Süpermarketler beyinlerimizi nasıl ele geçiriyor?
“Ürünlerin de insanlar gibi karakterleri vardır. Bu karakterleri piyasada oluşur veya
yok olur.” -David Ogilvy
Markaların isimleri ve yansıttıkları hepimizi etkiliyor. Birçok insan aynı ürünü başka bir kutuda gördüğünde, kesinlikle kalitesinin aynı olmadığını düşünüyor. Markalara en çok maruz kaldığımız yerler ise süpermarketler. Uplifers olarak süpermarketlerin beyinlerimizi nasıl ele geçirdiğini derledik:
1. Taze çiçeklerle dolu
Bazı süpermarketlerin girişin hemen yanına çiçek koyduğunu fark ediyor musunuz? Bu aslında tüketicinin beyninde ürünlerin ne kadar taze olduğu algısını yaratmak için yapılıyor. Eğer markete girer girmez karşınıza çıkanlar teneke kutular, köpek mamaları tuvalet temizleyiciler olsaydı alışveriş deneyiminiz bu kadar güzel olur muydu? Bunu tekrar düşünün…
2. Dev istifler
Sebze-meyve reyonlarında elma ve portakal kasalarını fark ettiniz mi? Bu aslında, meyvelerin tazeliklerini kaybetmeden hızlıca toplandığı algısını yaratmak için bilinçli olarak yapılmış bir şey. Oysa pazarlama gurusu Martin Lindstrom’a göre marketlerden aldığınız elmalar 14 ay önce toplanmış bile olabilir.
3. Şaşırtan muzlar
Markette gördüğünüz muzlara, “sadece bir muz işte” diye bakmayın. Lindstrom, Fast Company’de bunu şöyle anlatmıştı:
“Dole ve bazı başka muz üreticileri, tüketicilerin tazelik algısını kışkırtmak için başka çalışmalar yapmaya başladılar. Bu kapsamda önce manavlara bir muz rehberi sunup bir muzun yaşam döngüsü boyunca aldığı renkleri anlattılar. Bu döngüdeki her bir renk, talep edilen muz satış potansiyelini gösteriyordu. Örneğin satış rakamlarına bakıldığında Pantone rengi 13-0858 olan muzlar, Pantone rengi 12-0752 olanlara göre daha az satılıyor. Bunun sebebi ise daha sıcak olan sarı tonunun tüketicilerde daha taze algısını yaratması ve böylelikle daha çok satılması. Dole gibi büyük muz üreticileri de tüm muz renklerinin satış verilerini analiz edip, en çok satılan renkte muz üretmeye başladılar.”
Bu konudaki “Ödeme yöntemimizin satın alma psikolojimiz üzerindeki ilginç etkisi” başlıklı yazımıza da göz atabilirsiniz.
4. Kayıp sütler
Birçok insanın hızlıca alıp çıkmak istediği süt ve yumurta gibi ürünlerin, marketlerin en arkasında yer aldığını fark ettiniz mi hiç? Bu kazara denk gelmiş bir düzenleme değil. O ürünlere ulaşmak için siz reyonlar boyunca ilerlerken, göz hizanızda birçok dikkat çekici ürünlerle karşılaşmamanız imkansız.
5. Bir türlü bulunamayan son kullanma tarihleri
Süt ve yumurtadan bahsetmişken; süt, bazı şişe sular, soda ve hatta diş macunun son kullanma tarihi olduğunu fark etmiş miydiniz? Bazı resmi kurumların tazeliği koruyarak sizin çıkarlarınızı koruması gerektiğini düşünüyorsunuz değil mi? Aslında öyle değil. Bazı ürünlerin üzerinde son kullanma tarihi yazmıyor veya olması gereken tarihten farklı bir tarih yazıyor. Eğer dolabınızdaki sütün kıvamı olması gerektiği gibiyse ve kötü kokmuyorsa, içebilirsiniz. Bazı üreticilerin, sizleri daha fazla satın almaya yönlendirmek için son kullanma tarihini olması gerekenden tarihten öncesini yazdıklarını unutmayın.
6. Şişe su sorunu
Bazı yerlerde şebeke suyunun içilebilir olduğunu, hatta bazen şişelenmiş suların aslında şebeke suyuyla doldurulduğunu veya şebeke suyunun geldiği aynı borulardan geldiğini unutmayın. Bunun dışında bazı sular, lezzeti artırmak için eklenen malzemeler yüzünden vücudunuzdaki suyu çeken bir özellikte olabilir.
Bu konudaki “Alışveriş tutkusunun ardındaki sırlar” başlıklı yazımıza da göz atabilirsiniz.
7. Organik coşkusu
Fazladan para ödediğimiz organik ürünleri hiç incelediniz mi? Artık neredeyse her marka, organik olan türevlerini de piyasaya sürüyor. Oysa bazen “organik” kelimesi yanlış anlamda kullanılıyor. Örneğin doğada gezinen, mutlu tavukların yumurtaları “organik” adı altında satılabiliyor.
8. Yanıltıcı çevrecilik
Çevreci olduğunu iddia eden temizlik ürünleri belki çevre için daha iyi olabilir ancak araştırmalar birçoğumuzun bu ürünlere çevreci kaygılar sebebiyle değil, sosyal baskılar sebebiyle yöneldiğimizi gösteriyor. Yapılan çalışmalara göre satın alma kararları tamamen kişiye özel olduğunda ve ürünlerin fiyatları aynı olduğunda, insanlar daha az “yeşil” tercihler yapıyor.
9. Teknoloji çılgınlığı
Pazarlama uzmanları gittikçe agresif yöntemlere başvuruyor. Google son dönemde yaptığı güvenlik tercihleri değişikliğinde, hedeflenmiş reklamlar seçeneğini kendiliğinden işaretlenmiş olarak sunuyor. Marketlerin indirim kartları ise her alışverişte bilgilerinizi topluyor.
10. Nöromarketing uygulamaları
Yeni ve son dönemde oldukça popüler olan nöromarketing yöntemiyle beyin tarama teknikleri kullanılarak satın alma süreçlerinin hangi aşamaların beynin hangi bölümlerinin harekete geçtiği tespit ediliyor. Yapılan çalışmalardan birinde, uzmanların müşterilerin satın alma tercihlerini, daha müşterinin kendisi bilmeden 7 saniye önce tahmin edebildikleri ortaya çıkmıştı.
Bu konudaki “Beyinle ilgili bilmeniz gereken 5 gerçek” başlıklı yazımıza da göz atabilirsiniz.
Kaynak:
Psychology Today