Su kirliliği tüm canlıları etkileyen ve etkileri ülkeden ülkeye değişen bir sorun olarak yıllardır çevrecilerin ve araştırmacıların en çok mercek altına aldıkları konulardan bir tanesi. Gelişmiş ülkelerde yaşayan canlılar, temiz su kaynaklarına erişirken, maalesef gelişmekte olan veya geri kalmış ülkelerde yaşayanlar su kirliliğiyle mücadele etmek zorunda kalıyor.
Su kirliliği nedir, su kirliliğinin nedenleri nelerdir?
Her türlü su kaynağında görülen kirliliğe verilen ad olan su kirliliği, aynı zamanda suyun yeme, içme, yüzme ve benzeri farklı faaliyetler için kullanılamaz hale gelmesi şeklinde de tanımlanıyor. Su kaynaklarının yanlış kullanımı, kimyasal atıklar, çeşitli insan kaynaklı alüvyonlar, fabrika atıkları, kağıt, plastik veya besin atıkları gibi çöpler, yağmur sularıyla gelen mikroorganizmalar, madencilik, bitki kalıntıları ve iklim değişikliğinin yarattığı durumlar, su kirliliğinin başlıca sebepleri arasında yer almakta.
Su kirliliğinin insan sağlığına etkileri
Su kirliliği; suyun kalitesinde biyolojik, kimyasal ve fiziksel değişiklikler oluşması sonucu yaşayan organizmalar üzerinde zararlı etkilere yol açıyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) verilerine göre her yıl yaklaşık 3,2 milyon kişi kirli su kaynakları veya temiz su kaynaklarına erişememe yüzünden ortaya çıkan bulaşıcı hastalıklara bağlı olarak yaşamını yitiriyor. Ölenlerin çoğunu ise 5 yaşından küçük çocuklar oluşturuyor. Su kirliliğinin etkileri insanları, hayvanları ve dahası çevreyi etkiliyor. Zaman geçtikçe bu etkiler de büyüyor. Su kirliliğinin etkilerinden ilk beşine bakıldığında; su nedenli hastalıklar, suya bağlı olarak gelişen hastalıklar, kötü beslenme, kötü beslenmeye bağlı hastalıklar ve biyo-çeşitliliğin yok olması sayılabilir. Bunlar, maalesef tüm dünyayı ve nesilleri etkiliyor.
Bu olumsuz tabloya rağmen dünyada su kirliliğinin önemini fark eden gelişmiş ülkeler de var. Örneğin ABD, 1970 yılından bu yana yüzey sularına bulaşan zararlı kimyasalları veya sanayi atıklarını azaltmak için yasal düzenlemeler getiriyor. İngiltere ise devlet tarafından özel sanayi kuruluşlarından toplanan vergilerle Thames Nehri’ne karışan lağım sularını elimine ettiği başarısıyla ön plana çıkıyor. Ancak Hindistan dini inanışlar, gelenekler, artan nüfus ve fakirlik nedeniyle oluşan aşırı kirlilikle sık sık dünya kamuoyunun gündemine geliyor. Üstelik endüstriyel atıklar bu kirliliğin sebepleri arasında çok ufak bir paya sahip. Ganj Nehri örneği, kültürel ve dini pratiklerin, nüfus ve diğer beşeri özelliklerin su kirliliği üzerinde ne kadar büyük bir etkisi olduğunu gösteren en iyi örneklerden biri.
Gelişmiş ülkelerin birçoğu, su kirliliğini önlemek için yasal düzenlemeler getiriyor. Ancak gelişmekte olan ülkelerde aynı çabayı örmek mümkün değil. Bu nedenle gelişmekte olan ülkelerin su kirliliği konusunda finansal, teknik ve kültürel yardıma ihtiyacı var.
Su kirliliği nasıl önlenebilir?
Dünyadaki su kaynaklarını temiz tutmak için aslında hepimizin yapabileceği birçok şey var. İşte bunlardan bazıları:
- Bitkiler için kimyasal ilaçlar kullanmayın.
- Tuvaletinizde su temizleyici ürünler kullanmayın.
- Zararlı ilaçları tuvalete dökmeyin.
- Yiyecek atıklarınızdan gübre yapın.
- Musluklarınızdan akan suyun içilemeyecek özellikte olduğu kanıtlanmadıkça şişe su içmeyin.
- Pet şişe sularınızı yeniden doldurun.
- Toprağa çözücü, boya, kimyasal, antifriz ve diğer kimyasallardan dökmeyin.
- Bitkileriniz için kimyasal gübre almak yerine kendi gübrenizi yapın.
- Organik besinler tüketin.
İlginizi çekebilir:
İnsanları iklim değişikliği uğruna savaşmak için nasıl ikna edebilirsiniz?
Kaynaklar:
PollutionPollution
Georgezapo