X

Stresli zamanlarda umudumuzu korumak için ne yapabiliriz?

Yazıya hangi kelimelerle başlayacağımı hiç bilmiyorum. İçimde oldukça karmaşık duygular. Bir tarafta bıkkınlık, köşeye sıkışmış ya da kapatılmışlık hissi, bunalmışlık, bazen depresyon, bazen umutsuzluk, bir tarafta küçücük bir umut ışığı, bazen sevinç, gözyaşı, mutluluk…

Covid-19 hayatımıza girdiğinden beri şu son yaklaşık 1,5 senede dünya çapında yaşadığımız felaketler, kötü haberler, kaoslar zincirinden hepimiz fazlasıyla yıprandık. Ne sosyal hayatımız kaldı ne yaptığımız bir şeylerden eskisi gibi tat alma duygusu.

Corona ile mücadele ederken kadın cinayeti haberleri, bir kız çocuğu yetiştiren bir anne olarak geleceğe dair korkular, ekonominin berbat ötesi bir halde olması, insanların yiyecek ekmeği zor bulduğu gerçeği, geleceğe dair korku ve endişelerimizin olması ve son olarak ülkemizin birçok yerinde çıkan yangınlar, ölen canlarımız, yanan ciğerlerimiz… “Hangi biriyle baş edeceğiz bunların?” diye düşünürken Olimpiyatlarda aldığımız başarı haberleri biraz olsun umut oldu yüreğimize. Duygulandık, ağladık, biraz olsun moral oldu hepimize. Fakat şurası bir gerçek ki hepimiz zorlanıyoruz.

Bu koşullarda ruh sağlığımızı nasıl koruyabiliriz?

Tek yapabildiğim penceremden içeri giren güneş pırıltılarını gördüğümde, içimdeki “ben”e sımsıkı sarılıp her şeyin mutlaka geçeceğini söylemek oluyor.

Ben bir psikoloji uzmanı değilim. Standart bir hayatı olan, sıradan, sade biriyim. Fakat bugüne kadar özellikle annemden öğrendiğim çok kıymetli bir öğretiye sahibim. O da şu: Her ne olursa olsun mutlaka her şeyin bir şekilde geçeceğini bilip içimdeki güce odaklanmak. Bulunduğum ana odaklanıp hayatta her şeyin olabilme ihtimalinin olduğunu kendime hatırlatmak.

İçimdeki benle buluştuğumda, içimdeki kıvılcımı hissedebiliyorum. Ruhumu sarıp sarmalayan sonsuz bir enerji ışığı olduğunu hissedebiliyorum. Sahip olduklarını gören, birdenbire farkına varan bir Gamze açığa çıkıyor. “Hangi su yolunu bulmadı ki bugüne kadar?” diyorum kendi kendime. Yalnız değilsin Gamze. Milyonlarca insan seninle birlikte aynı duyguları paylaşıyor. Aynı taşlı yollardan geçiyor. Aynı tozu içine çekiyor. Ama bir şekilde her gece gündüze kavuşuyor. Aynı şarkıda olduğu gibi: “Yukarı bak! Güneş ışığını görebiliyor musun?”

Herkes aynı gemide ve kimileri çok daha ağır yüklerle mücadele ederken nefes almaya çalışıyor bu hayatta. Ama her şeyin olabilme ihtimalini kabul ettiğinde hayat bir şekilde var olup yine aynı acı ve mutluluklarla birlikte akıp gidiyor. Sonra diyorum ki: Gücüne kuvvet, ha gayret Gamze, şimdi başını kaldır ve ayağa kalk! Umutsuzluğun, kendin de dahil olmak üzere hiç kimseye faydası yok. Sarıl işine gücüne! Ailene, çocuğuna! Sevdiklerine, dostlarına! Çocuğun gibi olan hayvan dostlarına! Hiç kimsen mi yok? Sarıl o zaman sımsıkı kendine… Her zorluğu aşacak bir yürek yeter insana. En çok da kendine yaslan! Sonra derin bir nefes al, ver! Nefes al, ver!

Bakış açısı her şeydir! Kaldır kafanı, göğe bak! Hangi gün doğmadı? Zaman bir şekilde geçiyor, dönüştürüyor, sarıyor, sarmalıyor yaraları. Bir de kendine nefes alacak bir alan yarattın mı, gerisi kolay! Hele ki birilerine faydası dokunuyorsa o zaman hayata tutunacak çok daha sağlam dallara sahip olduğunu anlıyor insan. Kökten uca kadar meyve veren bir ağaç gibi hayat! Son tohum yok olmadıkça yeşerecek günlerimiz var!

Çok Sevgiler…

İlginizi çekebilir: Pozitif düşünmek hayatınızı nasıl etkiler: Pozitif dengeyi keşfedin

Gamze Okutan: 15 Aralık 1986 Beykoz İstanbul doğumlu olan Gamze Okutan 2004 yılında Paşabahçe Ferit İnal Lisesi’nden mezun olduktan sonra uzun yıllar mağazacılık sektöründe satış danışmanlığı ve sağlık sektöründe hizmet veren bir firmada yönetici asistanlığı yaptı. Çalışma hayatı sebebiyle üniversiteye biraz ara verdikten sonra 2015 yılında Anadolu Üniversitesi Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümünden mezun oldu. Şu anda Yazılım ve Teknoloji alanında hizmet veren bir firmada Mali & İdari İşler Yetkilisi olarak meslek hayatına devam ediyor. Evli ve bir kız çocuk sahibi bir anne. Pusula kitabının yazarı. Gamze Okutan’ın kendini bildi bileli sanata, kişisel gelişime, psikolojiye olan ilgisi hep vardı. Zaman zaman şiir yazmayı, deneyimlerini ve gözlemlerini paylaştığı yazılar yazmayı, kendi çapında hobi olarak müzikle uğraşmayı ve söylemeyi çok seven biri. Ayrıca arada sırada meditasyonla zihnini sakinleştirip stres atmayı, yoga ile bedensel enerjisini korumayı seviyor. Hayatta pozitif ve negatif her şeyin bir bütün olarak güzel olduğunu düşünüyor. Olaylara bakarken çoğunlukla pozitif taraftan değerlendirmeyi yani bardağın dolu tarafından görmeyi ve çözüm odaklı olmayı seviyor. Fakat negatifin ağır bastığı durumlarda duyguların sonuna kadar yaşanması gerektiğini aksi takdirde mutlu olmanın mümkün olmayacağını düşünüyor. Hayatı dolu dolu, tutkuyla, hissederek yaşamayı seven aslında hayatın kendisine aşık, hayalperest bir yolcu olarak tanımlıyor kendini. Hayatın paylaştıkça güzellikler getireceğine olan inancını ve umudunu hiçbir zaman kaybetmemiş biri olarak paylaştıkça belki küçük dokunuşlarla bakış açımızdaki yansımaları çok daha renklendirebiliriz diye düşünüyor. Hep birlikte, el ele birbirimizin yoluna daha çok ışık tutarak yönümüzü bulmamıza bir nebze olsun katkı sağlayabileceğimize inanıyor.
İlgili Makale