. Türkiye bu konuda ne durumda? Okuyucularınızdan nasıl geri dönüşler alıyorsunuz?

Türkiye’de bu konulara ilgi duyan kemik bir kitle hep vardı fakat özellikle son beş yılda temiz gıda, iklim değişikliği, yeşil alanların akıbeti gibi hayati konulara ilginin hem çok arttığını hem de bu konularla ilgilenen kitlenin oldukça genişlediğini gözlemliyoruz.

Bu kitlenin içerisinde sokağındaki hayvanların refahı için neler yapabileceğini araştıran ilkokul öğrencileri de var, satın aldığı bir gıdanın etiketini okuyup tanımadığı içeriklerin ne olduğunu danışan gençler de, belirli bir konuda ufkunu genişletmek için hangi kitabı okuması gerektiğini soran emekliler de…

Bunun yanında çok sayıda okuyucudan öneri ve şikayetler de alıyoruz. Akıllarına takılan, merak ettikleri konuları belirtip o konuda araştırma yapmamızı isteyenler, yaşadıkları bölgedeki iyi ya da kötü uygulamaları rapor edenler, başlattıkları kampanyalar için destek isteyenler de oluyor.

Bu geri dönüşler bizim için çok önemli. Bu sayede biz de okuyucu kitlemizi daha yakından tanıma, ilgi ve merak duydukları konular hakkında doğrudan bilgi sahibi olma ve okuyucuyla organik bir bağ geliştirme şansı buluyoruz.

Öncelikli amaçlarınızdan biri “Sürdürülebilir işletmeleri öne çıkartmak.” Bu amacınıza ulaşabildiniz mi yoksa biraz daha yolunuz var mı?

Aslına bakarsanız bu bizim için nihai bir amaçtan ziyade yürüdüğümüz yolda, yapmayı görev edindiğimiz bir şey. Okuyucularımıza her zaman bilinçli tüketimin ne kadar hayati bir mesele olduğunu; yerel, adil ve temiz ürünleri satın almanın önemini anlatmaya çalışıyoruz. Benimsediğimiz değerler kapsamında üretim yapan çok fazla küçük üretici var. Bu üreticileri okuyucuyla buluşturmak, hikayelerini anlatmak bizim için çok önemli.

Üreticilerin yanında yolumuz sıklıkla tohum bekçiliği ve doğal boyamadan tutun da sokak hayvanı sahiplendirme, doğup büyüdüğü köydeki üreticileri organize edip köyün kalkınmasını sağlama gibi şahane işler yapan, bizim eko-kahraman dediğimiz karakterle kesişiyor. Bu kahramanları tanıtmak ve başka insanlara ilham kaynağı olmalarına vesile olmak bizim çok keyif alarak yaptığımız bir şey.

Çevreci eğitimler de veriyorsunuz. Bu eğitimlerin kapsamından bahsedebilir misiniz?

Okullara ve kurumlara farklı konu ve konseptlerde eğitimler veriyoruz. Okullarda gerçekleştirdiğimiz eğitimlerde yaş ve coğrafyaya bağlı olarak temiz gıda, bilinçli tüketim, iklim değişikliği ve yenebilir bahçeler gibi konularda eğitimler gerçekleştiriyoruz. Şirketlerde yaptığımız eğitim ve atölyeler ise kurumun yapısına ve ihtiyaçlarına göre değişiklik gösterebiliyor. Bu eğitim ve atölyeler iki kola ayrılıyor: Atık yönetimi, karbon salımının azaltılması, sürdürülebilir marka iletişimi gibi kurumsal eğitimler ve ekolojik çocuk yetiştirme, kentte yeşil yaşam, etiket okuma ve sürdürülebilir gıda atölyeleri, balkon bahçeciliği, döngüsel ekonomi gibi doğa dostu yaşama dair çalışmalar.

Çevre konusunda yetişkinlerin bakış açısını değiştirmek mi daha önemli yoksa eğitime en temelden mi başlanmalı?

İkisi de ayrı ayrı önemli. Çevre farkındalığı yüksek bireyler yetiştirmenin en kolay ve etkili yolu tabii ki eğitime temelden başlamak ancak bir çocuğun alışkanlıklarının oturmasındaki en büyük etmenin de anne baba davranışı olduğunu unutmamak gerek. Çevreye duyarlı anne ve babalar çevreye duyarlı çocuklar yetiştirirler. Aynı şekilde doğa sevgisi, ekoloji bilgisi geniş bir öğretmen farkındalığı yüksek onlarca çocuğun yetişmesine önayak olabilir.

Büyük bir yazar ekibiniz bulunuyor. Bu isimleri seçerken nelere dikkat ediyorsunuz? İçerikleriniz için en önemli kuralınız nedir?

İçeriklerimizdeki en önemli kuralımız verilen bilgilerin doğrulanabilirliği ve verilerin güvenilir kaynaklara dayandırılması. Bunun yanında çeşitliliğe de çok önem veriyoruz. Yeşilist’te altmıştan fazla yazarın kaleme aldığı 4.000 civarında makale bulunuyor. Bu yazarlar arasında ekolojik mimarlar da var, gıda uzmanları da, permakültür eğitmenleri de… Her yazarın sevdiği, ilgi duyduğu ve uzman olduğu alanlarda yazılar yazmasına dikkat ediyoruz. Ekoloji ve sürdürülebilirlik alanında maalesef çok az Türkçe kaynak bulunuyor. Biz de Yeşilist’i bu alanda giderek büyüyen bir bilgi bankası olarak konumlandırıyoruz.

Sosyal medya hesaplarınızdan ne gibi geri dönüşler alıyorsunuz. Okuyucular Yeşilist’te en çok neleri görmek istiyor?

En çok ilgi çeken konular gıda, kozmetik ve temizlik malzemeleri gibi her gün kullandığımız ürünlerin içerikleri ve önümüzdeki yıllarda dünyanın ne gibi sorunlarla karşılaşacağı oluyor. Bu konularda okuyucuda bir korku ve gelecek endişesi olduğunu çok net bir biçimde görüyoruz. Evde doğal malzemelerle kendi deterjanlarını, kişisel bakım malzemelerini yapan, küçük alanlarda bahçecilik yaparak tüketeceği gıdayı bizzat üretmeye gayret eden ya da konvansiyonel ürünler yerine ekolojik alternatiflerini tercih eden epey geniş bir kitle var. İnsanlar artık yaşadığı kentte bulunan yeşil alanların, doğal kaynakların talan edilmesinden bıktı, sahip çıkıyor ve isyan ediyorlar. Bunun yanında günlük hayatın koşuşturmacasından bunalan kentli insanların mindfullness, minimalizm, doğal ve sade yaşam biçimine dönüş gibi konulara yönelimi de dikkat çekici oranda arttı.

Hiçbir kurumun desteğini almadan bağımsız bir şekilde ayakta kalmaya çalışıyorsunuz? Bu durumda ne gibi zorluklarla karşılaşıyorsunuz?

Karşılaştığımız zorluklar günümüzde bağımsız ve tarafsız bilgi üretmeye çalışan herhangi bir oluşumun karşılaştıklarından çok farklı değil aslında. Yeni medyanın yarattığı bilgi çöplüğü ve klik bazlı rekabet ortamı, nispeten küçük ve bağımsız oluşumların okuyucuya ulaşmasını zorlaştırıyor. Hali hazırda bağımsız oluşumlara uygulanan yasak, sansür ve ceza mekanizmaları işlerken bir de medyanın kendi içerisindeki bu problemlerle uğraşmak bazen çok yorucu olabiliyor.

Bir yandan da tek derdi daha çok tıklanmak olan, hepimizin bildiği popüler internet siteleri içeriklerimizi kopyalayıp kaynak gösterme zahmetine bile girmeden bizim üzerimizden para kazanıyor. Ama dediğim gibi, bu Yeşilist’e özgü bir durum değil. Düzgün iş yapmaya çalışan tüm oluşumların karşılaştığı sorunlar bunlar. Neyse ki tüm engelleme girişimlerine rağmen kaliteli bilgiye ulaşmak konusunda kararlı ve ısrarcı olan epey geniş bir kitle var. Biz de gücümüzü onlardan alıyoruz.

Geçtiğimiz haftalarda Patreon’da bir kampanya başlattınız. Kampanyanın detaylarını sizden dinleyebilir miyiz?

Az önce de söylediğim gibi bugüne kadar bizim arkamızdaki en büyük güç her zaman okuyucularımız oldu. Reklam gelirlerimizin Yeşilist’in lisans, hosting, marka bedeli, tasarım, geliştirme ve sürdürme gibi giderlerini karşılamaya yeterli olmadığı noktada biz de okuyucuya döndük. Bir kurumdan büyük miktarda yatırım alıp o kurumun boyunduruğu altına girmektense destek olmak isteyen okuyucularımızdan gönüllerinden geçtiği miktarda destek alarak bugüne kadar yürüdüğümüz yolda devam etme kararı aldık. Merak edenler okuyucu destek kampanyamızın çıkış noktasını, hedeflerimizi ve kat ettiğimiz aşamaları Patreon sayfamızdan takip edebilir, dilerlerse destek olabilirler. Biz şimdiye kadar elde ettiğimiz sonuçlardan oldukça memnunuz, daha da iyiye gideceğine inanıyoruz.

Kampanya kapsamındaki en büyük hedefiniz ne?

Yeşilist kar amacı güden bir şirket değil. Var olan masraflarımızı karşılamak ve sekiz yıldır emek vererek geliştirdiğimiz bu bilgi bankasının daha çok insana ulaşmasını sağlamak, daha kapsamlı araştırmalar yapmak, daha çok çocuk ve gence eğitim vermek için gerekli olan iyileştirmeleri yapabilir hale gelmek istiyoruz. En büyük hayal ve hedefimiz bu.

Sizi hangi platformlardan takip edebiliriz?

yesilist.com’da bulunan bülten üyeliği kısmına e-posta adresini bırakan tüm okuyucularımıza haftada bir kez, son yedi günün en çok ilgi çeken içeriklerini paylaştığımız bir bülten yolluyoruz. Bunun dışında Facebook (facebook.com/yesilist), TwitterFacebook (facebook.com/yesilist),  (twitter.com/yesilist), Instagram (instagram.com/yesilistcom), Pinterest (pinterest.com/yesilist) ve Flipboard (flipboard.com/@Yesilist) hesaplarımızı takip edebilirsiniz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale