X

Sürdürülebilir hayatı desteklerken ekolojik yaşam imkanı sunan 30 çiftlik

Yaşadığımız çağda teknolojinin gelişmesi ve şartların da değişmesiyle birlikte üreticilikten sıyrılarak devamlı tüketen kişilere dönüştük. İnsanlar üretimden çekildikçe daha çok tüketmeye ve çoğu zaman çevreye daha zararlı bireyler haline gelmeye başladı. Neyse ki günümüzde çevreye destek olmak için sürdürülebilir hayatı destekleyip ekolojik yaşam sürdürenler hala var.

2016 yılında çevreci bir nesil yetiştirmek ve her gün hızla kirlenen doğaya yardım etmek adına Türkiye’nin ilk ekolojik çocuk yuvası açılmıştı. Kadıköy Belediyesi’nin Sahrayıcedit Mahallesi’nde hizmete açtığı yuvanın inşaatından altyapısına kadar her bir detayı çevreci anlayışla oluşturulmuş ve bina ekolojik yaşamı vurgulayan eğitimiyle de dikkatleri üzerine çekmişti.

İlginizi çekebilir: Daha çevreci bir nesil yaratmak amacıyla Türkiye’nin ilk ekolojik çocuk yuvasını kapılarını açtı

Peki sürdürülebilir hayatı destekleyerek ekolojik yaşama katkıda bulunmak isteyen yetişkinler için ne gibi seçenekler var?

Ekolojik yaşamı desteklemek adına kurulan Buğday Derneği, sürdürülebilirlik ve ekolojik yaşam konularında doğaya katkıda bulunmak isteyen kişilere yönelik bir proje başlattı. Buğday Derneği tarafından kurulan TaTuTa (Tarım Turizm Takas) ağı, Türkiye’nin dört bir yanına dağılmış olan 55 ekolojik çiftlik, ekolojik üretimle ilgilenen gönüllü ve ziyaretçileri bu çiftliklerle buluşturmayı hedefliyor.

Buğday Derneği tarafından 2004 yılında 25 çiftlikle tohumları atılan projesi; altı yıldır hem Türkiye’den, hem de WWOOF (Ekolojik Çiftliklerde Gönüllüler Örgütü) aracılığıyla yurt dışından gelen gönüllüler ve konuklarla Türkiye’de ekolojik tarım yapan çiftlikleri buluşturuyor. Bu ağ sayesinde şu anda Türkiye’ye yayılmış 55 çiftlik yıl boyunca ya da yılın belli zamanlarında ziyaret edilebiliyor.

Ekolojik çiftliklere gidenler neler yapıyor?

  • Yemek ve konaklama masraflarını ödeyerek, ekolojik üretimin ve yaşamın tanığı olabiliyorlar.
  • Çiftliklere gönüllü olarak gidip yemek ve konaklamanın karşılığını çiftlikte çalışarak verebiliyorlar.
  • Gidilen çiftlikte mevsimine göre meyve toplama, zeytin hasadı, toprak çapalama, turşu kurma ya da salça yapma öğreniliyor.
  • Gidilen yerde yer halkla vakit geçirip ekolojik yaşam hakkında önemli bilgiler ediniliyor.
  • Ekolojik yaşam felsefesi benimsenip eko-gönüllü olarak evlere dönülüyor.

Farklı bölgelerden seçenekler

TaTuTa ağı ile gideceğiniz ekolojik çiftliği kendiniz seçebiliyorsunuz. Birçok çiftliğin kayıtlı olduğu sistemde Samsun’dan Muğla’ya, Erzurum’dan Diyarbakır’a kadar pek çok seçenek bulunuyor. TaTuTa’nın web sitesine girdiğinizde ‘Ev Sahipleri’ sekmesinden sisteme kayıtlı olan çiftlikleri inceleyebilir ve gitmek istediğiniz bölgeye göre seçiminizi yapabilirsiniz. Sisteme kayıt olmak için kişi başı 60 lira ödemeniz yeterli. Bu ücret 1 sene boyunca gönüllü veya konuk olarak istediğiniz kadar çiftliği ziyaret etmenize olanak sağlıyor. Tabii Buğday Derneği üyesiyseniz hiçbir ücret ödemenize gerek yok.

TaTuTa ağına bağlı olan ve ekolojik yaşam imkanı sunan 30 çiftlik

Ahmet Bağ Çiftliği (Canik / Samsun)

Arıcılık, sebze, meyve, şifalı ot yetiştirme, sertifikalı organik tarım gibi işlerin yapılabildiği Ahmet Bağ Çiftliği’nde yerli tohumlar kullanılırken aynı zamanda geleneksel üretim yapılıyor. Yaklaşık 85 dönüm araziye sahip olan çiftlikte 3 kuşak birden yaşıyor. Geleneksel ve organik tarım yöntemlerinin uygulandığı çiftlikte, ev sahibi Ahmet Bey, üç yıldır sertifikalı organik tarım yapıyor. Yıl boyu gönüllü kabul sağlayan çiftlikte gönüllüler için evde bir oda bulunuyor. Bağlı olduğu köyün en büyük sertifikalı organik tarım üreticilerinden olan Ahmet Bey Çiftliği’ne gidecek gönüllülerden bahçe işleri, temizlik işleri, hayvan bakımı ve basit inşaat işleri yapılması bekleniyor.

Ali Koçak Çiftliği (Tortum / Erzurum)

Yerli tohum ve geleneksel üretimi merkezine yerleştiren Ali Koçak Çiftliği’nde özellikle bahçe ve tarla işleriyle ilgileniliyor. Doğu Anadolu Bölgesinin en güzel noktalarından birinde yer alan çiftlikte yaklaşık 10 dönüm üzerinde tarım yapılıyor. Su değirmeninde tahıl öğütüp un yapılan çiftlikte, elma, armut, dut, kiraz ve cevizin yanı sıra fasulye, mısır, soğan, patates ve biber gibi sebzeler ekolojik prensiplerle üretiliyor. Gelen misafirler ve konukların 7 odalı büyük bir yapıda kaldıkları çiftlikte kahvaltılar hep birlikte yenirken diğer öğünler ayrı yeniyor.

Ali Taşköylü Çiftliği (Savaştepe / Balıkesir)

Sebze, meyve ve şifalı ot üretiminin yanı sıra doğa dostu mimarisiyle ön plana çıkan Ali Taşköylü Çiftliği, bahçe işlerinin haricinde üretim, işleme ve paketleme hizmetleriyle de biliniyor. Gönüllüler, kendilerine tahsis edilmiş köy evinde kalıyorlar. Farklı arazilerde yulaf, yonca, buğday, mısır üretilirken, ailenin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar da domates, biber, kavun, karpuz, ceviz yetiştiriliyor. Çiftlik ikinci derece arkeolojik sit alanı içerisinde yer alıyor. Çiftlik yaz mevsimi için gönüllü işleri şu şekilde kategorilendirmiş:

  • Mayıs: Ekim, dikim, çapa, yulaf ve yonca biçilmesi, yonca sulama, mısır ekimi, peynir yapımı, ekmek ve çörek yapımı
  • Haziran: Mısır ekimi, buğday, sarımsak ve yonca hasatı, sulama, çapa
  • Temmuz-Ağustos: Çapa, sulama, yonca biçimi, peynir, ekmek, çörek, bulgur, tarhana, salça yapımı, patlıcan-biber kurutma
  • Eylül: Sulama, yonca biçimi, peynir, ekmek, çörek, bulgur, tarhana, salça, turşu yapımı

Ali ve Cennet Şener Çiftliği (Salihli / Manisa)

Benzersiz doğasıyla dikkat çeken ve Ege’nin en sakin şehirlerinden biri olan Manisa’nın Salihli ilçesinde yer alan Ali ve Cennet Şener Çiftliği’ni işleten aile geçimlerini tütün ve 1990’dan beri de ekolojik üretimden sağlıyor. Aile Türkiye’nin ilk ekolojik sertifikalı üretim yapan ailelerinden biri olmasıyla da ön plana çıkıyor. Bir yıl boyunca her ay gönüllü ve konuklarını çiftlikte ağırlayan aile, ekolojik olarak bağcılık, bahçecilik, buğday üretimi ve hayvancılık yapıyor ve doğa dostu enerji kullanarak tüm çalışmalarını sürdürüyor.

Aralcak (Menemen / İzmir)

Bu ekolojik çiftliğin geçmişi çok eskiye dayanmıyor ama içerisinde çok güzel bir hikaye barındırıyor. Hikayeyi TaTuTa’dan aktaralım: “Aralcak’ın 40 yıllık terk edilmişliği 13 Nisan 2013 tarihinde Halime ve Cüneyt’in gelişi ile son buldu. Ektikleri tohumlar ve diktikleri ağaçlar gibi onlar da o tarihten sonra orada yeni bir yaşama kök saldılar. Yola çıkış amaçları sistemin içindeki birer birey olmaktan kurtulmak ve doğa ile barışık sürüdürülebilir bir yaşam kurmak. Bu amaç doğrultusunda 12 dönümlük arazinin 1 dönümünü gıda bahçesi olarak geri kalan ise 250 orman ve meyve ağacı dikerek değerlendirdiler. Bu süreç 40 yıldır hiçbir kimyasalın ve elin değmediği arazide, kimyasalsız ve mümkün olan en az müdahale ile gerçekleşti. Şu anda sofraya gelen gıdanın yarısından fazlası kendi üretimleri. Araziyi tavuk, kaz, kedi, köpek ve arılar ile paylaşıyorlar. Elektrik ihtiyaçları güneşten, su ihtiyaçları ise yakınlarındaki bir kaynaktan karşılanıyor.”

Çiftlik sahiplerinin yaşadıkları taş ev 1 yatak odası ve mutfağın da içinde olduğu 1 oturma odasından oluşuyor. Misafirlerini ise oturma odasında veya çadırda ağırlıyorlar. Yapım hazırlıkları ve temeli tamamlanan çuval evin yapımına ise 2018 Mayıs ayı itibarıyla devam edilecek ve ev tamamlandıktan sonra gelen misafirler çuval evde ağırlanacaklar. Çiftlik Mart ve Ekim ayları arasında gönüllüleri ağırlıyor.

Ata’dan Çiftliği (Bismil / Diyarbakır)

Doğa dostu enerjiyi merkezine yerleştiren çiftlik, yerli tohumla geleneksel üretim yapıyor ve doğa dostu mimarisiyle de dikkatleri üzerine çekiyor. Tarım ve hayvancılığın yanı sıra Ata’dan Çiftliği’nde geleneksel el sanatlarına da önem veriliyor. Bir yıl boyunca her ay hem gönüllülere hem de konuklara açık olan çiftlikte yapılacak işlerin aylara göre dağılımı ise şöyle:

  • Ocak-Şubat: Hayvan bakımı, kar küreme
  • Mart-Nisan-Mayıs: Hayvan bakımı, toprak işleri, tohum ekimi, fidan dikimi
  • Haziran-Temmuz: Hayvan bakımı, bahçe işleri
  • Ağustos: Hayvan bakımı, bağ işleri
  • Eylül: Hayvan bakımı, bağ bozumu
  • Ekim: Hayvan bakımı, şarap ve pekmez yapımı
  • Kasım-Aralık: Hayvan bakımı

Bahri Kayıkçı Çiftliği (Şebinkarahisar / Giresun)

Mart ve Eylül ayları arasında gönüllülere kapılarını açan Bahri Kayıkçı Çiftliği işletmecileri bölgede sertifikalı organik tarımı kabul eden ilk ailelerden. Yaklaşık 100 dönüm araziye sahip olan çiftçi, buğday, arpa, sebze, yonca, dut, ceviz gibi birçok ürün yetiştiriyor. Ürünlerini çoğunlukta pazarlarda satan aile, aynı zamanda büyük market zincirlerine de organik ürünlerini satıyor. Evlerinin iki kişilik odasını gönüllüler için ayıran ailenin temel gelir kaynağı ise tarım. Şebinkarahisar’da bulunan çiftlik aynı zamanda çevredeki birçok tarihi yapıya da komşu. Gönüllüler için işlerin aylara göre dağılımı şu şekilde:

  • Mart : Ot yolma, ekim, bahçe hazırlığı, fide hazırlığı, ağaç dikimi
  • Nisan: Ekim, fidan dikimi
  • Mayıs: Sebze dikimi, hayvan bakımı, çobanlık
  • Haziran: Sebze toplama, çapalama, sulama, ot biçme, dut silkeleme, arpa, buğday hasadı
  • Temmuz: Sebze hasadı, sulama, kışlık sebze dikimi
  • Ağustos-Eylül: Sebze hasadı

Balabanağa Çiftliği (Daday / Kastamonu)

Geçmişi çok eskiye dayanan çiftlik ismini yaklaşık 450 yıldır sahipleri olan Oğuzbalaban ailesinden almış. Çiftlikte Kastamonu’ya has antik siyez buğdayı, elma, armut, erik, ahlat, alıç, ayva gibi birçok ağaçtan yararlanılıyor ve Karadeniz ikliminde yetişen birçok sebze de burada rahatlıkla yetiştiriliyor. Oğuzbalaban ailesi çiftliğe gelen misafir ve gönüllüleri 1636 yılında yapılan Balabanağa Konağı’nda ağırlıyor. Yemekler hep beraber pişiriliyor. Çiftlik sahipleri konağın bir odasını misafirlerin kalması için hazırlıyor. Gönüllüleri Temmuz, Ağustos ve Eylül aylarında ağırlayan çiftlik; konuklarını Nisan ve Ekim ayları arasında çiftlikte misafir ediyor.

Bayrak Ailesi Çiftliği (Gümüşhacıköy / Amasya)

Bayrak Ailesi Çiftliği hem konukları hem de gönüllüleri yılın belli zamanlarında misafir ediyor. Gönüllülerin Mart ve Ekim ayları arasında geldiği çiftlikte konuklar ise Haziran ve Ekim ayları arasında ağırlanıyor. Emekli öğretmen bir ev sahibi olan çiftliği konuk olarak ziyaret ettiğinizde Bayraklar’ın meyve ağaçlarıyla dolu çiftliğinde veya kasabadaki evlerinde kalabiliyor, organik ürünlerle hazırladıkları sofralarına 3 öğün katılabiliyorsunuz. Ekolojik meyvecilikle uğraşan aile elma, ayva, şeftali, kiraz, armut, vişne, erik ve ceviz yetiştirmenin yanı sıra kendi ihtiyaçları kadar sebze yetiştiriciliği de yapıyorlar.

Birecik Doğa Evi (Birecik / Şanlıurfa)

Yerli tohumlarla geleneksel üretimin yapıldığı çiftlikte erik, domates, biber, patlıcan, salatalık ve acur gibi sebze ve meyveler ekolojik prensiplere sadık kalınarak yetiştiriliyor. Bunun yanı sıra 6 kişinin birlikte canlandırdığı çiftlik, bölgesinde nesli tehlike altında olan türler üzerine yoğun çalışmalar yürütüyor. İran-Turan bitki örtüsünün hakim olduğu bölge, yerli yabancı birçok doğa gözlemcisini ve korumacısını ağırlıyor. Çiftliğin çevresi kelaynaklar, çöl varanları ve çizgili sırtlanlar gibi nadir türlere ev sahipliği yapıyor.

Cevizbağı Çiftliği (Kaman / Kırşehir)

Bir aile işletmesi olan çiftlikte daimi bir ailenin yanı sıra ihtiyaca göre mevsimlik işçiler de çalıştırılıyor. Çiftlikte iki müstakil ev bulunuyor. Bir tanesi iki katlı olup, üst kat daimi çalışan aileye, alt kat misafirlere; diğer tek katlı ev ise işletme sahiplerine hizmet veriliyor. Ayrıca tarım turizmi amaçlı yeni bir ev inşaatı da mevcut. Yaklaşık 105 dekarlık araziye sahip çiftlik 1994 yılında, Türkiye’de son derece popüler olan Kaman Cevizi üretimi amacıyla kurulmuş. Organik tarım kapsamında Kaman cevizi ağaçlarının yanı sıra badem, elma, armut, kayısı, üzüm, vişne, kiraz ve ayva gibi iklime uygun meyveler de yetiştiriliyor. Konuklar ve gönüllülerin her ay ziyaret edebildiği çiftlikte gelen misafirler bahçe ve tarla işlerine yardımcı oluyorlar.

Chevrel Traher Çiftliği (Kurtköy / Yalova)

Halen organik tarım danışmanı olarak çalışan ev sahibi, yaklaşık 11 dönüm üzerine kurmuş oldukları çiftlikte yıl boyu üretim yaparak ailenin tüm sebze ihtiyacını karşılıyorlar. Kompost, permakültür, eko turizm ve sertifikalı organik tarım yapılan çiftlikte, ev sahibinin tek bir şartı bulunuyor: Gelmek isteyenlerin İngilizce bilmesi. Mart ve Ekim ayları arasında hem gönüllülere hem de konuklara kapılarını açan çiftliğin etrafında gürgen, kestane ve ıhlamur ağaçlarının ağırlıkta olduğu bir orman da bulunuyor.

Ekodanitap (Çamlıhemşin / Rize)

1992’de İstanbul’dan memleketi olan Çamlıhemşin’e geri dönen aile ilk yıllarda 12 metrekarelik bir barınakta para kullanmadan yaşamış sonrasında ise şu anda oturdukları yere gelip pansiyonculukla geçinmeye başlamış. Etrafı Karadeniz’e özgü ağaç ve bitkilerle çevrili olan Ekodanitap, 5 dönümlük arazi üzerine konumlandırılmış. Çiftlikte 22 kişinin turistik amaçla kalabildiği kütük evler bulunuyor. Ev sahibinin yapmış olduğu barınakta kalan olan gönüllüler, geldiklerinde tarımın yanı sıra marangozluk işlerinde de tecrübe edinebiliyor. Bölgenin en önemli ayrıntılarından biri ise birçok doğa sporunun yapılmasına olanak sağlaması.

Fatma Gülbin (Maçahel / Artvin)

Ev sahipleri, evlerinde dört kişinin aynı anda kalabileceği bir odayı TaTuTa konuklarına ayırıyor. Temel geçim kaynakları ekolojik ana arı yetiştiriciliği olan çiftlikte banyo ve tuvalet içeride bulunuyor. Yemekler aile ile birlikte yendiği çiftlikte ayrıca fındıkçılık ve kendilerine yetecek kadar meyve sebze üretimleri de var. Ev sahibi, 15 günden az kalacak gönüllüleri kabul etmiyor çünkü ortama ve işlere alışmanın zaman aldığını söylüyor. 15 günden az kalacak olanlar günde 70-80 TL katkı bedeliyle yarım pansiyon konaklayabiliyorlar. Çiftlik Mayıs ve Eylül ayları arasında hem gönüllülere hem de konuklara açık. Yapılan işler mevsimlere göre değişiklik gösteriyor.

Codron Ailesi Çiftliği (Çakırlar / Antalya)

Antalya şehir merkezine ve denize sadece 10 kilometre uzaklıkta olan çiftlik, dağlar ve portakal ağaçları ile çevreleniyor. Çiftlik; modern geniş bir evden, bir bostandan, bir meyve bahçesinden (portakal, kayısı, şeftali, nar) ve bir kümesten (tavuk, ördek, kaz, tavşan) oluşuyor. Çiftliğe gelmek isteyenler; ekmek fırını yapımı, bahçe, ağaç ve hayvan bakımı gibi işlerde çalışabiliyorrlar. Ailesi ile birlikte seyahat eden gönüllüler de çiftliği ziyaret edebiliyorlar. Gönüllerle birlikte günlük aile hayatı paylaşılıyor ve yemek imece usulü yapılıyor. Ev sahipleri Charlotte ve Guillaume, haftanın 3-4 günü Akdeniz Üniversitesi’nde ders veriyorlar. Çiftlik Temmuz, Ağustos ve Eylül ayları hariç diğer tüm aylarda müsait.

Çalatlı Çiftliği (Kozan / Adana)

Büyük bir arazi üzerine kurulmuş olan Çalatlı Çiftliği’nde üç ailenin emeğiyle organik tarım ve hayvancılık gerçekleştiriliyor. Kozan ilçesinin genel geçim kaynağının büyük bölümünü kültür tarımı oluşturuyor. Bölgede yüksek arazilere doğru gidildikçe hem büyük hem de küçükbaş hayvan yetiştiriciliği yapılırken Çalatlı Çiftliği’nde ise mandalina, greyfurt, limon, nar ve portakal yetiştiriciliği yapılıyor. Arazide 200 keçi ve 100 kadar koyun bulunuyor.

Çalatlı çiftliğinde, yerli tohum kullanılarak geleneksel yöntemlerle sebze ve meyve hasat ediliyor. Yılın on iki ayı gönüllü kabul eden çiftlikte konaklama imkanı da sağlanıyor.

Furma Çiftliği (Karaburun / İzmir)

Hedefi, sürdürülebilir yaşam biçimine sahip olmak ve gıda ormanları oluşturmak olan Şadan Tütüncü, 2016 yılında üst düzey yöneticiliği bırakıp çiftlik yaşamını tercih ediyor. Bu amaçla yaptığı ilk girişim 2011 yılında, şu anki çiftliğin bulunduğu konuma 15 km uzaklıkta bulunan Yaylaköy’de nar ağaçları dikerek başlıyor.

Ardından 2013 yılında Masanobu Fukuoka’dan etkilenerek çoklu kültüre geçmeye karar veriyor. Bugün ise yörenin florasına uygun bini aşkın asma, meyve ve azot bağlayıcı ağaçlar dikmiş durumda. Arazide toprak işlemesi yapılmıyor. Çiftlik, Karaburun merkeze 5 km mesafede ve on iki dönüm büyüklükte yer alıyor. Ana binaya bitişik, misafir ve gönüllülerin kalabileceği her birinin kendi banyo ve tuvaleti olan yedi adet oda bulunan çiftlik, Midilli’den İzmir körfezine kadar 180 derecelik bir deniz manzarasına sahip. Çiftlik çevresinde yüzme, dalış, olta balıkçılığı, doğa yürüyüşleri, bisiklet turları yapılabilecek birçok doğal alan bulunuyor.

Konuk olarak ziyaret etmek isteyenler konaklama ve yemek katkı bedeli için ev sahibiyle görüşüyor.

Gönüllü yapılacak işler ise: Bahçe hazırlık, bakım ve onarım, ot biçme, meyve hasatı, nergis sökümü ve dikimi, nar ve zeytin işleme olarak sıralanıyor.

Hakan Yazıcılar (Kars)

Haziran, Ağustos ve Eylül aylarında gönüllü ziyaretlerin gerçekleştirildiği çiftlikte Hakan Yazıcılar ve ailesi Kars’ın Boğatepe (eski adıyla Zavot) köyünde yaşıyorlar. Kökleri Kafkaslara dayanan aile, geçim kaynakları olan hayvancılığı kuşaklardır sürdürüyor. Zavot ırkı inekler, çeşit çeşit bitkinin yetiştiği çayırlarda özgürce otluyor. Kış mevsiminde ise hayvanlar geleneksel yöntemlerle biçilen yulaf, arpa ve otlarla besleniyor. Sağlıklı beslenmesine özen gösterilen bu ineklerin sütü köy mandırasına veriliyor böylece bu sütle Kars’a özgü meşhur kaşar peyniri elde ediliyor.

Hüseyin Saydam Çiftliği (Pasinler / Erzurum)

Hüseyin Saydam Çiftliği, anne, baba ve kızları TaTuTa konuklarının rahat edeceği şekilde üç kişilik odalarda ağırlıyor. Bölgenin kültüründen dolayı kadınlar ve erkekler ayrı yemek yiyor. Tuvalet alaturka ve dışarıda yer alıyor, konukların konforunu sağlayacak sıcak su şofbeni bulunuyor.

Ev sahibi, sekiz yıldır sertifikasız ekolojik tarım yapıyor ve çevresindekilere yaymak için çaba gösteriyor. Haziran ayından Ekim ayına kadar gönüllülük ve konaklama sağlanan Hüseyin Saydam Çiftlik arazisinde: Ekmeklik buğday, hayvanlar için arpa ve ot, ailenin ihtiyacı kadar patates ve fasulye yetiştiriliyor. Tandırda pişirilen ekmeğin tadıyla konuklara eşsiz bir lezzet sunuluyor.

İstafil Bio-dinamik Tarım Çiftliği (Çatalca / İstanbul)

İstafil çiftliği, İstanbul’un en büyük ilçelerinden biri olan Çatalca’ya bağlı İhsaniye Köyü’nde meşe ormanının içinde yer alıyor. İstafil çiftliği adını Rumca kelime anlamı “üzüm”den alıyor. Çiftliğin arazisi yaklaşık 3 yıl önce tesadüf olarak keşfeden çiftlik sahibinin asıl mesleği abrasiv üretimi ve İngiliz orijinli yarış atı yetiştiriciliğidir.

Narköy Çiftliği (Kandıra / Kocaeli)

İstanbul’a bir buçuk kilometre mesafede bulunan Narköy Çiftliği, Karadeniz kıyısında yer alan eğitim merkezi ve organik tarım çiftliğidir. Modern külliye mantığında işleyen bu çiftlikte yaklaşık dört yıldır insanlar, hayvanlar ve bitkiler doğal döngüye saygılı bir biçimde yaşıyor. Nar eğitim ve danışmanlık merkezinin ekolojik eğitim ve araştırma merkezi de Narköy’de yer alıyor. Narköy’de alternatif eğitimler, atölye ve organizasyonlar gerçekleşiyor. Yılın her ayı konuk alan bu çiftlikte gönüllülük Nisan ayı itibarıyla başlıyor.

Şaban Burhan Çiftliği (Karacabey / Bursa)

İstanbul’daki en eski ekolojik pazar üreticilerinden biri olan ev sahibi 2001 yılından beri sertifikalı organik tarım yapıyor. Arazinin büyüklüğü yaklaşık 200 dönümdür. Çiftliğin tüm faaliyetleri tarımsal üretimle ilgilidir. Yılın on iki ayı boyunca üretime elverişli olan arazi ürünlerinin satışı internette de gerçekleşiyor. Marketçilikten çiftçiliğe geçen aile bölgenin organik tarım liderleri arasında yer alıyor. Çiftliğin konumu Akdeniz ve Karadeniz iklim koşullarının görüldüğü bir noktada bulunuyor. Nisan ve Kasım ayları arasında gönüllü kabul ediliyor.

Ünsal Yener (Alaplı / Zonguldak)

TaTuTa’daki en genç ev sahibi Yenerler, 2003 yılından beri ailecek organik tarım yaparken 2006 yılından beri ekolojik pazarda ürünlerini satıyor. Köyün farklı noktalarında fındık, patatesi yeşillikler ve çeşitli sebzeler üretirken kestane ve ıhlamur ağaçlarının bulunduğu bölgede de arıcılık faaliyetlerini sürdürüyor. Mart ve Kasım ayları arasında gönüllük için fırsat tanıyor.

Yarışkaşı Konağı (Mudurnu / Bolu)

Doğa dostu yöntemlere inanmış ve gönül vermiş ev sahibi, eşiyle birlikte hazırladıkları tarhana, konserve ve ev işlerini sahibi oldukları otelde satıyor. Sebze ağırlıklı üretim yapıyorlar. Her mevsim yeşil kalan bitki örtüsü ve verimli tarım alanlarıyla dikkat çeken bir konumda bulunuyor. Bolu, merkezinde yer alan hamamları, tarihi mekanları ve kaplıcalarıyla meşhurdur. Abant tabiat parkı ise çiftlikten sadece 18 km uzakta yer alıyor. Bölge yürüyüş yolları, yaban hayatı ve doğal güzellikleri ile yürüyüş severlerin ilgisini çekiyor. Yılın her ayında konuk kabul eden bu konakta, Mayıs ve Eylül aylarında gönüllü çalışmalara yer veriliyor.

Yeniköy Çiftliği (Bayramiç / Çanakkale)

Kış mevsiminde kar yağışı görülebilen bölgede geçim kaynağı hayvancılık ve tarımdır. 50 dönümlük bir arazide yer alan çiftlikte permakültür ve geleneksel tarım yöntemleri kullanılıyor ayrıca arazi birçok seminer ve kursa ev sahipliği yapıyor. Çiftlik içerisinde doğa dostu yöntemlerle yapılmış kapalı mekanlar bulunuyor. Yerel tohumların ekildiği Yeniköy’de başta buğday çeşitleri olmak üzere çeşitli tahıl ve sebzeler yetiştiriliyor. Bölgede geleneksel kaşıkçılık ve ahşap oymacılığı devam ediyor.

Çiftlikteki çalışmalar gönüllü durumuna göre belirleniyor ve çiftlik yılın her ayı gönüllü çalışmalara fırsat tanıyor.

Yonca Lodge (Fethiye / Muğla)

Fethiye’nin Yanıklar köyü sahilinde yer alan Yonca Lodge, 14 odalı küçük-butik bir otel. Akdeniz’in en güzel ada ve kıyılarıyla iç içe bir kumsalın, meyve ağaçları ve çiçeklerle süslü sevimli bir bahçenin içinde yer alıyor. Bahçenin bir yanında endemik tür olan Sığla ağacı ormanı varken diğer yanında balık, kaplumbağa ve birçok deniz canlısının bulunduğu dere akıyor.

Evler, doğa ile bütün olma ve entegre felsefesi ile tamamen toprak sıva ve ahşap kullanılarak ve geleneksel yapım tekniklerinden faydalanarak inşa ediliyor. Sadelikten uzaklaşmayan şık dekore edilmiş ferah ve rahat odaları bulunuyor. Odalarda bulunan ürünlerin doğal malzemelerden üretilmiş olmasına özen gösteriliyor.

Restoran sahilde, denizin kenarında yer alıyor. Akdeniz ve Ege’nin sağlıklı, hafif yemeklerinin yer aldığı bir menüye sahip olan yemeklerin lezzeti kullanılan doğal ürünlerden sağlanıyor. Deniz ürünleri menüsü ile o gün avlanan mahsule uygun olarak hazırlanıyor.

Konaklama bedeli ziyaret dönemine göre değişiklik gösteriyor. Yılın her ayında gönüllü katılıma teşvik ediyor.

Yoga Evi Çiftliği (Yalova)

Çiftlik, Avrupa ve Sibirya iklim kuşağına ait ağaç türlerinin yer aldığı ormanlık bir alan içerisinde bulunuyor. Bağlı olduğu köy merkezinden kısmen uzak ve izoledir. Yaklaşık 35 dönüme sahip olan arazinin 10 dönümlük kısmında tarım yapılıyor. Arazi birçok meyve ve sebze türüne elverişli bir toprağa sahiptir. Ev sahibi, geçim kaynağı tarımcılık olmamasına rağmen doğa ve toprak tutkusu nedeniyle tarımla uğraşıyor. Çiftlik dönemsel olarak kullanıldığı için gönüllülük ve konaklamaya Mart ve Ekim ayları arasında olanak sağlıyor.

Yusuf Coşkun Çiftliği (Hemşin / Rize)

Denizcilik yaparak dünyanın pek çok ülkesini dolaşan ancak yöresinin samimiyetiyle başka bir yerde karşılaşamayan çiftlik sahibi, doğduğu topraklara geri dönerek ekolojik prensiplere bağlı kalarak arıcılık ve bahçecilik yapmaya karar verir. Yöresinin ilk ekolojik üreticisi olan çiftlik sahibi, yaklaşık 60 kovanda arıcılık yapmayı hedeflerken piyasada sertifikalı peten bulunmadığı için kendi eteğini kendi yapmak üzere kara kovanda doğal mum üretiyor. Aile kendi ihtiyaçlarını karşılayacak kadar sebze üretimi yapmakla birlikte sertifikalı organik çay da üretiyor. Ailenin ürettiği bal ve yumurtaların yanı sıra sahip oldukları 30 dönümlük arazinin tümü sertifikalıdır.

Vakıflı Köyü Tarımsal Kalkınma Kooperatifi (Samandağ / Hatay)

Tarihi, doğal ve kültürel çeşitliliği ile ön plana çıkan Vakıflı, Doğu Akdeniz’in en güzel noktalarından birinde yer alır. Bir kooperatife bağlı köy evini gönüllülere ve misafirlere ayıran ev sahipleri temelde narenciye yetiştirmektedir. Gönüllüleriyle Bedros Bey’in misafirleriyle ise Karolin Hanım’ın ilgilendiği kooperatif organik tarım yöntemlerine sıkı sıkıya bağlıdır. Antakya’ ya bağlı Samandağ’a konumlanmış mekan Titus Tüneli ve Antakya Müzesi gibi birçok tarihi noktaya yakındır. Nisan ayından itibaren gönüllülük şansı tanıyan kooperatifte yılın her ayı konuk kabul ediliyor.

Yüksel Baba Çiftliği (Sinop)

Köyün çiftçilerinden biri olan ev sahibi, yıllarını tarıma vermiş, topraktan beslenen, neşeli ve paylaşmayı seven insanlardır. Bahçelerinde çeşitli meyve ve sebze ağaçlarını bulunuyor. Tarlada hayvanlar için mısır ve kendileri için buğday yetiştiriyorlar. Üretilen tüm ürünlerde ekolojik yöntemler kullanılıyor. Çiftlikte Lütfiye Arslanoğlu, oğulları Harun, kızları Demet ve Funda yaşamaktadır. Yüksel Baba Çiftliği, evlerinin yakınında bulunan iki oda ve evlerinde bulunan iki oda olmak üzere toplam dört odada misafirlerini ağırlıyor. Tuvalet ve banyonun ortak kullanım alanı olduğu evde yemekler kendin pişir kendin ye mantığıyla yapılıyor. Mayıs ayı itibarıyla konuk alımı gerçekleşiyor.

Kaynaklar:
bugday.org
tatuta.org

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

‘Evdeki herkes barista’: Bosch VeroBarista ile kahve deneyiminizi zirveye taşıyın

Kahve, şüphesiz ki pek çoğumuz için lezzetli bir içecekten çok daha fazlası; adeta bir tutku, bir ritüel… Sabahın ilk ışıklarında enerji veren, gün içindeki küçük molalarda kendimizi şımartmamızı sağlayan, bazense sohbetlerin tadını ikiye katlayan en keyifli eşlikçi. O yüzden günün farklı anlarını, farklı kahvelerle taçlandırmak gibisi yok; ne de olsa her anın kendine has bir kahvesi var. Güne enerjik bir başlangıç yapmak için yoğun aromalı bir americano ya da gün içinde en sevdiğimiz tatlının yanında yumuşak içimli bir cappuccino en iyi seçim olabilir.



Peki ya bu seçimlerimizi evde barista ustalığıyla hazırlayabilir miyiz? Elbette. Bosch Tam Otomatik Kahve Makinesi VeroBarista ile günün her anına ve her damak tadına uygun lezzetli kahveler hazırlamak mümkün; çünkü VeroBarista ile evdeki herkes barista. Her fincanınızı ustalık eserine dönüştürmeye hazırsanız, işte VeroBarista ile yapabilecekleriniz:

Kahve çekirdeklerini dilediğiniz gibi öğütebilirsiniz

Barista ustalığında lezzetli kahveler hazırlayabilmenin ilk adımı, kahve çekirdeklerini doğru bir şekilde öğütmekten ve tazeliği korumaktan geçiyor. Güzel haber; VeroBarista tüm bunları sizin için yapıyor. CreamDrive, yüksek kaliteli seramik kahve öğütme ünitesi ve özel aroma koruyucu çekirdek haznesi ile günün her saati taze çekilmiş kahve çekirdekleriniz hazır.

Üstelik çekirdek öğütme inceliğini de dilediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Arka arkaya iki öğütme ve ısıtma sayesinde ekstra güçlü kahvenizi tadı daha az acı olacak şekilde hazırlayabilirsiniz. AromaDouble Shot Fonksiyonu ile kahve aromasından ödün vermeden ekstra yoğun kahveler hazırlamak da mümkün. E bir barista daha ne ister, öyle değil mi?

Farklı anları, farklı kahve çeşitleriyle taçlandırabilirsiniz

Taze çekilmiş kahve çekirdeklerinin mis kokusunun yanı sıra kahve hazırlamanın en güzel yanlarından biri de hiç şüphesiz her damak zevkine uygun farklı seçenekler yapabilmek. Sert tatları sevenler, yumuşak içim tercih edenler ya da daha eğlenceli köpüklü bir şeyler arayanlar… VeroBarista’da herkes için bir şeyler var. Cappuccino, flat white, latte macchiato, sütlü kahve, OneTouch Function ile hepsini tek tuşla hazırlayabilirsiniz. Dahası, yoğun tatları seviyorsanız americanonuz da VeroBarista ile hazır.

Belirtmekte fayda var ki; bir barista ustalığında kahve hazırlayabilmek için özellikle sütlü kahvelerde doğru lezzeti yakalayabilmenin en önemli sırrı sütün sıcaklığını ve kıvamını doğru ayarlayabilmek. Neyse ki VeroBarista, ideal demleme sıcaklığı konusunda tam bir usta. Sütlü kahvelerde bile mükemmel sıcaklığı yakalıyor, süt köpüğü ve sıcak su hazırlama seçenekleri ile her kahve türünü lezzetten ödün vermeden hazırlıyor. Ayrıca sütlü kahveleriniz için de hortumlu süt adaptörü sayesinde esnek çözümler sunuyor. İster kutudan, ister şişeden, ister kendi termosundan süt alın, VeroBarista ile sonuç hep aynı; hep mükemmel.



Kişisel tercihlerinizi kaydedebilirsiniz

Geçek bir barista kahve hazırlarken mutlaka kişisel dokunuşlarıyla fark yaratır; VeroBarista da evdeki herkesin kendi ‘barista’ dokunuşunu ekleyebilmesi için kişiselleştirilmiş tercihlere göre 4 adede kadar favori kahve kaydedebilme özelliğine sahip. Böylece her yudumda tam da istediğiniz gibi bir lezzete kavuşabilirsiniz. Ayrıca evinizde baristalığı başkasına devretmeniz gereken anlarda da kahvenizin yine tam istediğiniz gibi hazırlanacağından da emin olabilirsiniz 🙂 Sıfır risk, bol lezzet…

En sevdiğiniz kahveyi, en sevdiğiniz fincanda içebilmeniz için de VeroBarista üstüne düşeni yapıyor ve yüksekliği ayarlanabilir kahve çıkışı sayesinde 15 cm yüksekliğe kadar ayarlanabiliyor. En uzun latte macchiato bardaklarınızı bile rahatlıkla kullanabilirsiniz.

Zamandan ve enerjiden tasarruf edebilirsiniz

Kahve hazırlarken lezzet kadar önemli bir şey daha varsa; o da şüphesiz ki zamandan ve enerjiden tasarruf edebilmek. VeroBarista, minimum ısınma süresiyle 45 saniye gibi çok kısa bir zamanda kahvenizi hazır hale getiriyor. Ayrıca her kahveden sonra autoMilkClean süt temizleme sistemi ile tam otomatik temizlik sunuyor ve kolayca çıkartılabilir damlama tepsisi, kahve posası kabı ve süt ağızlıkları bulaşık makinesinde yıkanabiliyor. Yani kahve keyfiniz bittiğinde sizi temizlikle hiç yormuyor. Ve son olarak ZeroEnergy Auto-off otomatik kapanma özelliği ile belirlenen saatten sonra enerji tasarrufu yapmak için kapanıyor, sizi düşündüğü kadar çevreyi de düşünüyor. Kim hem çok lezzetli kahveler yapan hem de akıllı özellikleriyle kahve hazırlamayı mükemmel bir deneyime dönüştüren böylesi bir yardımcıyı evinde istemez ki?

Siz de evinizin baristası olmaya hazırsanız, en lezzetli kahveleri kendi damak tadınıza göre ayarlamak ve her defasında mükemmel sonuçlar elde etmek için hemen tıklayabilir, VeroBarista ile tanışabilirsiniz.

*Bu yazı Bosch katkılarıyla hazırlanmıştır.





21 Günde Ustalaş: Hayatınızı dönüştürmenin kısa rehberi

Günümüz dünyasında insanlar hızlı ve etkili çözümler ararken, uzun vadeli değişikliklerin ne kadar süre gerektirdiği sorusu akıllarda yer ediyor. Araştırmalar, bir alışkanlık kazanmanın 21 günlük bir süreç olduğunu belirtiyor. Bu gerçek, “21 Günde Ustalaş” serisini şekillendiren temel düşünce. Omega Yayınları’nın yayımladığı ve Marie-Claire Carlyle, Leon Nacson ve David A. Phillips gibi alanında prestijli yazarların katkıda bulunduğu seri, hayatın farklı alanlarında bir dönüşüm yaşamak isteyen okurlara kısa ama derinlemesine bir yolculuk sunuyor. Peki, bu serinin her kitabı, okura nasıl dokunuyor? Gelin, seriye birlikte göz atalım.



Marie-Claire Carlyle-Para Mıknatısı: Zenginliğe Giden Yolda Bir Yol Haritası

Serinin ilk kitabı olan Para Mıknatısı, parayla olan ilişkimize yeni bir perspektif getiriyor. Carlyle, paranın sadece maddi bir unsur olmadığını, aynı zamanda kişisel değerimizin ve başkalarına sunduğumuz katkının bir yansıması olduğunu öne sürüyor. Kitap, okuyucuları “zengin” olmanın ötesine taşıyarak, yaşamlarında gerçekten neye değer verdiklerini sorgulamalarına yardımcı oluyor. Paranın bir enerji olduğu fikri üzerine kurulu bu kitap, hayata daha fazla refah çekmek isteyenler için önemli adımlar sunuyor. Okur, mevcut finansal alışkanlıklarını gözden geçirmeye ve “para mıknatısı” olma yolunda ilerlemeye davet ediliyor. Carlyle’ın dili basit ama etkileyici. Kitap, “Paranın Değeri” ve “Niyet Etmenin Gücü” gibi bölümlerle, paraya olan bakış açınızı tamamen değiştirebilir. Ancak bu kitap, sadece bir kişisel gelişim kitabı değil; alışkanlıkları kökten dönüştürmek isteyen herkes için bir rehber niteliğinde. Para ve refah konusunda mevcut düşünce kalıplarını yıkmak isteyen okurlar için güçlü bir başlangıç noktası sunuyor.

Leon Nacson-Rüyalar: Bilinçaltınızı Keşfetmek İçin Bir Araç

Serinin ikinci kitabı olan Rüyalar, sadece uyku sırasında yaşadığımız olayların ötesinde, bilinçaltımızın derinlerine bir yolculuk yapmamıza yardımcı oluyor. Nacson, rüyaların anlamını çözebilmek için onları hatırlamanın önemini vurgularken, okuyuculara kendi rüya günlüğünü tutmanın faydalarından bahsediyor. Modern yaşamın karmaşasında, rüyalarla ilgili sembollerin ve temaların nasıl çözüleceğine dair pratik bilgiler sunuyor. Kitap, rüya yorumlamada bireysel deneyime önem vererek okuyucunun kendi rüyalarının dilini öğrenmesini sağlıyor. Rüyaların sembolizmi üzerine yoğunlaşan bölümler, okurun bilinçaltına dair ipuçlarını yakalamasını kolaylaştırıyor. “Düşmek, Uçmak ve Kovalanmak” gibi herkesin yaşamış olabileceği rüya temalarına açıklık getirirken, kişinin ruhsal yolculuğunda bir rehber olma niteliği taşıyor. Nacson, rüyaların günlük hayatımızdaki yansımalarına dikkat çekiyor; bu da kitabı okura bilinçaltıyla ilgili derin bir keşif fırsatı sunan önemli bir araç haline getiriyor.

David A. Phillips-Numeroloji: Sayıların Gizemli Dünyası

Üçüncü kitap Numeroloji ise, yaşamın derin sırlarını anlamak için sayıların gücüne odaklanıyor. Phillips, Pisagor’un öğretilerine dayanan bu kadim bilim dalını modern hayata uyarlayarak, insanların kendilerini ve çevrelerindekileri daha iyi anlamalarına yardımcı olmayı hedefliyor. Numeroloji, sadece kişilik analizi değil; aynı zamanda kariyer seçimleri, ilişkiler ve ruhsal gelişim açısından da rehberlik sunuyor. Phillips, kitabında sayılara dair teorik bilgilere ek olarak, gerçek dünyadan ünlü örnekler sunarak konuyu daha somut bir hale getiriyor. “Ruh Sayıları” ve “Adların Gücü” gibi bölümler, okurların kişisel yaşamlarına dair önemli çıkarımlar yapmasına olanak tanıyor. Numerolojiye ilgi duymayanlar bile, bu kitap sayesinde yaşamlarını yeni bir gözle değerlendirmeye başlayabilir.

21 Günlük Yolculuk: Alışkanlıklar ve Dönüşüm

Bu seri, alışkanlıkların nasıl şekillendiğine ve yaşamda yeniye yer açmanın neden önemli olduğuna dair kapsamlı bir rehber niteliğinde. Her kitap, 21 gün boyunca okuru derin bir içsel yolculuğa çıkarıyor ve bir yandan kısa süreli bir rehber gibi görünse de her birinin arkasında büyük bir felsefi altyapı bulunuyor. Para Mıknatısı, finansal refahın anahtarlarını sunarken; Rüyalar bilinçaltımızı çözmemize yardım ediyor ve Numeroloji kişisel potansiyelimizi anlamamıza kapı aralıyor. Bu serinin en büyük gücü, herkesin hayatında bir noktada değişiklik yapma ihtiyacını hissetmesi ve 21 gün boyunca süren bu küçük ama etkili adımların, büyük dönüşümlere yol açma potansiyelinde yatıyor. Her kitap, farklı bir tema etrafında dönse de ortak payda: Bireyin kendi gücünün farkına varmasını sağlamak ve bunu bir alışkanlığa dönüştürmek.



Sonuç olarak, “21 Günde Ustalaş” serisi, hayatta bir adım öne geçmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteyenler için ilham verici bir çalışma. Her kitabın derinliği, okurun kendine dair yeni keşifler yapmasına olanak tanıyor. Seriyi okurken hem kişisel gelişiminize katkıda bulunacak hem de alışkanlıklarınızı yeniden gözden geçireceksiniz. Hayatta yeni bir sayfa açmak için siz de bu 21 günlük yolculuğa çıkmaya hazır mısınız?

Bu yazı Deniz Poyraz tarafından kaleme alınmıştır.

İlginizi çekebilir: Yaratıcılık bir hayal mi? Yaratıcı olmak mümkün mü? İyi ama nasıl?





İlgili Makale