“Biz suyuz”: Su içmek için susamayı beklemeyin
Su içmek; yorgunluğu azaltmak, ruh halini ve sindirimi iyileştirmek, hastalıklarla mücadele etmek için atabileceğiniz en güçlü adımlardan biri.
Bizde olmayan bir şeye ihtiyacımız varmış gibi düşünmeyin, biz suyuz. Vücudumuzun %70 kadarı su, aynı zamanda Dünya’nın % 70 kadarı da su. Bu bir tesadüf olabilir mi? Çünkü su, hem bireysel hem de ekosistemde yaşam için doğrudan bir etkiye sahip.
Su H2o’dan çok daha fazlası. Hücrelerimize nüfuz etmekle kalmaz, hücreler arasında zihinsel ve fiziksel bilgilerin aktarılmasını da sağlar. Bedenimize enerji taşıyan bir madde olmasının dışında beden içindeki bilgileri de ileten eşsiz bir madde. Peki o bütün bu görevleri nasıl yerine getirebiliyor?
“Su gıdadır”
Su yapısındaki fiziksel özelliği ile bedende sindirim, dolaşım ve arınma olarak birçok görevi yerine getiriyor. Su sayesinde toksinler bedenden dışarı atılır, metabolizmamız çalışır ve sindirim gerçekleşir. Bedenimiz gerçekten de doğanın bir mucizesidir. Hayatta kalmaya ve yeni hayatlar yaratmaya programlı olan bedenimiz ihtiyaç duyduğu tüm bilgiye sahiptir. Doğal dengesini koruma ve bozulduğunda yeniden kurma becerisi, kendi kendini iyileştirme gücü var. Su bilgiyi toplar ve aktarır. Biz sindirimden tutunda düşünmeye kadar her türlü fonksiyonu su sayesinde yaparız. Suyun gerçek bir ‘gıda’ olduğunu, hatta tüm diğer gıdalardan daha çok ihtiyacımız olduğunu unutuyoruz. Sadece biz değil, Tıp dünyası da ‘gıda piramitleri’ne suyu eklemiyor. Gıda maddesi olan su, hayatın devam etmesini sağlayan enerji sağlayan bir bilgi taşıyıcıdır. Yapmamız gereken tek şey düşen enerjimizin farkına varmak ve onu yeniden arttırmanın yollarını aramaktır.
Enerjimiz yeniden arttığında sistem dengeye gelir, tekrar canlı ve sağlıklı hissederiz. Hastalık bir enerji eksikliğidir ve ortaya çıkan işaretler sadece bedende bir hastalık olduğunu bize haber verir. Hasta olduğunuzda işaretlerin bastırılması ile kök sorunu gözden kaçırır, geçici bir süre iyileşirsiniz. İyileşmek, enerji eksikliğini tam olarak nereden kaynaklandığını bulunması ve giderilmesi ile gerçekleşir. Kendinizi bilinçlendirerek bedeninize ihtiyacı olan enerjiyi sağladığınızda bedeninizin bağışıklık sistemi güçlenecek ve biraz zaman alan doğal bir süreçte iyileşme olacaktır. Çünkü iyileşme kişinin tamamen bilincinin farkında olma sürecidir.
Yaş aldıkça bedenimizdeki fonksiyonların yavaşlaması ile ciltte bozulmalar olması ile suya ihtiyaç artar. Yine yaş ile birlikte susama hissine duyarlılık da azaldığından bu dönemde susamayı beklemeden düzenli aralıklarla su içilmeli. Yaş almanın en önemli özelliği olan farkındalık ile dikkatli davranarak eksik olan bilgi ve enerjiyi tamamlayabiliriz. Bu eksikliği tamamlamak için su başta olmak üzere gıdalardaki bilgilerden faydalanmalıyız.
Su ile ilgili bir adım daha ileri gidelim mi?
Suyun kaldırma gücü sayesinde bizler ayakta durabiliyoruz. Bedenimizde hiç su olmasaydı uzay boşluğunda öylece salınıp dururduk. Son zamanlarda hareket etmeye isteksizseniz lütfen hemen ne kadar su içtiğinizi kontrol edin. Beden sıvınızdaki kaldırma gücü azalmış olabilir. Vücudumuzdaki % 70’den fazla su bizi olduğumuz yere çiviler. Su değirmenlerini düşünün. Bedenimizdeki sıvıların sürekli hareket halinde olması kalbimizi çalıştırıyor. Bu sıvı akışı sayesinde biz evrenin ritmi ile bağlantı kuruyoruz. Bu bağlantı koptuğunda tekrar enerji sağlamak için ilk önce su içelim.
Haydi yazımı okumaya ara verin, birlikte kocaman oda sıcaklığında bir bardak su hazırlayın. Sadece sağlıklı olmak için değil bilincinizi geliştirmek için de kana kana için. Az içtiğinizde ilk zarar gören organlarımızdan biri beyin desem. Peki beynimizin de %70’ den fazlasının su olması tesadüf mü? Vücudumuzun, beynimizin, dünyanın…
Su aynı zamanda hafızasında yaşam enerjisini ve geçtiği her yerden topladığı aktarılmış şifa bilgilerini taşır. Hafızasına aldığı bilgileri kişiye özel dosyada toplar. Eğer vücudumuza doğru bilgiler aktarırsak şifalanıyoruz. Bu hem sizi hem de ilişkide olduklarınızı etkiliyor.
İspatı var mı?
Durgun suya bir taş atmışlığınız mutlaka vardır. İç içe geçen yuvarlak halkalar oluşur hatta bu halkalar aslında üç boyutludur. Halkalar sadece yüzeyde bizim gördüğümüz küçükten büyüğe gelişmez, derinlere, dibe doğru da gider.
Peki bu neyi anlatır bize?
Su halka halka bize bilgiyi aktarır.
‘Kelimelerine dikkat et .’
Durgun suya değil de hayatınızın tam ortasına bir taş attığınızı düşünün. Kelimelerin gücü beyninizde dolaşan sudan geliyor. Ve kelimeler ister sessiz olsun ister sese dönüşsün, sizi ve tabii ki sözü söylediğiniz kişiye etki etme, cesaretlendirme bazen de endişelendirme gücü var.
Dünyaca ünlü Japon bilim adamı doktor. Masaro Emoto‘nun çalışmalarını duymuşsunuzdur. Bu bilgiyle su; depoladığı olumlu bilgilerle bizi şifalandırırken negatif bilgilerle hasta ediyor. Gördüğünüz gibi su dolu beyninize ne yüklerseniz düşünceleriniz de ona dönüşür. Su içmek için susamayı beklemeyi bırakacağız.
Suyun iyileştirici gücü için :
- Susamadan su için
- Temiz ve doğal su için
- Sularınızı camda saklayın
- Su içerken aklınızdan olumlu düşünceler geçirin
Suyu ne zaman içmelisiniz?
- Uyanır uyanmaz
- Yatmadan önce
- Spordan önce ve hemen sonrasında
- Banyodan sonra
- Yemekten 30 dakika önce- yemekten 2 saat sonra
- Halsizken
- Hastayken
- İdrarımız koyu ve kokulu ve miktarı az ise
- Terimiz, ağız kokumuz varsa
- Kas kramplarımız varsa
- Baş ağrısı, halsizlik hissediyorsak
- Berrak su berrak zihin
Buz suyuz, temiz yaşamak ve temiz düşünmek istiyorsak suyumuzu korumalı, ne içtiğimizi bilmeliyiz.
Pre menopoz döneminde su ile birlikte bazı alışkanlıklarımızı yenilemeliyiz. Doğru beslenme için tıklayın.
İlginizi çekebilir: Eliminasyonun çok bilinmeyen 10 faydası